Scroll Top

Batı medyasının demokrasiyle imtihanı: 15 Temmuz Darbe Girişimi

Batı medyasının demokrasiyle imtihanı

Türkiye tarihinin en karanlık gecelerinden birinin yaşandığı, Fethullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) hain darbe girişiminin üzerinden tam 6 yıl geçti. 15 Temmuz darbe girişimi, milletin topyekûn bir mücadelesi ile geri püskürtüldü. Peki tüm bunlar olurken, Avrupa medyası nasıl tepki verdi? 15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminin olduğu gece, hainler hem içeride hem dışarıda iş başındaydı. İhanet kalkışmasına karşı topyekûn mücadele sürerken, yurt dışından asılsız haberler ardı ardına gelmeye başladı. Batı medyası darbeyi başarılı göstermek için elinden geleni yaptı. Haber kanalları darbeyi kabul eden haberler yayınladı. ABD’li özel istihbarat kuruluşu Stratfor, darbe “yönlendirmelerinde” bulundu. Kalkışma gecesi suikast için tetikte bekleyen darbeciler Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın izini sürerken kuruluş, Erdoğan’ın uçağının koordinatlarını sosyal medya üzerinden anbean paylaştı. Aynı kuruluş ertesi gün, Cumhurbaşkanı Erdoğan hakkında yalan bilgiler yaydı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 1999 yılında ordu tarafından hapse atıldığı gibi asla gerçek olmayan haberler servis etti. Dahası, Amerikan MSNBC kanalı, Cumhurbaşkanı’nın 15 Temmuz gecesi Almanya’dan sığınma istediği yalanını paylaştı. Aynı gece, dünyanın önde gelen medya kuruluşları bu algıyı oluşturmada başı çekti. Yayınlarda, meşru hükümet yok sayılarak ordunun başarısına yer verildi. Ancak saatler sonra yani milletin topyekun mücadelesi hainleri bozguna uğrattığında, bu kanallar kalkışmanın püskürtüldüğünü duyurmak zorunda kaldı.

Darbenin asıl sorumluları göz ardı edildi

15 Temmuz gecesi özellikle Amerikan medyası, darbe girişiminin başarılı olacağı düşüncesiyle hareket etti ve darbenin asıl sorumlularını göz ardı etti. Darbe girişimi “Cumhurbaşkanı Erdoğan karşıtlığı” üzerinden tanımlamaya çalıştılar Yurt dışında, darbecilere direnirken şehadete yürüyenler ve yaralananlar da görmezden gelindi. Darbeciler “mağdur”, hükümet güçleri ise “hak ihlalcileri” gibi aktarıldı. Huffington Post, Wall Street Journal, Times, Guardian, New York Times, Fox News ve Financial Times bu algının oluşması için mesai yaptı. Ancak Türk halkının zaferi görmezden gelinemedi. New York Times gazetesi, “Türkler demokrasiyi tercih etti” başlığını kullandı. Fransız Le Monde Gazetesi de “Halk darbeye karşı durdu” ifadesini kullandı. Darbenin başlıca sorumlusu olan FETÖ elebaşı Fethullah Gülen masumlaştırılarak, yaşlı ve münzevi bir şahıs olarak tasvir edildi. Darbenin neden olduğu ölüm ve yaralanmalar göz ardı edilerek, cuntacı askerlerin sözde mağduriyeti ön plana çıkarıldı. Darbe girişimi, demokrasiyi hedef alan bir eylem olarak ele alınmadı. Hatta Türkiye gibi ülkelerde olağan bir durum olarak yansıtıldı. Türkiye’nin “giderek demokrasiden uzaklaştığı”, “yöneticilerinin diktatörleştiği” ve “ülkeyi İslamlaştırdığı” gibi Türkiye karşıtı söylemler, darbe girişimi sonrasında medya dilinde baskın hale geldi.

Batı’nın FETÖ’ye desteği darbeden sonra da devam etti. ABD, FETÖ elebaşını Türkiye’ye iade etmedi. Yunanistan, darbecilere sığınma hakkı verdi. BM ve AB örgüt tetikçilerine ev sahipliği yaptı. Millet iradesini rafa kaldırmayı hedeflediler.
Başaramadılar!