Scroll Top

Türkiye’nin Müslüman ırkçıları değerlerimize nasıl nefret kusuyor?

türkiye-islam-musluman

İslam düşmanlığı yalnızca Avrupa’da yaşanmıyor

İslam düşmanlığı denildiğinde herkesin aklına Avrupa’da Müslümanlara yapılan ırkçılık ve ayrımcılık geliyor. Ancak sanılanın aksine İslam düşmanlığı, sadece Avrupa’da yaşanmıyor. İslam’a ve Müslümanlara yönelik düşmanlığın en şiddetli olduğu ülkeler arasında çoğunluğunu Müslümanların oluşturduğu ülkeler geliyor. Ve ne yazık ki, Türkiye o ülkelerden biri. Nitekim geçmişten günümüze bunun örneklerini de gördük. Hâlâ daha görmeye devam ediyoruz. Ülkemizde İslam’ı ve Müslümanları hedef tahtasına oturtan akıl almaz bir kara propaganda yürütülüyor. Müslümanlar aşağılayıcı ithamlara maruz kalıyor. İslam’a olan kinlerini açıkça gösteren bu zihniyet, milli ve manevi değerlerimize adeta nefret kusuyor. Üstelik siyasetçiler de bu düşmanlığa ortak olup topluma nefret tohumları saçıyor. Daha geçtiğimiz haftalarda CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, çocukların İslami eğitim aldığı diyanet kurslarına “Orta Çağ zihniyeti” demişti.

Türkiye’de İslam düşmanlığının geçmişi

CHP’li Özgür Özel elbette İslam düşmanlığı yapan tek siyasetçi değil. Kemal Kılıçdaroğlu’da geçmişte katıldığı bir programda başörtüsünü “bir metrekarelik bez parçası” olarak adlandırmıştı. CHP’li gazeteci Barış Yarkadaş, “Türbanlı bir hâkim olmaz. Türbanlı bir polis de olmamalı” diye konuşmuştu. CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu İslam karşıtı tweetler atmıştı. Müslümanlara “inandığınız Allah’ınız sizin de belanızı versin” paylaşımında bulunmuştu. CHP’li gazeteci Mine Kırıkkanat  “camilerimizi ahırlara çevirdiler diye konuşuyorlar” diyerek Müslümanlarla dalga geçmişti. CHP’li Vekil Selina Doğan “Biz Allah’tan korkmuyoruz” diyerek çıkışta bulunmuştu. Bu liste tabi uzayıp gidiyor. Çünkü CHP’li siyasetçilerin utanç defterleri epey kabarık. Öte yandan siyasetçilerin yapmış olduğu İslam düşmanlığının bir de geçmişi var. Ülkemizde CHP’nin tek parti döneminde 1950’li yıllara kadar 513 cami, 327 cami arsası ve bin 70 mescit satıldı. Türbeler, imaretler ve mezarlıklar talan edildi. Tek parti döneminde yapılan icraatların en kötüsü, İsmet İnönü döneminde yoğunlaşan camileri kapatmak ve camileri depo, ahır, lokal, hatta tuvalet olarak kullanmaktı. İstanbul’un 1453’te Müslümanlar tarafından fethedilmesinin bir nişanesi olan Ayasofya Camii, 24 Kasım 1934 tarihinde Bakanlar Kurulu kararı ile müzeye çevrildi. Öte yandan Osmanlı sanatının en güzel eserlerinden biri olan Sultanahmet Camii de İsmet İnönü zamanında yani 1939 ile 1945 yılları arasında Anadolu’dan toplanan Trakya sınırına gönderilecek olan erlerin sevkiyat durağı olarak kullanıldı.

28 Şubat dönemi: Post modern darbe

Yine 28 Şubat döneminde Müslümanlara adeta zulmedildi. Post modern darbe olarak da bilinen bu süreç, Türk demokrasisinin tarihine adeta kara leke sürdü. 24 Aralık 1995’te yapılan genel seçimler sonucunda, Refah Partisi oyların %21’ini alarak sandıktan birinci çıktı. Ordu, Refah Partisi’nin koalisyonda olmasını istemiyordu. Genelkurmay Başkanı Karadayı, Meclis Başkanı’nı arayarak RP koalisyonu konusunda uyardı. 28 Haziran 1996’da uzun süren pazarlıklar sonucunda RP ile DYP arasında koalisyon hükümeti kuruldu. Ancak ülkenin “zinde kuvvetleri”, bürokrasiyle birlikte medyayı etkin kullanarak seçilmiş hükümeti indirmek için farklı yollara başvurdu. 4 Şubat 1997’de, Sincan Belediyesi’nin düzenlediği Kudüs gecesi bahane edilerek hükümete gözdağı vermek üzere ilçede tanklar yürütüldü. Dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı Çevik Bir, tankların Sincan’dan geçişi için “demokrasiye balans ayarı yaptık” dedi. 28 Şubat 1997’de MGK, irtica gündemiyle toplandı. Askerler, REFAH-YOL hükümetinin önüne 18 madde koyarak, “bunu imzalayın ve yapın” dedi. İşçi ve işveren sendikaları konfederasyonları bir araya gelerek MGK kararlarına tam destek verdiklerini açıkladılar. TSK, yaklaşık 2 ay boyunca hâkim ve savcılara, basın mensuplarına, rektörlere ve STK temsilcilerine irtica brifingi verdi. Merkez medya, 28 Şubat sürecinde sivil siyasetin üzerinde bir vesayet organı olarak hareket eden TSK’nın yanında yer aldı. Dönemin ana-akım medyası, 28 Şubat sürecinin başından beri askerlerden aldığı talimatla “silahsız kuvvetler” rolünü yerine getirdi. 17 Nisan 1997’de Tuğgeneral Osman Özbek’in Başbakan Erbakan’a hac ziyareti sebebiyle hakaret içeren konuşması medyada yer aldı. Necmeddin Erbakan, 18 Haziran 1997’de Başbakanlık görevinden istifa etti. Koalisyon ortağı olan Çiller’in Başbakan olması bekleniyordu. Dönemin tartışmalı Cumhurbaşkanı Demirel, Başbakanlık görevini Çiller’e vermedi. Mesut Yılmaz’ı hükümet kurmakla görevlendirdi. Türkiye, 28 Şubat sürecinde, yaratılan korku atmosferi sayesinde dindar çevrelere yönelik korkunç zulümlere tanıklık etti. İstanbul Üniversitesi Rektör Yardımcısı Nur Serter, psikolojik işkence yöntemi olarak “ikna odalarıyla” kızların başını açmaya çalıştı. Kamuda çalışan on binlerce insan, “irtica tehlikesi” adı altında disiplin cezası aldı, istifaya zorlandı veya memurluktan çıkarıldı.

