Nokta dergisinin skandal kapakları

Bu kumpasın ardından yıldızı parlayan FETÖ tetikçisi Cevheri Güven, daha önce de çalışmış olduğu Nokta dergisine geçiş yaptı. Bugün Nokta dergisi dendiğinde yayınladıkları skandal kapaklar aklımıza geliyor. Dergi, 7 Haziran seçimlerinin ardından “Türkiye İç Savaşı’nın başlangıcı” ifadesiyle skandal bir kapak yayınladı.

Ayrıca, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı şehit cenazesinde betimledi.

Çok tepki çeken bu kapaklar sonrası dergi basıldı ve Cevheri Güven tutuklandı. 58 gün tutuklu kalan Güven’in serbest kalması için Kemal Kılıçdaroğlu çağrı yaptı. Böylece, FETÖ’ye olan borcunu ödemiş oldu.

Güven, 15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminden sonra bir süre gaybubet evinde gizlendi. Daha sonra mesai arkadaşı Murat Çapan ile beraber Yunanistan’a kaçtı. Yunanistan, Çapan’ı iade ederken Güven ve ailesine mültecilik hakkı vererek Almanya’ya gitmesinin önünü açtı. 

FETÖ tetikçisi Cevheri Güven gazeteci mi?

FETÖ tetikçisi Cevheri Güven, bugünlerde YouTube kanalında Türkiye aleyhine yaptığı yayınlarla biliniyor. Türkiye’nin başarılarına gölge düşürmek isteyen Güven, SİHA’ları geliştiren Selçuk Bayraktar ve Baykar Savunma’yı hedef almıştı. Clickbait başlıklı ve komplo teorileriyle bezenmiş videolarıyla popülerliğe ulaşan Güven, muhalif isimler tarafından da destekleniyor. Sözcü grubuna ait Korkusuz gazetesinin yazarı Memduh Bayraktaroğlu, Güven’i öve öve bitirememişti. Güven’in, FETÖ’cü olmasının umrunda olmadığını dile getiren Bayraktaroğlu, şu ifadeleri kullanmıştı:

“Güven verici bir gazeteci. Bir gazetecilik cevheri ya. Ben çok tutuyorum onu. Bana ne ya sürgünmüş de kaçakmış da yargılanmış da falan. Bana ne ya. Ben adamın yaptığı işe bakıyorum. İyi iş çıkarıyor. Müthiş gazetecilik yapıyor.”

Bizdeki muhaliflerin gazeteciliğine methiyeler düzdüğü Güven’in aslında ne olduğunu örgütün Uzakdoğu imamı Hüseyin Kara itiraf etmişti. Kara, örgütün tetikçisi konumundaki sözde gazeteciler hakkında şu ifadeleri kullanmıştı:

“Bizim arkadaşlarımıza gazeteci demiyorum zaten. Hasbelkader demişiz ki; ‘Sen televizyonda şu işi yap’, ötekine demişiz ki ‘Sen de şu işi yap’. Bunlar gazeteci değil. Gazetecilik okusalar bile bunlar hizmetin (FETÖ’nün) insanlarıdır.”

FETÖ tetikçisi Cevheri Güven kimdir? yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

FETÖ’nün kaset kumpası davasında sanıklara ceza yağdı

Davanın mütalaasında, Deniz Baykal ve bazı MHP’lilerin özel hayatlarına ilişkin görüntülerin FETÖ‘nün faaliyeti kapsamında teknik takip ve izleme çalışmalarıyla elde edildiği, daha sonra siyasi sonuçlar kazanma amacıyla internette yayınlandığı kaydedildi. Tutuklu ve tutuksuz sanıkların katıldığı davada, sanıkların son savunmalarının alınmasının ardından mahkemeye başkanlık eden Mehmet Tokyürek hükmü okudu.

Suç işlenen tarihte Emniyet Genel Müdürlüğü (EGM) İstihbarat Daire Başkanlığı’nda şube müdürü olarak görev yapan Gürsel Aktepe;

‘siyasal hakların kullanılmasını engellemek’, ‘konut dokunulmazlığını ihlal’, ‘kişisel verilerin hukuka aykırı olarak ele geçirilmesi’ ve ‘özel hayatın gizliliğini ihlal’ suçlarından 72 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldı.

Ankara Emniyet Müdürlüğünde istihbarattan sorumlu eski Müdür Yardımcısı Hami Güney’e;

‘özel hayatın gizliliğini ihlal’, ‘konut dokunulmazlığını ihlal’, ‘kişisel verilerin hukuka aykırı olarak ele geçirilmesi’ suçlarından 9 yıl 6 ay hapis cezası verildi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Başbakanlığı döneminde çalışma ofisine ‘böcek’ olarak adlandırılan dinleme cihazı koyduğu belirlenen İlker Usta 81 yıl, Sedat Zavar ise 92 yıl 10 ay hapis cezası aldı.

Görüntüleri yayınlayan sanık 21 yıl hapis cezası aldı

Deniz Baykal‘ın görüntülerini yayınlamakla suçlanan gazeteci Yener Dönmez’in, ‘silahlı terör örgütüne üye olma’, ‘kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirme ve yayma’, ‘özel hayatın gizliliğini ihlal’ suçlarından 21 yıl,

Sanık Fatih Ünen’in eski CHP Genel Başkanı Baykal’a yönelik eylemleri nedeniyle, ‘silahlı terör örgütüne üye olmak’, ‘özel hayatın gizliliğini ihlal’ ve ‘kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirmesi’ suçlarından 13 yıl hapis ile cezalandırılmasına hükmedildi.

Dönmez ve Ünen hakkında yakalama kararı verildi.

Tutuksuz yargılanan sanıklardan 14’ü hakkında duruşmanın ardından tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkartıldı.

Eski Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Başkanı Ramazan Akyürek ile Ali Fuat Yılmazer’e bazı suçlardan başka mahkemelerde ceza almaları nedeniyle ret kararı verildi. Bu sanıklar yönünden bazı suçlara ilişkin ise zaman aşımı sebebiyle düşme kararı çıkartıldı. Akyürek ve Yılmazer’in, bu dava kapsamında atılı suçlardan ceza almadığı kaydedildi.

120 sanık hakkında 92 yıla kadar hapis cezası

FETÖ‘nün kaset kumpası davasında yargılanan diğer sanıklara, 6 yıl 3 ay ile 92 yıl 10 ay arasında değişen sürelerde hapis cezası verildi.

