Yalan Haber arşivleri | Yekvucut Akıl ve vicdan sahiplerine Wed, 13 May 2020 06:55:03 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.5.2 https://yekvucut.com/wp-content/uploads/2022/11/favicon_yek.png Yalan Haber arşivleri | Yekvucut 32 32 ‘Fact-Checking Turkey’ BBC’nin dezenformasyon içeren haberini düzelttirdi https://yekvucut.com/gunun-yalanlari/fact-checking-turkey-bbcnin-dezenformasyon-iceren-haberini-duzelttirdi/ Wed, 13 May 2020 06:55:03 +0000 http://yekvucut.com/?p=29820 İngiliz BBC yayın organı, 7 Mayıs 2020 tarihinde, Türkiye’den gönderilen 400 bin koruyucu önlüğün standartlara uygun olmadığını iddia etti. BBC ayrıca...

‘Fact-Checking Turkey’ BBC’nin dezenformasyon içeren haberini düzelttirdi yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
İngiliz BBC yayın organı, 7 Mayıs 2020 tarihinde, Türkiye’den gönderilen 400 bin koruyucu önlüğün standartlara uygun olmadığını iddia etti. BBC ayrıca önlüklerin kullanılamayacağını belirtti.

Bunun üzerine İngiltere’nin Ankara Büyükelçisi Dominick Chilcott, bahsi geçen iddiaların asılsız olduğunu açıkladı. İngiliz Büyükelçi, “Kişisel koruyucu ekipmanın kullanılamaz halde olduğuyla ilgili Birleşik Krallık medyasında yer alan haberler doğru değildir” dedi.

Ancak BBC, Türkiye’den gönderilen 400 bin ekipmanın İngiliz medyasında servis edildiği gibi kullanılamaz halde olmadığı bilgisini Türkçe haberlerinde servis ederken, İngilizce haberlerinde bunu görmezden geldi.

Türkçe olarak haberleri İngiliz Büyükelçi’nin sözleriyle tekzip eden BBC’nin İngilizce haberlerinde bunu tercih etmemesi ciddi bir etik sorunu ortaya çıkardı.

Fact-Checking Turkey uyarıda bulununca düzelttiler

Fact-Checking Turkey, Türkiye’den gönderilen 400 bin ekipmanın standartlara uygun olmadığı iddiasının doğru olmadığına dair paylaşımda bulundu. BBC’yi ve İngiliz Büyükelçi’yi etiketleyerek yapılan dezenformasyonu ortaya koydu.

Ayrıca kurumsal olarak da BBC ile e-mail üzerinden iletişime geçen Fact-Checking Turkey, BBC’nin yazıdaki hatasını kabul etmesini ve yazının altına tekzip metnini eklemesini sağladı.

‘Fact-Checking Turkey’ BBC’nin dezenformasyon içeren haberini düzelttirdi yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
‘Fact-Checking Turkey’ Haaretz’ın yalan haberini düzelttirdi https://yekvucut.com/gunun-yalanlari/fact-checking-turkey-haaretzin-yalan-haberini-duzelttirdi/ Mon, 27 Apr 2020 16:33:05 +0000 http://yekvucut.com/?p=29219 İsrail’in Haaretz gazetesinde 23 Nisan 2020 tarihinde yayımlanan makalede FOX Ana Haber sunucusu Fatih Portakal’ın tutuklandığı iddia edildi. Simon A....

‘Fact-Checking Turkey’ Haaretz’ın yalan haberini düzelttirdi yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
İsrail’in Haaretz gazetesinde 23 Nisan 2020 tarihinde yayımlanan makalede FOX Ana Haber sunucusu Fatih Portakal’ın tutuklandığı iddia edildi.

Simon A. Waldman imzalı makale, Fatih Portakal’ın devlete yönelik eleştirilerinden ötürü “tutuklandığı” bilgisine yer verdi. Ancak Portakal’ın tutuklandığı iddiası doğru değil.

