Scroll Top

CHP’nin CNN Türk boykotu: Demokratik bir protesto mu, baskıcı bir tutum mu?

CHP

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) üyesi ve avukat İrem Çiçek 12 Şubat günü CHP’nin boykot kararı aldığı CNN Türk kanalının yayınına katıldı.

“CHP’de bir görevim yok. Boykottan haberim vardı.” diye açıklama yapan Çiçek hakkında, “CHP tüzüğünü ihlal ettiği” gerekçesiyle  disiplin soruşturması başlatıldı. CHP yönetiminin soruşturması, İrem Çiçek’in partiden ihraç edilmesiyle 1 Nisan günü sonuçlandı.

“Demokratik protesto” görünümlü baskıcı bir uygulama mı?

İrem Çiçek’in CHP’de herhangi bir görevi bulunmuyor, partisiyle ilişkisi yalnızca üyelik ile sınırlı. Dolayısıyla Çiçek’e uygulanan yaptırım, CHP’nin her üyesini ilgilendiriyor, yalnızca yönetim organlarında görevi olanları değil. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının yayımladığı verilere göre 4 Şubat 2020 itibarıyla CHP’nin üye sayısı 1 milyon 257 bin 753.

Siyasi partiler ya da sivil toplum kuruluşları kendi üyelerini olumlu ya da olumsuz kampanyalara yönlendirebilir. Bunun hiçbir sakıncası olmadığı gibi bu girişimler demokratik siyasetin bir parçası. Ancak bu hamlelerin “yönlendirmenin ötesine” geçmesi, bir zorlamaya dönüşmesi, hatta yaptırıma bağlanması için aynı şeyi söylemek mümkün değil.

Bu denli kalabalık bir kitleyi, 1 milyonu aşkın kişiyi bir şeyi yapmaya veya yapmamaya zorlamak için demokrasinin sınırlarının dışına çıkmak gerek. Diğer yandan CHP yönetiminin tavrı, ifade özgürlüğüne ilişkin evrensel değerlere de tamamen aykırı.

1 milyondan fazla üyesini kendi emir komuta zinciri içinde gören CHP yönetiminin tavrı, “demokrasi dışı siyaset” olarak kayıtlara geçmiştir.

Benzer gönderiler