Scroll Top

Beyin göçünü tersine çevirmek artık mümkün

Tersine beyin göçü

Beyin göçü çoğunlukla gelişmekte olan ülkelerdeki iyi eğitimli, nitelikli ve parlak beyinlerin gelişmiş ülkelere göç akışını ifade ediyor. Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler için beyin göçü ekonomik kalkınmada büyük rol oynarken beyin göçü alan ülkelerde nitelikli yabancılar en çok teknoloji alanında etkin oluyor. Türkiye için tersine beyin göçünü ise eğitim için yurtdışına gitmiş Türkleri ülkemize yeniden kazandırmak ve yurtdışındaki yetenekli araştırmacıları Türkiye’ye getirmek olarak açıklamak mümkün. Artık ülkeler için zenginlik ve gelişmişlik eğitime ve bilime verilen önem ile ölçülürken durum Türkiye açısından incelendiğinde yıllar içinde kaydedilen büyük bir ilerleme gözler önüne seriliyor. Özellikle son yıllarda eğitime yapılan büyük yatırımların yanı sıra Ar-Ge çalışmalarına verilen önemle Türkiye artık beyin göçü alan bir ülke.

Yabancı öğrenci sayısı artıyor

Türkiye’de yıllarca en iyi öğrenciler, en nitelikli çalışanlar eğitim ve çalışma fırsatları gerekçesiyle yurt dışına gitti. Son yıllarda ise beyin göçünü tersine çevirme hedefi benimsenerek buna yönelik girişimlerde bulunuldu. Yetenekli öğrencileri Türkiye’ye çekmek ve Türk üniversitelerinde eğitim gören yabancıları ülkede tutmak adına çeşitli çalışmalar başlatıldı. İlk zamanlarda Orta Asya ülkelerinden gelen öğrencileri kapsayan yabancı öğrenci teşvik programları sonraki yıllarda Orta Doğu ve Balkan ülkelerini de kapsayacak şekilde genişletildi. Bu tür programlar sayesinde her yıl binlerce öğrenci Türkiye’ye eğitim almak için geliyor. Bu öğrencilerin sayısı 2001’de 16 bin 656 iken 2021 öğretim yılında 200 binlere ulaştı.

Ar-Ge harcamalarının GSMH’ye oranı yüzde 1,09

Ar-Ge çalışmalarına verilen değer ise yurt dışından gelecek olan ve Türkiye’de yetişmiş tüm yetenekli zihinler için en önemli etkenlerden. AB ülkelerinde Ar-Ge harcamalarının GSMH’ye oranı yaklaşık yüzde 2. Türkiye’de ise bu oran 1990’da binde 3,3 iken 2007’de binde 7,3’e yükseldi. 2023 hedefleri arasında yer edinen “Ar-Ge harcamalarının GSMH oranını yüzde 3’e çıkarma” amacı doğrultusunda atılan adımlar sonucunda bu sayı 2020 yılında yüzde 1,09’a ulaştı.

Son dönemde Türkiye’de beyin göçünü tersine çevirme hedefiyle yürütülen mevzuat çalışmaları da en önemli gelişmeler arasında yer alıyor. 2008 yılında yürürlüğe giren 5746 sayılı Araştırma ve Geliştirme Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanun, Ar-Ge harcamaları ve Ar-Ge projelerinde görev alan yüksek nitelikli personeli desteklemek için hukuki altyapı oluşturuyor. Söz konusu kanunla işletmelerin Ar-Ge ve yenilik harcamalarının tamamının gelir ve kurumlar vergisinden muaf tutulması, Ar-Ge ve yenilik projelerinde çalışan Ar-Ge ve destek personelinden doktoralı olanlar için yüzde 90’ının, diğerleri için yüzde 80’inin gelir ve vergilendirmeden indirilmesi hedefleniyor.

