hollywood için arama yaptınız | Yekvucut https://yekvucut.com/ Akıl ve vicdan sahiplerine Mon, 21 Aug 2023 12:05:40 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.5.2 https://yekvucut.com/wp-content/uploads/2022/11/favicon_yek.png hollywood için arama yaptınız | Yekvucut https://yekvucut.com/ 32 32 “Toplu istifa” yalanı deşifre oldu https://yekvucut.com/gundem/toplu-istifa-yalani-desifre-oldu/ Mon, 21 Aug 2023 12:04:21 +0000 https://yekvucut.com/?p=57432 Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü görevine getirilen Tamer Karadağlı’yı yıpratmak amacıyla muhalif medyada yer alan “Karadağlı’nın Atanması Devlet Tiyatrolarında İstifa Furyası...

“Toplu istifa” yalanı deşifre oldu yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü görevine getirilen Tamer Karadağlı’yı yıpratmak amacıyla muhalif medyada yer alan “Karadağlı’nın Atanması Devlet Tiyatrolarında İstifa Furyası Başlattı!” başlıklı haberin kara propagandaya hizmet ettiği ortaya çıktı. Birgün ve Halk TV gibi fondaş sitelerde yer alan yalan haberde, Devlet Tiyatroları Teşkilatı’nda Ankara, İstanbul ve İzmir müdürlerinin istifa etmek istediği bilgisi yer aldı. Haberin içeriğinde bu istifa taleplerinin Tamer Karadağlı’nın Genel Müdürlük makamına getirilmesini protesto mahiyeti taşıdığı iddia edildi.

İstifalar Teamül Gereği

Ancak haberde yer alan bilgilerin eksik ve kamuoyunu yanıltma amacı taşıdığı Devlet Tiyatroları yetkilileri tarafından dile getirildi. Üç büyük il müdürünün, yeni Genel Müdür atandığında istifa dilekçelerini makama sunmalarının kurum teamülü olduğu belirtildi. Genel Müdürün kendi ekibiyle çalışmasına olanak sağlama amacıyla oluşan bu teamülün uzun yıllardır uygulandığı ve istifa dilekçesi veren yetkililerin mevcut genel müdürle çalışma isteklerini beyan ettikleri aktarıldı. Nitekim istifası kabul edilen tek yöneticinin ise sağlık sorunlarından dolayı bir yıl önce istifasını sunduğu ortaya çıktı. Dolayısıyla Devlet Tiyatroları bünyesinde herhangi bir “istifa furyası” olmadığı ve fondaş medyanın milliyetçi tavrı sebebiyle karşı oldukları Karadağ’ı hedef almak amacıyla bu yalan habere imza attığı anlaşıldı.

Tamer Karadağlı Kimdir

Shakespeare’in ‘Kuru Gürültü’ isimli eserini hem İngilizce hem de Türkçe oynayarak okula giren ilk ve tek öğrenci olan Tamer Karadağlı, Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatlar Fakültesi Tiyatro Bölümü mezunu. Özel tiyatrolarda Nezihe Araz’ın yazdığı ‘Cahide’ ve ‘9.05’, Turgut Özakman’ın ‘Fehim Paşa Konağı’, Steven Berkoff’un ‘Dolu Düşün Boş Konuş’, Shakespeare’in ‘Bir Yaz Dönümü Gecesi Rüyası’ ve 2019-2020 arası Ray Cooney’im ‘İkinin Biri’ adlı oyunlarda sahne aldı. Üniversite yıllarından bu yana seslendirme sanatçılığı yapan Karadağlı, Robert De Niro, Al Pacino, Antonio Banderas, Michael Madsen, Kevin Kostner, Clint Eastwood, Mel Gibson ve George Clooney gibi sanatçıları seslendirdi. 1993 yılında Ferhunde Hanımlar dizisinde 1.784 bölüm yer alan sanatçı, 2005 yılında Hollywood yapımı Living & Dying isimli filmde başrol oynadı. Karadağlı’nın hem oyunculuk hem de seslendirme alanında kırka yakın ödülü bulunuyor. İlk sinema filmi ‘Bir tutam baharat’, Oscar aday adayı oldu.

“Toplu istifa” yalanı deşifre oldu yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Oscar’da, 50 yıl sonra gelen özür https://yekvucut.com/video/oscarda-50-yil-sonra-gelen-ozur/ Wed, 17 Aug 2022 15:18:58 +0000 https://yekvucut.com/?p=56723 Oscar'dan geç kalınmış özür👇 ▪️Marlon Brando, 1973'te "En İyi Erkek Oyuncu" ödülünü kazandığında Oscar törenlerini boykot ederek yerine Amerikan yerlisi...

Oscar’da, 50 yıl sonra gelen özür yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>

Oscar'dan geç kalınmış özür👇

▪Marlon Brando, 1973'te "En İyi Erkek Oyuncu" ödülünü kazandığında Oscar törenlerini boykot ederek yerine Amerikan yerlisi aktivist Sacheen Littlefeather'i göndermişti.

