fransa sağlık için arama yaptınız | Yekvucut https://yekvucut.com/ Akıl ve vicdan sahiplerine Mon, 20 Jun 2022 12:10:35 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.5.2 https://yekvucut.com/wp-content/uploads/2022/11/favicon_yek.png fransa sağlık için arama yaptınız | Yekvucut https://yekvucut.com/ 32 32 Fransa’da hükümet, doğumunu evde yapan kadının çocuklarına el koydu https://yekvucut.com/utanc-gunlugu/fransada-devlet-dogumunu-evde-yapan-annenin-cocuklarina-el-koydu/ Mon, 20 Jun 2022 12:00:55 +0000 https://yekvucut.com/?p=55925 Fransa’da devlet, bir ailenin 2 yaşındaki kızını ve bir haftalık bebeğini elinden aldı. Bunun gerekçesi olarak evinde doğum yapan kadının...

Fransa’da hükümet, doğumunu evde yapan kadının çocuklarına el koydu yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Fransa’da devlet, bir ailenin 2 yaşındaki kızını ve bir haftalık bebeğini elinden aldı. Bunun gerekçesi olarak evinde doğum yapan kadının bunu hastanede yapmadığı için bebeğin hayatının tehlikeye soktuğu öne sürüldü. En küçüğü haziran ayının başında kendi evlerinde dünyaya gelen iki çocuk, devletin el koymasıyla aileden zorla alındı. Sosyal medya platformlarında yayınlanan bir paylaşımda çiftin küçük kızları Lou, Ille-et-Vilaine’deki Vitré’deki evlerinde doğduğu duyuruldu. Polis bir doktordan veya ebeden küçük kız Lou’nun doğumunu haklı gösteren bir sağlık raporu istedi. Ancak babanın üzerinde sadece doğum sırasında hazır bulunduğuna dair yeminli bir ifade vardı. Bu Fransız kanunlarına göre “yetersiz”dir. Bunun için sağlık sertifikası gerekir. Sağlık sertifikasının ise iki amacı var: Çocuğun sağlığının iyi olduğundan emin olmak ve aynı zamanda beyanda belirtilen annenin doğumunun iyi olduğunu ve doğumun sağlıklı olduğunu doğrulamaktır. Polisin basına verdiği açıklamaya göre bir çocuğun sağlık sertifikası bulunmazsa burada suçlu olan annedir. “Bu durum çocuk hırsızlığına girer.”

fransa-da-devlet-evde-dogan-cocukları-ailesinden-ayiriyor

“Evde doğum yaptığım için kızlarımızı kaybetmeyi hak ediyor muyuz?”

Fransa’da devlet bünyesindeki çocuk ve anne koruma hizmetleri (PMI), aileyle temasa geçti. Aileye çocuk hakkında birkaç soru sordular. Küçük kız Lou’nun ebeveynleri, sosyal medyadan görüştükleri doktorun onlara her şeyin yolunda olduğunu söylediğini belirtti. “Kızımızı bir çocuk doktoruna kontrol ettirmek için bu sabah doğumhaneye gittik” ifadesini kullandılar. Ancak, çocuk koruma görevlisi onlara bir anne ve çocuk koruma görevlisinin onları evlerinde ziyaret edeceğini açıkladı. Ertesi gün üç polis arabası ailenin evini bastı. Ebeyveynleri “istismar şüphesi ile suçladılar. Aile bu durumu, hükümetin “büyük bir adaletsizliği” olarak tanımladı. Çocuk koruma hizmetlerini yöneten Ille-et-Vilaine departmanı, Fransız medyası BFMTV ile temasa geçerek, PMI’nin “Bu ailenin iki çocuğunun sağlığına ve tıbbi takibine yönelik tehlike risk unsurlarını belirlediğini” ifade etti. Servis daha sonra Rennes savcısına acil bir rapor yayınladı. Savcılık, Çocukluk Çağı Sosyal Yardımı’ndan (ASE) iki çocuğun geçici olarak yerleştirilmesine karar verdi. Savcılık, çocuk koruma hizmetleri tarafından iletilen unsurlara, yani 10 Haziran Cuma günü çocuk doktoruna danışıldıktan sonra verilen sağlık raporuna ve iki çocukla ilgili sosyal hizmetin analizine dayanıyor. Rennes savcısı Philippe Astruc, “Bu alıkoymanın nedenleri, doğumun evde gerçekleşmesi gerçeğiyle ilgili değil” açıklamasında bulundu. Durumu değerlendirmek ve iki çocuğun yerleştirilmesinin devam edip etmeyeceğine karar vermek için bir hakim atandı. Karar, ebeveynlerin de katılacağı bir duruşmada verilecek.

