canan kaftancıoğlu için arama yaptınız | Yekvucut https://yekvucut.com/ Akıl ve vicdan sahiplerine Wed, 17 Aug 2022 14:02:01 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.5.2 https://yekvucut.com/wp-content/uploads/2022/11/favicon_yek.png canan kaftancıoğlu için arama yaptınız | Yekvucut https://yekvucut.com/ 32 32 Henri Barkey FETÖ’cü Mahmut Cengiz’e konuştu https://yekvucut.com/feto-gercekleri/henri-barkey-fetocu-mahmut-cengize-konustu/ Tue, 16 Aug 2022 13:04:26 +0000 https://yekvucut.com/?p=56699 FETÖ’cü Mahmut Cengiz, eski CIA Danışmanı Henri Barkey ile röportaj yaptı. 15 Temmuz 2016’daki darbe girişimi davasının sanıklarından Barkey’in röportajı, ABD...

Henri Barkey FETÖ’cü Mahmut Cengiz’e konuştu yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
FETÖ’cü Mahmut Cengiz, eski CIA Danışmanı Henri Barkey ile röportaj yaptı. 15 Temmuz 2016’daki darbe girişimi davasının sanıklarından Barkey’in röportajı, ABD İç Güvenlik Bakanlığı (Homeland Security) resmi gazetesinde yer aldı. ABD İç Güvenlik Bakanlığı, sınırdaki insan kaçakçılığına karşı olmasına rağmen Meksika’dan ABD’ye firar eden FETÖ’cülerin sığınma talebinde bulundukları kritik noktalar arasında bulunuyor. Bu yüzden gazetenin FETÖ’yü aklamaya yönelik röportajı yayınlaması dikkat çekti. Barkey, 15 Temmuz darbe girişimi öncesinde Osman Kavala ile görüşmesiyle gündem olmuştu. Darbe girişiminin tasarlayıcıları arasında yer aldığı için yargılanan Barkey, 15 Temmuz’da Türkiye’de bulunuyordu. 15 Temmuz’un 6’ncı yıl dönümünden bir gün önce, 14 Temmuz’da yayınlanan haberde, Barkey FETÖ ile ilişkisi olmadığını iddia etti. Darbe girişimi için “bir hikaye uydurdular” şeklinde konuşan Barkey, darbenin yöneticilerinden Adil Öksüz’ü tanımadığını ileri sürdü.

henri-barkey-osman-kavala-
Mahmut Cengiz

15 Temmuz’da tesadüfen İstanbul’da olduğunu ileri sürdü

FETÖ’cü Mahmut Cengiz, Türkiye’nin darbe girişimiyle ilgili FETÖ elebaşı ve sempatizanlarını suçladığını belirtti. Ayrıca, Türkiye’nin Henri Barkey, Bernard L. Ve Bertha F. Cohen’i yani ABD’yi suçladığını ifade etti. Cengiz, Barkey’e; “15 Temmuz darbe girişimi gibi zorlu bir konuyu tartışma davetimi neden kabul ettiniz?” şeklinde soru sordu. Barkey, şu şekilde yanıtladı:

“Benimle konuşmak isteyen herkesle konuşuyorum. Ben bir akademisyenim ve hayatımı çeşitli konularda konuşarak geçirdim. Bu nedenle benimle yapılan görüşme talebini asla reddetmem.”

Cengiz’in, Barkey’e 15 Temmuz darbe girişiminde neden İstanbul’da olduğunu sorması üzerine Barkey, şu ifadeleri kullandı:

“O zamanlar Woodrow Wilson Center’da Ortadoğu Programının direktörüydüm. Ortadoğu ülkelerinin, yaygın olarak İran nükleer anlaşması olarak bilinen Kapsamlı Ortak Eylem Planı’nın birinci yıldönümünde nasıl gördüklerine dair bir rapor hazırlamak için hibe almıştık. Katılımcıları Amerika’ya getirmek yerine İstanbul’a davet edip toplantı yapmaya karar verdim. Ben de dahil olmak üzere, aslen Büyükadalı olan katılımcıların İstanbul’u gezmeyi sevdiklerini düşündüm. İstanbul’a karar vermemin bir başka nedeni de Büyükada’nın İstanbul’a bir saat uzaklıkta olması ve aslında bu, İstanbul’un koşuşturmacasından dolayı toplantının kesintiye uğramaması anlamına geliyordu. Splendid Hotel, 20. yüzyılın başlarında ikonoklastik bir oteldir ve adanın en iyilerinden biridir.”

Oteldeki telefon görüşmelerini aklamaya çalıştı

Henri Barkey‘in GSM hattının HTS kayıtlarının incelenmesiyle 15 Temmuz darbe girişimi gecesi saat 05.00’e kadar ABD, İngiltere ve Fransa’ya kayıtlı birçok telefon ile irtibat kurduğu belirtilmişti. FETÖ’cü Mahmut Cengiz‘in, Barkey’e darbecilerin yurt dışı bağlantılarını sağlamak için sabaha kadar otelde telefon görüşmesi yapıp yapmadığını sorması üzerine Barkey şunları kaydetti:

“Darbe girişimi haberleri dünyaya yayılmaya başlayınca CNN International başta olmak üzere birçok gazeteci ve medya kuruluşu benden Türkiye’de olup bitenler hakkında yorum yapmamı istedi. Bana ulaştıklarında İstanbul’da olduğumu bilmiyorlardı. Saat farkı vardı ve İstanbul’da cumartesi sabahı erkendi ama beni aradıklarında Amerika Birleşik Devletleri’nde Cuma akşamıydı. Bu yüzden aramalarına cevap vermek zorunda kaldım. Tabii ki, Türkiye’de önemli bir olay olurken, doğal olarak gelişen olayları izlemek için uyanıktım ve sadece çağrıları alıp cevaplamakla kalmıyordum. Beni genel olarak Türkiye konusunda uzman olarak tanıyan birçok gazetecinin bana ulaşmak istemesi doğaldı. Ancak, bu dava hakkında istediğinizi temel alarak hikayeler oluşturabilirsiniz.”