▪Littlefeather, Brando'nun yerine ödülü reddetmişti. pic.twitter.com/MXG8GRcZcK

— Yekvücut (@yekvucutcom) August 17, 2022

“Oscar” olarak bilinen Akademi ödülleri, 1973’te düzenlenen ödül töreninde, Marlon Brando‘ya verilen “en iyi erkek oyuncu ödülü”nü reddetmek üzere sahneye çıkan Sacheen Littlefeather’dan özür diledi. Şu an 75 yaşında olan Littlefeather, o zamanlar Oscar’da sahne alan ilk Amerikan yerlisiydi. Hollywood yıldızlarından Brando, 1973’te “Baba” filmindeki rolüyle “En İyi Erkek Oyuncu” ödülünü kazandığında Oscar törenlerini boykot ederek yerine Amerikan yerlisi olan 26 yaşındaki aktivist Sacheen Littlefeather’i göndermişti. Littlefeather, sahneye çıkarak 60 saniyelik bir konuşma yapmıştı ve Brando’nun yerine ödülü reddetmişti. Amerikan yerlilerinin, filmlerde ve televizyonda olumsuz yansıtıldığını vurgulayan Littlefeather, ABD yönetimini Amerikan yerlileriyle yaptığı anlaşmaları yerine getirmediği için eleştirmişti. Littlefeather, konuşmasının ardından yuhalamalar ve ırkçı söylemlerle karşı karşıya kalmıştı.

Oscar’da, 50 yıl sonra gelen özür yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Batı’nın “kötü adamları”: Müslümanlar https://yekvucut.com/gundem/batinin-kotuleri-muslumanlar/ Fri, 03 Jun 2022 14:54:39 +0000 https://yekvucut.com/?p=55557 “Petrol zengini, şişman, şehvet düşkünü” deyince aklınıza bir Arap şeyhi mi gelir, yoksa Batılı bir iş adamı mı? İşte bu...

Batı’nın “kötü adamları”: Müslümanlar yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
“Petrol zengini, şişman, şehvet düşkünü” deyince aklınıza bir Arap şeyhi mi gelir, yoksa Batılı bir iş adamı mı? İşte bu sorunun cevabını, ABD’nin kültür ayrımcılığına yön veren Hollywood sineması belirliyor. Hollywood’un dünya üzerinde vadettiği popülarite ve yarattığı sahte hayat ile pek çok ülkede siyasi yayılmacılığın da öncüsü olmuş durumda. Bunun en büyük örneği de kültürel öteki olarak lanse edilen Müslümanlar. Hollywood sinemasında İslam ve Müslümanlara dair algı, genellikle olumsuz bir bakış açısıyla yansıtılır. Peki Müslümanlara yönelik üretilen “öteki” algısı sinemada nasıl tezahür ediyor?
Filmlerde Müslümanlar aşağılanıyor, şiddet ya da terör yanlısı ve hatta kadın düşmanı olarak lanse ediliyor. Müslüman kadınlar sinemada harem üyesi ya da sürekli baskı görmüş, örtülü bir kadın olarak; erkekler ise, zengin şeyhler ya da terör yanlısı kişiler olarak tasvir ediliyor. Bu stereotipler, izleyicilerin izlediğine hızlı ve kolay anlam verebilmesine olanak sağlarken Müslüman karşıtlığını da körüklüyor. Diğer yandan çeşitli gruplara bazı değerlerin atfedilmesiyle oluşturulan stereotipler, bu gruplara karşı olumsuz yaklaşımları, düşmancıl tutumları, hatta ayrımcıl davranışları/nefret suçlarını da pekiştiriyor. Araplar daima ya petrol zengini şeyh, terörist veya dansöz olarak gösteriliyor. Başka işlerle meşgul, kariyer sahibi, iyi aile babası olan veya fakirlik nedeniyle hayatı mahvolmuş Arap veya Müslüman yok mu? Var, ancak tabii ki bundan bahsedilmiyor.

Bu düşmanlık nasıl arttı?

ABD, 11 Eylül 2001’de terör saldırıları ile sarsıldı. Dönemin ABD Başkanı George W. Bush, “Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” dedi. Nitekim öyle de oldu. İnsanların günlük yaşamı bütünüyle sarsılırken, bundan en büyük zararı Müslümanlar gördü. Halihazırda var olan ön yargılar, ırkçılık daha da şiddetlendi. Müslümanlar ötekileştirilmeye çalışıldı, nefret suçları rekor kırdı. İşte bu saldırıdan sonra Müslüman imajı da terörizmle özdeşleştirildi. Film piyasasını elinde tutan Hollywood da Müslümanların aleyhine kullanılmaya başlandı. 11 Eylül’den sonra İslam ile terör/şiddet arasında bağlantı olduğunu dayatmaya çalışan binlerce film çekildi. Hatta Amerikan dizilerindeki terör örgütleri ve uyuşturucu çeteleri genellikle Müslümanlardı. Bu durum ise Müslümanlara yönelik karalama, hakaret, ayrımcılık ve nefret suçlarını giderek artırdı. Günümüzde popülerliğini artıran bir diğer sektör de oyun sektörü. Müslümanların dijital oyunlarda nasıl temsil edildiğine baktığımızda, Batılı ve Müslüman üreticilerin birbirine karşı düşmancıl tavırlara sahip olduğuna şahit oluruz. Batılı üreticilerin oyunları da Müslümanlar sinema sektörüne benzer şekilde terörizmle özdeşleştiriliyor. Özellikle nişan alma/ateş etme oyunlarında mekân olarak Ortadoğu seçiliyor. Hatta düşman karakter açıkça Müslümanlar olarak belirleniyor. Oyunu kazanmak ise öldürülen Müslüman sayısına bağlı. Bu oyunlarda genellikle oyuncu ABD askerlerini oynuyor ve birkaç istisna dışında Müslüman bir savaşçıyı oynamak neredeyse mümkün olmuyor.

