Scroll Top

Parlamenter sistemin ürettiği krizler de “demokratik” mi?

avrupa-da-parlamenter-sistem

Avrupa’da “demokrasinin ulaştığı son nokta” olan “sorunsuz” parlamenter sistem sayesinde ülke sorunlarının çok rahat bir şekilde çözülebiliyor olması gerekmez mi? Çünkü bu sistem oldukça “demokratik”. Batı ülkeleri de demokrasiden yana olduğuna göre sorun çözülmüş sayılır değil mi? Ancak hikâyenin aslı böyle değil. Parlamenter sistem, zamanla değişerek aslında bir sorun çözücüden ziyade sorunların temel kaynağı haline geldi. Aynı zamanda da terör örgütü PKK’lı bir milletvekilinin bütün sistemi rehin alabileceği kadar da kırılgan bir sistem. Neden mi? Çünkü İsveç’te siyasete yön veren parlamenter sistemi terör örgütü PKK yönetiyor. Şimdi size, Rusya’nın “olası işgaline karşı” NATO şemsiyesi altına girmeye çalışan İsveç’in acizliğini anlatacağım.

İsveç parlamentosu, bir bakanın gensoruyla düşmemesi için -Türkiye’nin NATO’da üyelik şartına rağmen- terör örgütü PKK’lı milletvekilinin eline esir düştü. Türkiye, NATO üyeliğine kabul koşulu olarak İsveç’ten terör örgütüyle bağlantısını kesmesini isteyince, PKK sempatizanlarını bir korku sardı. Bu durumdan rahatsız olan PKK destekçisi bağımsız milletvekili Emine Kakabaveh, Adalet ve İçişleri Bakanı Morgan Johansson hakkında gensoru önergesi verilmesini fırsat bildi. Çünkü hükümetin anahtarı, PKK’lı Emine Kakabaveh‘in elinde bulunuyor. Johansson aleyhinde oy kullanacağını söyleyerek İsveç’i can evinden vurdu. Bu tehdit söylemi, hükümetin PKK/YPG’ye destek olacağına dair anlaşma yaptığı İsveç’ten desteğini çekmesi ve dolayısıyla hükümetin düşmesi manasına geliyor. Yani Kakabaveh aslında “PKK/YPG’yi korumak uğruna” İsveç’in güvenliğini rehin aldı. İşte günümüzde parlamenter sistemin dönüştüğü durum tam olarak bu. İsveç gibi “demokratik” bir ülke, işgal gibi ciddi bir tehlike söz konusuyken NATO’ya alınmaması pahasına PKK’lı bir milletvekilinin ağzına bakıyor.

Sorunlu bir sistem halini alan bu sistem, yalnızca İsveç’te yozlaşmadı. 2021 yılında İsrail’de bir koalisyon kurulması ancak 5. seçimden sonra gerçekleşebilmişti. Çünkü İsrail seçim sistemi son derece “karışık” bir sistem. Hollanda ve Belçika’da da koalisyon hükümetleri yüzlerce gün sonra kuruldu. Çünkü sistemde fikir birliği yok, kargaşa var. Dahası, İngiltere’de Aralık 2019 genel seçimlerini büyük farkla kazanan Boris Johnson’un Başbakanlık koltuğu bir süredir sallantıda. Çünkü zamanında seçilmesi için ona oy verenler ile şimdi istifasını isteyenler aynı kişiler. Avrupa’da parlamenter sistem böyle derin çatlaklar vermesine rağmen “Başkanlık sistemi çok kötü” deniyor Türkiye için. Peki Avrupa’da Başkanlık sistemi olsaydı böyle mi olurdu? Avrupa’yı, “yönetim istikrarı” açısından Türkiye’ye model göstermeden önce diğer ülkelerdeki sistem krizlerine bakın.

Nida Demir