FETÖ’nün darbe girişimi sırasında Kara Kuvvetleri Eğitim ve Doktrin Komutanı (EDOK) olan Orgeneral Kamil Başoğlu’nun kaçırılmasına ilişkin davanın ilk duruşması tamamlandı.
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davanın ilk duruşmasına, tutuklu sanıklar Muhsin Kutsi Barış, Abdullah Yılmaz, Adem Parlak, Atahan Tatar, Eyyüp Baloğlu, Tuna Han Ata, Selami Darcan, Tekin Gökbaş, Uğur Fidan ile avukatları ve sanık yakınları katıldı.
Sanıklardan, sözde Yurtta Sulh Konseyi üyesi eski Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı Komutanı Muhsin Kutsi Barış, savunmasında, hakkındaki suçlamaları kabul etmedi.
“15 Temmuz akşamı yaşananlar çok ani gerçekleşti”
15 Temmuz gecesi koruma tatbikatı olacağını sandığını, Başoğlu’nun derdest edilmesine ilişkin hiçbir ilgisinin olmamasına rağmen suçlandığını ileri süren Barış, şunları kaydetti:
“Albay Fırat Alakuş beni arayarak ‘Özel Kuvvetler Komutanlığının yaptığı koruma tatbikatının gerçek hale geldiğini’ söyledi. Alakuş, TSK’nın emir komuta zinciri içerisinde yönetime el koyduğunu belirtti. Bu sözler benim için kırılma noktası oldu. Tatbikat fiili bir el koymaya dönüştü. Sakatlanan irademle bazı birlikleri Genelkurmay Başkanlığına gönderdim. 15 Temmuz akşamı saat 21.00’den sonra yaşananlar çok ani gerçekleşti.”
Evinde üç adet bir dolar bulunmuştu
Barış, evinde yapılan aramalarda ele geçirilen üç adet bir dolara ilişkin paraların kendisine ait olmadığını savunarak “Olay günü yaşananların emir komuta zinciri içerisinde yer aldığını ve terör saldırısıyla olayların gerçekleştiğini düşündüm. Olayların istemeyerek içerisinde yer aldım. Emrimdeki personelin sorumluluğunu almaya hazırım. Alt rütbedeki personelin bir sorumluluğu yoktur.” ifadelerini kullandı.
“Sakatlanan irademle faaliyet içinde bulundum”
Mahkeme Başkanı Oğuz Dik’in, “Darbe girişiminin olduğunu öğrendikten sonra neden faaliyetlere devam ettin?” sorusuna Barış, “Çıkılmaz bir sokağa girmiştik, bu yüzden devam ettim.” yanıtını verdi.
Dik’in, “Darbe girişimine katıldığını kabul ediyor musun?” sorusuna Barış, planlama kısmında yer almadığını savunarak “Saat 21.30 sonrası sakatlanan irademle bütün teyitleri aldıktan sonra bir faaliyet içerisinde bulunduğumu ifade ediyorum. Ancak iddianamede isnat edilen suçlar tamamen ifadelere dayalı subjektif hususlardır, bunları kabul etmiyorum.” cevabını verdi.