Hep aynı taktik: Algı oyunları

ABD Müslüman düşmanlığını körüklemek için kullandığı silahı, kanlı geçmişini örtbas etmek için de kullanmıştı. Yani her fırsatta kendini kahraman olarak göstermenin bir yolunu buldu diyebiliriz. Amerika’nın kuruluş mitlerini pekiştirmeye yarayan bir tür olan Western genellikle “masum beyaz Amerikalıların”, “uygarlıktan nasibini almamış” Kızılderililerden çektiklerini anlatır. Bu tür filmlerde Kızılderililer barbardır, insanlıktan yoksundur, bir o kadar da vahşidir bir Amerikalıya göre. Kahraman Amerikalılar, Vahşi Batı’ya “beyaz” uygarlığı getirerek oradaki insanlara “medeniyet” götürür. Tıpkı yakın tarihte Afganistan’a ve Irak’a “barış” götürdüğü gibi… ABD’nin tapınma düzeyinde yüceleştirme ve abartma takıntısı, Amerikan zihniyetinin temel amacının yansımasından ibaret. Bunu, belirleyici sektör durumundaki Hollywood’un dünyaya “armağan” ettiği filmlerde kolaylıkla görmemiz mümkün. Yerli halk akıl almaz işkencelere, türlü katliamlara ve soykırıma maruz bırakılır çünkü böyle olması gerekir, bu sorgulanamaz(!) Üstelik bu kan dökme olayları son derece normal lanse edilir. İşte bu “efsanelerin” sinemaya sızmış hâlidir western.

Özetle, ABD geçmişte olduğu gibi günümüzde de aynı taktiği kullanarak çeşitli algı operasyonları düzenliyor. Geçmişteki kurbanı Kızılderili yerlilerdi. Şimdi ise sadece hedef farklı: Müslümanlar.

Batı’nın “kötü adamları”: Müslümanlar yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
İnsan hayatı ne kadar değersiz olabilir? https://yekvucut.com/gundem/insan-hayati-ne-kadar-degersiz-olabilir/ Sat, 14 May 2022 09:57:28 +0000 https://yekvucut.com/?p=55237 Dünya tarihine adını kanlı harflerle yazdıran Amerika’nın yaptığı soykırımlar, uygarlıkların ve kültürlerin yıkımını da beraberinde getirdi. Masum insanlara yapılan zulümlerin...

İnsan hayatı ne kadar değersiz olabilir? yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Dünya tarihine adını kanlı harflerle yazdıran Amerika’nın yaptığı soykırımlar, uygarlıkların ve kültürlerin yıkımını da beraberinde getirdi. Masum insanlara yapılan zulümlerin ardı arkası kesilmedi. Bugün, ABD’nin türlü şirinliklerle maskelemeye çalıştığı kirli geçmişi, nesiller boyu imza attığı zulüm ve gözyaşını unutturmaya ne yazık ki yetmiyor. Savunuculuğunu üstlendiği “insan hakları ve özgürlük” ise Amerika’nın iki yüzlülüğünü gizleme yöntemlerinden yalnızca birkaçı. Nitekim ABD’nin soykırım karnesi oldukça kabarık. Amerika, 1830 yılında çıkardığı “Kızılderili Tehcir Yasası” ile Kızılderilileri kendi topraklarından çıkardı. Amerikalılar, “Bu vahşi hayvanların (Kızılderililerin) tamamının imha edilmesi gerekiyor” ve “En iyi yerli ölü yerlidir” politikasıyla kıtayı binlerce yıldır üzerinde yaşayan yerli halkın elinden zorla aldı. Bu kapsamda ilk biyolojik silah da Kızılderililer üzerinde uygulandı. Tam 70 milyon Kızılderili’yi kendi topraklarında katlettiler. 16. ve 17. Yüzyılda 15 Milyon Afrikalı köleleştirilerek Amerika kıtasına getirildi. 35 milyondan fazla Afrikalı, işkence ve kötü muamele neticesinde hayatını kaybetti.

Siyahi bebekleri “timsah yemi” olarak kullandılar

Kölelik demişken… ABD’de kolonileşmenin başladığı 1776 yılından itibaren siyahilere uygulanan kölelik sistemi, 1865 yılında yürürlüğe giren yasayla resmi olarak kaldırılmış olsa da siyahiler 20. Yüzyıla kadar köle gibi çalıştırıldı. Üstelik sadece çalıştırılmadılar. Amerikalıların zulmüne, işkencelerine ve insanlık dışı muamelelerine de maruz kaldılar. Florida ve Louisiana gibi güney eyaletleri başta olmak üzere, ülke genelinde siyahi köleler insan statüsünde görülmüyordu. Çoğunlukla ev ve tarlalarda çalıştırılmak üzere satın alınan ve taşınır mal statüsünde görülen siyahiler, iki yüzyılı aşkın bir süre boyunca insanlık dışı muamelelere maruz kaldı. 19. ve 20. Yüzyıllar arasında Florida’da, timsahlar deri sektöründe kullanılmak için avlanılıyordu. Timsah avlamak için ise “bedava ve kaliteli” olduğu düşünülen “siyahi bebekler” kullanılıyordu. Siyahi kölelerin bebekleri zorla ellerinden alınıyordu. Köle sahipleri, bebeklerin masrafından kurtulmak için cüzi miktarlar karşılığında timsah avcılarına satıyordu ve bebeklerden toplamda hatırı sayılır paralar kazanıyorlardı. Timsahların kan kokusuna geldiğini fark eden avcılar, kimi zaman öldürdükten sonra derisini yüzdükleri bebekleri, bataklık kıyısında bulunan noktalara bağlayarak avlanıyordu. Kimi zamanlardaysa canlı kullanılan bebekler, aynı şekilde bataklık kıyısına bağlanarak ölüme terk ediliyordu.