Fransa’da hükümet, doğumunu evde yapan kadının çocuklarına el koydu yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Fransa’da acil servisler hizmet veremiyor https://yekvucut.com/utanc-gunlugu/fransada-acil-servisler-hizmet-veremiyor/ Fri, 20 May 2022 11:25:39 +0000 https://yekvucut.com/?p=55310 Fransa sağlık konusunda yine yetersiz kaldı. Fransa’daki hastanelerde bazı acil servisler, personel yetersizliği nedeniyle kapılarını kapatmak zorunda kalıyor. Fransa Hastaneleri Acil...

Fransa’da acil servisler hizmet veremiyor yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Fransa sağlık konusunda yine yetersiz kaldı. Fransa’daki hastanelerde bazı acil servisler, personel yetersizliği nedeniyle kapılarını kapatmak zorunda kalıyor. Fransa Hastaneleri Acil Hekimleri Derneği Başkanı PatrickPelloux, ülkenin acil servislerinde yaşanan krize değindi. Pelloux, ülkedeki 690 acil servis bölümünden 100 kadarının personel yetersizliği nedeniyle kapılarını özelikle geceleri kapatmak veya faaliyetlerini azaltmak durumunda kaldığını ifade etti. Hastanelerin acil servis bölümlerindeki durumunu “feci” olarak nitelendiren Pelloux, hastanelerin geldiği bu noktadan kamu otoritelerini sorumlu tuttu. Pelloux, doktorların, kamu sektörünü terk ederek özel sektöre geçtiğini belirterek, “Bugün açık bir kırığınız varsa ona bakabilecek birini bulamıyorsunuz. Kamu sektöründeki (hastanelerde) yeterli yatak yok ve nadiren cerrahlar var” ifadelerini kullandı. Yaz sezonun kötü geçeceğini ve bu nedenle hastanelerde beklenmedik ölümler olabileceğini vurgulayan Pelloux, aşı olmayı reddettikleri için görevlerinden uzaklaştırılan sağlık personellerinin tekrar işlerine iade edilmesi gerektiğini belirtti. Pelloux, ülkedeki hastanelerin bugün Cezayir, Tunus ve Romanya gibi ülkelerden getirilen yabancı doktorlar sayesinde döndüğünü vurgulayarak, “Onlar olmasa, hastaneler kapılarını kapatır” değerlendirmesinde bulundu.

Fransa sağlık krizi
Fransa’da acil servisler hizmet veremiyor

Hastanelerdeki yatak sayısı düşürülmüştü

Fransa, vatandaşlarını kısa sürede taburcu etmenin yolunu, hastanedeki yatak sayısını azaltmada buldu. Fransa’daki devlet hastanelerinde sağlık çalışanı eksikliği nedeniyle yatakların en az yüzde 20’si kaldırıldı. Ülke genelinde hastanelerde mevcut yatak sayısı 387 bin olarak belirlendi. Ancak personel eksikliği nedeniyle yatakların hepsi kullanılamıyor. Hastanelerde geçen yıl 5 bin 800 ve 2013’den şimdiye kadar en az 27 bin yatak kaldırıldı. Başkent Paris ve çevresinde toplam 20 bin yatak kapasiteli hastanelerde 3 bin 566 yatak kaldırıldı. Fransız doktor Patrick Goldstein, yatakların kaldırılmasının sebeplerinden birinin hastanelerde Covid-19 salgını nedeniyle odalarda 2 yatak yerine 1 yatak bulundurulması olduğunu açıkladı.

“30 yıllık gecikme 4 yılda telafi edilemez”

Fransız sağlık yetkililerin verdiği bilgiye göre, 4 bin Fransız hemşire, ücretlerin daha yüksek olması nedeniyle İsviçre ve Almanya’daki hastanelere iş başvurusunda bulunmuştu. Öte yandan Hükümet Sözcüsü Gabriel Attal, bu konuda soruşturma başlatıldığını belirtti. Hastanelerdeki personel eksikliğinin önceki hükümetlerden kaynaklandığını açıkladı. Attal, “30 yıllık gecikme 4 yılda telafi edilemez.” ifadesini kullandı.

Fransa’da acil servisler hizmet veremiyor yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Pandemi biterken bize ne öğretti? https://yekvucut.com/gundem/pandemi-biterken-bize-ne-ogretti/ Mon, 25 Apr 2022 13:53:01 +0000 https://yekvucut.com/?p=54909 İlk olarak Kasım 2019’da hayatımıza giren Covid-19, Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) küresel salgın ilan ettiği 11 Mart 2020 günü Türkiye’de...