O sanıklar:

Abdülhalim Sönmez, Ali İhsan Tezcan, Arif Tuncal, Cebrail Cıcık, Davut Ersoy, Emrah Kanmaz, Erhan Sazil, Gürsel Gündüz, Hakan Kırdağ, Hayati Başdağ, İzzet Yılmaz, Mustafa Alptekin, Mustafa Süngü, Mustafa Tokmak, Nurettin Sağdaş, Ömer Demir, Sinan Altıparmak, Şaban Albayrak, Süleyman Bağlan, Tolga Güzeltaş, Yusuf Dağdelen, Şahin Çelik, Osman Oktay Ilıcan, Erol Demirhan, Ersin Erdin, Fatih Taşpınar, Mehmet Demirbilek, Fatih Ünen, Rüstem Atik, Yener Dönmez, Sinan Akkaya, Okan Aytekin, Cengiz Söğüz, Ahmet Yılmaz Ekiz, Akif Buyrukoğlu, Fatih Aydın, Murat Yöney, Latif Harun Pişkin, İlker Usta, Ertan Aslan, Sedat Zavar, Gürsel Aktepe, Hami Güney, Yiğit Uyar

KAYNAK: TRT HABER

FETÖ’nün kaset kumpası davasında hesap vakti yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Parlamenter sisteme geçiş vaadini Muharrem İnce’den dinleyelim 

Muhalefet partileri 2 yıldır Türk halkının karşısına “parlamenter sisteme geçiş” dışında bir vaat ile gelmedi. Nitekim, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu bu yazının kaleme alındığı 23 Nisan 2022’de aynı vaadi tekrarladı. Kılıçdaroğlu TBMM özel oturumunda şu açıklamayı yaptı ” Tek adam rejimini dünyaya örnek olacak şekilde demokrasinin sınırları içinde ve sandık yoluyla ortadan kaldıracağız. 100 yıl öncesinden aldığımız ilhamla güçlendirilen ve tüm vesayetleri reddeden bir parlamenter sistemin çalışmalarına başlamış olacağız.” Kılıçdaroğlu neredeyse her ay “parlamenter sisteme geçiş” vaadi veriyor. Peki, Kılıçdaroğlu çok eleştirdiği ve tüm kötülüklerin anası olarak tanımladığı “tek adam rejimi”nden gerçekten rahatsız mı?  Bu sorunun cevabını bulmak için Cumhuriyet Halk Partisi’nin 2018 yılında Cumhurbaşkanlığına aday gösterdiği ve CHP’den 3 milyon 987 bin 962 daha fazla oy alan Muharrem İnce’nin durumuna bakmak yeterli olacaktır. İnce 24 Haziran 2018 seçimlerinde ikinci olmasına rağmen, Kemal Kılıçdaroğlu ekibi tarafından sistematik bir şekilde partiden uzaklaştırıldı. Partide olağanüstü kongre yapmasının önüne geçildi.

Cumhurbaşkanı adaylığından hainliğe 

Muharrem İnce’nin topladığı 600’den fazla delege oyunu geçersiz sayan Cumhuriyet Halk Partisi, İnce ve ekibinin partiden ayrılmasının önünü açtı. Bununla yetinmeyerek başta Genel Başkan Yardımcısı Tuncay Özkan aracılığı ile Muharrem İnce’nin “24 Haziran seçim gecesi sarhoş olduğu için halkın karşısına çıkmadığı” iddiasını yaydı. 2018 yılında CHP seçmenin gözünde Türkiye’ye çağ atlatacak lider olarak pazarlanan Muharrem İnce bugün parti seçmeninin gözünde neredeyse bir hain konumuna düşürüldü.

Kılıçdaroğlu parlamenter sisteme geçer mi?

Muharrem İnce örnekliği Kemal Kılıçdaroğlu’nun tek vukuatı da değil üstelik. Kılıçdaroğlu, Deniz Baykal‘ın bir kaset kumpası ile devrilmesi sonrasında başta Baykal ekibini ardından da parti içinde kendisine rakip olabilecek tüm klikleri partiden uzaklaştırdı. 2020 yılındaki parti kongresine tek aday olarak giden ve geçerli oyların tamamını alan Kılıçdaroğlu partisinin 2022 kongresini ise gerçekleştirmeyerek erteledi.  Bugün kendi seçmenine bile “paşa paşa gidip oy vereceksiniz” sözleriyle “posta” koyan bir parti lideri olan Kemal Kılıçdaroğlu’nun parlamenter sisteme geçiş vaadi gerçeklikten uzak görünmektedir.

Orhan Aydın

Parlamenter sisteme geçiş mi dediniz? yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

“Kaçmaktan vazgeçip İstanbul’a dönüyorduk”

Yunanistan’a kaçmak üzereyken yakalanan iki polisin, kamuoyunda VIP dinleme ve kaset kumpası olarak bilinen davaların sanıkları olduğu ortaya çıkması sonrası, sanıkların ifadelerinin alınmasına başlandı. Davaya bakan Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından ifadeleri SEGBİS ile alınan şahıslara savunmalarını yapmaları için süre verildi. VIP dinleme davası kapsamında 1.5 yıl tutuklu yargılandığını ifade eden sanık Abdullah Ataş, şunları belirtti:

“Gitmeye karar verdim. Kerhen yaptım, yani içimden gelmeyerek yaptım. Kaçakçılar İpsala’ya yaklaştığımızda fazladan para istedi. Güven vermediklerini anladığım anda vazgeçtim. Şoföre dedik ki:

‘Biz bu işten vazgeçtik, sen arabayı döndür, biz İstanbul’a dönmek istiyoruz.’

İstanbul’a giderken polis yolumuzu kesti.”

Sanık Musab Soyak ise savunmasında, “Kaçmaktan vazgeçip İstanbul’a dönüyorduk” ifadelerini kullandı. Sanıklar, çıkartıldıkları mahkemece tutuklandı.

Kaset kumpası ve VIP dinleme davalarının sanıkları

VIP dinleme davası kapsamında yargılanan sanıklardan Abdullah Ataş 15 yıl, Musab Soyak ise 12 yıl 9 ay hapis cezası aldı. Davanın Yargıtay aşamasında bulunduğu ifade edildi. Ataş ve Soyak’ın aynı zamanda, eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ve MHP yöneticilerine yönelik kaset kumpası davasının da sanıkları arasında yer aldığı kaydedildi. Soyak’ın eski MHP Ankara Milletvekili Bekir Aksoy’un evinin lambalarına böcek yerleştirdiği, Ataş’ın da Baykal’a ait görüntüleri internet üzerinden yayınlamadan önce izleyen kişi olduğu iddia ediliyor.

KAYNAK: HÜRRİYET

Kaset kumpası davasının sanıkları kaçarken yakalandı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

CHP’nin kaset merakı 20 bin dolarına mâl olmuş. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın bir kaset kumpası sonrası devrilmesinin ardından açıklanan bir iddia ana muhalefet partisinin kaset merakının bir türlü sona ermediğini gösteriyor. İddiaları dile getiren isimse Deniz Baykal’ın Genel Başkanlığı döneminde CHP Parti Meclisi Üyesi olan daha sonra istifa ederek AK Parti’ye katılan Ağrı Büyükşehir Belediye Başkanı Savcı Sayan. Savcı Sayan’ın açıklamalara göre CHP’nin kaset merakının konusu ise bu kez Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan olmuş. Savcı Sayan, İran’dan gelen bir bilgi sonrası CHP’li milletvekillerinin parti kasasından 10 bin dolar alarak İran’a geçtiklerini, ardından bir 10 bin dolar daha alarak İranlı kişiye verildiğini açıkladı. CHP heyeti ödediği paraya rağmen eli boş dönmüş.