Fact-Checking Turkey uyarıda bulununca düzelttiler

Fact-Checking Turkey, Portakal’ın tutuklandığı iddiasının doğru olmadığına dair paylaşımda bulundu. Haaretz gazetesi ve yazının sahibi Waldman’ı etiketleyerek yapılan dezenformasyonu ortaya koydu.

Ayrıca kurumsal olarak da Haaretz ile e-mail üzerinden iletişime geçen Fact-Checking Turkey, Haaretz’ın yazıdaki hatasını kabul etmesini ve yazının altına tekzip metnini eklemesini sağladı.

‘Fact-Checking Turkey’ Haaretz’ın yalan haberini düzelttirdi yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
New York Times Türkiye’nin koronavirüs ile başarılı mücadelesini hazmedemedi https://yekvucut.com/gunun-yalanlari/new-york-times-turkiyenin-koronavirus-ile-basarili-mucadelesini-hazmedemedi/ Sat, 25 Apr 2020 13:39:46 +0000 http://yekvucut.com/?p=29183 Carlotta Gall tarafından kaleme alınan New York Times makalesi, İstanbul’da geçen seneye göre daha fazla insanın öldüğünden hareketle, Türkiye’deki koronavirüs...

New York Times Türkiye’nin koronavirüs ile başarılı mücadelesini hazmedemedi yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Carlotta Gall tarafından kaleme alınan New York Times makalesi, İstanbul’da geçen seneye göre daha fazla insanın öldüğünden hareketle, Türkiye’deki koronavirüs ölümlerinin açıklanandan daha yüksek olduğunu iddia ediyor.

20 Nisan 2020 tarihinde New York Times Carlotta Gall imzalı bir haber yayımladı. Haber Türkiye’nin Covid-19’dan kaynaklanan ölümleri gizliyor olabileceğini iddia etti.

Söz konusu haber, İstanbul’da geçtiğimiz yıl ayni döneme göre 2 bin 100 daha fazla insanın ölümünün kaydedilmesine dayandırıldı ve bu ölümlerin bir kısmının koronavirüsle bağlantılı olabileceğini öne sürdü.

Öncelikle, haber hangi ölümün koronavirus şüphesi olabilecek niteliği taşıyabileceğine dair herhangi bir sayı vermiyor. Yani söz konusu ölümlerin kaçının akciğer yetmezliği, nefes darlığı, mevsimsel grip gibi Covid-19 şüphesi sayılabilecek bir sebepten; kaçının kalp krizi, kanser, beyin kanaması gibi Covid-19 ile bağdaştırılamayacak bir sebepten kaynaklandığına dair veri yok.

Kaldı ki İstanbul’da geçtiğimiz yıl ayni döneme göre ölüm sayısının artması başka bir sebepten ötürü de normal. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın dikkat çektiği üzere İstanbul’a giriş-çıkışlar yasaklandı ve bu sebeple insanlar cenazelerini İstanbul’da defnetmek zorunda kaldı, haliyle İstanbul’da düzenlenen ölüm belgelerinin sayısı da arttı. İstanbul’un nüfusunun %84.2’sinin İstanbul dışında doğduğu göz önüne alındığında bu durumun İstanbul’daki ölüm kaydı sayılarını artırması beklenen bir sonuç.

Üçüncü olarak ise yukarıda açıklanan durum olmasa dahi 2 bin 100 kişi İstanbul için anormal bir artış da değil. Türkiye ve İstanbul’un nüfusu her yıl artıyor, dolayısıyla ölüm sayıları da. Yine Sağlık Bakanı Koca’nın dün açıkladığı verilere göre Türkiye’de gerçeklesen ölümlerin sayısı son 5 yılda Ocak-Nisan arası ortalama %2.88 artmış. New York Times haberinde baz alınan dönem de bu dönem. 2019 yılında aynı dönemde Türkiye’de 152 bin 289 kişinin ölümü kayıtlara geçmiş. Dolayısıyla aynı artış hızıyla 2020 yılında Ocak ayından beri 156 bin 684 kişinin vefat etmesi anormal bir artış olmazdı. Buna rağmen Türkiye’de Ocak 2020’den beri gerçeklesen ölümlerin sayısı 153 bin 766, yani ortalama artış hızından 2 bin 918 kişi daha az.