Pandemi biterken bize ne öğretti? yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
İlk olarak Kasım 2019’da hayatımıza giren Covid-19, Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) küresel salgın ilan ettiği 11 Mart 2020 günü Türkiye’de de ilk vakasını gösterdi. Koronavirüsü tanımaya başladığımız gün, bu salgının sosyal yaşamla birlikte devletlerin ekonomilerine ve sağlık sistemlerine vereceği büyük darbe konuşulmaya başlanmıştı. Küresel ölçekteki bir pandemiyi en az can kaybı ve en az maddi hasarla atlatmak için birçok plan oluşturulsa da zaman bize gösterdi ki en önemli hamle bu gibi kriz dönemlerine önceden hazırlıklı olmaktı. Aradan geçen 2 yılı aşkın sürede her ülke  Covid-19’a karşı mücadele verdi. Nihayet bu günlerde pandeminin artık “endemi”ye dönüşüyor olduğu konuşulmaya başlandı. Peki bu zorlu süreçte Türkiye ve diğer “büyük” ülkeler salgınla ne kadar baş edebildi?

Dünyanın en iyi sağlık sistemleri sınıfta kaldı

DSÖ’nün verilerine göre sağlık sistemi en verimli ülke Fransa. Listenin ikinci sırasında ise İtalya bulunuyor. Ancak koronavirüs salgını sürecinde bu iki Avrupa ülkesi de mücadelede sınıfta kalanlar arasındaydı. Fransa son yıllarda, liste başına yakışmayacak şekilde sağlık sisteminde önemli sorunlar yaşadı. Bir kez de pandemiyle sarsılan ülkede ciddi bir maske ve yatak krizi yaşandı. Sağlık çalışanları uzun süre maskesiz çalışmak zorunda kalırken, maske yetersizliği nedeniyle 100 bin yaşlının da hayatı tehlikeye girdi. Koronavirüsün Avrupa’da en fazla can aldığı İtalya’da ise hastanelerde artan yoğunluktan dolayı, sağlık personeli hayatta kalma ihtimali daha yüksek olan hastalara öncelik verdi. Böylece hiçbir ahlaki değere sığmayacak şekilde “umutsuz vakalar” ölüme terk edildi.

İtalya'da Covid-19

Yanlış önyargıların yıkıldığı ve sağlık sisteminin başarısızlığı artık aşikâr olmuş ABD’de Covid-19, yaklaşık 1 milyon insanın ölümüne sebep oldu. Maksimum kapasiteye ulaşan hastaneler, hediyelik eşya mağazaları ve otoparklardaki çadırlarda bakılan hastalarla gündeme gelen ABD’de tedavi görebilen hastalar da yüksek bedelli faturalarla karşılaştı. Ölümden dönen 70 yaşındaki bir Covid-19 hastasına 1 milyon dolardan fazla fatura geldi. Bu faturaya göre bir günlük yoğun bakım bedeli 9 bin 736 dolar. 2021 yılının başlarında ise yatak sayılarının sürekli azaldığı ABD’nin California eyaletinde, ambulanslara “Yaşama şansı az olanları hastanelere götürmeyin” talimatı verildiği ortaya çıktı.

 

Türkiye’nin mücadelesi ve şehir hastaneleri

Başakşehir Çam Sakura Şehir Hastanesi

Covid-19’a karşı stratejik hamleleriyle dünyaya örnek olan Türkiye ise bu dönemde hizmete aldığı hastaneleriyle adeta sağlık altyapısının gücünü ortaya koydu. Hastalara uygulanan ücretsiz PCR testinden evde bakıma, filyasyon ve izolasyon ekiplerinden yerli solunum cihazı üretilmesine, en etkili bulunan ilaçların ithal edilmesinden yerli aşı-ilaç çalışmalarına destek ve TURKOVAC’ın üretimine kadar; erken ve etkili adımlarla salgınla mücadele edildi. Şüphesiz mücadelenin en büyük kolu hastaneler ve kapasiteleriydi. Öncelerde “israf” olduğu söylenen, “ne gerek var” diye eleştirilen sağlık yatırımları bu süreçte on binlerce vatandaşın hayatının kurtulmasını sağladı. Özellikle Türkiye’ye yük olacağı söylenen 25 bin 298 yataklı 19 şehir hastanesi, pandeminin yükünü büyük ölçüde üstlendi. Koronavirüs salgını sürecinde; mevcut acil ve yoğun bakım yatak kapasitesi arttırılarak 6’sı tam donanımlı ve modern şehir hastanesi olmak üzere 17 yeni hastane açıldı.