“Bir hikaye uydurdular”

Barkey, kendisine yöneltilen suçlamalarla ilgili şu açıklamarı yaptı:

“Neden ben? ABD’yi suçlamak ve bir Amerikalıyı işaret etmek istediler. Bir hikaye uydurdular ama bu teorinin bu kadar büyük olacağını düşünmediler. Ancak AKP ve Erdoğan hükümetinin iddiaları tek bir tesadüfe dayanıyordu ve o da ‘Henri Barkey o gün Türkiye’deydi’ idi. İstanbul’u sık sık ziyaret ederdim. Akademisyen olarak odaklandığım alanlardan biri de Türkiye. Türkiye ile ilgili çok sayıda makalem ve kitabım var. Benim hakkımda o kadar abartılı ve inanılması güç hikayeler uydurmuşlar ki, sosyal medya kullanıcıları ve ‘gazeteciler’ sürekli onlara bel bağlamış ve her türlü eylemle itham etmişler. Hükümet, Türk halkının bu hikayelere inanmasını istiyor ve ne yazık ki birçoğu inanıyor. Bu arada Osman Kavala’nın beni ilgilendiren bir iddianamesi daha vardı. Okuyunca saçınızı yolmak istiyorsunuz. Bütün sözde deliller uydurma olduğu için Türk yetkililerin böyle saçma sapan bir iddianame yazması utanç verici.”

Türkiye’nin 15 Temmuz darbe girişimini ABD’ye karşı koz olarak kullandığını ileri süren Barkey:

“Türkiye artık bunu iç siyasette kullanıyor. Bildiğiniz gibi İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, aynı iddiaları sürekli tekrarlıyor ve 15 Temmuz darbe girişiminin arkasında ABD’nin olduğunu bıkmadan usanmadan tekrarlıyor. Bu tam olarak ne anlama geliyor, emin değilim. Amerikalıların gerçek darbecilerle iş birliği içinde olduklarını iddia ettiklerini sanmıyorum, aksine Washington bunu memnuniyetle karşıladı. Ayrıca bireylerin imkansıza inanma kapasitelerini de küçümsememeliyiz; ABD de dahil olmak üzere buna benzer birçok örneğimiz var.” şeklinde konuştu.

“Bana göre tuhaf bir darbe gibi görünüyor”

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 15 Temmuz darbe girişimi için “kontrollü darbe” demişti. FETÖ’cülerin yüreğine su serpen bu ifade, Mehmet Cengiz tarafından tekrar dillendirildi. Cengiz, Henri Barkey‘e Kılıçdaroğlu’nun “kontrollü darbe” demesini ve ABD Başkanı Joe Biden’ın “video oyunu” şeklindeki ifadesini anımsattı. Ardından “sizce kontrollü bir darbe mi, darbe mi” şeklinde soru yöneltti. Barkey, şu açıklamaları yaptı:

“Dürüst olmak gerekirse, 15 Temmuz’da ne olduğunu bilmiyorum. Genelde araştırma için Türkiye’ye gidiyorum. Maalesef darbe girişiminden bu yana Türkiye’ye gitmedim. O yüzden konuyu araştırmak gibi bir imkanım yok. Bana göre tuhaf bir darbe gibi görünüyor. Türk ordusu darbe yapmayı biliyor. Aklı başında hiç kimse Cuma günü saat 21.00’de köprü arabalarla dolu ve sokaklar insanlarla doluyken Boğaziçi köprüsüne tank göndermez.”

Barkey, ardından şunları kaydetti:

“15 Temmuz darbe girişimi tuhaftı. Bir spekülasyona göre, komplocular darbeyi geç saatlerde başlatacaklardı, ancak komploları ihbar edildiği veya ortaya çıktığı için daha erken infaz etmek zorunda kaldılar. Yine de, bu spekülasyonun doğru olup olmadığını bile bilmiyoruz. Türkiye bugüne kadar darbe girişimine ilişkin adil bir soruşturma yürütmedi. Hükümet çok sayıda insanı suçladı ve tasfiye etti. Erdoğan, darbeyi sivil ve askeri bürokrasiyi temizlemek için kullandı. Hükümetin darbe hakkında önceden bilgi alıp almadığını bilmiyorum. Türkiye’de okuyan meslektaşlarım da darbe girişimi hakkında güvenilir bilgiye sahip olmadıklarını itiraf ediyor. Umarım bir gün çeşitli arşivler halka açıldığında daha fazlasını öğreneceğiz.” 

“Adil Öksüz’ün adını duymadım”

Henri Barkey, kendisine Adil Öksüz ile ilgili soru sorulmasını üzerine şu ifadeleri kullandı:

“Darbe girişimine kadar Adil Öksüz’ün adını duymamıştım. Oksuz’la ilgili basında çıkan haberlerden, Oksuz’un darbe girişimindeki rolünü ve Gülen grubundaki rolünü tam olarak anlayamadım. Hükümetin neden Öksüz’ü suçladığını anlamak zor çünkü Türk medyasının darbe girişimiyle ilgili yazdıklarına neredeyse hiç inanmıyorum. Bu doğru olabilir, ama o kadar çok hikaye uyduruyorlar ki. Araştırmamda artık Türk medya kaynaklarından güvenle alıntı yapamıyorum. Onlara güvenim sıfır. Bu nedenle Adil Öksüz hakkında bilgim yok. Darbe girişiminden bu yana ortadan kayboldu. Nerede olduğunu, hatta hayatta olup olmadığını bilmiyoruz.”

“Darbe girişimi iddianamelerine güvenemeyiz”

FETÖ’cü Mahmut Cengiz, Henri Barkey’e “Hükümetin 15 Temmuz darbe girişimi soruşturmalarına ve yargılamalarına ne kadar güvenebiliriz?” sorusunu sordu. Barkey, şu yanıtı verdi:

“Türkiye’de yapılan hiçbir soruşturmaya güvenim yok. Örneğin, Canan Kaftancıoğlu yedi yıl önce attığı bir Twitter mesajı nedeniyle suçlandı. Savcılar ne istiyorlarsa bu iddianamelere dahil ediyorlar. Kürtler, hükümet tarafından sürekli suçlamalarla karşı karşıya kalan bir başka insan grubudur. İç göç konusunda araştırma yapan öğrencilerin de aralarında bulunduğu bir grup Kürt araştırmacı, hükümete hakaret ettikleri iddiasıyla geçtiğimiz günlerde tutuklandı. Herkes bir hükümete hakaret kategorisine girebilecek bir eylemin parçası olabilir. Bu durumda, bu insanlar yedi ay sürebilen bir süreç olan cezaevinde iddianamelerinin yazılmasını beklemek zorunda kalacaklar. Türkiye’de hiçbir davayı güvenilir bulmuyorum. Bir ülkede yargının adaletine güvenmemek çok tehlikelidir. Bir devletin en kritik kollarından sadece birini yok ediyorsunuz. Türkiye’de bağımsız medya ve yargı yok. Dolayısıyla darbe girişimi iddianamelerine güvenemeyiz. Bir general darbe girişimine katılmakla haklı olarak suçlansa bile, diğer tüm iddianamelerin yalana dayandığını düşünürsek, iddianamesine inanamazsınız. Bu iddianamelerde neyin uydurulduğunu, neyin doğru olduğunu bilmiyorum.”