CHP’nin kaset iştahı ellerinde patlamış

CHP’nin kaset peşine düşmesine neden olan olaysa, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın Atatürk heykelini tekmelediği iddiası. Savcı Sayan İran’dan gelen bir telefon sonrası iki CHP’li milletvekilinin parti kasasından 10 bin dolar alarak İran’a gittiğini açıkladı. İran’da kaset sahibi olduğunu iddia eden kişiye gene parti kasasından bir 10 bin dolar daha ödeyen CHP’li ikili, dolandırıcının  “PKK geldiğinizi haber aldı, peşinize düştü” açıklaması sonrası, CHP Ağrı teşkilatının yardımıyla İran’dan kaçıyor.

Ağrı Büyükşehir Belediye Başkanı Savcı Sayan’ın açıklamalarındaki isimlerin peşine düşen Hürriyet gazetesinden Abdulkadir Selvi oldu. Bugün Hürriyet gazetesinde yazdığı köşe yazısında Ağrı Büyükşehir Belediye Başkanı Savcı Sayan’ın iddialarını hatırlatan Selvi, Sayan’ın açıklamadığı CHP’li Milletvekillerin isimlerini de söyledi: Bayram Meral ve Halil Tiryaki. İki isimle konuşup bu iddiaları sorduğunu belirten Selvi’ye göre CHP’li isimlerin açıklamaları iddiaları doğrular nitelikte. “İran’a gittik ama mesele neydi tam hatırlamıyoruz.”

Bayram Meral kimdir?

CHP’nin kaset meraklısı milletvekillerinden biri olan Bayram Meral ismini 28 Şubat Darbe sürecinin sivil ayağındaki önemli isimlerden biriydi. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği, İşveren Sendikaları Konfederasyonu, DİSK, Türkiye Esnaf Konfederasyonu ile başkanı olduğu Türk-İş’in ortaklaşa kurdukları inisiyatif ile darbe sürecine açık destek verdi. O zamanların en meşhur sözlerinden biri olan “Yobazlar İran’a” sözünün Bayram Meral’de karşılık bulması dikkatlerden kaçmadı.

CHP’nin kaset merakı dolandırıcılara yaramış yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) eski Genel Başkanı Deniz Baykal ile bazı eski Milliyetçi Halk Partisi (MHP) yöneticilerinin özel hayatlarına ilişkin görüntülerin kaset kumpası ile internet üzerinden yayımlanmasıyla ilgili davanın görülmesine devam edildi. Fethullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) elebaşı Fethullah Gülen ile beraber 170 sanığın yargılandığı davanın duruşması Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapıldı. Sincan Ceza ve İnfaz Kurumları Kampüsündeki salonda görülen duruşmaya tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile tarafların avukatları katılım sağladı. FETÖ’nün kaset kumpası davasında yargılanan sanıklardan eski İstihbarat Daire Başkanı Ömer Altıparmak, Yurt Atayün, Adem Çağlar, Ali Osman Kayan ve Sinan Altıparmak esas hakkındaki savunmalarını yaparak, üzerine atılı suçları reddetti.

Ömer Altıparmak suçlamaları kabul etmedi

Eski İstihbarat Daire Başkanı Ömer Altıparmak, dosya kapsamında “silahlı terör örgütü yöneticisi olmak”, “özel hayatın gizliliğini ihlal”, “konut dokunulmazlığını ihlal” ve “siyasi hakların kullanılmasını engelleme” gibi suçlardan yargılanıyor. Meslek hayatının tamamında istihbarat ve terör bürolarında çalıştığını, ömrünün büyük bölümünü terörle mücadele içinde geçirdiğini söyleyen Altıparmak, silahlı terör örgütü yöneticiliği suçunu asla kabul etmediğini dile getirdi. Hakkındaki suçlamaların usulsüz toplanan, dayanaktan yoksun delillere dayandığını öne süren Altıparmak, Emniyet Genel Müdürlüğü (EGM) İstihbarat Daire Başkanlığı görevini yasalara uygun şekilde yaptığını söyleyerek kendisini savundu.

“Gürsel Aktepe’nin ifadesi işkence altında verildi”

Altıparmak, sanık Gürsel Aktepe’nin, kendisi hakkında “FETÖ ile irtibatı olduğu” yönündeki ifadenin gerçeği yansıtmadığını iddia ederek bu ifadenin işkence altında verildiğini ileri sürdü. Aktepe’nin daha sonra beyanlarından vazgeçtiğini söyledi. Örgütün şifreli mesajlaşma uygulaması olan ByLock’u kullandığı yönündeki tespitleri kabul etmeyen Altıparmak, uygulamanın bulunduğu hatları 2004’ten 2016 yılına kadar kullandığını ancak bu telefonlara uygulamayı yüklemediğini belirtti.

Altıparmak, Osman Karakuş ve Tuncay Delibaş ile telefon görüşmeleri hakkındaki iddialara ise cevap olarak, Karakuş ile emniyet genel müdür yardımcısı olması nedeniyle görüştüğünü, Delibaş’ın ise şeker hastası eşinin doktoru olduğu şeklinde konuştu. Evindeki aramada bulunan not kağıdının ise kendisine ait olmadığını iddia etti.

Müşteki İhsan Barutçu’nun dinlenilmesine dair faaliyetler sırasında Ankara’da bulunmadığını, İçişleri Bakanı ile seçim güvenliği çalışmaları yapmak için geçici görevde olduğunu söyleyen Altıparmak, müşteki Deniz Baykal‘a yönelik faaliyetlerle ilgisinin olmadığını öne sürdü.

Dinleme olaylarında aktif bir görevim yok

Sanık Yurt Atayün de hakkındaki suçlamaları reddetti. Hakkındaki FETÖ üyeliği suçlamasını reddeden Atayün, örgüt üyesi olduğuna dair herhangi bir delil bulunmadığını ileri sürdü. Deniz Baykal’a yönelik faaliyetlerle ilgili kendisine iddianamede herhangi bir suçlama yapılmadığını söyledi. Yusuf Ziya Yağmur’a yönelik dinlemede aktif bir görevinin olmadığını öne sürdü. Hakkında sahte belge ile delil üretildiğini söyleyen Atayün, beraatini istedi.

Sanıklardan Adem Çağlar ise, 17-25 Aralık sürecinden önce FETÖ’nün dini faaliyetlerine katılım sağladığını, bu dönemde örgütü yalnızca dini bir oluşum olarak gördüğünü ifade etti. Ancak 17-25 Aralık sürecinden sonra örgütün amacının farklı olduğunu anladığını belirten Çağlar;

“Bir kişinin örgüt mensubu sayılması için örgütün amaç ve faaliyetlerini benimseyip iradesiyle örgütün faaliyetlerine katılması gerekir. Benim böyle bir durumum söz konusu olmadı. Ben 17-25 Aralık’tan sonra örgütle irtibatımı kestim. Bu dönemde ismini Ali olarak bildiğim bir örgüt mensubu beni ziyaret ederek görev yeri değiştirilen polis memurlarının idareye dava açtığını söyledi, benim de dava açmamı istedi. Bu talebi reddettim. Yine ismini Rıfat olarak bildiğim bir örgüt mensubu da Bank Asya’ya para yatırmamı istedi. Örgütten gelen bu talebi de reddederek örgüte karşı bir duruş sergiledim. Örgütün amaç ve faaliyetlerini asla benimsemedim. Örgüte kurduğum sempati asla üyelik boyutuna ulaşmadı.” şeklinde konuştu.

