Scroll Top

Osmanlıdan intikam için yapılan soykırım: Bosna Savaşı

Bosna-savasi-ukrayna

Sinan Akyüz’ün İncir Kuşları romanını okudunuz mu? 1992 yılında 18 yaşındaki Suada isimli güzeller güzeli bir Boşnak kızın, Bosna Savaşı’nda yaşadığı trajediyi anlatır. Gayet normal bir hayatı olan Suada, sevdiği çocukla evlenme hayalleri kurarken savaş döneminde sistematik olarak defalarca kez tecavüze ve işkenceye uğrar. Daha da acısı, Suada’ya tecavüz edenlerden biri, bir zamanlar aynı okulda okuduğu her gün selam verdiği, hatta ona ilan-ı aşk eden sınıf arkadaşı Sırp çocuktur. Evet, Suada bir roman karakteri. Ancak gerçek olan bir şey var ki, kitapta yazılanlardan çok daha fazlasını 1992-1995 yılları arasında yaklaşık 50 bin Boşnak kadın yaşadı ve Suada; hayatı, hayalleri, umutları çalınan kadınlardan yalnızca biri. 1992’de Bosna-Hersek’te neler yaşandığını anlamak için biraz daha geçmişe, sorunların temellerinin atıldığı döneme gidelim ve hatırlayalım:

Bosna savaşı nasıl başladı?

II. Dünya savaşı esnasında Yugoslavya; Alman, İtalyan, Macar ve Bulgar orduları tarafından işgal edildi. Savaşın hemen sonrasında komünist partinin savaş dönemindeki partizan lideri Josip Tito yönetime getirildi. 1946 yılında da Bosna Hersek, Hırvatistan, Makedonya, Karadağ, Sırbistan ve Slovenya‘dan oluşan Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti kuruldu. Altıncı cumhuriyet olan Bosna Hersek, ulus devlet yerine açık biçimde üç halkın ortak vatanı olarak tanımlandı: Boşnaklar, Sırplar ve Hırvatlar. 1960’lı yıllardan itibaren Sırbistan’dan Bosna Hersek’e birçok Sırp köylüsü göç ettirilerek bölgede Sırplaştırma politikaları yürütülmeye başlandı. Neden peki? Elbette Müslüman Boşnakların nüfusunu azaltmak için. 1980 yılına gelindiğinde ülkenin başkanı Tito ölünce, ekonomik sıkıntılar ve etnik çatışmalar da arttı ve 1990’da Yugoslavya dağılma sürecine girdi. O dönemde Yugoslavya’nın içinde barındırdığı milletlerin özerklik elde etme isteği de giderek arttı. Slovenya ve Hırvatistan, Haziran 1991’de bağımsızlıklarını ilan etti. 1991 yılının eylülünde onları Makedonya takip etti. 1992’de de Avrupa bu cumhuriyetleri bağımsız bir devlet olarak tanıdığını resmen açıkladı ve böylece Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti geri döndürülemez bir dağılma sürecine girdi. Bosnalı Sırplar ise Slovenya ve Hırvatistan’ın bağımsızlıklarını ilan etmesi üzerine Kasım 1991’de, kendi kendilerine Bosna Hersek sınırları içinde Sırp Cumhuriyeti kurduklarını ilan etti. Tabi bu kabul edilemez bir durumdu, çünkü ortada resmiyete dökülen bir şey yoktu. Bunun üzerine Mart 1992’de Bosna Hersek Devleti’nde halk bağımsızlık için referanduma gitti. Bosnalı Sırplar ise oylamayı boykot etti. Ancak boykotlara rağmen Nisan 1992’de “Bosna Hersek Devleti” resmen kuruldu.