Harbiyeliler için “zavallı çocuklar” dedi

Henri Barkey, darbe girişimine katılan Harbiyeli askeri öğrenciler hakkında şunları kaydetti:

“Zavallı çocuklar. Tek bildiğim, 18 yaşındaki öğrencilerin ne olursa olsun üstlerinin emirlerine itaat edecekleri. Ordu böyle çalışır. Genç Harbiyelilerin sadece komutanlarının direktiflerine uydukları için müebbet hapis cezasına çarptırılmaları tiksindirici ve yürek parçalayıcıdır. Muhtemelen darbe girişimi hakkında hiçbir şey bilmiyorlardı; komplocuların yaptığı son şey, alt saflara niyetlerini bildirmektir. Bu tür davaları barındırmayan ne kadar hantal bir yargı sistemi, ancak yargıçların hükümet emirlerine göre hareket ettiğinden şüpheleniyorum.”

Darbe girişimi için “amatörce ve kötü planlanmış” ifadelerini kullanan Barkey, ihraç edilen FETÖ’cü askerler hakkında ise “Türkiye birçok insanı terörist olarak etiketliyor. Askerlik hizmeti, komutanlarınızın doğrudan emirlerine uymayı gerektirir.” dedi.

 

Henri Barkey FETÖ’cü Mahmut Cengiz’e konuştu yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Türkiye’nin Müslüman ırkçıları değerlerimize nasıl nefret kusuyor? https://yekvucut.com/gundem/turkiyenin-musluman-irkcilari/ Fri, 04 Feb 2022 15:49:03 +0000 https://yekvucut.com/?p=53436 İslam düşmanlığı yalnızca Avrupa’da yaşanmıyor İslam düşmanlığı denildiğinde herkesin aklına Avrupa’da Müslümanlara yapılan ırkçılık ve ayrımcılık geliyor. Ancak sanılanın aksine...

Türkiye’nin Müslüman ırkçıları değerlerimize nasıl nefret kusuyor? yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
İslam düşmanlığı yalnızca Avrupa’da yaşanmıyor

İslam düşmanlığı denildiğinde herkesin aklına Avrupa’da Müslümanlara yapılan ırkçılık ve ayrımcılık geliyor. Ancak sanılanın aksine İslam düşmanlığı, sadece Avrupa’da yaşanmıyor. İslam’a ve Müslümanlara yönelik düşmanlığın en şiddetli olduğu ülkeler arasında çoğunluğunu Müslümanların oluşturduğu ülkeler geliyor. Ve ne yazık ki, Türkiye o ülkelerden biri. Nitekim geçmişten günümüze bunun örneklerini de gördük. Hâlâ daha görmeye devam ediyoruz. Ülkemizde İslam’ı ve Müslümanları hedef tahtasına oturtan akıl almaz bir kara propaganda yürütülüyor. Müslümanlar aşağılayıcı ithamlara maruz kalıyor. İslam’a olan kinlerini açıkça gösteren bu zihniyet, milli ve manevi değerlerimize adeta nefret kusuyor. Üstelik siyasetçiler de bu düşmanlığa ortak olup topluma nefret tohumları saçıyor. Daha geçtiğimiz haftalarda CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, çocukların İslami eğitim aldığı diyanet kurslarına “Orta Çağ zihniyeti” demişti.

Türkiye’de İslam düşmanlığının geçmişi

CHP’li Özgür Özel elbette İslam düşmanlığı yapan tek siyasetçi değil. Kemal Kılıçdaroğlu’da geçmişte katıldığı bir programda başörtüsünü “bir metrekarelik bez parçası” olarak adlandırmıştı. CHP’li gazeteci Barış Yarkadaş, “Türbanlı bir hâkim olmaz. Türbanlı bir polis de olmamalı” diye konuşmuştu. CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu İslam karşıtı tweetler atmıştı. Müslümanlara “inandığınız Allah’ınız sizin de belanızı versin” paylaşımında bulunmuştu. CHP’li gazeteci Mine Kırıkkanat  “camilerimizi ahırlara çevirdiler diye konuşuyorlar” diyerek Müslümanlarla dalga geçmişti. CHP’li Vekil Selina Doğan “Biz Allah’tan korkmuyoruz” diyerek çıkışta bulunmuştu. Bu liste tabi uzayıp gidiyor. Çünkü CHP’li siyasetçilerin utanç defterleri epey kabarık. Öte yandan siyasetçilerin yapmış olduğu İslam düşmanlığının bir de geçmişi var. Ülkemizde CHP’nin tek parti döneminde 1950’li yıllara kadar 513 cami, 327 cami arsası ve bin 70 mescit satıldı. Türbeler, imaretler ve mezarlıklar talan edildi. Tek parti döneminde yapılan icraatların en kötüsü, İsmet İnönü döneminde yoğunlaşan camileri kapatmak ve camileri depo, ahır, lokal, hatta tuvalet olarak kullanmaktı. İstanbul’un 1453’te Müslümanlar tarafından fethedilmesinin bir nişanesi olan Ayasofya Camii, 24 Kasım 1934 tarihinde Bakanlar Kurulu kararı ile müzeye çevrildi. Öte yandan Osmanlı sanatının en güzel eserlerinden biri olan Sultanahmet Camii de İsmet İnönü zamanında yani 1939 ile 1945 yılları arasında Anadolu’dan toplanan Trakya sınırına gönderilecek olan erlerin sevkiyat durağı olarak kullanıldı.