Sonuç olarak New York Times makalesi yalnızca bir rakam üzerinden Türkiye’nin koronavirus ölümlerinin gerçek sayısını gizlediği iddiasını ortaya atıyor. Fakat verilen rakamın bu iddiayı destekleyecek hiçbir yönü bulunmuyor.

New York Times Türkiye’nin koronavirüs ile başarılı mücadelesini hazmedemedi yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Türkiye’nin koronavirüsle mücadelesi hakkındaki asılsız iddiaların sözcüsü: New York Times https://yekvucut.com/gunun-yalanlari/turkiyenin-koronavirusle-mucadelesi-hakkindaki-asilsiz-iddialarin-sozcusu-new-york-times/ Tue, 21 Apr 2020 10:09:21 +0000 http://yekvucut.com/?p=28946 Carlotta Gall tarafından kaleme alınan New York Times makalesi Türkiye’de koronavirüsün yayılımı hakkında oldukça az resmi veri olduğunu iddia ediyor...

Türkiye’nin koronavirüsle mücadelesi hakkındaki asılsız iddiaların sözcüsü: New York Times yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Carlotta Gall tarafından kaleme alınan New York Times makalesi Türkiye’de koronavirüsün yayılımı hakkında oldukça az resmi veri olduğunu iddia ediyor ve eski CHP Milletvekili Barş Yarkadaş’ın asılsız iddialarını kaynak olarak gösteriyor.

7 Nisan 2020 tarihinde Amerikan New York Times gazetesi Türkiye’de kamusal alanlarda maske takma zorunluluğuyla ilgili bir haber yayımladı. Söz konusu haber Türkiye’nin koronavirüs ile mücadelesinde aldığı etkili tedbirlerin bir kısmını kabul etse de gerçek dışı iddiaları gündeme taşımaktan geri durmadı.

İddia: “Türkiye’de virüsün yayılmasıyla ilgili çok az resmi veri bulunuyor”

Carlotta Gall, Türkiye’deki vaka sayısının dağılımına ilişkin çok az resmi veri olduğunu iddia etti.

Hâlbuki Türkiye her gün son 24 saatteki yeni vaka, test sayısı, ölüm ve iyileşme sayılarını resmi kanallardan paylaşıyor. Türkiye hangi şehirde kac vaka ve ölüm olduğu bilgisini de duyuruyor. Sağlık Bakanlığının hazırladığı bir mobil uygulamada ise mahalle mahalle vaka sayıları, bunların kaçının hastanede tedavi edildiği bilgileri de yer alıyor.

İddia: “Türkiye’nin durumu İtalya ve ABD’den farksız”

İkinci husus ise makalede kaynak olarak gösterilen eski CHP Milletvekili Barış Yarkadaş’ın Türkiye’nin durumuyla ilgili maddi hata içeren açıklamalarının herhangi bir yorum veya doğrulama olmaksızın kaynak olarak gösterilmesi.

Yarkadaş “Türkiye (koronavirüsle mücadelede) Güney Kore gibi olabilirdi, ama şu an İtalya ve ABD gibiyiz” dedi.

Yazının çıktığı 10 Nisan tarihinde İtalya ve ABD’de Covid-19’dan kaynaklı ölümlerin sayısı sırasıyla 18 bin 279 ve 16 bin 697. Bu tarihte Türkiye’deki ölümlerin sayısı ise 908 idi, yani İtalya ve ABD’nin neredeyse 20’de biri.

İddia: “Türkiye uçuşları ve ülke içi hareketi kısıtlamadı, vatandaşlarına maddi destek sağlamadı”

Makale, Barış Yarkadaş’ın başka yanlış ifadelerini de doğrulamadan kaynak olarak sunuyor. Yarkadaş “Türkiye uçuşları durdurmadı ve ülke içi hareketi kısıtlamadı, çünkü Hazinede evde kalacak vatandaşlara ödeyecek para yok.” ifadelerini kullandı.

Gerçekte ise Türkiye tüm uluslararası uçuşları durduran birkaç ülkeden biri. Ne bir Avrupa ülkesi ne de bu yazıyı yayımlayan New York Times’ın merkezinin bulunduğu ABD böyle bir karar aldı.