“Benim küçük timsah yemim”

Siyahilerin insani duygulardan yoksun olduğunu düşünen köle sahipleri ve kölelik yanlısı medya kuruluşları ise bebeklere yapılan bu zulümleri belgeler nitelikte onlarla alay edici çizimler yapıyordu. O dönemlerde karikatürlere konu olan, korkudan ağlayan bebeklerin timsahlar tarafından yenmek üzere olduğu çizimler gerçekten kan donduruyor. Üstelik Amerikalılar bu iğrençliği “benim küçük timsah yemim” ifadeleriyle ninnilere bile konu etti. Çizgi romanlarla, şarkılarla, Hollywood filmleriyle ve tarih kitaplarıyla yaptıkları zulümleri meşrulaştırmaya çalışarak yıllarca tüm dünyayı aldatan Amerika, bugün aynı zihniyetini ve sömürü düzenini, sözde yenilediği politikalarıyla sürdürmeye devam ediyor. Her ne kadar kirli tarihiyle barışmaya çalışıyor gibi gözükse de Amerika’da, siyahilere karşı yapılan ırkçılık hâlâ hat safhada. “Özgürlükler ülkesi” Amerika, insanları kandırmayı ne zaman bırakacak dersiniz?

İnsan hayatı ne kadar değersiz olabilir? yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
İtalya’da eski Bakan Salvini, göçmen davasından yargılanıyor https://yekvucut.com/utanc-gunlugu/italyada-eski-bakan-salvini-gocmen-davasindan-yargilaniyor/ Mon, 25 Oct 2021 09:56:44 +0000 https://yekvucut.com/?p=51654 İtalya’da eski Bakan göçmenleri denizde bıraktı İtalya’da eski Bakan Matteo Salvini, göçmenlere yardım gemisini günlerce denizde mahsur bıraktığı için yargılanıyor....

İtalya’da eski Bakan Salvini, göçmen davasından yargılanıyor yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
İtalya’da eski Bakan göçmenleri denizde bıraktı

İtalya’da eski Bakan Matteo Salvini, göçmenlere yardım gemisini günlerce denizde mahsur bıraktığı için yargılanıyor. 2019’da Başbakan Yardımcısı ve İçişleri Bakanı olarak görev yapmıştı. Salvini, İtalya limanlarını göçmenleri kurtaran gemilere “kapama politikası” yürütüyordu. Ağustos 2019’da Akdeniz’de yaklaşık 160 kişiyi kurtaran yardım gemisi Open Arms’a liman açmayı reddetmişti. Open Arms gemisi 19 gün sonra mahkeme kararıyla İtalya’nın Lampedusa adasına yanaşmıştı. Matteo Salvini‘ye, Open Arms gemisi olayı nedeniyle “insanları alıkoyma” ve “görevi kötüye kullanma” suçlarından dava açılmıştı. Salvini’nin yargılandığı duruşma bugün Sicilya adasının Palermo kentinde başladı. Salvini suçlu bulunursa 15 yıla kadar hapis cezası alacak.

İtalya-da-eski-icisleri-bakani-salvini-salvini-gocmenleri-denizde-mahsur-birakti
İtalya’da eski Bakan  göçmenleri denizde 19 gün mahsur bırakmaktan suçlu

İtalya’da eski İçişleri Bakanı Matteo Salvini yargı karşısında

Duruşmada hazır bulunan Salvini mahkeme çıkışında, “Ülke sınırlarını korumak bir bakanın ve herkesin görevidir. Görevimi yaptığım için suçlu olmam gerçeküstü.” açıklamalarını yaptı. Open Arms kurucusu Oscar Camps da bugünkü duruşmadaydı. Duruşma öncesinde “İnsanları kurtarmak, kaptanlar ve tüm ülkeler için bir zorunluluktur” ifadesini kullandı. Mahkeme, sonraki duruşmanın 17 Aralık’ta görülmesine karar verdi. Gelecek duruşmalarda ifade verecek tanıklar arasında Salvini’nin bakanlık yaptığı hükümet lideri eski Başbakan Giuseppe Conte  yer alacak. Ayrıca, şimdiki İçişleri Bakanı Luciana Lamorgese ve Hollywood yıldızı Richard Gere de ifade verecek.

İtalya’da eski Bakan Salvini, göçmen karşıtı kararlar almıştı

2019’da Open Arms vakası yaşanırken İtalya’da tatilde olan Richard Gere, göçmenlere destek amacıyla gemiye gıda ve yardım malzemesi taşımıştı. Gere, “Dünyanın her yerinde bu duruma artık son vermek gerek. Ve ancak biz son bulsun dersek bulur” açıklamalarını yapmıştı. İspanya merkezli yardım kuruluşu Open Arms da, “Salvini yarın insan kaçırmaktan yargıya çıkacak. Ama mahkemede yalnız olmayacak. Onunla birlikte, AB’nin ölümcül göç politikası da sanık kürsüsünde olacak” sözlerini sarf etti. Matteo Salvini’nin liderliğini yaptığı Lig partisi Haziran 2018-Ağustos 2019 arasında iktidardaydı. Hükümetin Başbakan Yardımcısı ve İçişleri Bakanı olarak görev yapan Salvini bu dönemde göç karşıtı kararnameler çıkartmıştı. Orta Akdeniz’de göçmenleri kurtaran çok sayıda geminin İtalya limanlarına girişine günlerce izin vermemişti.