28 Şubat dönemi: Post modern darbe

Yine 28 Şubat döneminde Müslümanlara adeta zulmedildi. Post modern darbe olarak da bilinen bu süreç, Türk demokrasisinin tarihine adeta kara leke sürdü. 24 Aralık 1995’te yapılan genel seçimler sonucunda, Refah Partisi oyların %21’ini alarak sandıktan birinci çıktı. Ordu, Refah Partisi’nin koalisyonda olmasını istemiyordu. Genelkurmay Başkanı Karadayı, Meclis Başkanı’nı arayarak RP koalisyonu konusunda uyardı. 28 Haziran 1996’da uzun süren pazarlıklar sonucunda RP ile DYP arasında koalisyon hükümeti kuruldu. Ancak ülkenin “zinde kuvvetleri”, bürokrasiyle birlikte medyayı etkin kullanarak seçilmiş hükümeti indirmek için farklı yollara başvurdu. 4 Şubat 1997’de, Sincan Belediyesi’nin düzenlediği Kudüs gecesi bahane edilerek hükümete gözdağı vermek üzere ilçede tanklar yürütüldü. Dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı Çevik Bir, tankların Sincan’dan geçişi için “demokrasiye balans ayarı yaptık” dedi. 28 Şubat 1997’de MGK, irtica gündemiyle toplandı. Askerler, REFAH-YOL hükümetinin önüne 18 madde koyarak, “bunu imzalayın ve yapın” dedi. İşçi ve işveren sendikaları konfederasyonları bir araya gelerek MGK kararlarına tam destek verdiklerini açıkladılar. TSK, yaklaşık 2 ay boyunca hâkim ve savcılara, basın mensuplarına, rektörlere ve STK temsilcilerine irtica brifingi verdi. Merkez medya, 28 Şubat sürecinde sivil siyasetin üzerinde bir vesayet organı olarak hareket eden TSK’nın yanında yer aldı. Dönemin ana-akım medyası, 28 Şubat sürecinin başından beri askerlerden aldığı talimatla “silahsız kuvvetler” rolünü yerine getirdi. 17 Nisan 1997’de Tuğgeneral Osman Özbek’in Başbakan Erbakan’a hac ziyareti sebebiyle hakaret içeren konuşması medyada yer aldı. Necmeddin Erbakan, 18 Haziran 1997’de Başbakanlık görevinden istifa etti. Koalisyon ortağı olan Çiller’in Başbakan olması bekleniyordu. Dönemin tartışmalı Cumhurbaşkanı Demirel, Başbakanlık görevini Çiller’e vermedi. Mesut Yılmaz’ı hükümet kurmakla görevlendirdi. Türkiye, 28 Şubat sürecinde, yaratılan korku atmosferi sayesinde dindar çevrelere yönelik korkunç zulümlere tanıklık etti. İstanbul Üniversitesi Rektör Yardımcısı Nur Serter, psikolojik işkence yöntemi olarak “ikna odalarıyla” kızların başını açmaya çalıştı. Kamuda çalışan on binlerce insan, “irtica tehlikesi” adı altında disiplin cezası aldı, istifaya zorlandı veya memurluktan çıkarıldı.

28-şubat-darbe
28 Şubat dönemi: Post modern darbe

İçlerindeki kin bitmiyor

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan döneminde başörtü yasağı kaldırıldı. Ancak bugün hâlâ Türkiye’nin en önemli meselelerinden birisi. Zira başörtüsü yasağının kaldırılması örneğinde dahi hükümet çok büyük bir dirençle karşılaştı. Zaten sorun bir yasağın kalkmasıyla da çözülecek gibi değildi. Çünkü İslam düşmanlığı ülkemizde yapısal bir sorun. Bugün başörtülü yahut dindar olan kesimlere yönelik olan ayrımcılık devlet kademelerinde eskiye nazaran çok azaldı. Ancak buna rağmen özellikle özel sektörde halen ağırlığını hissettiriyor. Örneğin Türkiye’nin en önde gelen medya kuruluşlarında ya da bankalarında neredeyse hiçbir başörtülü kadın istihdam etmiyor. Müslümanlara yönelik bu ayrımcılık ülkede ne kadar derin bir yapısal sorun olduğunu gözler önüne seriyor. Diğer taraftan Müslümanlara yönelik nefret söylemi ve saldırılar da ülkemizde oldukça yaygın. Buna da birkaç örnek verelim. Haziran 2021’de Nişantaşı’nda bir parkta oturan başörtülü akademisyen Neşe Nur Akkaya, yumruklu saldırıya maruz kaldı. Irkçı saldırgan, Akkaya’ya “Burada sizin gibileri istemiyoruz. Başka yerlere gidin. Gaziosmanpaşa’ya gidin.” diye hakaretler savurdu. Temmuz 2021’de Ortaköy’de yaşlı bir kadın, yolda yürüyen başörtülülere hakaret etti. İzmir’in Karabağlar ilçesinde bir minibüs şoförü ve eşi, başörtülü Rabia Yılmaz’a “Ak Parti’nin köpeğisin. Kapalısın diye namuslu musun?” diyerek saldırdı. 2019’da İstanbul Karaköy’de bir kadın, yolda yürüyen başörtülü kadınlara “Pis Müslümanlar. Sizin burada işiniz yok.” diyerek hem hakaret etti. Hem de kadınlara vurmaya çalıştı. İzmir’de bir İslam düşmanı, otobüste gördüğü çarşaflı kadını yumrukladı. Müslüman ırkçısı adam çarşaflı kadına “Burası Türkiye Cumhuriyeti, burada bu şekilde giyinemezsin.” dedi. Konya’da sokakta yürüyen çarşaflı bir kadın, İslam düşmanı bir adam tarafından sözlü saldırıya uğradı. Irkçı adam, kadına “Burası Arabistan değil. Kıyafetini düzelt.” diye hakaret etti. Ankara’da çarşaflı bir kadın, maske almaya gittiği eczanede başka bir kadın tarafından saldırıya uğradı. Saldırgan kadın, virüsü çarşaflıların getirdiğini söyleyerek kadını suçladı.