Ayrıca Türkiye, bulaş oranı yine ABD gibi bu tedbiri almayan pek çok ülkeden daha düşük olmasına rağmen, 31 büyükşehrine giriş-çıkışları da yasaklayarak ülke içi hareketi de kısıtladı.

Ek olarak Türkiye bu yazının yayımlanmasından 2 gün önce koronavirüs salgını döneminde ücretsiz izne ayrılan ve issiz kalan vatandaşlara aylık 1170 lira maaş desteği açıkladı. Ancak New York Times, Barış Yarkadaş’ın “Hükümetin vatandaşlara hiçbir maddi destek sağlamadı” iddiasını doğrulamadan kaynak olarak sunmayı tercih etti.

Türkiye’nin koronavirüsle mücadelesi hakkındaki asılsız iddiaların sözcüsü: New York Times yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Koronavirüsle ilgili hangi yalanlar servis edildi? https://yekvucut.com/gunun-yalanlari/koronavirusle-ilgili-hangi-yalanlar-servis-edildi/ Wed, 25 Mar 2020 20:56:07 +0000 http://yekvucut.com/?p=27970 Yalan 1: “Hastanelerde sağlık personeli için koruyucu malzeme (eldiven, maske vb.) yok.” -Bütün hastanelere yeterli malzeme sağlanıyor. -Zaten tıbbi malzemelerin...

Koronavirüsle ilgili hangi yalanlar servis edildi? yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Yalan 1: “Hastanelerde sağlık personeli için koruyucu malzeme (eldiven, maske vb.) yok.”

-Bütün hastanelere yeterli malzeme sağlanıyor.

-Zaten tıbbi malzemelerin ihracatı durduruldu.

-Bakanlık tüm yerli üreticilerle anlaşıyor.

Yalan 2: “Temel gıda maddelerine erişimde sıkıntı yaşanacak.”

-Toprak Mahsülleri Ofisi’nde yeterli stok var.

-Üretim, stok ve tedarik zincirinin aksamaması için tüm önlemler alındı.

– Tarımsal ve sanayi üretimi devam edecek.

Yalan 3: “Cezaevlerinde koronovirüs salgınına karşı önlem alınmadı.”

-Tüm görüş ve ziyaretler ertelendi.

-Cezaevlerine tıbbi ve koruyucu malzemeler tedarik edildi.

-Tüm araçlar ve açık-kapalı alanlar düzenli olarak dezenfekte ediliyor.

-İlk giriş yapan mahkumlar 14 gün izole ediliyor.

Yalan 4: “Türkiye koronavirüs tanı testi yapmayı bıraktı.”

-22 Mart itibarıyla toplam 20 bin 345 test yapıldı.

-Test sayısı artarak devam edecek.

-Türkiye yerli tanı kitini geliştiren ilk ülkelerden biri

-Çin’den gelen hızlı tanı kiti sayısı 1 milyona ulaşacak.

Yalan 5: “Türkiye’nin yoğun bakım kapasitesi yetersiz.”

-Türkiye’de her 100 bin kişiye düşen yoğun bakım yatak sayısı 43.

-Bu oran İtalya’da 12.5, Almanya’da 29.2, ABD’de 34.7, Fransa’da 11.6, İngiltere’de 6.6.

-Avrupa Birliği ortalaması ise 11.5.

Koronavirüsle ilgili hangi yalanlar servis edildi? yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Uluslararası basında Türkiye: Gazetecilik etiği ve iktidarsızlık sorunu https://yekvucut.com/gundem/uluslararasi-basinda-turkiye-gazetecilik-etigi-ve-iktidarsizlik-sorunu/ Tue, 29 Jan 2019 12:10:42 +0000 http://yekvucut.com/?p=21629 “Gerçek” bir gazeteci ulusal ya da uluslararası siyasete ilişkin bir yayın yaparken gazetecilik etiğinin bir gereği olarak “dünyayı yöneten gizli...