45 günde biten 2 dev hastane

Dünya genelinde 6 milyondan fazla cana mal olan Covid-19 ile mücadelede, sağlık yatırımları durmanın aksine hız kazandı. Dev projelerle yeni ve nitelikli sağlık tesisleri, virüsle mücadeleye katkı sağladı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yapılacağını duyurmasının ardından 45 günde tamamlanarak hizmete giren Prof. Dr. Feriha Öz Acil Durum Hastanesi ve Prof. Dr. Murat Dilmener Acil Durum Hastanesi, mücadelenin en önemli merkezlerinden oldu. Tam teşekküllü ameliyathanelere sahip acil durum hastaneleri, ileri tıp teknolojileriyle donatıldı. Salgın döneminin başından şu ana kadar 1 milyonun üzerinde ayaktan, 8-9 bini yoğun bakım olmak üzere 50 binin üzerinde yatan hastaya hizmet veren Prof. Dr. Murat Dilmener ve Prof. Dr. Feriha Öz Acil Durum Hastaneleri, yurt dışından gelen hastalara da şifa oldu. Pandeminin etkisinin iyice azalmasıyla normalleşme sürecine giren hastaneler, yeni bir afet ve salgın durumunda birkaç saat içinde yeniden acil durum hastanesi olarak hizmet vermeye dönüştürülebilecek şekilde planlandı.

Prof.Dr. Murat Dilmener Acil Durum Hastanesi
Prof.Dr. Murat Dilmener Acil Durum Hastanesi

Özetlemek gerekirse dünyada adını duyurmuş güçlü ülkeler ve en iyi sağlık sistemleri çökmenin eşiğine gelirken, Türkiye sağlık hizmetini kaliteden ödün vermeksizin vatandaşına sağlamayı başardı. Yıllar önce atılan adımların, sağlık yatırımlarının neticesinde Covid-19’a karşı verilen savaşta da galip Türkiye oldu.

Pandemi biterken bize ne öğretti? yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
İngiltere, kendi “Guantanamo”sunu mu kuruyor? https://yekvucut.com/utanc-gunlugu/ingiltere-kendi-guantanamosunu-mu-kuruyor/ Sat, 16 Apr 2022 10:11:24 +0000 https://yekvucut.com/?p=54756   İngiltere, Manş Denizi üzerinden gelen sığınmacıları, Ruanda‘ya gönderecek. Hükümet, ülkeye gelen sığınmacıları iltica başvuru süreçleri boyunca Ruanda’da bir merkezde...

İngiltere, kendi “Guantanamo”sunu mu kuruyor? yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
İngiltere-multecileri-Ruanda-ya-yollayacak

 

İngiltere, Manş Denizi üzerinden gelen sığınmacıları, Ruanda‘ya gönderecek. Hükümet, ülkeye gelen sığınmacıları iltica başvuru süreçleri boyunca Ruanda’da bir merkezde tutacağı duyurdu. İlk aşamada planlanan bu durumun maliyeti 120 milyon sterlin.

Yeni plan kapsamında, İngiliz ordusu bugünden itibaren Sınır Gücü ile ortaklaşa olarak Manş Denizi’nde göçmen teknelerine müdahalede rol oynayacak. Bu adım, 50 milyon sterlinlik (959 milyon TL) yeni finansmanla desteklenerek yeni tekneler alınacak ve uzman askeri personel sağlanacak.

Mülteci başvurusu başarılı olanlara, Ruanda’da çalışma, yaşama, sağlık ve eğitim gibi tüm haklarının olduğu 5 yıllık bir destek paketi sağlanacak. Üstelik bu “desteğin”, İngiltere’nin sömürgelerinden elde ettiği “kazanç” ile gerçekleştirileceği de aşikar.

Başvuruları kabul edilmeyenler ise yine göçmen statüsü alabilecek veya kendi ülkelerine ya da oturum hakkına sahip oldukları başka bir ülkeye gönderilebilecek.

İngiltere, kendi “Guantanamo”sunu mu kuruyor? yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Uluslararası Af Örgütü: Fransa, insan hakları konusunda örnek olmaktan çok uzak https://yekvucut.com/utanc-gunlugu/uluslararasi-af-orgutu-fransa-insan-haklari-konusunda-ornek-olmaktan-cok-uzak/ Wed, 30 Mar 2022 12:18:33 +0000 https://yekvucut.com/?p=54443 Uluslararası Af Örgütü‘nün 2022 yılı raporunda, Fransa‘nın göçmenlere ev sahipliği yapma konusundaki farklı politikasını ve Afgan ve Ukraynalı göçmenlere yönelik...