islam-musluman-neşenur
Neşenur Akkaya başörtüsü nedeniyle saldırıya uğradı

“Gerici” arayan Müslüman ırkçıları dönüp aynaya bakmalı

Görüldüğü üzere Türkiye’de İslam düşmanlığı geçmişten günümüze oldukça geniş bir yelpazeye yayılmış durumda. Tüm bunların yanında, İslami sivil toplum kuruluşlarında yaşanan tekil negatif olaylar da bütün Müslümanlara mal ediliyor. Yobazlıkla, gericilikle, bağnazlıkla, Orta Çağ zihniyeti olmakla suçlanan Müslümanlar adeta şeytanlaştırılıyor ve ötekileştiriliyor. Türkiye’de İslam düşmanlığı ne zaman biter gerçekten bilmiyoruz. Ancak meselenin görmezden gelinemeyecek boyutlara ulaştığı çok açık. Her fırsatta özgürlük, demokrasi, çağdaşlık naraları atan bu İslam düşmanları, konu Müslümanlar olunca tüm bu söylemleri unutuyor. Arkasına sığındıkları ifade özgürlüğü, kendilerine benzemeyenlere karşı olan nefretin üstünü örten bir perdeye dönüşüyor. Çevrelerinde sürekli cahil, bağnaz arayan Müslüman ırkçıları artık dönüp aynaya bakmalı.

Türkiye’nin Müslüman ırkçıları değerlerimize nasıl nefret kusuyor? yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Korku toplumu oluşması nasıl engellenir? https://yekvucut.com/gundem/korku-toplumu-olusmasi-nasil-engellenir/ Sat, 22 Jan 2022 11:20:45 +0000 https://yekvucut.com/?p=53133 Korku toplumu mu dediniz? Korku toplumu Türkiye’de muhalefetin sıklıkla dile getirdiği ithamlardan biridir. Türkiye’de iktidarı köşeye sıkıştırmak için kullanılan bu...

Korku toplumu oluşması nasıl engellenir? yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Korku toplumu mu dediniz?

Korku toplumu Türkiye’de muhalefetin sıklıkla dile getirdiği ithamlardan biridir. Türkiye’de iktidarı köşeye sıkıştırmak için kullanılan bu kalıp, muhalefet temsilcilerine hareket serbestisi kazandırmayı da amaçlayan bir aparat vazifesi görür. Hakaret, iftira, yalan, itham, küfür silahlarını kullanan muhalif blok, bu davranışlarının hukuki yaptırımları kendilerine döndüğünde “dünyanın en özgürlükçü, en demokrat, en insan hakları savunucusu” postuna bürünüverir. Bu kolaycılığın son örneğini, TELE 1 ekranlarında Cumhurbaşkanlığı makamına açıkça hakaret eden Sedef Kabaş’ın gözaltına alınması sürecinde yaşamaktayız. Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, Sedef Kabaş’a destek verirken gözaltına alınmasını eleştirmek için kullandı. Sedef Kabaş’ın gözaltına alınması toplumu “korkutmak ve korku toplumu yaratmak için yapılmıştı. ”

Korku toplumu oluşturanlar en fazla şikayetçi

Toplumsal huzur ve barış içinde yaşamak aklî melikeleri yerinde hiç kimsenin reddetmeyeceği bir durumdur. Bunun öncelikli şartlarından biri belki de birincisi insanların birbirlerine saygı duymasıdır.  Karşılıklı saygı duvarının aşıldığı toplumlarda bir süre sonra gerginlik çıkması son derece normal bir süreç olarak karşımıza çıkar.  Bu noktada devlet otoritesinin devreye girmesi yaşanan gerginliğin kaos seviyesine yükselmesini engelleyecektir. Ancak Türkiye’deki muhalefet kendisini kamu otoritesinden bağımsız kabul etmektedir. Her türlü saldırı, hakaret muhalefet meşrudur hatta olmazsa olmazıdır. Türkiye’deki mütedeyyin insanların her türlü tercihleri açıkça tehdit ve hakarete maruz bırakılmaktadır. Dahası mütedeyyin insanların “bu tehdit ve hakaretlerinizden rahatsızız” deme hakları bile ellerinden alınmak istemektedir. Burada dindarların itirazları “İrtica” söylemiyle susturulmak istenmektedir.  Bu kolaycılık “muhalefetin” en önemli zırhlarından biridir ve her zaman işe yarar.

Çözüm çok basit: Hakareti bırakın

Türkiye’de dindarlarla sorunu olduğu gizlemeyen muhalefetin en önemli silahlarından biri de “korku toplumu” oluşturulduğu iddiasıdır. Her türlü hakareti savurma hakkını kendisinde gören “muhalif elitler” hukuk karşısına çıktıklarında bunu diktatörlükle itham ederler. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin 6. Maddesi oldukça açıktır: “Herkesin, nerede olursa olsun, yasa önünde bir kişi olarak tanınma hakkı vardır.” Ülkemizdeki muhalefet maalesef bu maddeyi bir türlü kabul edememiştir. Onlara göre karşılarındakiler eşit yurttaşlar değildir. “İstikrar senin neyine vesayet” söylemiyle açıkça dile getirilen bu düşünce yapısı yıllar geçmesine rağmen halen etkindir. Dindarların rahatsızlıklarını dile getirmeleri bazen “eşeklikle” bazen de “sanat düşmanlığı” ile itham edilmektedir.

korku toplumu

Korku toplumu oluşmasından şikayetçi olan muhalefet, “kendisini üst sınıf” insan statüsüne çıkararak şikayetinin asıl sebebi olmaktadır. Bu paradokstan kurtulmanın birinci yolu dindarların her türlü tercihine saldırıların son bulması ile olacaktır. Bu da Türkiye’nin hak ettiği huzuru bulmasını sağlayacak ancak 100 yıldır kendisini bu ülkenin ve insanlarının sahibi gören sözde muhalif kesimin kendi varlık sebebini inkar etmesine neden olacaktır.

Korku toplumu oluşması nasıl engellenir? yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Selahattin Demirtaş CHP yakınlaşması artık gizlenmiyor https://yekvucut.com/feto-gercekleri/selahattin-demirtas-chp-yakinlasmasi-artik-gizlenmiyor/ Thu, 23 Sep 2021 14:40:57 +0000 https://yekvucut.com/?p=51072 Selahattin Demirtaş CHP Genel Başkanı mı olacak? Selahattin Demirtaş CHP Genel Başkanlığı için Atatürk ile yarışsa Atatürk kazanamaz. Bu ilginç...