Uluslararası basında Türkiye: Gazetecilik etiği ve iktidarsızlık sorunu yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
“Gerçek” bir gazeteci ulusal ya da uluslararası siyasete ilişkin bir yayın yaparken gazetecilik etiğinin bir gereği olarak “dünyayı yöneten gizli güçler” türünden komplolara haberinde yer vermez. Fakat uluslararası basının özellikle Türkiye’ye ilişkin haberlerinde bu türden bir komploculuk mantığı karşımıza çıkıyor.

Mark Fenster’in Komplo Teorileri: Amerikan Kültürü’nde Gizlilik ve İktidar isimli kitabında belirttiği gibi; bir iktidar teorisi olarak komplo teorileri iktidar ilişkilerinin, bir ideolojik yanlış tanınması olarak tahakkuk eder (s. 67). Yaygın bir komplo teorisi olarak gizli güçler komplosu ise iktidar yapısında meydana gelen kayma ya da çözülmelerin yavan bir okuması olarak tezahür eder.

Zihinsel konformizm, tafsilatlı ve karmaşık ekonomik, sosyal ve siyasi bütün içerisindeki gelişmeleri analitik bir biçimde açıklama zorluğundan mütevellit rahatlıkla gizli güçler komplosuna başvurabilir. Siyasi merkeze etki edecek nitelikteki önemli bir meseleye karşın toplumda bir memnuniyetsizlik ya da korku söz konusu olduğunda, gizli güçler komplosu bir maymuncuk işlevi görerek memnuniyetsizlik ya da korkuları temellendiren bir açıklama olarak ortaya çıkar. Bu güçlerle siyasi vakaları açıklamak, aynı zamanda, siyasetin failini de karanlık, tekinsiz, belirsiz, illegal ve hatta kimliksiz olmakla tavsif etmek manasına geliyor. Gizli güçler komplosunun işletilmesi siyasi yapıdaki cari güç krizlerinin anlamlandırılmasında resmi/demokratik otoriteye örtülü bir iktidarsızlık iması taşır. Dolayısıyla sorun bir iktidar krizinden ziyade, bir iktidarsızlık krizidir. Gizli güçler komplosuyla üstü örtülen, siyasi yapının egemenlik tahkimatındaki eksikliklerin bizatihi kendisi olmaktadır.

Siyasi gelişmeleri amatörlük ya da lakırdı düzeyinde komplolarla açıklamak keyifli bile olabilirken söz konusu enformasyon çabaları gazeteciliğin kapsamına girdiğinde bazı otomatik filtreler devreye girer. Alelade bir anlatının gazetecilik sayılmamasının nedeni ya da –tersinden söyleyecek olursak– gazeteciliği alelade bir enformasyon çabasından tefrik eden husus, gazeteciliğin uluslararası bazı etik ilkelerle yapılıyor olmasıdır. Buna göre, gazetecilik etiği, gazetecinin bütün biyografisini paranteze alarak halkın sadece ve sadece gerçeklerden haberdar olmasını sağlar.

Gazetecilik etiği bir haberin çerçevesini çizmediği takdirde hikâyeler berraklıktan uzaklaşmaya başlar. Failler silikleşir. Nihayetinde 5N1K kuralındaki “Kim?” sorusunun cevabı tam da gizli güçler komplosunda olduğu gibi karanlık ve tekinsiz öznelere dönüşür. Bu nevi “komplo gazeteciliği” tuzağına düşmemek için haberler, gazetecilik etiğinin rehberliğinde “yanlışlanabilir” kaynaklarla aktarılır; genel geçer, test edilemeyecek ve propagandist ifadelerden kaçınılır. Aksi takdirde haberdeki failler tıpkı gizli güçler komplosunda olduğu gibi yanlışlanamayacak bir pozisyona oturtulur. Zira bir komplo teorisinin (hatta iyi bir komplo teorisinin dahi) son kertede üzerine oturduğu verilerle ulaştığı sonuç arasındaki mesafe asla kapanmaz. Komployla enforme olanların bu mesafeyi yanlışlayacak bir imkânı bulunmamaktadır.