Uluslararası Af Örgütü: Fransa, insan hakları konusunda örnek olmaktan çok uzak yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Uluslararası Af Örgütü‘nün 2022 yılı raporunda, Fransa‘nın göçmenlere ev sahipliği yapma konusundaki farklı politikasını ve Afgan ve Ukraynalı göçmenlere yönelik çifte standardı eleştirdi. Raporda, Paris’in özgürlük ve insan haklarına saygı açısından beklenen modelden “çok uzak” olduğu belirtildi. Uluslararası Af Örgütü’nün Fransa’daki başkanı Natalie Godard açıklamalarda bulundu. Godard, “Son haftalarda gördüklerimiz, Fransız hükümet yetkililerinin daha önce Taliban’dan kaçan Afgan mültecilere ev sahipliği yapma sözü verdikleriyle çelişiyor” diye konuştu. Diğer yandan Fransa Başbakanı Jean-Castique, ülkesinin en az 100 bin Ukraynalı sığınmacıyı barındırmaya hazır olduğunu bildirdi. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron 16 Ağustos 2022’de Afganistan hakkında yaptığı konuşmada, yasa dışı göç dalgasını önceden tahmin etme ve sığınmacıları koruma ihtiyacından söz etmişti. Ancak Godard, Avrupalı ​​bakanların Ukraynalı sığınmacıları geçici olarak korumak için aldığı tedbirlerin, başarılı olamayan Afgan mülteciler için de talep edildiğini söyledi. Godard, ”Bu, bugün şiddetle eleştirdiğimiz çifte standart politikasını yansıtıyor” ifadelerini kullandı. Geçici Koruma Programı, Ukraynalı sığınmacıların çalışma, eğitim ve sağlık hizmetleri hakkıyla birlikte üç yıla kadar AB’de kalmalarına izin veriyor.

af-örgütü-fransa
Uluslararası Af Örgütü: Fransa sığınmacılara çifte standart uyguluyor

Göçmenlere yönelik aşağılayıcı muamele kınandı

Uluslararası Af Örgütü ayrıca Fransa‘da, özellikle de Calais bölgesinde göçmenlere yönelik aşağılayıcı muameleyi kınadı. Polisin ve yerel yetkililerin göçmenlerin insani yardıma erişimini kısıtladığını ve onları taciz ettiğini sözlerine ekledi. Fransa’nın göçmenlere yaklaşımına yönelik eleştiriler, İngiliz Kanalı’nı geçerken bir göçmen teknesinin batması ve 27 kişinin ölmesi sonrasında ortaya çıktı. Son zamanlarda Calais bölgesindeki mülteci kamplarının tahliyesine yönelik eleştiriler artmaya başladı. Uluslararası Af Örgütü, yıllık raporunda Fransa’nın 2021’de ifade, örgütlenme ve toplanma özgürlüğü de dahil olmak üzere kamu özgürlüklerini kısıtlayan yasalar çıkaran dünyadaki 67 ülkeden biri olduğunu açıkladı. Uluslararası Af Örgütü ayrıca Ağustos 2021’de Fransa’da kabul edilen ve laik hukuk açısından tanımlanan yasaların, radikal İslam‘la mücadele bahanesiyle daha fazla ayrımcılığın önünü açabileceği konusunda da uyardı.

Uluslararası Af Örgütü: Fransa, insan hakları konusunda örnek olmaktan çok uzak yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Macron’un hezeyanlarındaki oryantalist arka plan https://yekvucut.com/gundem/macronun-hezeyanlarinin-oryantalist-arka-plani/ Sat, 26 Feb 2022 13:38:08 +0000 https://yekvucut.com/?p=53856 Fransa, İslam ve Müslümanlarla ilgili çalışmalarını oryantalist temelde yürütmüştür ve hâlâ yürütmektedir. Hatta, esasen bu durumun 1905’te kabul edilen “kilise/devlet”...

Macron’un hezeyanlarındaki oryantalist arka plan yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Fransa, İslam ve Müslümanlarla ilgili çalışmalarını oryantalist temelde yürütmüştür ve hâlâ yürütmektedir. Hatta, esasen bu durumun 1905’te kabul edilen “kilise/devlet” ayırımına (laiklik) ilişkin yasaya aykırılığı gündeme bile gelmemektedir. Zira laiklik ilkesinin İslam/Müslümanlar söz konusu olduğunda çifte standartlı uygulandığının en bariz örneği Fransa’dır. Aslında Macron’un zihin dünyasını da besleyen İslam ile ilgili klasik oryantalist arka plan, Avrupa toplumlarındaki “tüm dinler anlamsızdır; ancak en anlamsız ve ilkel olanı İslam’dır” anlayışını içeriyor. Bu anlayışta İslam “çağın gerekleriyle uyuşmayan” ve “aydınlanmaya ihtiyacı olan bir din” olarak görülüyor.