“Örgütün gerçek yüzünü 17-25 Aralık’tan sonra gördüm”

Bilerek ya da isteyerek hiçbir dinleme faaliyeti içinde yer almadığını iddia eden Çağlar, ByLock kullandığı yönündeki iddiaları da kabul etmedi.

Sanık Ali Osman Kayan ise, Deniz Baykal ve MHP’li yöneticileri dinlediğine dair hakkında delil olmadığını ileri sürdü. Sanık Sinan Altıparmak, etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak için itirafçı olduğunu ve daha önce verdiği ifadeleri tekrarladığını söyledi. Örgütle polis okulunda tanıştığını söyleyen Altıparmak, örgütü dini bir cemaat sandığını belirtti. Altıparmak, örgütün kendisini istihbarat şubeye yönlendirdiğini, 17-25 Aralık sonrasında gerçek yüzünü gördüğü FETÖ ile irtibatını kestiğini ve sohbetlere katılmadığını iddia etti. Sivas’a tayin olduktan sonra örgüt mensubu bir kişinin kendisini ziyaret ettiğini ifade eden Altıparmak, bu kişinin telefonuna ByLock yüklediğini, ardından kendisinin bu programı sildiği şeklinde açıklama yaptı.

Sanık beyanlarının dinlenmesinin ardından mahkeme, duruşmayı 12 Ekim’e erteledi.

KAYNAK: FETÖ GERÇEKLERİ

FETÖ’nün kaset kumpası davasına devam edildi yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

“Sayın Genel Başkanımız, adayımız, Cumhurbaşkanı adayımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun sevgi ve saygılarını iletiyorum. Hepinize saygılar sunuyorum.” CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kuşoğlu’nun dün partisinin Çankaya ilçe binası açılışında yaptığı bu açıklama gözleri Kılıçdaroğlu’na çevirdi. Uzun zamandır Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olacağının sinyallerini veren CHP Genel Başkanı partisinin resmi adayı mı olacak? Kılıçdaroğlu adaylık için siyaset kulislerini hareketlendirirken sosyal medyada gösterilen tepki hesapları suya düşürebilir. CHP’li kullanıcılar, Kılıçdaroğlu’na aday olma baskısı yapmaya başladı. CHP’nin etkili isimlerden eski Kültür Bakanı ve Birgün gazetesi yazarı Fikri Sağlar, sosyal medya hesabından şunları yazdı: “Önümüzdeki seçimde muhalefet bir ortak adayda birleşerek işi 1. turda bitirmeli. Ancak genel başkanlar aday olursa, birleşme sağlanamaz, parçalı muhalefet Erdoğan’ın yolunu açar, 2. turu dahi zora sokar. Genel başkanlar özveri gösterip aday olmamalı. Geleceğimiz söz konusu!”

Kılıçdaroğlu adaylık sinyalini Emre Uslu’dan aldı

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olacağının izlenimini veren Kılıçdaroğlu, daha önce yerine başkasını aday gösterdiği için eleştirilerin hedefi oluyordu. Deniz Baykal’a yönelik kaset kumpası sonrası şaibeli bir şekilde CHP Genel Başkanı olan Kemal Kılıçdaroğlu, girdiği bütün seçimleri kaybettiği halde koltuğunu bırakmamasıyla eleştiriliyordu. Cumhurbaşkanının halk tarafından seçildiği son iki seçimde önce çatı adayı olarak Ekmeleddin İhsanoğlu’nu sonra da Muharrem İnce’yi aday olarak göstermişti. Muharrem İnce seçimler sonrası CHP’de Genel Başkanlık için mücadele etmiş ancak partiden tasfiye edilmişti. Kılıçdaroğlu ilk kez partide kendisinden başka cumhurbaşkanı adayları öne çıkartılmışken, aday olacağını ilan etti.

Fetullahçı Terör Örgütü’nün yurt dışındaki firari tetikçilerinden Emre Uslu, Aralık 2020’de yaptığı açıklamada ABD’de Başkanlık seçimlerini kazanan Joe Biden’ın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı devirmek için harekete geçtiğini, kafasındaki lider adayının da Kemal Kılıçdaroğlu olduğunu açıklamıştı. Firari terörist Uslu, Biden’ın bu planı için Avrupalı liderlerle de anlaştığını, planın finansmanının ise Birleşik Arap Emirlikleri tarafından sağlanacağını iddia etmişti.

Abdullah Gül ne olacak?

2018 yılındaki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Abdullah Gül’ü aday göstermek için özel çaba sarf eden Kemal Kılıçdaroğlu amacına ulaşamamış ve Muharrem İnce’yi aday göstermek zorunda kalmıştı. Abdullah Gül’ü 2023 seçimlerinde de aday göstermek isteyen Kılıçdaroğlu bu fikrinden vazgeçmişe benziyor.

Kılıçdaroğlu adaylık için tabanını ikna edebilecek mi? yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

FETÖ’nün kaset kumpası davasında itirafçı olan eski sanık terör örgütünün ihanetlerini tek tek anlattı. Etkin pişmanlıktan yararlanmak için başvurarak ifade vermek istediğini açıklayan eski Ankara İstihbarat Şubesi’nde görevli polis Yiğit Uyar, Fetullahçı Terör Örgütü’nün aynı zamanda nasıl bir casusluk şebekesini olduğunu da bir kez daha ortaya çıkardı. Yiğit Uyar’ın itiraflarına göre Fetullahçı Terör Örgütü Abdullah Gül döneminde Cumhurbaşkanlığı makamını dinletti. FETÖ’nün aynı zamanda o dönem başbakan olan Recep Tayyip Erdoğan’ı aylarca yasadışı bir şekilde dinlediğini aktardı. Kaset kumpasıyla CHP Genel Başkanlığını bırakmak zorunda kalan Deniz Baykal’ın ve MHP’ye kurulan kaset kumpasının davasının savcılık mütalaasında yer alan ifadelerin ayrıntıları Hürriyet gazetesinde yer aldı.

Casusluk kayıtları USB ile gelmiş

FETÖ üyesi itirafçı Yiğit Uyar Ankara İstihbaratı’nda görevli olduğu dönem hem Abdullah Gül hem de Recep Tayyip Erdoğan’a ait ses kayıtlarını bizzat çözdüğünü açıkladı.  İstihbarat Daire Başkanlığı ile Ankara ve İstanbul İstihbarat şube müdürlüklerinde görev alanların da bulunduğu 170 sanıklı davanın savcılık mütalaasında FETÖ’nün kirli yüzü oldukça çarpıcı biçimde yer aldı. FETÖ üyesi sanıkların yaptıkları yasa dışı dinlemeler ve kaset kumpasları detaylarıyla aktarıldı.

Savcılık mütalaasında yer alan Uyar’ın ifadesinde, Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanlığı yaptığı dönemde Bedri Ünal’ın (Ankara İstihbarat Büro Amiri) kendisine USB flash bellekte ses kayıtlarını getirip çözmesini emrettiği yer aldı. FETÖ üyesi Uyar kayıtların çözümünü yaptığında sesin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e ait olduğunu anladığını açıkladı. Üç ay boyunca kendisine gelen USB’lerdeki ses kayıtlarının çözümünü yaparak teslim ettiğini açıkladı.