Gazetecilik etiğinin askıya alınarak jeopolitik iktidar oyunlarındaki iktidar açığını kapatma girişimi olarak komplovari haberciliğin bir misalini uluslararası basının Türkiye haberlerinde gözlemliyoruz.

Özellikle son dönemde uluslararası basının Türkiye’ye yönelik ilgisi giderek artıyor. Büyük medya kuruluşları ülkede yerleşik muhabirler istihdam ediyor ve ülke ile ilgili haber frekansları günlük olarak dahi ciddi bir boyuta ulaşmış durumda. Başarılı olup olmaması bir kenara, gerek genişleyen etki alanı gerekse kimi zaman müstehzi bir biçimde dile getirilen jeopolitik konumuyla Türkiye, uluslararası basın için olumlu ya da olumsuz halleriyle cazip bir haber ülkesi haline geldi.

Ancak bu cazip haber ülkesine dair yayınlar gazetecilik etiği bağlamında uluslararası standartları zorlayan ya da ihlal eden bir nitelik arz ediyor. Gizli güçler komplosunun mantığına benzer şekilde, uluslararası yayınlarda Türkiye, yanlışlanamayacak kaynaklarla ve detay, veri ve istatistik verilmeyen genel geçer ifadelerle dolu metinlerle, karanlık ve tekinsiz bir biçimde yansıtılıyor.

İsrail medyasının önde gelen kuruluşlarından Haaretz’ın geçtiğimiz günlerde yayımladığı bir haber tam da böyle bir çerçevenin misalini teşkil ediyor. Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) mensuplarının kod isimlerle verdiği röportajlara dayandırılan haber, FETÖ mensuplarının hiçbir hastane raporu sunmadığı halde Türkiye’deki hapishanelerde işkence gördüklerini söylüyor. Bir Batı Avrupa ülkesindeki bir otelde 9 kadar medya kuruluşuyla beraber “Tolga” kod isimli FETÖ mensubuyla buluşan Haaretz muhabiri, hikâyeyi dinledikten sonra olayların sıhhatine/gerçekliğine ilişkin bir soru dahi sorma ihtiyacı hissetmiyor. Sözde işkenceden sonra bir Batı Avrupa ülkesine kaçabilmiş kişinin basit bir biçimde neden bir hastaneden darp raporu vs. almadığıyla ilgilenmiyor.

İsrailli başka bir medya kuruluşu The Jerusalem Post’ta 12 Aralık 2018 tarihinde yayımlanan Seth Frantzman imzalı bir haberde terör örgütü YPG’nin sözcüsü Nuri Mahmud’un “SDF tarafından yakalanan birçok DAEŞ mensubunun pasaportunda Türk damgası bulunuyor.” şeklindeki tezviratı da herhangi bir filtreden geçirilmeden sunuluyor. Terör örgütü DAEŞ’in saldırıları neticesinde 316 Türk vatandaşının öldüğü, 1200 kadarının yaralandığı, 72 askerinin Fırat Kalkanı Operasyonu çerçevesinde DEAŞ ile mücadele ederken şehit olduğu ve 146 farklı ülkeden 53,781 kişiyi DAEŞ bağlantıları nedeniyle ülkeye almayan Türkiye’nin tüm bu acıları ve çabaları, bir terör örgütü sözcüsünün sözü ile karartılıyor. Dahası haberde söz konusu kaynağın belirttiği pasaportlara ilişkin bir fotoğraf dahi bulunmuyor. En azından pasaportların ya da damgaların gerçekliğine ilişkin bir soruşturma alanı dahi tanınmıyor.

2 Ocak 2019 tarihinde İngiliz Guardian gazetesinde çıkan ve Türkiye’nin kendi kaynağıyla Kosova’da inşa edeceği camii hakkındaki bir yorum yazısı konuya ilişkin başka bir misali teşkil ediyor. Kosova’da yürütülen ve kültürel geleneğe sahip çıkan faaliyetleri, yerel halkın “Türkiye’nin mütehakkim bir sembolü olarak gördüğünü” iddia eden Maxim Edwards ve Michael Colborne, hangi yerel isimlerin bu nevi şikâyetleri olduğunu açıklamıyor.

