Scroll Top

Davutoğlu, Yunanistan’a Türkiye’yi şikâyet ediyor

Davutoğlu Kathimerini röportajı

Ahmet Davutoğlu’nun Yunan gazetesi röportajı şaşırtmadı

Yunan gazete Kathimerini’nin internet sitesi ekathimerini.com adresinde yayımlanan Ahmet Davutoğlu röportajı gündeme bomba gibi düştü.  Ahmet Davutoğlu, kendi liderliğinde kurduğu 12 Aralık 2019 tarihli Gelecek Partisi ile yine kendi çapında muhalefet yapmaya çabalarken, Türk halkından karşılık görmemiş olacak ki, Türkiye’yi diğer muhaliflerin yaptığına benzer olarak dış ülkelere şikayet etme yolunu seçmiş. “Aynı neden ve ilkelerle Erdoğan‘a danışman olarak ve daha sonra onun dışişleri bakanı ve başbakanı olarak görev yaptım. Ben de aynı neden ve nedenlerle ayrıldım” diyor Davutoğlu ve 2002 yılında danışman olduğu AK Partinin çeşitli yasaklara karşı siyasi bir özgürlük iklimi yaratma çabalarını desteklediğini iddia ediyor: “Geçmişte özgürlüğün gerekçesini ifade edebildiğim için partinin bir parçasıydım ve bu fırsata sahip olmadığımı keşfettiğimde ayrıldım. Ama AK Partinin herkese uygulanan bu tavrından vazgeçme zamanı geldi. Türkiye artık muhalif görüşü olan herkesi eleştirme, hatta onları terörist ve hain olmakla suçlayan bir yaklaşım benimsemiştir.”

Ahmet Davutoğlu’nun vermiş olduğu röportajda, ağırlıklı olarak Erdoğan üzerinden argümanlar sunduğu görülüyor. Davutoğlu, Erdoğan’ı sert bir şekilde eleştirmesinin sebebini “Erdoğan’ın Türkiye’yi Çin modeli bir anayasa ile karşı karşıya bırakması” olarak belirtiyor.  Ek olarak da “Erdoğan kişisel ilişkilerine dayanarak Türkiye’yi Doğu Akdeniz’de izole hale getiriyor” iddiasında bulunuyor.

Türkiye, yalnızca partiler bazında değil, işin özünde ‘devlet’ olarak kendi çıkarları neyi gerektiriyorsa onu yapmak durumundadır. Dünya üzerinde, mükemmele yakın bir yönetim sisteminden bahsetmek mümkün olmadığı için Çin modeli veya Japon modeli, kısaca Asya modeli yönetim şekillerine ya da anayasalara işlevsiz demek doğru olmaz. Şu gün Amerikan demokrasisinin sağlamlığına kanıt arandığında birçok kanıtla gelinebilirken, kimse Trump gibi bir liderin Amerikan başkanı olmasını açıklayamıyor. Son zamanlarda yaşanmış Capitol baskınları da Amerikan demokrasisinin o kadar da sağlam olmadığının bir kanıtıdır aslında.

Yine de şunu belirtmek gerekir ki, Türkiye’nin ya da Erdoğan’ın Çin modeli bir sisteme yöneldiğini söylemek doğru olamaz. Türkiye, Osmanlı Devletinden zaten sağlam bir yönetim geleneğine sahip olduğu için, Türk tipi başkanlık modeli de dahil olmak üzere kendi tarzını yaratmayı bilmiştir.

Davutoğlu’nun Doğu Akdeniz üzerinden Türkiye’nin politikalarını eleştirmesi de diğer muhalefet liderlerini kopya etmesinden ötürü geliyor olabilir. Zira Türkiye, Kıbrıs üzerindeki tasarruf yetkisinden vazgeçmeyeceği gibi Doğu Akdeniz’deki politikalarını da ancak ülke çıkarlarının gerektirdiği şekilde değiştirir.  Yani Erdoğan’ın, Davutoğlu iddiasındaki gibi kendi ilişki ağına göre dış politikayı yönettiğinden çok Erdoğan’ın ülke çıkarları ve kanunlar neyi gerektiriyorsa ona bağlı olarak dış politikayı yönettiğini söylemek daha mantıklı bir çizgide yer alacaktır.

Burada sorulması gereken en önemli soru, aynı Ali Babacan gibi AK Parti saflarında yer almış, bakanlık ve başbakanlık yapmış Ahmet Davutoğlu’nun, parti içindeyken şimdi yanlış olduğunu iddia ettiği uygulamaları neden ve nasıl hayata geçirdiğidir. İddia edildiği gibi Erdoğan kendi çıkarlarına göre ülkeyi yönetiyor ve Türkiye’yi Avrupa ve Avrupa Birliğinden uzağa taşıyorsa, niçin Ahmet Davutoğlu bu duruma karşı zamanındayken baş kaldıramadı? Koltuk sevdası memleket sevdasından daha ağır bastığı için mi Erdoğan lehine hareket etmeyi sürdürdü?

Sorunun cevabı ne olursa olsun, Türk halkının Ahmet Davutoğlu ve türevlerine güvenmemesi için sebebi oldukça çoktur. Türkiye sınırları içerisinde karşılık bulamayınca dış basına ve yabancı ülkelere Türkiye karşıtı propaganda yapmak ve bu tarzda açıklamalarda bulunmak muhalefet yapmak değildir.

Yunanistan-Türkiye sorununda suç kimde?

Türkiye’nin Yunanistan arasındaki gerilimler tarih boyunca hep  var olmuştur. 2003 yılından itibaren bakıldığında yine iki ülke arasındaki ilişkilerin inişli çıkışlı olduğu görülebilir. Ancak bakıldığı zaman, Türkiye hemen her konuda Yunanistan ile masaya oturmak istemişse de Yunanistan anlaşmaya ve uzlaşmaya yanaşmamış, Türkiye’yi Avrupa Birliği ve NATO ülkelerine şikayet etme yolunu seçmiştir.

Türkiye’nin Ege kıyıları dahil olmak üzere, Kıbrıs konusunda da uluslararası hukuka dayanarak hareket ettiği görülebilir. Yunanistan’ın ise hemen her konuda Türkiye’yi kışkırtmaya çabalayarak, uluslararası hukuku ihlal ettiği de ayan beyan ortadadır.

Sonuç olarak

Ahmet Davutoğlu’nun “Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan iktidardan gitsin de gerekir ise Yunanistan’dan bile medet umarım” tarzı bir yaklaşımla vermiş olduğu Kathimerini röportajı, gerçek dışı argümanlar, doğru olmayan bilgiler ve sadece varsayımlardan ibarettir. Batı dünyasında Türkiye karşıtlığının ve Türkiye karşıtı olan kimselerin parlatılma çabasının yeni ürünü olarak eski AK Parti üyesi birini görmek, bir hayal kırıklığıdır.

Benzer gönderiler