FETÖ/PDY’nin “Tahşiyecilere kumpas kurduğu” iddiasıyla firari sanık FETÖ elebaşı Gülen ile aralarında kapatılan Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Karaca’nın da bulunduğu 33 sanığın yargılandığı davada esas hakkındaki mütalaasını açıkladı.http://yekvucut.com/teftis/tahsiye-kumpasi-…s-cezasi-istendi/
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya, aralarında Hidayet Karaca’nın da bulunduğu 10 tutuklu sanık, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla 3 tutuklu sanık ve avukatlarıyla Mustafa Kaplan’ın da arasında yer aldığı 3 müşteki katıldı.
Yaklaşık iki haftadır savunma yapan eski emniyet müdürü Ali Fuat Yılmazer’in ifadesinin alınma işlemi sona erdi. Böylece, dava kapsamında firariler hariç tüm sanıkların ifadeleri alınmış oldu.
Sanık savunmalarının ardından söz alan Cumhuriyet Savcısı Mehmet Yeşilkaya, 65 sayfalık esas hakkındaki mütalaasını mahkemeye sundu. Savcı Yeşilkaya, duruşmada mütalaasının sonuç kısmını okudu.
Mütalaada, firari sanıklar FETÖ elebaşı Fetullah Gülen ile eski emniyet müdürü Mutlu Ekizoğlu’nun savunması alınamadığı için dosyalarının ayrılması talep edildi.
Tutuklu sanık kapatılan Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca hakkında “silahlı terör örgütü yöneticisi olmak”, ”sahtecilik” ve ”iftira” suçlarından 21 yıldan 40 yıla kadar hapis cezası öngörülen mütalaada, sanık eski emniyet müdürleri Tufan Ergüder, Yurt Atayün ve Ömer Köse’nin ”silahlı terör örgüt üyesi olmak”, ”iftira” ve ”sahtecilik” suçlarından ayrı ayrı 13,5 yıldan 33 yıla kadar, diğer eski emniyet müdürleri Ali Fuat Yılmazer ve Erol Demirhan’ın aynı suçlardan ayrı ayrı 9 yıldan 21 yıla kadar hapisle cezalandırılması istendi.
Aralarında eski emniyet müdürü Bayram Özbek, Mustafa Kılıçaslan, Ertan Erçıktı, Yasin Koyuncu, Kazım Aksoy’un da bulunduğu 25 sanık hakkında da benzer suçlardan ayrı ayrı 7,5 yıldan 33 yıla kadar hapis cezası istenen mütalaada, tutuklu sanıkların bu hallerinin devamına karar verilmesi talep edildi.
TEM’den sorumlu müdür yardımcısı Tufan Ergüder ‘ByLock’ kullanıcısı
FETÖ’nün yapısı ve Tahşiyecilere yönelik usulsüzlüklerin anlatıldığı mütalaada, sanıkların üzerilerine atılı eylemlere yer verildi.
Mütalaada, müştekilere yönelik soruşturma sürecinde Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünden Sorumlu İl Emniyet Müdür Yardımcısı olan sanık Tufan Ergüder’in 29 Nisan 2009’da İstihbarat Şube Müdürlüğünden Terörle Mücadele Şube Müdürlüğüne, buradan da 5 Mayıs 2009’da soruşturma izni için İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilen soruşturmanın başlatılmasına konu yazının bilgisi dahilinde olduğunun değerlendirildiği kaydedildi.
Sanığın konumu göz önüne alındığında, gerek operasyon öncesi ve sonrası gerekse operasyondan sonraki ifade alma sürecinde gelişen işlemlerden bilgisi olmamasının mümkün olmadığı aktarılan mütalaada, Ergüder’in örgütün gizli haberleşme programı “ByLock” kullanıcısı olduğu belirtildi.
O dönem İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürü olarak görev yapan sanık Mutlu Ekizoğlu’nun soruşturmayı başlatılmasına konu yazının Terörle Mücadele Şube Müdürlüğüne gönderdiği tarihte izinli, dönemin Terörle Mücadele Şube Müdür Vekili sanık Ertan Erçıktı imzalı yazı Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderildiğinde ise kursta olduğu anlatılan mütalaada, aynı yılın temmuz ayında Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünden Sorumlu İl Emniyet Müdür Yardımcısı olan Ekizoğlu’nun, tüm iş ve işlemlerin bilgisi ve izni dahilinde yapıldığının değerlendirildiği, soruşturma başladıktan sonra iletişim tespit ve dinleme talep yazılarında birkaç imzası bulunduğu vurgulandı.