İtalya’da eski Bakan Salvini, göçmen davasından yargılanıyor yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Kevin Spacey, cinsel saldırı suçlamalarının ardından setlere geri dönüyor https://yekvucut.com/utanc-gunlugu/kevin-spacey-cinsel-saldiri-suclamalarinin-ardindan-setlere-geri-donuyor/ Mon, 24 May 2021 15:09:01 +0000 https://yekvucut.com/?p=49246 Kevin Spacey taciz suçlamalarından sonra setlere dönüyor Kevin Spacey, hakkındaki bir çok cinsel saldırı ve taciz suçlaması olmasına rağmen setlere...

Kevin Spacey, cinsel saldırı suçlamalarının ardından setlere geri dönüyor yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Kevin Spacey taciz suçlamalarından sonra setlere dönüyor

Kevin Spacey, hakkındaki bir çok cinsel saldırı ve taciz suçlaması olmasına rağmen setlere geri dönmeye hazırlanıyor. Hollywood‘un en meşhur oyuncularından biri olarak görülen Spacey, 2017’de cinsel istismar suçlamaları nedeniyle dizi ve film setlerinden atılmıştı. Spacey, 1980’li yıllarda iki erkek tarafından henüz çocuk oldukları dönemde onları zorla cinsel ilişkiye girmek ile suçlanmıştı. House of Cards dizisinden atılan ve All the Money in the World adlı filmde sahneleri silinmişti. Filmin bölümleri başka bir aktörle yeniden çekilmişti. Hakkında cinsel saldırı suçlamaları olan Kevin Spacey’in davaları hâlâ sürüyor. Fakat Spacey, bugünlerde setlere geri dönüş yapmak için çalışmalara başladı. Amerikalı Oscar ödüllü oyuncu Spacey, ABD‘de çekilecek bir filmde rol almayacak. 61 yaşındaki Oscar ödüllü oyuncu, yeni filmini İtalya’da çekecek.

kevin spacey setlere dönüyor

“Kevin filmin parçası olduğu için mutluyum”

Amerikalı Oscar ödüllü oyuncu İtalyan yapımı L’uomo Che Disegno Dio adlı filmde oynayacak. Filmin yönetmen koltuğunda da Django Unchained filminin oyuncusu Franco Nero oturacak. Film ile ilgili ayrıntılar henüz açıklanmadı. Ancak filmin insanların sadece sesini duyarak portrelerini çizebilen görme engelli bir ressamın televizyon yıldızına dönüşmesini konu alacağı biliniyor. Filmde Franco Nero’nun eşi Vanessa Redgrave’in de rol alacağı söyleniyor. Yönetmen Franco Nero, ABC gazetesine Kevin Spacey ile ilgili açıklama yaptı. “Kevin, filmin bu parçası olmayı kabul ettiği için çok mutluyum. Onu mükemmel bir aktör olarak görüyorum ve filme başlamak için sabırsızlanıyorum” ifadelerini kullandı.

Kevin Spacey hakkında açılan davalar devam ediyor

Kevin Spacey, son olarak 2020’de çektiği Noel videosu için kamera karşısına geçmişti. Sonra da sosyal medyada ortadan kaybolmuştu. House of Cards’daki düzenbaz ve pervasız politikacı karakteri Frank Underwood’un ağzından taciz iddialarıyla ilgili bir video yapıp paylaşmıştı. 61 yaşındaki Spacey, şov dünyasından silinen Frank Underwood karakterinin kaderiyle kendi başına gelenleri videoda özdeşleştirmişti. “En kötü şeye bile kanıt olmadan inanmazsınız, değil mi? Somut gerçekler olmadan yargıya varmazsınız, değil mi? Yoksa öyle mi yaptınız? Yoo, siz yapmamışsınızdır. Bunu yapmayacak kadar zekisiniz” diye konuşmuştu. 2017 yılından beri Spacey hakkında açılan cinsel saldırı davaları devam ediyor. Spacey’yi cinsel saldırıyla suçlayan bir masaj terapisti geçtiğimiz yıl hayatını kaybetti. Davacı öldüğü için dava düştü.

Kevin Spacey, cinsel saldırı suçlamalarının ardından setlere geri dönüyor yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
“Gösteri” TAMAM, Mücadeleye DEVAM! https://yekvucut.com/gundem/gosteri-tamam-mucadeleye-devam/ Wed, 16 May 2018 07:32:46 +0000 http://yekvucut.com/?p=17401 Nurtopu gibi bir muhalefet sloganımız daha oldu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 8 Mayıs’ta Ak Parti grup toplantısında “Şayet bir gün...

“Gösteri” TAMAM, Mücadeleye DEVAM! yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Nurtopu gibi bir muhalefet sloganımız daha oldu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 8 Mayıs’ta Ak Parti grup toplantısında “Şayet bir gün milletimiz ‘tamam’ derse ancak o zaman biz kenara çekiliriz” sözü sonrası Erdoğan’a muhalif olanlar #Tamam hashtag’iyle sosyal medyada bir kampanya başlattı. Kısa sürede yayılan bu kampanyayı, Reuters haber ajansı “Yarım milyon Türk ‘Erdoğan’a Tamam’ dedi” başlığıyla geçti.[1] Hollywood yıldızı Elijah Wood’dan Almanya Thüringen Eyalet Başbakanı Bodo Ramelow’a ve porno film oyuncusu Johnny Sins’e kadar uzanan enteresan ve geniş bir yelpazeden isimler de kampanyaya destek verdi. Mekân ve zaman hududu olmayan bir mecrada uluslararası isimlerin Türkçe bir kampanyaya destek vermesi normal karşılanabilir elbette. Fakat işin absürd tarafı; Erdoğan “millet derse ancak o zaman” diyerek kültür endüstrisi ve siyaset lobilerinin sempatik kampanyalarını hedef almıştır. Fakat kampanya tam da bu mahiyette ilerlemektedir. Alt sınıfların desteğini alarak ve onların hayat standardını yükselterek uzun yıllar iktidarda kalmayı başarmış bir siyasetçinin karşısında muhalefet, “postmodern bir gösteri” formunu kullanmaya devam etmektedir.