Selahattin Demirtaş CHP yakınlaşması artık gizlenmiyor yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Selahattin Demirtaş CHP Genel Başkanı mı olacak?

Selahattin Demirtaş CHP Genel Başkanlığı için Atatürk ile yarışsa Atatürk kazanamaz. Bu ilginç sözleri Nihat Genç, Canan Kaftancıoğlu CHP İstanbul İl Başkanı seçildiğinde açıklamıştı. Cumhuriyet Halk Partisi yetkilileri, Nihat Genç’in bu sözünü tasdik etmek için birbirleriyle yarışıyor. CHP Milletvekili Aykut Erdoğdu, Sedef Karabaş’ın programında Eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın Cumhurbaşkanı adaylığıyla ilgili soruya “İnşallah Cumhurbaşkanı seçilir, keşke seçilse ama düşük bir ihtimal.” dedi.  CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel’de Selahattin Demirtaş’ın tutukluluğu ile ilgili soruya “Biz Selahattin Demirtaş’ın suçlandığı dosyaların boşluğuna bakarak siyaseten partisinin başından uzaklaştırılarak HDP’nin güçsüzleştirilmek için siyaseten alıkonulduğu noktasında hem fikiriz.” açıklaması yaparak Demirtaş’a partisinin açık desteğini ilan etti.

Cumhuriyet Halk Partisi ile Selahattin Demirtaş arasındaki yakınlığın tekrardan başlaması, Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Kürt Sorunun çözümünde HDP’yi muhatap alacağız.” açıklaması oldu. HDP kanadından gelen “muhatap Abdullah Öcalan’dır” açıklaması Kemal Kılıçdaroğlu’nu ve CHP’yi zor durumda bırakırken, imdada cezaevindeki Selahattin Demirtaş girdi. Selahattin Demirtaş CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun çağrısına destek vererek, “HDP’nin çözümün adresi” olduğunu açıkladı.

CHP’liler Demirtaş’a biat mı etti?

Selahattin Demirtaş’ın açıklaması sonrası harekete geçen CHP’li yöneticiler, eski HDP Eş Genel Başkanının kirli sicilini unutarak ona sevgilerini gösterme yarışına girdiler. CHP Milletvekili Aykut Erdoğdu, Sedef Karabaş’ın programında, Demirtaş’ın Cumhurbaşkanlığı adaylığıyla ilgili “Selahattin Demirtaş’ın Cumhurbaşkanı olmasını isterim. İnşallah olur da. Ülkemiz için bir renklilik olur.” dedi. CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel’de Halk TV’de çıktığı programda şunları söyledi: “Biz Selahattin Demirtaş’ın suçlandığı dosyaların boşluğuna bakarak siyaseten partisinin başından uzaklaştırılarak HDP’nin güçsüzleştirilmek için siyaseten alıkonulduğu noktasında hem fikiriz.” 

Selahattin Demirtaş CHP yakınlaşması yeni değil?

Selahattin Demirtaş’ın CHP ile yakınlığı 24 Haziran seçimlerinden önce de başlamıştı. Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Özgür Özel, Selahattin Demirtaş’a Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin 2. tura kalınması halinde Cumhurbaşkanı Yardımcılığı teklif edileceğini açıkladı. “Selahattin Demirtaş CHP tarafından Cumhurbaşkanı Adayı mı yapılacak?” sorusunun gündeme gelmesine neden olan Aykut Erdoğdu da Demirtaş cezaevine girdiğinde açık desteğini göstermişti. Erdoğdu, “Selahattin Demirtaş’ın bir barış insanı olduğu, barış çabaları nedeniyle hapse girdiğini” açıklamıştı. CHP’nin Selahattin Demirtaş’a verdiği açık destek, Nihat Genç’in sözlerinin haklılığını ortaya koydu.

Selahattin Demirtaş CHP yakınlaşması artık gizlenmiyor yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Muharrem İnce CHP yönetimini suçlayarak istifa etti https://yekvucut.com/feto-gercekleri/muharrem-ince-chp-yonetimini-suclayarak-istifa-etti/ Tue, 09 Feb 2021 16:00:09 +0000 https://yekvucut.com/?p=47134 Muharrem İnce CHP yönetimini topa tuttu Muharrem İnce CHP’nin kuruluş değerlerinden uzaklaştığını iddia ederek istifa etti. 08 Şubat 2020 tarihinde...

Muharrem İnce CHP yönetimini suçlayarak istifa etti yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Muharrem İnce CHP yönetimini topa tuttu

Muharrem İnce CHP’nin kuruluş değerlerinden uzaklaştığını iddia ederek istifa etti. 08 Şubat 2020 tarihinde düzenlediği basın toplantısı ile kendisini 24 Haziran seçimlerinde Cumhurbaşkanı adayı olarak gösteren CHP’den istifa ettiğini açıklayan Muharrem İnce basın toplantısında CHP yönetimini sert sözlerle eleştirdi. “Memleket Hareketi” isimli bir siyasî oluşum kuran Muharrem İnce, CHP’nin artık Atatürk’ün yolundan uzaklaştığını iddia etti. Muharrem İnce açıkça isim vermediği konuşmasında başta Genel Başkanlık için yarıştığı Kemal Kılıçdaroğlu, Kılıçdaroğlu’nun Dış Politika Başdanışmanı Ünal Çeviköz, İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nu sert sözlerle eleştirdi.  Muharrem İnce, Canan Kaftancıoğlu ile kavga ederek CHP’den ayrılan İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebi ve beraber hareket ettiği iki milletvekilinin de kendisiyle hareket edeceğini duyurdu.

 

Muharrem İnce basın toplantısında ne dedi?

“Şimdi, kimlerle yolumu ayırıyorum? Bir, ABD’den demokrasi dilenenlerle yolumu ayırıyorum.

