
Hijyenik ve konforlu tedavi metodu
Şişli Hamidiye Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Özgür Yiğit evde diyaliz uygulamasının faydalarını aktarırken şu ifadeleri kullandı: “Birçok kolaylıklar var aslında ama hastalığın tedavisi gereği yine de insanlar haftada 3-4 kez bir merkeze gidiyorlar. Böbrek yetmezliği hastaları için sıkıntılı bir iş, Türkiye’de yaklaşık 70 bine yakın diyaliz hastası var. Böbrek transplantasyonu kadar olmasa da en azından böbrek hastalarının hastaneye gidiş gelişlerini ya da diyaliz merkezlerine gidişlerini önleyecek yeni bir sistem var. Aslından yeni demeyelim, yaklaşık 10 yıldır uygulanan bir sistem var: evde diyaliz tedavisi. Hastaneye, diyaliz merkezine gelmeden kişiler evinde diyaliz makinesine bağlanarak tedavilerini evlerinde sürdürebilirler. Üstelik gündüz çok vakit harcamadan ve daha fazla diyaliz makinesine bağlı kalarak bunu yapabilirler. Böbrek transplantasyonu kadar olmasa da konforlu bir tedavi metodu; evde diyaliz. Umarım Türkiye’de bunun sayısı artar. Hala evde diyaliz sayıları çok düşük umarım bu tedaviden diyaliz hastaları faydalanır. Covid, pandemi döneminde daha da avantaj, kendi evinde dışarıya çıkmadan bir bulaş riski olmadan bunu hastalarımız kendi evinde yapabilir. Daha uzun süre diyaliz aldıkları için ömürlerinin de daha uzun olacağı söyleniyor”

Pandemi döneminde avantaj sağlıyor
Şişli Hamidiye Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin evde diyaliz uygulamasında İstanbul’da kamu sektöründe ilk olduğunu bildiren Prof. Dr. Abdülkadir Ünsal: “Bizim hastanemiz kamuda ev diyalizi yapılan ilk ve bildiğim kadarıyla halen de tek kamu diyaliz merkezi. 16’ncı hastamıza eğitim vermekteyiz şu anda. Kış şartlarında, yağışlı şartlarda trafik çok daha sıkışık olabiliyor, onların diyaliz merkezine ulaşması, diyaliz sonrası eve gitmesi problem olabiliyor. Dolayısıyla evde diyaliz olması bütün bu problemleri ortadan kaldırıyor. Sadece ayda bir defa bize kanlarını getirip tetkik ediyoruz. Bir de 3 ayda bir diyalizle ilgili bir teknisyen ve hemşire arkadaşımız evde kontrol ediyor. Bu ilaçların maliyeti genellikle diyaliz maliyeti kadar hatta bazen fazla da olabiliyor. Dolayısıyla evde 7-8 saat diyalize giren bir hasta ilaç maliyetini hemen hemen ortadan kaldırmış oluyor. Bu devlet anlamında da çok ciddi bir yükün ortadan kalkması anlamına eğliyor. Hastalar ve yakınları çekiniyorlar evde yapmaktan damar girişi yapmaktan ama bu dünyada uzun yıllardır yapılan bir tedavi. Salgın döneminde evde yapıyor olması hastanın hem kendi hastalanmasını önlemek açısından çok uygun bir de diyaliz merkezine de bulaştırmamış oluyor” diye konuştu.
“Devletimiz bütün imkânları sağlıyor, malzemeleri kapımıza getiriyor.”
Salgın sürecinde evde tedavi seçeneğinin çok büyük avantaj sağladığına dikkat çeken diyaliz hastası 54 yaşındaki Metin Yavuztürk: “3 yıldır diyalize giriyorum 2 yıldır da evde kendi başıma diyalizimi yapıyorum. Yolda herhangi bir süre geçirmiyorum, o riskleri atlatmış olduk. Kimsenin haberi yok, herkes böyle bir şey olduğunu bilse katılacağını söylüyor, inanmayan da çok oluyor ama böyle bir hizmet var. Devletimiz bütün imkânlarını sağlıyor, malzemelerini de kapımıza kadar getiriyor. İnsan, gece uykuda geçen zamanı diyalizde değerlendirip sabah da kalkıp işine ya da o günü kendine kullanabilir. Eğitimler verildi, öğretildi, kendimiz giriş çıkış yaptık” dedi.
Eşinin evde diyalize girmesinin tüm aile için büyük kolaylık olduğunu anlatan Şerife Yavuztürk: “Son derece tavsiye ediyorum büyük bir kolaylık, bunu ancak kendileri yapınca anlayacaklar. Kendi yatağında tertemiz kimseyle temas halinde bulunmadan bu süreci evde geçirdi. Her şey devletimiz tarafından ödenmekte. Beni gördüklerinde hastanede falan ‘siz bu makineyi nasıl aldınız gücünüz yetti mi veya malzemeleri nasıl karşılıyorsunuz’ diyorlar” ifadelerini kullandı.