20. Yüzyılda dünyanın sessiz kaldığı savaş

Bosna-Hersek‘in bağımsızlığını ilan etmesinden rahatsız olan Sırplar, Bosna Sırp Cumhuriyetini ilan ederek, Bosna-Hersek’ten ayrıldıklarını açıkladı. Sonrasında ise daha fazla toprak almak hırsıyla, Yugoslavya Devlet Başkanı’nın ve Rusların desteğini alarak Müslümanlara yönelik etnik temizliğe başladılar. Yıllarca aynı topraklarda yaşadıkları, aynı dili konuştukları, aynı okula gittikleri, aynı sofrada oturdukları Müslüman Boşnakları acımasızca katletmeye başladılar. 20. Yüzyılda, Avrupa’nın göbeğinde yaşanan insanlık trajedisine tüm dünya şahit oldu. Üstelik Sırplar bu savaşta büyük avantaja sahipti. Çünkü eski Yugoslavya ordusunun eşyalarını, askeri teçhizatlarını ve silahlarını kullanıyorlardı. Ayrıca Yugoslavya Devlet başkanı da savaşta gizliden de olsa Sırpların yanında yer alıyordu. Sırpların yanında yer alan sadece o da değildi. Bugün Ukrayna savaşı için “Avrupa’da böyle görüntülere alışkın değiliz” diyen Batılı devletler, 92’de Müslümanlar acımasızca öldürülürken yıllarca bu katliama sessiz kaldılar. Sessiz kalmak şöyle dursun, katliamları da desteklediler. Birleşmiş Milletlerin sözde Boşnakları koruması için gönderdikleri generaller Sırplarla eğlenceler düzenleyip kadınlara yapılan tecavüzleri, Bosnalıların ölümlerini kutladı. “Bu kadar da olmaz! Bu kadarını da yapmamışlardır” dediğimiz ne varsa modern, çağdaş, insan haklarına saygılı Batı’nın gözleri önünde, hem de Avrupa’nın tam ortasında yaptılar. Kuşatma yaşanırken, Sırp keskin nişancılar, Saraybosna’nın yüksek tepelerindeki mevzilere çıkıp sokağa çıkan Müslümanları avlamak için adeta birbirleriyle yarışıyordu. İnsanlar evlerinden çıkamıyordu. Bakkala giden çocuklar ise zikzak çizerek gitmeye çalışıyordu. Sırf keskin nişancılar tarafından vurulmamak için. Ve bu insanların tek suçu Müslüman olmalarıydı. Sırp kuvvetleri Boşnaklara karşı her türlü savaş suçunu işledi. Üç buçuk yıl devam eden savaşta 300 binden fazla masum insan hayatını kaybetti. 2 milyon kişi evini, vatanını terk etmek zorunda kaldı.

Markale, Ahmiçi, Srebrenitsa katliamları

Sırpların yanı sıra Hırvatlar da Müslüman Boşnaklara karşı etnik temizlik yapıyordu. 16 Nisan 1993’te Hırvat Savunma Konseyi’nin özel birlikleri, Bosna-Hersek’in Vitez şehri yakınlarındaki köyleri ele geçirdi. Bu köylerden biri de Ahmiçi köyüydü. Hırvat askerleri, nüfusun neredeyse tamamı aynı soyadını taşıyan köy halkına, korkunç bir katliam yaptı. Hırvatlar, Müslümanlara olan nefretlerini katliamı Cuma namazı saatine denk getirerek gösterdi. Üç aylık bebekten 82 yaşındaki ihtiyara kadar 116 masum insan acımasızca, vicdansızca öldürüldü. Ölenlerin 43’ü kadın ve çocuktu. Üstelik Hırvatlar onları öldürmekle de yetinmedi, cesetlerini yakarak yok etti. Kanlı katliamların gerçekleştiği bir diğer tarih de 5 Şubat 1994’te yaşandı. Sırp birlikleri Markale pazar yerini hedef aldı. Atılan havan topuyla, 68 sivil hayatını kaybetti, 144 kişi yaralandı. Sırplar yine savaşın son dönemlerinde de çok büyük bir katliam gerçekleştirdi. Tabii Birleşmiş Milletlerin desteğiyle. 11 Temmuz 1995’te Birleşmiş Milletler Srebrenitsa’yı güvenli bölge ilan etti. Boşnakların silahlarını aldı ve onları Hollandalı askerlere emanet etti. Ratko Mladic komutasındaki Sırp birlikleri, Srebrenitsa’yı işgal etti. Hollandalı askerler ne yaptı peki? Boşnakları kurbanlık koyun gibi Sırplara teslim etti. General Ratko Mladiç “Şimdi Osmanlı’dan, Türklerden intikam almanın zamanı geldi” diyerek katliam emrini verdi. Ve Sırplar, 12-13 yaşındaki çocuklardan başlayıp 70’lik dedelere, ninelere kadar herkesi öldürdü. Yıllar sonra Hollanda, askerlerini güya suçlarmış gibi komik cezalar verdi. Birleşmiş Milletler zaten hâlâ bildiğiniz gibi meseleleri kınamakla meşgul. Bugün Srebrenitsa’da hala cenaze törenleri düzenlenir. Her katliam yıl dönümünde. Çünkü halen daha o katliamda yakınlarını, çocuklarını, babalarını, annelerini kaybeden insanlar bulabildikleri bir kemikle sığınacak bir mezar bulmanın telaşı içerisindeler. Ve bu insanlar artık yakınları öldürüldüğü için üzülmeyi bırakıp yakınlarına bir mezar bulmanın sevincini yaşıyor.

Bosna Savaşı’nı unutmayın!

Savaşın acı izleri bugün hâlâ yürekleri dağlarken, Bosna Savaşı’nın yıl dönümünde, Müslüman Boşnaklara yapılan bu zulümleri tekrar tekrar hatırlatmak istedik. Sizler de unutmayın diye! Sadece Müslüman oldukları için acımasızca öldürülen insanları, yıllarca sistematik olarak tecavüze maruz kalan gencecik kızları, kadınları, savaşta açlıktan bir somun ekmeği bölüşen masumları unutmayın! Her fırsatta insan haklarından söz ederek, kendilerini çağdaş, modern olarak nitelendirip bu zulümlere göz yuman Batılı devletlerin ikiyüzlülüğünü unutmayın!

Benzer gönderiler