Atatürk’e kefere diyenleri yönetici yapanlarla yolumu ayırıyorum. “Mustafa Kemal” deyip “Mustafa Kemal Atatürk” diyemeyenlerle yolumu ayırıyorum. Ben askeri değilim yoldaşıyım diyenlerle yolumu ayırıyorum. Sen kimsin de yoldaşı oluyorsun? Anafartalarda, Conk Bayırı’nda, Dumlupınar’da var mıydın da yoldaşısın? İsmet Paşa yoldaşıdır sen askerisin bu kadar basit. Grup başkan vekilliği seçimini bile kaldırıp atamaya getiren bu yönetimle bu arkadaşlarla yolumu ayırıyorum. CHP aday yapmayınca başka partiden gidip aday olup bugün CHP’yi yönetenlerle yolumu ayırıyorum. 50 yıl CHP’ye küfredip, bugün sahte CHP’li olanlarla yolumu ayırıyorum. Geçmişte CHP aleyhine miting düzenleyip bugün CHP’de yönetici olanlarla yolumu ayırıyorum. FETÖ’cüleri, Sorosçuları koruyanlarla yolumu ayırıyorum. Ne işimiz var Libya’da deyip Mavi Vatan’ı anlayamayanlarla yolumu ayırıyorum. Türkiye maalesef Azerbeycan’a yardım etti diyenlerle yolumu ayırıyorum. “

24 Haziran 2018 Seçimlerininde CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce’nin açıklamasında kastettiği isimlerin sıralı listesi

İnce’nin hedefindeki CHP’liler

  • Kemal Kılıçdaroğlu’nun Dış Politikadan Sorumlu Başdanışmanı Ünal Çeviköz, 20 Kasım 2020 tarihinde Amerikan Alman Marshall Fonu isimli düşünce kuruluşunun “Türkiye’nin 2021’de Dış Politika Öncelikleri: Ana Muhalefet Partisinden Bir Bakış” başlıklı panelinde konuşmuştu. Konuşmalarında, ABD’de 3 Kasım seçimlerinin galibi Joe Biden yönetiminden Türkiye’de demokrasiye vurgu yapması beklentisinde olduğunu ifade etmişti. Çeviköz, “Biden yönetiminden ilk beklentimizin şu olacağını düşünüyorum: Hukukun üstünlüğüne, demokrasiye, yargı sisteminin siyasetten arındırılmasına, güçler ayrılığına, demokratik reformlara, medya, ifade, toplanma özgürlüğü gibi tüm temel hak ve özgürlüklere çok güçlü bir vurgu yapması” demişti. Çeviköz’ün bu sözleri politikada “mandacılığı savunma” şeklindeki eleştirilere yol açmıştı. Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 14 Kasım 2020’de Amerika ve Avrupa Birliği liderlerine seslenmişti. Kılıçdaroğlu, Türkiye’de demokrasinin olmadığını belirterek ABD ve AB’den destek istemişti.
  • CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, CHP’nin kuruluş yıldönümü 9 Eylül 2020’de, katıldığı Taksim Toplantıları’nda “Gazi Mustafa Kemal” ifadesini kullanırken Atatürk soyadını kullanmaması parti içi krize dönüşmüştü. CHP milletvekilleri tarafından eleştirilen Kaftancıoğlu, Atatürk ismini kullanmamasının kişisel tercihi olduğunu ifade etmişti. Canan Kaftancıoğlu 14 Aralık 2012 tarihinde şahsi Twitter hesabından da kendisini eleştirilenlere rest çekmişti; “Mustafa Kemal’in askerleriyiz gibi bir sloganı doğru bulmuyorum. Militer bir dil olmasından öte, birey olmanın önüne geçen bir ifade.”

    Muharrem-İnce-CHP
    Muharrem İnce’nin eleştirdiği Canan Kaftancıoğlu’nun Atatürk hakkındaki görüşleri
  • Kaftancıoğlu, 2018 yılında Sözcü Gazetesi’ne “Benim ‘Mustafa Kemal’in askeri olmayı reddettiğim’ yazılıyor. Kelime ve kavramlara takılmamak lazım. Mustafa Kemal’in askerini militarist bir söylem olarak kabul ettiğim için ‘Mustafa Kemal’in yoldaşları’ demeyi daha uygun buldum.” şeklinde bir açıklama yapmıştı.
  • CHP’de Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun Başdanışmanı Fatih Gürsul, FETÖ üyeliğinden ceza almasına rağmen korunmaya devam etmişti. Canan Kaftancıoğlu, Halk TV’de katıldığı bir televizyon programında Fatih Gürsul’a selam yollamış ve sadece danışman olduğu için ceza aldığını iddia etmişti.
  • 5 Ağustos 2018 tarihinde Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, meclis grup toplantısında Osman Kavala hakkında “Vatansever bir iş adamı” demişti. Osman Kavala, 7 Haziran 2015 milletvekili seçimlerinin ardından 4 Ağustos 2015 tarihinde PKK’ya yakın İMC televizyonuna katıldı. Osman Kavala, İMC televizyonunda yaptığı açıklamalarda “Her ne kadar bazıları PKK’yı İŞİD’le veya buna benzeyen örgütlerle mukayese etseler de, şu anda PKK rasyonel siyaset yapma kapasitesine sahip bir örgüt. Bunu da sözcüleri konuşmalarında ifade ediyorlar…” sözleriyle terör örgütünü meşrulaştırmıştı. Osman Kavala, İMC TV’ye yaptığı farklı açıklamalarda da  PKK’nın silah bırakmasını doğru bulmadığını ifade etmişti. Kızıl Soros olarak bilinen Osman Kavala’nın masum olduğunu defalarca açıklayan Kılıçdaroğlu, Kavala’yı tutuklayan mahkeme heyetini de eleştirmişti.
  • CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin Libya’ya asker yollama tezkeresini de eleştirmiş ve Hafter ile işbirliği yapılması çağrısı yapmıştı.
  • Türkiye’yi dış politikada suçlayan açıklamalarıyla tepki çeken Ünal Çeviköz, işgal altındaki topraklarını kurtaran Azerbaycan’a yapılan desteği “maalesef” sözleriyle eleştirmişti.