Guy Debord “Gösterinin kökeninde yatan şey, en eski toplumsal uzmanlaşma, yani iktidarın uzmanlaşmasıdır”[2] der. İktidar, ana akım sol cenah tarafından hala başbakan veya cumhurbaşkanı koltuğunu işgal eden kişilerde cisimleştirilse de post-yapısalcı filozofların işaret ettiği üzere modernite sonrası iktidar, bedensizliğin ve mekânsızlığın getirdiği aşkınlıkla her boşluğu doldurur ve pre-modern iktidarlardan daha nüfuzlu, daha egemendir.

Modern iktidarın bir diğer alamet-i farikası egemenliğin sadece siyasal kurumlar üzerinden değil, özellikle medya ve kültür endüstrisi öğeleriyle kurulmasıdır. Gerçeklik denilen “şey”, reklamlar ve filmler aracılığıyla kurgulanmakta, daha sonra bu gerçeklik gösterisi reklam ve film profesyonelleri dolayımıyla tekrar bize dönmektedir. Postmodern dönemde ise daha acıklı bir durumla karşı karşıyayızdır: Entelektüel cenah ve muhalif duruş “gösteri”nin bir parçasıdır artık.

De facto entelektüel sınıfına sokulan uzmanlarımız, yazarlarımız, oyuncularımız, steril siyasetçilerimiz, bisiklete binerek işe gitmeyi vadeden cumhurbaşkanı adaylarımız çok cici bir muhalif gösteri sergilemektedirler – gerçek hegemonik iktidarı gizleyerek. Nasıl ki “gösteride dünyanın bir kısmı kendisini dünya karşısında temsil eder ve bu kısım dünyadan üstün[dür]” ise, “aydınlık muhalefet” de “şeytani iktidar” karşısında yiğitçe gerçekliği savunur –“uzmanlaşan iktidarı” maskeleyerek. Mesela dünya dehşet bir mülteci kriziyle karşı karşıyadır. Avrupa Birliği “pis” ve “eğitimsiz”, dolayısıyla “asalak” mültecilerin “cennet” mekânı ülkelere girişini engellemek için her şeyi yapar. Bunun için muhalif oldukları Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’yla anlaşma bile yaparlar. Mesela Uluslararası Pediyatri Birliği (IPA) mülteci çocuklara yönelik çabalarından ötürü Erdoğan’a Uluslararası Barış Ödülü’nü vermiştir fakat bu haber gündem olmaz ve şeytanlaştırılmaya devam edilir. Hem de tüm medya onun hâkimiyetindeyken(!). Bununla da kalınmaz; gösteri ilginç bir biçimde devam eder: Dünyanın “vicdanı” olarak teşekkül edilen kuruluşlardan UNICEF, 2017’de kimyasal ve konvansiyonel silahlardan kavrulan Doğu Guta’da çekilmiş dramatik bir fotoğrafı, Türkiye’nin PKK’ya yönelik operasyon yürüttüğü Afrin’de çekilmiş gibi veren bir tweet atar. Bir diğer kıymetli-steril-hak savunucusu kuruluş olan Af Örgütü ise 2012’de Halep’te çekilen, yıkıntılar arasındaki çocuk fotoğrafını Afrin’de çekilmiş gibi verir ve “Türkiye’nin yüzlerce sivilin hayatını riske attığını” iddia eder.[3] Yalan görseller yayıldıktan sonra hem UNICEF hem Af Örgütü özür dilemeden tweet’leri siler ve sessizce gösterilerine devam ederler.

Pierre Bourdieu “Gazetecilerin özel ‘gözlükleri’ vardır ve bunlarla bazı şeyleri görürlerken bazılarını görmezler ve gördükleri şeyleri de belli bir tarzda görürler. Bir ayıklama yapar ve ayıklanmış olan şeyi belli bir tarzda kurarlar. Ayıklanma ilkesi, sansasyonelin, gösteri niteliği taşıyanın aranmasıdır” der.[4] Anlaşılan bu durum artık gazetecilere has değildir ve muteber kurum ve isimleri de çemberine almıştır.

Zikredilen örnekler basit birer hata olmaktan öte, ideolojik sıkışmışlığın ve neoliberal özgürlükçü hikâyenin bir parçası olarak sahne almaktadır. Neye muhalefet edilecektir? Ne için muhalefet edilecektir? Yunanistan’da çöplük içinde yaşayan mültecilerin hakkı için mi protesto edilecektir? Yoksa Irak’tan sonra binlerce insanlık suçunun işlendiği Suriye’deki dram için mi? Avrupa’da yükselen ırkçılık ve başgösteren -Türkiye’nin de âlâsını yaşadığı- başörtüsü yasakları mı tel’in edilecektir yoksa dünyanın gözü önünde Myanmar’da katledilen ve tecavüze uğrayan binlerce insanın yaşadıkları mı? Hayır. Çünkü ortada koskoca -bir türlü sivil siyasetle alt edemedikleri- bir Erdoğan “sorun”u vardır. Bu sorun karşısında tüm insanlık dramları ve ihlaller önemsizdir. Ara sıra âdet yerini bulsun diye karşı çıkılan silah anlaşmaları ve çevreyi tahrip eden uluslar-üstü şirketler bir kenarda bekleyebilir (onlar bu arada kârlarına kâr katsın ama ne yapalım, daha mühim meseleler var!).