Katı laikçi/jakoben yöntemler

Avrupa’nın en yüksek Müslüman nüfusu Fransa’da bulunuyor ve bunların büyük çoğunluğunu Arap asıllı (Fas-Cezayir-Tunus) Müslümanlar oluşturuyor. Bu durum, özellikle başörtülü Müslüman kadınlar olmak üzere, Müslümanların toplumda daha fazla öne çıkıp görünür olması sonucunu doğuruyor. Ayrıca Macron ve Fransa elitleri bu durumdan rahatsız oluyor. Bu minvalde, son dönemde Fransa’daki İslam karşıtı saldırıların büyük çoğunluğunun Müslüman kadınlara yöneldiğini de belirtmek gerekir. Son zamanlarda konuya dair alınan spor müsabakalarında başörtüsü yasağı, Müslüman kadınları sosyal hayattan da dışlanma gayesi barındırıyor. Bu durum, “katı laiklik” anlayışı ile artan Müslüman nüfusun din özgürlüğü temelli talepleri arasındaki gerginliği artırıyor. Macron ise Müslümanların bu dinî taleplerini sağlıklı bir yöntemle ele alacağı yerde, katı laikçi/jakoben yöntemlere ve projelere başvuruyor. Bu tavır ise radikalleşmeyi artırma potansiyeli taşıyor. Müslümanları “radikalleşme” gerekçesiyle ötekileştirmeye çalışıyor. Ülkedeki camilerin üçte birini kapatan Macron yönetimi, Müslüman sivil toplum kuruluşlarına yönelik baskıyı da artırıyor. İslam karşıtı davranışları suç unsuru olmaktan çıkartıyor. “Ayrılıkçı” yasayla Müslümanların hayatına müdahale ederek toplumu şekillendirmeyi amaçlıyor.

Nefret toplumu oluşturarak seçim kazanma gayesi

İslam düşmanlığının giderek tehlikeli bir hal aldığı Fransa Cumhurbaşkanlığı seçimi için gün sayıyor. Bu süreçte adaylar da Müslüman karşıtlığını seçim kampanyalarının merkezine oturtuyor. Adaylar, seçildikleri zaman Müslümanlara yaşatacakları baskıyı açıkça dile getiriyorlar.

Valérie Pécresse:

“Başörtüsü dini bir emir değildir. O, kadının itaatinin bir simgesidir. Benim başkanlığımda hiçbir kadın itaat etmeyecek.”

Eric Zemmour:

“Fransa’da müezzin sesi duymak istemiyorum. Eğer ben cumhurbaşkanı olursam duymayacağım.”

Marıne Le Pen:

“Sporda başörtüsü yok, üniversitede başörtüsü yok, işte başörtüsü yok, sokakta başörtüsü yok.”

Macron ise henüz adaylığını açıklamamasına rağmen rakiplerinden farklı bir tutum sergilemiyor. İslam düşmanlığını yasalaştırma yolundaki çalışmalarına son sürat devam ediyor. Öyle ya Müslümanlar ülkeyi terk ederse Fransa’nın “laik” bir ülke olması için başka hiçbir “engeli” kalmaz.

Macron’un hezeyanlarındaki oryantalist arka plan yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Özgürlük kavramı algılara emanet edilirse ne olur? https://yekvucut.com/gundem/ozgurluk-kavrami-algilara-emanet-edilirse-ne-olur/ Sat, 19 Feb 2022 11:15:56 +0000 https://yekvucut.com/?p=53786 Hikaye, Kanada sınırını geçen kamyon ve tır şoförlerine aşının zorunlu tutulmasıyla başladı. Bunu eleştiren eylemler hızla koronavirüs kısıtlamalarına karşı tepkilere...

Özgürlük kavramı algılara emanet edilirse ne olur? yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Hikaye, Kanada sınırını geçen kamyon ve tır şoförlerine aşının zorunlu tutulmasıyla başladı. Bunu eleştiren eylemler hızla koronavirüs kısıtlamalarına karşı tepkilere dönüştü: Özgürlük Konvoyu. Elbette sahnede “özgürlük yanlısı” polisler de kendilerine yer buldu. “Özgürlük Konvoyu” isimli konvoyun birtakım talepleri bulunuyordu. Bunların en başında Ottawa’da salgına ilişkin getirilen tüm kısıtlamaların kaldırılması geliyor. Bunun üzerine yetkililer protestoyu durdurmak için akaryakıtlara el koydu. Söz konusu grup GoFundMe üzerinden yaklaşık 10 milyon dolar bağış topladı. Ancak GoFundMe, grubun fonlara erişimini engelledi. Polis, nefret suçları kapsamında göz altına alınan eylemciler olduğunu açıkladı. Öte yandan olaylara ilişkin 60’tan fazla soruşturma açıldı. Halkın da ciddi bir kesimi yaşananlara tepki gösterdi. Polis müdahalesiyle beraber ülke savaş alanına döndü. Ottawa Belediye Başkanı Watson yaptığı açıklamada, gösterilerin bölge sakinleri için “ciddi bir tehlike ve tehdit” oluşturduğunu ve OHAL kararına ülke çapında destek verilmesine ihtiyaç duyduklarını belirtti.