Muharrem İnce CHP yönetimini suçlayarak istifa etti yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Canan Kaftancıoğlu CHP’deki tacizlerin üstünü örttü https://yekvucut.com/video/canan-kaftancioglu-chpdeki-tacizlerin-ustunu-orttu/ Tue, 01 Dec 2020 14:54:11 +0000 https://yekvucut.com/?p=36332 Canan Kaftancıoğlu CHP’deki tacizlerin üstünü örttü yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Canan Kaftancıoğlu CHP’deki tacizlerin üstünü örttü yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
CHP’lilerin methiyeler düzdüğü Fikri Sönmez kimdir? https://yekvucut.com/feto-gercekleri/chplilerin-methiyeler-duzdugu-fikri-sonmez-kimdir/ Mon, 04 May 2020 21:32:48 +0000 http://yekvucut.com/?p=29492 Fikri Sönmez 14 Ekim 1979 tarihinde Fatsa Belediye Başkanı oldu. 11 Temmuz 1980’de gözaltına alınan Sönmez, yaklaşık 5 sene cezaevinde kaldıktan...

CHP’lilerin methiyeler düzdüğü Fikri Sönmez kimdir? yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Fikri Sönmez 14 Ekim 1979 tarihinde Fatsa Belediye Başkanı oldu. 11 Temmuz 1980’de gözaltına alınan Sönmez, yaklaşık 5 sene cezaevinde kaldıktan sonra 4 Mayıs 1985 günü cezaevinde geçirdiği kalp krizi sonucu hayatını kaybetti.

12 Eylül darbesinden 2 ay önce gözaltına alınan Sönmez’in Belediye Başkanlığı o dönem büyük tartışma konusu oldu. Türkiye’nin en çalkantılı yıllarında, demokrasinin can çekiştiği bir dönemde, yangına körükle gitmekle eleştirildi.

Sönmez, Fatsa’yı sözde “kurtarılmış bölge” ilan etti, ilçenin yönetimine el koydu. Bu yönüyle ülkeyi askerî darbeye götüren şartları olgunlaştıran isimlerden biri oldu.

Öyle ki dönemin tanıkları, Fatsa’da sosyalist yönetimin asker ve polis dışında güvenlik gücü oluşturduğunu dile getirdi.

Sönmez’in ilk icraatlarından birisi Fatsa’yı 11 bölgeye ayırması oldu. Halk mahkemeleri kurdu, bu mahkemelerde verilen ölüm cezalarının infazlarını dahi sokak ortasında yaptırdı.

Tüm bunlara rağmen CHP zihniyeti Fikri Sönmez’i “özlemle” anıyor. HDP sempatisiyle bilinen CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu başta olmak üzere bazı CHP’li isimler, Türkiye demokrasisine ve Türkiye’nin milli birliğine tehdit oluşturan Sönmez’e methiyeler düzüyor.

CHP’nin önde gelen isimlerinin andığı Sönmez’in, bugün PKK’nın Suriye’de kurduğu “kanton” yapılanmasının adeta Anadolu’daki ilk denemelerini icra etmiş olması, CHP zihniyetini gözler önüne seriyor.

CHP’lilerin methiyeler düzdüğü Fikri Sönmez kimdir? yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Canan Kaftancıoğlu “başka bir şekilde” ifadesiyle neyi kastediyor? https://yekvucut.com/video/canan-kaftancioglu-baska-bir-sekilde-ifadesiyle-neyi-kastediyor/ Thu, 30 Apr 2020 16:37:06 +0000 http://yekvucut.com/?p=29383 CHP’li Canan Kaftancıoğlu, iktidar değişimi olacağını iddia etti. ?Bu iddiasını ise “erken seçim veya başka bir şekilde” diye temellendirdi. ?Kaftancıoğlu...

Canan Kaftancıoğlu “başka bir şekilde” ifadesiyle neyi kastediyor? yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
CHP’li Canan Kaftancıoğlu, iktidar değişimi olacağını iddia etti.

?Bu iddiasını ise “erken seçim veya başka bir şekilde” diye temellendirdi.

?Kaftancıoğlu “başka bir şekilde” ifadesiyle neyi kastediyor?

Canan Kaftancıoğlu “başka bir şekilde” ifadesiyle neyi kastediyor? yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Canan Kaftancıoğlu DEAŞ’ı ne zaman savunacak? https://yekvucut.com/video/canan-kaftancioglu-deasi-ne-zaman-savunacak/ Wed, 22 Apr 2020 15:38:56 +0000 http://yekvucut.com/?p=29034 Canan Kaftancıoğlu DEAŞ’ı ne zaman savunacak? yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Canan Kaftancıoğlu DEAŞ’ı ne zaman savunacak? yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
CHP provokasyonu kurumsal olarak sahiplendi https://yekvucut.com/feto-gercekleri/chp-provokasyonu-kurumsal-olarak-sahiplendi/ Wed, 22 Apr 2020 07:28:12 +0000 http://yekvucut.com/?p=28996 CHP Üsküdar İlçe Başkanı Suat Özçağdaş’ın iki partili ile Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un evini yasa dışı şekilde fotoğraflaması kamuoyundan...

CHP provokasyonu kurumsal olarak sahiplendi yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
CHP Üsküdar İlçe Başkanı Suat Özçağdaş’ın iki partili ile Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un evini yasa dışı şekilde fotoğraflaması kamuoyundan büyük tepki gördü.

Altun’un eşi Fatmanur Altun başta olmak üzere, yapılan bu çirkin harekete gösterilen tepkiler çığ gibi büyürken, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’ndan skandal bir savunma geldi.

CHP’li Kaftancıoğlu, “Saklayacak bir şeyleri olanlar panik yaparlar” diyerek Altun’un evinin önünde yapılan tacizin arkasında durdu.

Kaftancıoğlu, tacizde bulunan CHP Üsküdar İlçe Başkanı Suat Özçağdaş’ı korumak içinse “Partisinin talimatıyla gitti” ifadesini kullandı. Bu da söz konusu tacizin hem planlı ve organize bir provokasyon olduğunu hem de CHP’nin kurumsal olarak provokasyona sahip çıktığını ortaya koydu.

Öte yandan CHP’li Kaftancıoğlu’nun şiddet yanlısı tutumu, geçmiş yıllardaki paylaşımlarına da yansımıştı. 2014 yılında “Elime makineli alıp Soma’ya gitmek istiyorum, o derece yani. Hatta Ankara’ya” diyen Kaftancıoğlu, şiddet yanlısı tavrını ortaya koymuştu.

CHP provokasyonu kurumsal olarak sahiplendi yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>