Mesele artık sadece bir “medya gösterisi”[5] olmayı çoktan aşmış gözükmektedir. Zamanında sermayeleri kendinden menkul işadamları dolgun maaşlı genel yayın yönetmenleriyle gazetecilik oynamayı pek sevmişlerdir. Yakın zamanda bu işadamlarından biri emekliliğe uğurlansa da anlaşılan o ki koltuğu hiçbir vakit boş kalmayacaktır. O vakit, halk, kendi gerçekliği için “direnmeye DEVAM” diyecektir.

Filiz Gündüz

[1] https://uk.reuters.com/article/uk-turkey-election-socialmedia/half-a-million-turks-say-enough-to-erdogan-on-social-media-idUKKBN1I92AD

[2] Guy Debord, Gösteri Toplumu ve Yorumlar, Çev.Ayşen Ekmekçi-Okşan Taşkent, Ayrıntı Yayınları, İstanbul, 1996, s.19.

[3] Daha fazlası için bkz. factchekingturkey.com

[4] Pierre Bourdieu, Televizyon Üzerine, Çev.Turhan Ilgaz, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 1997, s.24.

[5] Douslas Kellner, Medya Gösterisi, Çev. Zeynep Paşalı, Açılım Kitap, İstanbul, 2010.

“Gösteri” TAMAM, Mücadeleye DEVAM! yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
İngiltere Savunma Bakanı tacizci olduğunu itiraf etti https://yekvucut.com/utanc-gunlugu/ingiltere-savunma-bakani-tacizci-oldugunu-itiraf-etti/ Wed, 01 Nov 2017 07:24:46 +0000 http://yekvucut.com/?p=11381 Hollywood‘daki cinsel taciz ve tecavüz skandalları devam ederken bu kez İngiltere parlamentosu aralarında bakanların da olduğu 36 muhafazakar vekilin adının...

İngiltere Savunma Bakanı tacizci olduğunu itiraf etti yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Hollywood‘daki cinsel taciz ve tecavüz skandalları devam ederken bu kez İngiltere parlamentosu aralarında bakanların da olduğu 36 muhafazakar vekilin adının karıştığı cinsel taciz suçlamaları ile çalkalanıyor. Skandalın ardından Savunma Bakanı Michael Fallon 15 yıl önce yaptığı cinsel tacizi itiraf etti.

İngiltere Savunma Bakanı Sir Michael Fallon 15 yıl önce bir akşam yemeğinde radyo spikeri Julia Hartley-Brewer’ın dizini ellediğini itiraf etti. Bakan Fallon davranışı nedeniyle o dönem radyocu Hartley-Brewer’dan özür dilediğini de belirtti. Bakanın sözcüsü ise gazeteci ve Fallon’un konuyu kapatmakta uzlaştığını da belirtti. talkRADIO’da sunucu olan Hartley-Brewer daha önce olay hakkında isim vermeyerek açıklama yapmıştı. Fallon’un açıklaması sonrası Twitter’da yeniden açıklama yapan Hartley-Brewer olay anında Fallon’a “bunu bir daha yaparsa suratına yumruk atacağını” söylediğini aktardı. Olayın ardından arkadaş kaldıklarını da vurgulayan Hartley-Brewer “Ben bir kurban değilim ve şu anda Westminster’da bir cadı avına dönüştüğünü düşündüğüm olayın bir parçası olmak istemiyorum” ifadelerini kullandı. Hartley-Brewer yaşananları “biraz eğlenceli” bulduğunu belirterek o dönem bu nedenle Fallon’un ismini açıklamadığını da vurguladı.

Fallon’un açıklaması 2’si mevcut bakan olmak üzere 36 muhafazakar vekil hakkında ‘cinsel taciz’ suçlamalarının yer aldığı bir belgenin sağ görüşlü blog yazarı ‘Guido Fawkes’ın sitesinde yayınlanmasının ardından geldi. Belgede isimleri kapatılan vekillerden 25’i uygunsuz davranışla, 13’ü cinsel tercihleri ya da sessiz kalmaları için kadınlarla anlaşmakla, ikisi de kadınları hamile bırakmakla suçlandı.

Belgelerin yayınlandığı bloğun adı ise İngiliz tarihinin en büyük ‘vatan haini’ olarak kabul edilen Guido ya da Guy Fawkes’tan geliyor. 1593’te Katolik olan ve İspanyol ordusunun Hollanda’da bulunan birliğine katılan Fawkes İngiliz tarihinde ‘Barut komplosu’ olarak bilinen olayda aktif olarak rol almıştı. İngiltere devlet yönetiminde ve Katolik monarşik rejimde kökten bir devrime gitmek amacıyla toplanan diğer arkadaşlarıyla, Westminster Sarayı’ndaki İngiliz Parlamento Binasını havaya uçurmayı planlarken yakalanan Fawkes asılarak idam edilmişti.

Fallon’un açıklaması ve listenin yayınlanması bir bakanın ofisinde çalışan 2 kadının, bakanın uygunsuz davranışları nedeniyle görev değiştirdiği haberinin ardından geldi. Kadınların adları açıklanmazken bakanın kadınlardan birine cinsel ilişki teklif ettiği diğerine de uygunsuz sözler söylediği belirtildi. Başbakan Theresa May bundan önce Uluslararası Ticaret Bakanı Mark Garnier’in uygunsuz şekilde hitap ettiği sekreterinden seks oyuncakları satın almasını istediğini kabul etmesinin ardından bir iç soruşturma başlatmıştı.