Halk tepkili polis ise fazla “nazik”

Görgü tanıkları siyah ve yerli eylemcilerin polisten beyazlara nazaran çok daha sert muamele gördüğünü açıkladı. Ülkedeki endişeyi artıran durum ise eylemlerin diğer Kanada şehirlerine yayılması. Hatta Avrupa’daki özellikle de Fransa’daki kadar sert boyutlara ulaşması. Kanada Başbakanı Justin Trudeau, aşı karşıtlarının eylemlerine karşı, Kanada tarihinde ilk kez federal bazda olağanüstü hal uygulamasını getiren Acil Durumlar Yasası’nı yürürlüğe koyduğunu açıkladı.

Kanada’da 1980’lere kadar Savaş Tedbirleri Yasası olarak bilinen yasa, hem metni hem de ismi değiştirilerek Acil Durumlar Yasası haline getirildi. Birinci Dünya ve İkinci Dünya Savaşları sırasında devreye sokulan Savaş Tedbirleri Yasası, en son 1970 yılında zamanın başbakanı Pierre Elliott Trudeau tarafından Quebec’te yaşanan rehine krizi sırasında kullanıldı. 1980 yılında değişen şartlara göre güncellenen yasanın ismi de Acil Durumlar Yasası olarak değiştirildi. Üstelik değişen bu haliyle bugüne kadar hiç uygulanmamıştı.

Peki neden şimdi? Bu yasa ile finansal kurumlara, protestoyla bağlantılı her bireyin veya işletmenin hesabını mahkeme emri olmadan dondurmak veya askıya almak için yeni yetkiler vermişti. Ayrıca dilediğince “şiddet” uygulamakta serbest olabilecek güvenlik güçlerine ihtiyaç vardı. Ne de olsa olağanüstü hal, böylesi durumlar için bir can simididir değil mi? Yasanın “sınırlı, hedefli, makul ve orantılı” olduğunu savunan Trudeau, Acil Durumlar Yasası’nın kullanımının “son çare” olarak gördü. Ayrıca, Kanadalılara, yasanın Haklar ve Özgürlükler Şartı’nda yer alan korumaları aşmayacağına dair güvence vermeye çalışarak adeta dalga geçti:

“Askeri çağırmak için Acil Durum Yasası’nı kullanmıyoruz, insanların ifade özgürlüğünü kısıtlamıyoruz, barışçıl toplanma özgürlüğünü kısıtlamıyoruz, insanların protesto haklarını yasal olarak kullanmalarını kısıtlamıyoruz. Ablukalar ve işgaller barışçıl protestolar değildir, durmak zorundalar.”

Bu kişiler ekonomimizi, demokrasimizi ve yurttaşlık birliğimizi zedeliyorlar” dedi, Trudeau. Kamyoncular güldüler tabii bu söylemlere, hala gülüyorlar… Çünkü hükümet, bizzat pandemi politikalarıyla ekonomiyi zedelemiş ve bu durum çalışanların “yetti artık!” demesine yol açmıştı…Çünkü hükümet, pandemi kısıtlamalarını uygularken her şeyi “global seçkinlere” sormuş, Dünya Sağlık Örgütü’ne uymuş ama halkın görüşünü almak aklına bile gelmemişti; yani demokrasi bizzat hükümet tarafından rafa kaldırılmıştı.

Her gün karşımıza “medeniyetin” gerçek anlamını bize sorgulatan, batı ülkelerinin gelişmişliğinin, bir maskeden ibaret olduğu gerçeğini gözler önüne seren örnekler çıkıyor. Belli ki medeniyet, hak, hukuk ve adalet kavramlarını sadece algılara emanet etmemek gerekiyor…

Özgürlük kavramı algılara emanet edilirse ne olur? yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Fransa’da Müslüman isimli öğrencilere ayrımcılık https://yekvucut.com/utanc-gunlugu/fransada-musluman-isimli-ogrencilere-ayrimcilik/ Fri, 18 Feb 2022 12:19:43 +0000 https://yekvucut.com/?p=53772 Fransa, Müslümanlara uygulanan ayrımcı politikalarla gündeme gelmeye devam ediyor. Kökene yönelik ayrımcılığı test etmek için bir araştırma yapıldı. Bu araştırma,...