Yazıda, Kosova Başmüftüsü Naim Ternava’nın “Avrupa’da kilisesiz bir tek köy bulunmazken Kosova’da en az 50 köyde hiç camii yok.” sözlerine yer veriliyor. Hatta Kosova’nın yerle bir olmuş ibadethaneleri için yeterli bütçesinin olmadığının ifade edilmesine ve Avrupa’da İslamofobi’nin yükselişte olmasına dikkat çekilmesine rağmen, Türkiye’nin sıkı tarihi ve kültürel bağlarının bulunduğu bu ülkede yaptırdığı bir camii, onun “mütehakkim” siyasetinin bir parçası şeklinde yansıtılıyor. Elbette, hiçbir erişilebilir kaynak göstermeden…

Son olarak Amerikan New York Times (NYT) gazetesinin İstanbul Büro Şefi Carlotta Gall tarafından kaleme alınan ve birçok maddi hata içeren bir yazı yurtdışına göç eden vatandaşları karanlık bir ülkeden kaçan kimseler olarak resmediyor.

Gall, yazısının ilk versiyonunda 2017’de Türkiye’den göç eden vatandaşların sayısını “çeyrek milyon” olarak veriyor. Ancak uluslararası basında Türkiye hakkında çıkan haberlerin gerçekliğini araştıran Fact-checking Turkey ekibinin tespiti sonrasında NYT, yazıda değişiklik yaparak söz konusu rakamı 113,126 olarak düzeltiyor.

Bu düzeltmeye rağmen Gall’in yazısı hala önemli hatalar içeriyor. TÜİK verilerinden yola çıkarak Türkiye’de ciddi oranda bir beyin göçü olduğu iddia eden yazı 2016 ve 2017 yıllarında ülkeden göç eden Türk vatandaşlarının sayısını (yanlış olarak da olsa) verirken aynı dönemde Türkiye’ye göç eden Türk vatandaşların sayısını göz ardı ediyor.

TÜİK verilerine göre, bu dönemde 182,652 Türk vatandaşı yurtdışına göç ederken 208,824 Türk vatandaşı da yurtdışında yaşamayı bırakarak Türkiye’ye göç etti. Rakamlar Türk vatandaşlarının göç hareketliliğinin yoğun olduğunu ortaya koymasının yanı sıra 2016 ve 2017 yılları toplamında Türkiye’ye göç eden Türk vatandaşlarının sayısının gidenlerden daha fazla olduğunu ispat ediyor. Ancak tüm bu veriler Carlotta Gall’i “Türkler ‘sürüler halinde’ ülkeyi terk ediyor” yorumunu yapmaktan alıkoymuyor.

Gall bu maddi hataların beraberinde komplo gazeteciliğine uygun düşer bir şekilde ülkeden gidenlerin “çoğunlukla maddi dayanaktan yoksun kanıtlarla suçlanan” FETÖ’cüler olduğunu iddia ediyor. Fakat bu yargıya ulaşırken hangi metot ve veriyi kullandığına ilişkin hiçbir açıklamada bulunmuyor.

Gazetecilik etiğini askıya alarak yanlışlanması/doğrulanması mümkün olmayan metinler servis eden bu medya kuruluşları gizli güçler komplosundaki gizli güçler gibi Türkiye’yi karanlık ve tekinsiz ve illegal bir konumda resmetme gayreti içerisinde. Ancak yukarıda ifade edildiği üzere, nasıl gizli güçler komplosu bir iktidar değil; iktidarsızlık sorunundan tevellüt ediyorsa, gazetecilik etiğini askıya alan bu tip komplovari gazetecilik de esasen jeopolitik bir iktidarsızlık sorunundan kaynaklanıyor. Halkı sadece gerçeklerden haberdar etmek durumunda olan bu uluslararası medya kuruluşları, bulundukları ülkelerinin ya da sermaye sahiplerinin jeopolitik çıkarları doğrultusunda söz konusu mercilerin Türkiye’ye ilişkin iktidarsızlıklarını gidermeye ya da en azından örtmeye gayret ediyorlar.