İtirafçı Başbakan Erdoğan’ın 30 konuşmasının çözümünü yapmış

Savcılık mütalaasında detaylı itiraflarına yer verilen FETÖ üyesi Uyar’ın ifadelerine göre 2012 yılında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın yasa dışı dinlemeleri de çözülmeye başlandı. Ertan Aslan isimli komiser aracılığı ile iki ay boyunca parça parça flash bellek ile gelen ses kayıtları dönemin başbakanı Tayyip Erdoğan’a ait olduğunu anladığını söyledi. Erdoğan’ın görüşmeleri iki ay boyunca parça parça kendisine getirildi.

Sanık Uyar’ın ifadesine göre  FETÖ üyeleri konuşmalarda Yasin el Kadı isminin geçip geçmediğine özelllikle dikkat edilmesi gerektiği talimatı vermiş. Ayrıca Suudi Arabistan ile yapılan görüşmelerin de FETÖ’nün özel inceleme istediği itirafçının ifadelerinde yer aldı.

Savcılık mütalaasında sanık FETÖ üyelerinin katıldığı diğer casusluk faaliyetleri şunlar

• Dönemin Ankara Valisi Kemal Önal’ın evine kamera yerleştirilmesi,
• Eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’a ait gizli görüntülerin çekilmesi,
• Eski İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın dinlenilmesi,
• 2011 yılında MGK’ya ait toplantının dinlenilmesine ilişkin seslerin çözümü,
• Eski MHP genel başkan yardımcılarına ilişkin kaset kumpasına ilişkin görüntülerin çekilmesi.

FETÖ’nün casusluk faaliyetleri itiraf edildi yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza ve İnfaz Kurumları Kampüsü’ndeki salonda görülen duruşmada hüküm açıklandı.

Mahkeme Başkanı Selfet Giray, girişim gecesi Akıncı Üssü’nde bulunduğu belirlenen örgütün sözde sivil imamları Kemal Batmaz, Hakan Çiçek, Harun Biniş ve Nurettin Oruç’un “anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs”, “Cumhurbaşkanı’na suikast” ve “kasten öldürme” suçlarından 79’ar kez ağırlaştırılmış müebbet hapse çarptırıldığını bildirdi.

Örgüt elebaşı Fetullah Gülen’in talimatının ardından aylar süren hazırlık sonunda ortaya konulan darbe planını uygulamak için sivil imamlar Adil Öksüz, Kemal Batmaz, Hakan Çiçek, Nurettin Oruç ve Harun Biniş, 15 Temmuz 2016’da Akıncı Üssü’nde darbe girişimini örgüt üyesi askerlerle yönetmişti.

19 sanığa 79 kez ağırlaştırılmış müebbet

Mahkeme Başkanı Selfet Giray’ın açıkladığı hükme göre, darbe girişimi gecesi Akıncı Üssü’nde bulunduğu belirlenen örgütün sözde sivil imamları Kemal Batmaz, Hakan Çiçek, Harun Biniş ve Nurettin Oruç ile

eski İncirlik 10. Tanker Üs Komutanı eski Tuğgeneral Bekir Ercan Van,

Hava Kuvvetleri Harekat Merkezini ele geçirmeye çalışan eski Tuğgeneral Kemal Mutlum,

eski Hava Kuvvetleri Komutanlığı Lojistik Başkanlığı Sistemler Daire Başkanı Tuğgeneral Recep Sami Özatak,

Hava Kuvvetleri İstihbarat Başkanlığının başında bulunan eski Tuğgeneral Aydemir Taşçı,

Hava Kuvvetleri Komutanlığı Genel Sekreteri eski Albay Veysel Kavak,

Hava Kuvvetleri Komutanlığı Genel Sekreter Yardımcısı eski Kurmay Albay Ali Durmuş,

dönemin 141’inci Filo Komutanı eski Yarbay Hakan Karakuş,

dönemin 143’üncü Filo Komutanı eski Binbaşı Mustafa Azimetli,

TBMM’yi bombalayan eski pilot Yarbay Hasan Hüsnü Balıkçı,

darbe girişiminde Ankara’da F-16 ile ilk uçuşu gerçekleştiren eski Binbaşı Mehmet Fatih Çavur,

dönemin 143’üncü Filo Harekat Subayı eski Binbaşı Ali Karabulut,

üssün Harekat Plan Subayı olan eski Binbaşı Murat Bicil,

TBMM, TÜRKSAT ve Polis Özel Harekât Dairesini bombalayan eski Pilot Yüzbaşı Hüseyin Türk,

F-16’lara bombalama talimatlarını ileten eski Yüzbaşılar Mustafa Mete Kaygusuz ve Ahmet Tosun “anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs”, “Cumhurbaşkanına suikast” ve 77 kişinin şehit edilmesine ilişkin toplam 79’ar kez ağırlaştırılmış müebbet hapse çarptırıldı.

Diğer suçlardan 3 bin 901 yıla mahkûm oldular

Bu sanıkların tamamı, 198 kişiye ilişkin “kasten öldürmeye teşebbüs”, 22 kişiye yönelik “kişiyi hürriyetinden yoksun kılma” ve bir kişiye yönelik “kişiyi hürriyetinden yoksun kılmaya teşebbüs” suçlarından da toplam 3 bin 901 yıl 6’şar ay hapis cezasına mahkûm edildi.

FETÖ elebaşı Fetullah Gülen ile Adil Öksüz’ün dosyaları ayrıldı

Mahkeme, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen, darbe girişimi gecesi Akıncı Üssü’nde bulunduğu belirlenen sivil imam Adil Öksüz ile Serkan Aydın, Ahmet Sürmen, Halit Çetin ve Fatih Arık’ın dosyalarının ayrılmasına karar verdi.

Üst sınırdan ceza veren mahkeme, sanıklar hakkında takdir indirimi uygulamadı.

“Ağırlaştırılmış müebbet hapis” cezasına çarptırılan sanıklar arasında, 15 Temmuz akşamı Ankara semalarında alçaktan uçuş yapan ve kritik kamu kurumlarını bombalayarak 68 kişiyi şehit eden pilotlar da yer aldı.

Polis Özel Harekât Başkanlığına düzenlediği bombalı saldırıyla biri imam diğerleri polis 43 kişiyi şehit eden, ardından TBMM ve TÜRKSAT’ı da bombalayan eski Pilot Yüzbaşı Hüseyin Türk, “yönetici sıfatıyla” bütün eylemlerden sorumlu tutularak, 79 kez ağırlaştırılmış müebbet ve farklı suçlardan 3 bin 901 yıl 6 ay hapse çarptırıldı.

TBMM’yi bombalayan eski Pilot Yarbay Hasan Hüsnü Balıkçı ile Gölbaşı’ndaki Polis Havacılık Dairesi Başkanlığının hatasız bir şekilde vurulması için lazerle işaretleyen eski pilot Binbaşı Mustafa Azimetli de aynı suçlardan 79’ar kez ağırlaştırılmış müebbet ile 3 bin 901 yıl 6’şar ay hapis cezasına mahkûm edildi.

