Scroll Top

Paludan’ın Kur’an-ı Kerim yakmasının faturası devlete ağır oldu

rasmus-paludan-kuran

Danimarkalı ırkçı Sıkı Yön Partisi lideri Rasmus Paludan‘ın İsveç’in Örebro kentinde Kur’an-ı Kerim yakma provokasyonunda polis tarafından korunmuştu. Bu desteğin maliyetinin 2,2 milyon kron (220 bin dolar) olduğu açıklandı. Örebro Polis Müdürü Lars Wiren, Örebro kentinde 13 Mayıs’ta Kur’an-ı Kerim yakma provokasyonunda polisin Paludan için aldığı koruma önlemlerin 2,2 milyon kronu bulduğunu söyledi. Irkçı siyasetçi Paludan, İsveç’te polis korumasında Kur’an-ı Kerim yakmaya devam ediyor. Ülkenin resmi radyosu SR’ye açıklama yapan Wiren, “Bu programın maliyeti pahalıydı, büyük bir polis kaynağı gerektiriyordu. Çok büyük önlemler alındı ve fatura da kabarık çıktı. Bazen polis böyle büyük önlemlere büyük kaynak ayırabiliyor. Burada olay çıkmamasından dolayı mutluyum. Ama bunun çok yüksek maliyeti olduğunun da farkındayız.” ifadelerini kullandı. İsveç’te 12 ve 14 Mayıs’ta bulunan Paludan, 7 bölgede polis korumasında Kur’an-ı Kerim yakmıştı. Paludan’ı yaklaşık 100 polis korurken İsveç İstihbarat Teşkilatından (SEPO) 10 sivil polis de yakın koruma sağlamıştı. Polis tarafından sadece Örebro kentinde Paludan’ın koruma maliyeti açıklanırken, diğer bölgelerdeki maliyet hakkında bilgi verilmedi.

2017’den beri Kur’an-ı Kerim yakma provokasyonlarına devam ediyor

Danimarka ve İsveç vatandaşlığı bulunan Rasmus Paludan, Danimarka’nın çeşitli şehirlerinde 2017’den beri Kur’an-ı Kerim yakma provokasyonlarında bulunuyor. 2021’de ramazan boyunca Müslümanların yoğun yaşadığı mahalleler ve camilerin yakınlarında polis korumasında provokasyonlarına devam eden Paludan, Paskalya tatili boyunca İsveç’in başkenti Stockholm ile Malmö, Norköpin ve Jönköping kentlerinde de söz konusu provokasyonlarını sürdürmüştü. Paludan’ın durdurulmasını isteyen göstericiler de yollarda lastikleri ateşe vermiş, çıkan olaylarda 104 polis ve 14 gösterici yaralanmış, 20 polis aracı yakılmıştı.

“Müslümanlar Danimarka’dan gitsin”

Stram Kurs Partisi Müslümanların gitmesi isteğini, “Diğer ülkeler Müslüman kültürüyle zenginleştirileceklerse buyursunlar, bizi ilgilendirmez ancak bize göre 40 yıldan fazla bir süredir devam eden mutsuz bir evlilikten sonra acilen boşanmak lazım.” sözleriyle açıkladı. “Bir Türk ailesini gönderdiğimiz zaman, uğranacak zarar çok sınırlıdır çünkü Türklerin kendilerini orada evlerinde hissedebilecekleri başka bir ülke -Türkiye- var. Orada Türkçe konuşuyorlar. Kültürleri ve dinleri aynı. Bu şekilde, Müslümanlar da birçoğunun açıkça nefret ettiği Danimarka yaşam tarzından mustarip olmazlar. Aslında boşanma, kolayca ayrı ayrı mutlu olabilecek tüm taraflar için en iyisidir. Ve elbette boşanmada, taşınan yabancılar olmalı. Danimarkalıların gidecek başka bir ülkesi yok. Biz Danimarka’yı önceki nesillerden miras aldık ve birçoğunu, savunduğumuz her şeyi hor gören yabancı ülkelerden gelmiş insanlara verme hakkımız yok. Aksine Danimarka’yı atalarımızdan aldığımız gibi, aynı güvenli durumda, torunlarımıza bırakma sorumluluğumuz var.” diyerek Müslümanlar hakkında nefret söylemlerinde bulunmuştu.