Bu gibi çalışmalarla, hem kendi nitelikli insan kaynağımızı ülkemize yeniden kazandırmak hem de farklı ülkelerden araştırmacıların ve bilim adamlarının Türkiye’ye gelmesini teşvik etmek için etkili adımlar atılıyor. Aynı zamanda HAVELSAN, ASELSAN gibi şirketler de tersine beyin göçünü canlandırmak için girişimler yapıyor. Prestijli yurt dışı firmalarından, ABD ve çeşitli Avrupa ülkelerinden nitelikli beyinler bu firmaları tercih ederek Türkiye’ye geliyor. Böylece, yurt dışında bilgi, birikim ve tecrübe kazanmış kişiler bu birikimleriyle Türkiye’nin gelişimine katkıda bulunuyor.

TÜBİTAK Uluslararası Lider Araştırmacılar Programı

Başta Türk bilim insanları olmak üzere nitelikli araştırmacıların yurtdışından Türkiye’ye gelmelerini teşvik etmek ve çalışmalarını Türkiye’de yönetmeleri için atılan en somut ve etkili adım, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile TÜBİTAK’ın geliştirdiği “Uluslararası Lider Araştırmacılar Programı” oldu. Ak parti hükümetinin ilk 100 günlük eylem planında yer alan “Türkiye’ye beyin göçünü sağlama” hedefi doğrultusunda ilk adım, 2018 sonunda ilk çağrısı yapılan Uluslararası Lider Araştırmacılar Programıyla atıldı. İlk çağrıya 152’si Türk vatandaşı, 91’i yabancı uyruklu olmak üzere 243 araştırmacı başvurdu. Bu başvurulardan 173’ü dünyadaki ilk 100 üniversiteden, 31’i dünyada en çok Ar-Ge harcaması yapan global şirketlerden, 28’i ise dünyadaki en başarılı ilk 250 kamu kurumu ve enstitüden yapıldı. Başvurular sonucunda, 21 farklı ülkeden 127 çok üst düzey araştırmalar yapan lider araştırmacı Türkiye’ye kazandırıldı. Bu projeler için bugüne kadar yaklaşık 328 milyon lira kaynak ayrıldı.

Desteklerle Türkiye’ye beyin göçü teşvik ediliyor

2020 yılında da Türkiye’de araştırmalarına devam eden bilim insanları için başlatılan Ulusal Lider Araştırmacılar Programı, sağladığı imkanlar açısından yeni ve öncü olma özelliği taşıyordu. Programla, yüksek riskli proje ve fikirlere sahip Türkiye’de ikamet eden yetkin bilim insanları desteklendi. Geçtiğimiz yıl bu program kapsamında 108 araştırmacı arasından seçilen 38’i Türk, 4’ü yabancı uyruklu farklı alanlardan toplam 42 yetkin bilim insanına destek verildi. Her iki programla bir taraftan Türkiye’ye beyin göçü teşvik edilirken, diğer taraftan üst düzey bilimsel çalışmalar yapan nitelikli insanlarımıza ülkemizde kalmaları özendirildi.

Yeni bir çağrıyla TÜBİTAK, bu iki programa genç araştırmacıları da dahil ederek bu yıl en az 100 lider veya gelecek vadeden genç araştırmacıyı Türkiye’nin bilim ekosistemine dahil etmeyi hedefliyor. TÜBİTAK, Türkiye’ye gelecek lider veya genç araştırmacılara burs, aile yaşam gideri, sağlık sigortası ve yol desteği gibi mali teşviklerin yanında 720 bin liraya kadar araştırma proje desteği ve uluslararası lider araştırmacılara 1 milyon lira, uluslararası genç araştırmacılara da 500 bin lira araştırma başlangıç ödeneği imkanı sağlıyor.

Yıllarca kaybettiğimiz nitelikli beyinleri son dönemde geri kazanmamızı sağlayacak bu çalışmalarla Türkiye beyin göçünü tersine çevirmeyi başardı. Artık dünyanın en iyi üniversitelerinde eğitim alan, en iyi firmalarında deneyim kazanan insanlar projelerini yürütmek için Türkiye’yi tercih ediyor. Türkiye; eğitim, teknoloji ve bilimde öncü bir ülke olma yolunda emin adımlarla ilerliyor.