28-şubat-darbe
28 Şubat dönemi: Post modern darbe

İçlerindeki kin bitmiyor

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan döneminde başörtü yasağı kaldırıldı. Ancak bugün hâlâ Türkiye’nin en önemli meselelerinden birisi. Zira başörtüsü yasağının kaldırılması örneğinde dahi hükümet çok büyük bir dirençle karşılaştı. Zaten sorun bir yasağın kalkmasıyla da çözülecek gibi değildi. Çünkü İslam düşmanlığı ülkemizde yapısal bir sorun. Bugün başörtülü yahut dindar olan kesimlere yönelik olan ayrımcılık devlet kademelerinde eskiye nazaran çok azaldı. Ancak buna rağmen özellikle özel sektörde halen ağırlığını hissettiriyor. Örneğin Türkiye’nin en önde gelen medya kuruluşlarında ya da bankalarında neredeyse hiçbir başörtülü kadın istihdam etmiyor. Müslümanlara yönelik bu ayrımcılık ülkede ne kadar derin bir yapısal sorun olduğunu gözler önüne seriyor. Diğer taraftan Müslümanlara yönelik nefret söylemi ve saldırılar da ülkemizde oldukça yaygın. Buna da birkaç örnek verelim. Haziran 2021’de Nişantaşı’nda bir parkta oturan başörtülü akademisyen Neşe Nur Akkaya, yumruklu saldırıya maruz kaldı. Irkçı saldırgan, Akkaya’ya “Burada sizin gibileri istemiyoruz. Başka yerlere gidin. Gaziosmanpaşa’ya gidin.” diye hakaretler savurdu. Temmuz 2021’de Ortaköy’de yaşlı bir kadın, yolda yürüyen başörtülülere hakaret etti. İzmir’in Karabağlar ilçesinde bir minibüs şoförü ve eşi, başörtülü Rabia Yılmaz’a “Ak Parti’nin köpeğisin. Kapalısın diye namuslu musun?” diyerek saldırdı. 2019’da İstanbul Karaköy’de bir kadın, yolda yürüyen başörtülü kadınlara “Pis Müslümanlar. Sizin burada işiniz yok.” diyerek hem hakaret etti. Hem de kadınlara vurmaya çalıştı. İzmir’de bir İslam düşmanı, otobüste gördüğü çarşaflı kadını yumrukladı. Müslüman ırkçısı adam çarşaflı kadına “Burası Türkiye Cumhuriyeti, burada bu şekilde giyinemezsin.” dedi. Konya’da sokakta yürüyen çarşaflı bir kadın, İslam düşmanı bir adam tarafından sözlü saldırıya uğradı. Irkçı adam, kadına “Burası Arabistan değil. Kıyafetini düzelt.” diye hakaret etti. Ankara’da çarşaflı bir kadın, maske almaya gittiği eczanede başka bir kadın tarafından saldırıya uğradı. Saldırgan kadın, virüsü çarşaflıların getirdiğini söyleyerek kadını suçladı.

islam-musluman-neşenur
Neşenur Akkaya başörtüsü nedeniyle saldırıya uğradı

“Gerici” arayan Müslüman ırkçıları dönüp aynaya bakmalı

Görüldüğü üzere Türkiye’de İslam düşmanlığı geçmişten günümüze oldukça geniş bir yelpazeye yayılmış durumda. Tüm bunların yanında, İslami sivil toplum kuruluşlarında yaşanan tekil negatif olaylar da bütün Müslümanlara mal ediliyor. Yobazlıkla, gericilikle, bağnazlıkla, Orta Çağ zihniyeti olmakla suçlanan Müslümanlar adeta şeytanlaştırılıyor ve ötekileştiriliyor. Türkiye’de İslam düşmanlığı ne zaman biter gerçekten bilmiyoruz. Ancak meselenin görmezden gelinemeyecek boyutlara ulaştığı çok açık. Her fırsatta özgürlük, demokrasi, çağdaşlık naraları atan bu İslam düşmanları, konu Müslümanlar olunca tüm bu söylemleri unutuyor. Arkasına sığındıkları ifade özgürlüğü, kendilerine benzemeyenlere karşı olan nefretin üstünü örten bir perdeye dönüşüyor. Çevrelerinde sürekli cahil, bağnaz arayan Müslüman ırkçıları artık dönüp aynaya bakmalı.

Benzer gönderiler