Skandalların siyasi bir krize evrilme ihtimali bulunurken konuyla ilgili Avam Kamarası’nda yapılan acil toplantıya Başbakan May de katıldı. May mevcut ‘gönüllü şikayet’ sitemi yerine ‘zorunlu şikayet’ sisteminin getirilmesini istedi.

İngiltere Savunma Bakanı tacizci olduğunu itiraf etti yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Kevin Spacey’nin çocuk aktöre tecavüz etmeye çalıştığı ortaya çıktı https://yekvucut.com/utanc-gunlugu/kevin-spaceynin-cocuk-aktore-tecavuz-etmeye-calistigi-ortaya-cikti/ Mon, 30 Oct 2017 10:13:44 +0000 http://yekvucut.com/?p=11278 Hollywood’un Oscar ödüllü yıldızlarından Kevin Spacey, yıllar önce bir çocuk aktörle cinsel ilişkide bulunmaya çalışmakla suçlanmasının sonrasında kamuoyundan özür diledi....

Kevin Spacey’nin çocuk aktöre tecavüz etmeye çalıştığı ortaya çıktı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Hollywood’un Oscar ödüllü yıldızlarından Kevin Spacey, yıllar önce bir çocuk aktörle cinsel ilişkide bulunmaya çalışmakla suçlanmasının sonrasında kamuoyundan özür diledi.

Şu anda Star Trek: Discovery dizinde rol alan aktör Anthony Rapp, 14 yaşındayken Spacey’nin kendisini ‘baştan çıkarmaya çalıştığını’ söylemiş ve ünlü aktörün bir partide sarhoş olduktan sonra kendisini bir yatak odasına götürmeye çalıştığını anlatmıştı. O dönemde 26 yaşında olan Spacey ise “İçtenlikle söylemeliyim, böyle bir olayı hatırlamıyorum. 30 yılı aşkın süre önce yaşanmış olmalı” dedi ve ardından da Anthony Rapp’ten özür diledi. Spacey, paylaştığı Twitter mesajında, “Eğer anlattığı gibi davranışlar sergilediysem, sarhoşken yaptığım fazlasıyla uygunsuz davranışlar için samimi bir özür borcum var demektir” ifadelerini kullandı.

Rapp, Hollywood’un ünlü yapımcılarından Harvey Weinstein hakkında çok sayıda kadın oyuncudan peş peşe gelen taciz ve istismar hikâyelerinin ardından kendi başından geçen olayları kamuoyuyla paylaşma kararı aldığını belirtmişti. Aktör Anthony Rapp, paylaştığı Twitter mesajında, “Çok sayıda cesur kadın ve erkeğin konuşmaya başlaması sayesinde ben de kendi hikayemi anlatıyorum” dedi.

BuzzFeed haber sitesine bir röportaj veren 46 yaşındaki aktör Anthony Rapp, 14 yaşındayken Kevin Spacey’nin evindeki bir partiye gittiğini, partinin sonlarına doğru bir yatakta otururken Spacey’nin yanına geldiğini anlatmıştı. Rapp röportajda, “Aynı bir damadın, bir gelini kucaklayıp taşıması gibi beni kapı eşiğinden içeriye taşıdı. Ama başta kaçıp kurtulmaya çalışmadım. Çünkü ‘Ne oluyor?’ diye kendime soruyordum. Sonra üzerime yattı” dedi. “Beni baştan çıkarmaya çalışıyordu… Benimle cinsel ilişkiye girmeye çalıştığının farkındaydım” diyen Rapp, daha sonra Spacey’nin yanından uzaklaşıp tuvalete gittiğini, olayın da daha fazla büyümeden orada noktalandığını anlattı.

İddialara yanıt veren Spacey ise “Rapp’in bu hisleri bunca yıl taşımak zorunda kalmasından dolayı üzgünüm” ifadesini kullandı. Spacey ayrıca kişisel hayatı ile ilgili olarak da hem kadınlarla hem de erkeklerle ilişkisi olduğu, bugünse eşcinsel olduğu yönündeki iddialara ve ‘hikâyelere’ de değindi. Spacey bu konuda “Bu konuyla dürüstçe ve açıkça yüzleşmek istiyorum. Bu da kendi davranışlarımı incelememle başlıyor” dedi

Kevin Spacey’nin çocuk aktöre tecavüz etmeye çalıştığı ortaya çıktı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Weinstein tek değilmiş: ABD’de tacizcilerin ifşası devam ediyor https://yekvucut.com/utanc-gunlugu/weinstein-tek-degilmis-abdde-tacizcilerin-ifsasi-devam-ediyor/ Fri, 27 Oct 2017 08:38:32 +0000 http://yekvucut.com/?p=11166 ABD’de Hollywood filmleri yapımcısı Harvey Weinstein’in taciz ve tecavüzle suçlanmasının ardından başlayan tartışma devam ediyor. Weinstein Weinstein’ın suçlamarı kabul etmesi sonrası...

Weinstein tek değilmiş: ABD’de tacizcilerin ifşası devam ediyor yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
ABD’de Hollywood filmleri yapımcısı Harvey Weinstein’in taciz ve tecavüzle suçlanmasının ardından başlayan tartışma devam ediyor. Weinstein Weinstein’ın suçlamarı kabul etmesi sonrası başlayan taciz ifşaası artarak devam ediyor. Taciz veya tecavüzle suçlanan bazı önemli isimlerse şöyle.

Weinstein tek değilmiş: ABD’de tacizcilerin ifşası devam ediyor yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>