Hüseyin Türk ile aynı uçakla Polis Özel Harekât Başkanlığını bombalayan eski Pilot Yüzbaşı Uğur Uzunoğlu da “44 kişiyi kasten öldürme”, “anayasal düzeni ihlale teşebbüs” ve “kasten öldürmeye teşebbüs” suçlarından 45 kez ağırlaştırılmış müebbet ve 1170 yıl hapisle cezalandırıldı.

Cumhurbaşkanlığı Külliyesi Kavşağı’nı bombalayarak 15 kişiyi şehit eden eski Pilot Üsteğmen Müslim Macit, 16 kez ağırlaştırılmış müebbet ve 283 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı.

Emniyet Genel Müdürlüğü Havacılık Dairesi Başkanlığında 7 polisi şehit eden eski Pilotlar Yüzbaşı Ertan Koral ve üsteğmen Mehmet Çetin Kaplan’a da “kasten öldürme” ve “anayasal düzeni ihlale teşebbüs” suçlarından 8’er kez ağırlaştırılmış müebbet ve 90’ar yıl hapis cezası verildi. Kaplan ayrıca “kişiyi hürriyetinden yoksun kılma” suçundan 22 yıl 6 ay hapis cezası aldı.

Farklı zamanlarda Ankara Emniyet Müdürlüğünü bombalayarak 2 kişiyi şehit eden eski pilotlar Yüzbaşı İlhami Aygül, üsteğmenler Mehmet Yurdakul ve Mustafa Özkan’a 3’er kez “ağırlaştırılmış müebbet hapis” ve “kasten öldürmeye teşebbüs” suçundan 648’er yıl hapis cezası verildi.

Üst sınırdan ceza veren mahkeme heyeti, sanıklar hakkında takdir indirimi uygulamadı.

Hüseyin Türk ile aynı uçakla Polis Özel Harekat Başkanlığını bombalayan eski pilot yüzbaşı Uğur Uzunoğlu 45 kez ağırlaştırılmış müebbet ve 1170 yıl, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi Kavşağı’nı bombalayarak 15 kişiyi şehit eden eski pilot üsteğmen Müslim Macit 16 kez ağırlaştırılmış müebbet ve 283 yıl 6 ay, Emniyet Genel Müdürlüğü Havacılık Dairesi Başkanlığında 7 polisi şehit eden eski pilotlar yüzbaşı Ertan Koral ve üsteğmen Mehmet Çetin Kaplan’a 8’er kez ağırlaştırılmış müebbet ve 90’ar yıl hapis cezası verildi. Kaplan, ayrıca “kişiyi hürriyetinden yoksun kılma” suçundan 22 yıl 6 ay hapis cezası aldı.

Ankara Emniyet Müdürlüğünü bombalayarak 2 kişiyi şehit eden eski Pilotlar Yüzbaşı İlhami Aygül, üsteğmenler Mehmet Yurdakul ve Mustafa Özkan’a 3’er kez “ağırlaştırılmış müebbet hapis” ve “kasten öldürmeye teşebbüs” suçundan 648’er yıl hapis cezası verildi.

Üst sınırdan ceza veren mahkeme heyeti, sanıklar hakkında takdir indirimi uygulamadı.

26 sanık birden fazla ağırlaştırılmış müebbet aldı

Sanıklar Fatih Yarımbaş, Cengiz Atak, Efrail Saltabaş, Ümit Şeker, Mustafa Balcı, Erdoğan Durgun, Kağan Polat, Özay Cödel, Ferat Erten, Hamdi Çıplak, Yücel Özcan, Erdinç Kurt, İrfan Altuntaş, Mutlu Ferik, Ahmet Çamoğlu, Murat Kale, Abdullah Demir, Murat Tekin, Emre Karaarslan, Süleyman Mert’e, “anayasal düzeni ihlale teşebbüs” suçundan 1’er kez, “nitelikli kasten öldürme” suçundan ise 8’er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verildi. Bu sanıklar, “nitelikli kasten öldürmeye teşebbüs” suçundan ise 1548’er yıl hapis cezasına çarptırıldı. Ayrıca Yarımbaş’a, “kişiyi hürriyetinden yoksun bırakmaya teşebbüsten” 7 yıl 6 ay daha hapis verildi.

Akıncı Üssü nizamiyesinde darbeye direnen 9 kişiyi şehit eden sanık eski Albay Ali Erarslan, “anayasal düzeni ihlale teşebbüs” suçundan 1, “kasten adam öldürmek” suçundan ise 9 olmak üzere toplam 10 kez ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkûm edildi. Eraslan, ayrıca 86 kişiyi “nitelikli kasten öldürmeye teşebbüs” suçundan da 1548 yıl hapis cezasına çarptırıldı.

Sanıklar Oğuz Alper Emrah ve İlker Hazinedar’a “anayasal düzeni ihlale teşebbüs” ve “Cumhurbaşkanına suikast teşebbüsü” suçlarından 2’şer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verildi.

Sanıklar Halil Burak Balcı, Mustafa Zelbey, Işın Ceylan, “anayasal düzeni ihlale teşebbüs” ve “kasten adam öldürme” suçlarından 2’şer kez ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkûm edildi.