“Köse’nin şantaj ve tehditte inisiyatifi var”
Sanık Ömer Köse’nin, Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünde Sağ Örgütlerden (sağ-1 ve sağ-2) Sorumlu Şube Müdür Yardımcısı olarak görev yaptığı, müştekilerin özel hayatının gizliliğini ihlal eden cinsel içerikli görüşmelerin tape haline getirilmesi ve ifade alma aşamasında mağdurlara yönelik şantaj ve tehdit amaçlı kullanılmasında bilgi ve inisiyatifi bulunduğu soruşturma kapsamında alınan birçok adli ve idari kararlarda imzası bulunduğu belirtilen mütalaada, Köse’nin “ByLock” programı kullandığı aktarıldı.
“Yılmazer’in haberinin olmaması mümkün değil”
Dönemin müdür yardımcısı Erol Demirhan’ın 29 Nisan 2009 tarihli “Radikal Tahşiye Grubu faaliyetleri” konulu yazıyı terörle mücadele şubesine göndermesinde sanıklardan Ali Fuat Yılmazer’in bilgisinin olduğu belirtilen mütalaada, tanık Mustafa Tezcan Alaç’ın soruşturma sürecindeki bütün toplantıların istihbarat şubesinde yapıldığını, soruşturmayı istihbarat şubesinin yürüttüğü şeklindeki beyanı dikkate alındığında, operasyonun yapıldığı dönemde Yılmazer’in istihbarat şube müdürü olarak, 2009 yılı Temmuz ayından sonra istihbarat şube müdürlüğünden sorumlu il emniyet müdür yardımcısı olarak görev yaptığı, dolayısıyla operasyon ve soruşturmadan ve gelişen olaylardan haberi olmamasının mümkün olmadığı kaydedildi.
“Tahşiye operasyonu emir-komuta şeklinde meydana geldi”
Sanıklardan FETÖ elebaşı Fetullah Gülen’in halen ABD’de ikamet ettiği, din adamı kisvesi altında bulunmasına rağmen dini konulardan ziyade siyasi, ekonomik ve sosyal konularda da sanki bir otoriteymiş gibi görüş bildirdiği ve bu şekilde örgüt mensuplarını yönlendirdiği vurgulanan mütalaada, sanık Gülen’in 6 Nisan 2009’da Tahşiye grubunu hedef gösteren konuşması akabinde örgüte bağlı basın ve yayın organlarınca kamuoyu algısı oluşturulduktan sonra Tahşiye grubuna yapılan operasyonun emir komuta zinciri şeklinde meydana geldiği anlatıldı.
Mütalaada, sanık Gülen’in asıl amacının 15 Temmuz darbe girişiminde de açıkça anlaşıldığı vurgulayarak, Gülen’in yöneticisi olduğu örgüt ile Türkiye Cumhuriyeti’nin tüm anayasal kurumlarını ele geçirmek ve gerek finansal gerek siyasal bakımdan büyük bir güç haline gelmek olduğu aktarıldı.
“Medya imamı” Hidayet Karaca
Sanıklardan Hidayet Karaca’nın FETÖ/PDY terör örgütünün yayıncı kuruluşu Samanyolu Medya’nın başkanlığını yaptığı anlatılan mütalaada, “Örgüt yöneticisi Gülen’in 6 Nisan 2009’da Tahşiye grubunu hedef gösteren konuşmasını müteakip yapılacak operasyonun haklılığını kanıtlamak, kamuoyunda Tahşiye grubunu terör örgütü olarak göstermek, bu şekilde algı oluşturmak amacıyla Şefkat Tepe dizisinde karanlık karar kurulu sahnelerinin yayınlamasının bilgisi dâhilinde olmamasının mümkün olamayacağı değerlendirilmiştir.” denildi.
Mütalaada, ayrıca Karaca’nın, FETÖ/PDY örgütünün medya kısmında yönetici konumunda olduğunun değerlendirildiği kaydedildi.