Hakan Önal

Uluslararası basında Türkiye: Gazetecilik etiği ve iktidarsızlık sorunu yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
ABD’de Müslümanlar adaylar kara propaganda ile kirletiliyor https://yekvucut.com/utanc-gunlugu/20575-2/ Tue, 06 Nov 2018 13:43:11 +0000 http://yekvucut.com/?p=20575 Ayşe Yakup, ABD’nin Georgia eyaleti Temsilciler Meclisi 97. Bölgede 2018 Demokrat adayı olan Amerikan Müslüman başörtülü bir kadın. Göçmenlerin kızı...

ABD’de Müslümanlar adaylar kara propaganda ile kirletiliyor yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Ayşe Yakup, ABD’nin Georgia eyaleti Temsilciler Meclisi 97. Bölgede 2018 Demokrat adayı olan Amerikan Müslüman başörtülü bir kadın.

Göçmenlerin kızı olan 25 yaşındaki Yakup, ülke çapında kamu görevinde çalışan yaklaşık 90 Müslümandan biri. Fakat eşi görülmemiş sayıda Müslüman adayın karşı karşıya gelmesi belki de en İslamofobik seçim olduğunu gösteriyor.

Ancak İslamofobik taciz, her zaman böyle sıkıntılı bir konu değildi. Sadece sosyal medya sayfalarında ve sağcı web sitelerinde fotoğrafların yayınlanmasından sonra İslamofobik nefret dalgası çöktü. Ancak Yakup, nefret dolu yorumların kendi duruşuyla ilgisi olmadığını söyledi; daha ziyade her zaman inanç ve ırksal kimliğine başvurdular.

Çevrimiçi eleştirmenler, ülkesine geri dönmesini istedi ve Şeriat’ı ya da İslami hukukunu Amerika Birleşik Devletleri’ne getirmekle suçladılar. Müslümanlara yönelik bağnazlığın siyasi kampanyalarda kullanılması yeni değil ancak Harvard Kennedy Okulu’ndaki Shorenstein Medya, Politika ve Kamu Politikası Merkezi’ndeki Bilgi Bozukluğu Laboratuvarı, geçen hafta yayınlanan yeni araştırmasıyla sağcı web sitelerinin ve eylemcilerin Müslüman adayları hedeflemek ve lekelemek için çeşitli propaganda taktiklerini açığa çıkardı.

ID Lab’da araştırmacı olan Stefanie Le, bu tür kampanyaların hedeflerinin öncelikli olarak Müslüman adayların seçimlerini kaybetmesi olduğunu belirtti. Aşırı sağcı bu web siteleri bunu “bu adayları ötekileştirmek” ve “politik iklimde ortaya çıkan korkulara hitap etme” şeklinde yaptığını ekledi. Bulgular, 2018 seçimlerinde Müslüman adayları hedeflemek için kullanılan en yaygın beş taktiği listeledi. Araştırma merkezi tarafından kaydedilen en yaygın taktik, Müslüman adayları terörizm ve aşırılık yanlısı bağlarıyla suçluyordu.

Böyle bir örnek, Minnesota’da Müslüman Demokrat aday Ilhan Omar’ın Minnesota’nın 5. Kongre Bölgesi için adaylığında görülebilir. Raporda ayrıca Müslüman adayları hedeflemek için kullanılan diğer taktikler de listeleniyor, örneğin lekeleme kampanyalarını koordine etmek, muhafazakâr haber siteleri ve sosyal medya kanallarında yankı uyandıran Müslüman adayları içeren “skandallar”ı abartmak ve gayrimüslim adayları hedefleyen dernek tarafından suçlanan Müslüman adaylarla birlikte çalışmak.

Bu tarz taktikler siyaset ve ötesindeki yükselen İslamofobi ile aynı doğrultudadır. Geçen ay Müslüman Avukatlardan gelen bir rapor, Müslümanların ABD hükümetini devralmak istedikleri iddiasıyla Müslüman karşıtı platformlarda çalışan düzinelerce adayı belgelemişti.

ABD’de Müslümanlar adaylar kara propaganda ile kirletiliyor yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>