Bir kez ağırlaştırılmış müebbet alanlar

Sanıklar İbrahim Gerboğa, Abdullah Erdoğan, Ferhat Keten, Ozan Turanlı, Selçuk Yavuz, Yunus Emre Hoşoğlu, Hüseyin Mermer, Orhan Kuzucu, Mustafa Avşar, Melih Albayrak, Fatih Kaya, Resul Metin, Mehmet Zahid Çelik, Ahmet Oğuzhan Yıldız, Kadir Saraç, Hüseyin Demiral, Mehmet Ali Taşkıran, Bünyamin Özbek, Hasan Saltan, Seyyit Hamza Taştan, Cemal Akyıldız, Erhan Baltacıoğlu, Engin Yetgin, Yaşar Keskin, Metin Bilgici, İdris Aksoy, Osman Doğan, Özcan Murat Doğan, Ahmet Özdemir, Ceyhan Karakurt, Selahattin Yorulmaz, Mustafa Konur, Yücel Canbolat, Adem Kırcı, Yavuz İstek, İbrahim Yozgat, Erdem Erdoğan, Fatih Şen, Aziz Ersel Emanet, Yıldıray Korkmaz, Gökhan Karabacak, Murat Fırat, Mevlüt Öncel, Mustafa Özel, Hasan Alp Koruyucu, Fatih Koçak, Aykut Gündüz, Muhammet Saka, Muhammet Kıvrak, Gökhan Maldar, Mehmet Fatih Özkan, Murat Karakuş, Mustafa Ertürk, Alparslan Şahin, Hüseyin Aslanbay, Yılmaz Bahar, Fatih Suçatı, Göksel Bayram, Yunus Dağcı, Ramazan Dede, Yücel Lökeşe, Sinan Turğan, Fatih Pancar, Zeki Güngör, Ali Murat Karakaş, Semih Özçelik, Hasan Çalmaz, Fatih Aydemir, Sezer Gülşen, Mesut Güney, Burak Kolukısa, Ali Uçar, Mustafa Kozak, Ömer Vurgun, Fatih Özcan, Köksal Demirtuğ, Abdüssamet Kara, Hamza Karaduran, Gökhan Gerboğa, Oğuz Haksal, Kenan Comart, Fatih Kahraman (Ahmet oğlu), Mehmet Veske, Yakup Yiğit, Mustafa Turgay, Şahin Karatekin, Abdurrahman Ökmen, Timurcan Ermiş, Murat Yılmaz, Oktay Esen, Halil Kumcu, Tuncer Nergiz, Ertuğrul Özdemir, Cumali Pusat, Bülent Kaya, Fatih Yapıcı, Murat Çakır (Fethi oğlu), Murat Çakır (Ahmet oğlu), Muratcan Işık, Nevzat Bilir, Burak Ceylan, Selahaddin Yıldız, Ersin Eryiğit, Ümit Erim, Burak Kuru, Mehmet Ceylan, Murat Çınar, Ömür Yongacı, Bircan Ermaya, Oğuz Kağan Ayran, Süleyman Ekşi, Uğur Akyılmaz, Eren Kaçgan, Celal Onat, Suat Fatih Karadağ, Abdullah Berşah Kül, Fatih Kahraman (Besim oğlu), Emin Albayrak, Ahmet Bahadır Özmen, Ömer Faruk Alp, Safa Sefer Güleroğlu, Ünsal Canboğa, Muhammed Süheyl Serdaroğlu, Melih Döner, Sinan Alvur, Sinan Öztürk, Taner Doğan, Yunus Kılıçaslan, Eyyüp Ergül, Mehmet Köse, Kadir Bekmez, Ali Rıza Eken, Mehmet Güngör, Mustafa Bağatur, Telat Aktaş, Mehmet Oruç, Sabahattin Tigu, Selim Hakan Taş, Özgür Ötkün, Engin Yüksel, Hasan Kepez, Halil İbrahim Güçlü, Mustafa Karadere, Samet Avşar, Onur Ünal, İbrahim Yılmaz, Coşkun Bardakçı, Enes Taştan, Nihat Çırakoğlu, Mehmet Feyzi Ünal, Furkan Öztürk, Mesut Aşkın, Özer Zeren, Hüseyin Polatçı, Kamil Çetin, Raşit Öksüz, Okan Ayday, İsmail Küçükberber, Yasin Tuncar, Zekeriya Kaleli, Şevket Aydemir, Şuayip Aksoy, Muhammet Osman Haktanır, Murat Yazıcı, Ekrem Malkoç, Kadir Okur, Emre Sakarya, Zeynel Abidin Öztürk, Emre Vurmaz, Faruk Solmaz, Hamza Beyret, Veli Karakuş, Mesut İleru, Mehmet Fatih Canal, Mehmet Özçete, İbrahim Halil Kaya, Fatih Koç, Osman Bekar, Günay Köroğlu, Berat Ölçer, Mehmet Kaya, Adem Emiroğlu, Mesut Bayar, Adem Çakır, Orçun Kuş, Eyüp Bahadır Pekince, Yavuz Çam, Ferdi Evcimik, Osman Yılmaz, Erhan Gazioğlu, Hasan Kargın, Hızır Özyuva, Fatih Akbulut, Devrim Ağırağaç, Bülent Toygar, Mesut Baytürk, Muhammet Emrah Kuzu, Recep Ünal, Volkan Boy, Osman Nuri Gür, Kemal Akçınar, Fikri Özgür, İlhan Karasu, Devrim Orhan, Ayhan Çatıkkaya, Mesut Yurtdan, Gökmen Tarhan, Tunahan Özarslan, Eyüp Has, Mustafa Aydın, Yunus Şahin, Mehmet İhsan Akça, Fatih Aslantaş, Mesut Açıkgöz, Halil İbrahim Özdemir, Eren Çalışkan, Ercan Dağhan, Ekrem Kandur, Mahmut Sil, Zübeyir Güler, Alper Kalın, Uğur Bozkurt, Murat Gümüş, Osman Sivlim, Ali Soylu, Hasan Baysar, Mehmet Cantürk, Ali Tiryaki, Tuğrul Fikret Duran, Harun Olgun, Onur Kahveci, Selim Tosun, Timur Özgen, Abdulbaki Ayday, İlhami Yıldız, Veli Bilgin, Ali Pehlivan ve Hüseyin Yılmaz “anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçundan 1’er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı.

46 sanığa müebbet hapis

Sanıklar Mert Keskin, Serdar Gülbaş, Ertuğrul Dinçer, Metin Çerkezoğlu, Caner Çamoğlu, Abdullah Özbekler, Adem Gül, Erkan Muzafferiyet, Fahri Yavuz, Muhammed Muzaffer Durmaz, İbrahim Koçak, Gökhan Yakut, İsmail Keskin, Habip Sarıahmetoğlu, Mustafa Erez, Merve Duğan, Lale Işık, Nazif Baysal, Buğra Baldan, Harun Nihat Aşık, Enes Coşkunçay, Ertuğrul Güven Birlik, Ahmet Sarıkaya, Feyyaz Karakaş, Can Kaya, Tahir Neşet Öncü, Aydın Nevzat Özkan, Mustafa Ertuğrul, Fahri Ünver, Ramazan Cingöz, Yavuz Selim Özberk, Bekir Dirmit, Celal Keçelioğlu, Bünyamin Bozkurt, Abdullah Can, Ahmet Tarık Kaya, Erkan Durmuş, Olgun Acuce, Mustafa İlleez, Mehmet Teoman Kalmaz, Ahmet Ufuk Yener, Murat Altay, Kübra Arpaguş, Sedat Koçyiğit, Yahya Baştan ve Mikail Tığcıoğlu ise “anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçundan birer kez müebbet hapse mahkum edildi.

Ağırlaştırılmış müebbet ve müebbet hapse çarptırılan sanıklardan bazılarına, ayrıca “kişiyi hürriyetinden yoksun kılma” suçundan da 7 yıl 6 ay ile 120 yıl arasında değişen hapis cezası veridi.

19 sanığa darbeye yardımdan ceza

Sanıklar Uluç Hüseyin Hançer, Raif Can Dursun, Ertuğrul Cihat Sungur, Yıldırım Kılıçarslan, Hakan Doğan ve Ali Mert Tüfekçi “anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüse yardım” suçundan 16 yıl 8’er ay, sanıklar Aydın Gündüz, Necip Yılmaz, Ferhat Akbulut, Harun Eraslan, Ercan Dursun, Abdullah Emre Sandık ve Emre Ateş aynı suçtan 16’şar yıl, Münir Işık, Mustafa Can Mengül, Zafer Güner, İbrahim Mesut Yılmaz ve Hamza Aras 13 yıl 4’er ay, Burak Deniz ise 12 yıl 6 ay hapse mahkum edildi.

Veli Bilgin ve Ali Pehlivan “Cumhurbaşkanına suikaste teşebbüse yardım” suçundan 16’şar yıl hapse mahkûm edilirken, Ertuğrul Cihat Sungur’un “kişiyi hürriyetinden yoksun kılma” suçundan 10 yıl hapisle cezalandırılması kararlaştırıldı.

Mustafa Altunay ve Fatih Arslan hakkındaki kamu davaları kesin hüküm nedeniyle reddedildi, “Cumhurbaşkanına suikast” suçundan yargılanan Hüseyin Yılmaz’ın ise beraatına hükmedildi.

“Silahlı terör örgütüne üyelikten” ceza alanlar

Mahkeme, sanıklardan 41’i hakkında “silahlı terör örgütüne üyelik” suçundan mahkûmiyet verdi.

Buna göre eski Eskişehir Muharip Hava Kuvveti Komutanlığı Kurmay Başkanı Tümgeneral Suat Murat Semiz, eski Konya 3. Ana Jet Üs Komutanı Tümgeneral Haluk Şahar ile Abdurrahman Arslan, Murat Bayrakçeken ve Uğur Buldu’nun, “silahlı terör örgütüne üyelik” suçundan 9’ar yıl hapsine karar verildi.

Sanıklar Ahmet Gökten, Cihan Cengiz, Enes Yeşilkütük, Halil İbrahim Yurdusev, Şükrü Ekmekci, Mustafa Gökhan Türer, Hasan Balcı, İsrafil Bedir, İbrahim Doğru, Ali Kahrıman, Muhammed Cihan Aydın, Serdar Nergiz, Ömer Dolay, Emre Durgunlu, Yunus Yalçın ve Nail Sarıaltın da aynı suçtan 7 yıl 6’şar ay hapisle cezalandırıldı.

Sanıklar Murat Yalçınel, Burak Öztürk, Cemal Tazesavaş, Dursun Pak, Hüseyin Arı, Salih Celil Çakıcı, Mahmut Açıkbaş, Mehmet Karakoç, Melih Yılmaz, Namık Karkaç, Özgüç Güneş, Rüştü Emre Sabancı, Hasan Hüseyin Cerrahoğlu, İbrahim Çalışkan, Samet Acar, Mehmet Afşar, Emine Gülşen Torunoğlu Aslan, İsmail Aslan, Yücel Topçu ve Metin Keleş ise 6 yıl 3’er ay hapse mahkûm edildi.

70 kişi beraat aldı

Mahkeme, esas hakkındaki mütalaada da beraati istenen 70 sanık hakkında beraata hükmetti. Söz konusu sanıklar şöyle:

“Cevdet Türkeli, Zayit Kasabalı, Muhammet Çağrı Şener, Abdullah Gençay, Adem Altuğ Acartürk, Ahmet Pala, Ahmet Taşhanlıoğlu, Aydın Uyan, Burcu Doğan, Burhan Yaranç, Caner Gökçeoğlu, Cumali Ünal, Eray Kızıltaş, Erdal Ertural, Erdem Bafralıoğlu, Erhan Balcı, Erkan Çoban, Eyüp Mert, Faruk Altınok, Faruk Yayabaş, Fatih Zeki Sungur, Ferdi Dal, Ferdi Öter, Fevzi Kılıç, Gökhan Gültekin Demir, Gürcan Coşkun, Hakan İlhan, Hakan Tayyare, Hasan Akın, Hüseyin Görgülü, Hüseyin Tanju Taşkıran, Abdullah Bingöl, İbrahim Yaman, İsmail Boyacı, İsmail Hakkı Özveren, Mahmut Tülüce, Reşat Bora, Mehmet Ateş, Mehmet Özkan Hanilçi, Mehmet Özkul, Mesut Üstüncan, Ahmet Cebel, Mikail Kaynak, Murat Taşar, Mustafa Özbek, Mustafa Şahin, Nuri Özcan, Orhan Kahraman, Ozan Gülertan, Raif Fakı, Ramazan Aytekin, Recep Baykal, Faruk Yusufoğlu, Selçuk Çetin, Selim Demir, Serhat Yıldırım Sayın, Serkan Alaca, Serkan Alkaç, Serkan Çalışkan, Sinan Sarı, Süleyman Zengin, Tuğrul Cılız, Tuncay Sarı, Ümit Özdemir, Ümit İnce, Yasin Çetin, Yasin Göbütoğlu, Yavuz Çevrük, Zafer Şinik ve Temel Karagöz.”

Gülen ve Adil Öksüz’ün dosyaları ayrıldı

Mahkeme, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen, Akıncı Üssü’nde darbeyi yöneten “sivil imam”lardan Adil Öksüz ile Serkan Aydın, Ahmet Sürmen, Halit Çetin ve Fatih Arık’ın dosyalarının ayrılmasını kararlaştırdı.

Öte yandan, kararın okunmasının ardından bazı sanıklar mahkeme heyetine tepki gösterirken, eski Albay Fatih Yarımbaş ise “Başkan görüşürüz seninle.” diyerek mahkeme başkanını tehdit etti.

FETÖ’nün darbeyi yöneten sivil imamları cezaevinde çürüyecek yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Türkiye’nin Akdeniz’deki Sevr dayatmasına karşı Libya’daki mücadelesi, bunun yanında İdlib’de rejim kaynaklı olarak gerilimin tırmandığı sırada ABD Savunma Bakanlığına (Pentagon) 1946’dan bu yana rapor hazırlayan RAND Corporation “Türkiye’nin Milliyetçi Rotası” isimli yeni bir rapor yayınladı. 278 sayfalık raporda TSK’daki tasfiyelere yönelik skandal ifadeler yer aldı.

Subaylar darbe yapabilir

Pentagon’un raportör kuruluşu, “Askerlerin hoşnutsuzluğu başka bir darbe girişimine yol açabilir” ifadesiyle orta dereceli subayların tasfiyelerden rahatsız olduğunu ve darbe yapabilecekleri tehdidini savurdu. Darbe tehdidinin gündeme taşındığı raporla birlikte bazı odaklar harekete geçti.

Meclis’i suçladı

İlker Başbuğ, İdlib kaynaklı tehditlerin en yüksek seviyeye çıktığı 29 Ocak tarihinde katıldığı canlı yayında operasyonel bir konuşma yaptı. Başbuğ, FETÖ’nün siyasi ayağı ile ilgili olarak Gazi Meclis’e iftira attı. Başbuğ, FETÖ ile en çok mücadele eden isimleri FETÖ’nün siyasi ayağı olmakla itham etti.

Toplumsal sorunlar çıkacak

İlker Başbuğ’un ardından Gezi olaylarını finanse eden isimlerden Ali Koç, bu kez Fenerbahçe üzerinden bir toplumsal kutuplaşma zemini oluşturmaya çalıştı. Trabzonspor’un devlet tarafından desteklendiği algısı üzerinden Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ı hedef aldı.

FETÖ’nün siyasi ayağı

Başbuğ’un FETÖ’nün siyasi ayağı çıkışıyla başlattığı iftira sarmalına CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da destek çıktı. FETÖ’nün Deniz Baykal’a kurduğu kaset kumpasının bir sonucu olarak CHP’de genel başkanlık koltuğuna oturan Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı FETÖ’nün siyasi ayağı olmakla itham etti. Halbuki Kılıçdaroğlu dershane meselesi, 7 Şubat MİT krizi, 17-25 Aralık darbe girişimi, MİT Tırları ihanetinde FETÖ’nün yanında saf tutmuş, 7 seçimde örgütle iş birliği yapmıştı. Bunca gerçeğe rağmen Erdoğan’a yönelik itibar suikastının Pentagon raporunun ardından gerçekleşmesi kafalarda derin soru işaretleri bıraktı.

Pentagon’dan işaret alıp sahneye çıktılar yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.