Fransa’da Müslüman isimli öğrencilere ayrımcılık yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Fransa, Müslümanlara uygulanan ayrımcı politikalarla gündeme gelmeye devam ediyor. Kökene yönelik ayrımcılığı test etmek için bir araştırma yapıldı. Bu araştırma, yüksek lisans programlarına başvuru aşamasında Müslüman adı ve soyadı taşıyanların ayrımcılığa maruz kaldığını ortaya koydu. Fransa’da yapılan bir araştırma, yüksek lisans programlarına başvuru aşamasında Müslüman adı ve soyadı taşıyanların ayrımcılığa maruz kaldığını ortaya koydu. Ulusal basındaki haberlere göre, Yüksek Öğretimde Ayrımcılık ve Eşitlik İzleme Kurumu (ONDES) ile Gustave Eiffel Üniversitesinden araştırmacılar, ülke genelinde engellilere ve kökene yönelik ayrımcılığı test etmek için Mart 2021’de 19 üniversiteden 607 yüksek lisans programının eğitim direktörüne 1800’den fazla elektronik posta yolladı. Her eğitim direktöründen, lisans programını bitirmekte olan öğrencilermiş gibi sahte isimlerle, yüksek lisans programının içeriğine ve kayıt prosedürlerine dair bilgi talep edildi. E-postaların biri engelli Lucas Martin adına, diğer ikisi engelli olmayan Thomas Legrand ve Mohamed Messaoudi ismi taşıyan öğrencilermiş gibi yollandı.

Fransa-musluman-yukseklisans
Fransa’da Müslüman isimli öğrencilere ayrımcılık

En fazla ayrımcılık hukuk alanında

Çalışmanın sonunda ağır fiziksel engelli olduklarını bildiren öğrencilere yönelik kayda değer ayrımcılık belirlenmezken Müslüman ismi taşıyanların gönderdiği e-postalar daha düşük oranda cevap aldı. Müslüman ismi taşıyanların tüm yüksek lisans programlarına dair e-postalarının cevap alma ihtimalinin yüzde 12,3 oranında daha düşük olduğu tespit edilen çalışmada, hukuk alanında bu oranın yüzde 33,3, bilim, teknoloji, sağlık alanlarında yüzde 21,1, dil, edebiyat, sanat, insani ve sosyal bilimler alanında ise yüzde 7,3 olduğu tespit edildi.

İş piyasasında Müslüman isimlere yönelik ayrımcılık artıyor

Çalışma yapıldıktan 3 ay sonra, araştırmacılar kimliklerini gizleyerek yüksek lisans programlarının eğitim direktörleriyle Yüksek Öğretim Bakanlığı adına “öğrenci alım süreçlerinde karşılaştıkları zorlukları” görüştü. E-postalara cevap verirken ayrımcı davranan eğitim direktörlerinin, başvuru yapılan adaylar arasında “çeşitliliği” tercih ettiklerini, Avrupalı adayların başvurularını öncelemediklerini söylemeleri dikkati çekti. Ayrıca araştırmacılar, yüksek lisans programlarında tespit edilen durumun yanı sıra Müslüman ismi taşıyanların iş piyasasında da daha fazla ayrımcılığa maruz kaldığını gözlemledi.

Fransa’da Müslüman isimli öğrencilere ayrımcılık yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Fransa’da demokrasi yoksunluğu gazeteciyi isyana sürükledi https://yekvucut.com/utanc-gunlugu/fransada-demokrasi-yoksunlugu-gazeteciyi-isyana-surukledi/ Tue, 01 Feb 2022 14:53:40 +0000 https://yekvucut.com/?p=53395 Fransa’da demokrasi acı içinde kıvranıyor Fransız gazeteci Olivier Pascal-Moussellard, Fransa’da nisan ayında düzenlenecek cumhurbaşkanı seçimi öncesi ülkesinde demokrasinin acı içinde...

Fransa’da demokrasi yoksunluğu gazeteciyi isyana sürükledi yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Fransa’da demokrasi acı içinde kıvranıyor

Fransız gazeteci Olivier Pascal-Moussellard, Fransa’da nisan ayında düzenlenecek cumhurbaşkanı seçimi öncesi ülkesinde demokrasinin acı içinde kıvrandığı yorumunu yaptı. Haftalık Fransız dergisi Telerama’nın editörü Pascal-Moussellard, dergi için bir makale kaleme aldı. Fransa halkının demokrasiye bağlı olduğunu dile getirdiğini belirtti. Ancak bir kısmının daha otoriter bir rejimi kabul edebileceklerini de vurguladı. Cumhurbaşkanı seçimine 8 hafta kala, ülkede demokrasinin “nefes almakta zorlandığına” işaret etti. Pascal-Moussellard, aralık sonunda yapılan bir ankette Fransızların yüzde 83’ünün demokrasiye bağlılıklarını dile getirdiğini açıkladı. Ancak yüzde 46’sının da “iyi çalışan bir rejim olmadığı” görüşünü paylaştığını aktardı. Her 4 Fransız’dan 1’inin sağlık kriziyle mücadelede daha otoriter bir rejimin daha etkili olacağı” görüşünde olduğunu hatırlattı. Ülkedeki demokrasinin halkı ikna etme konusunda yeterli olmadığını vurguladı.

Fransız-gazeteci-Pascal-Moussellard-isyan-etti
Fransa’da demokrasi acı içinde

Arzulanan ile yaşanılan demokrasi arasında uçurum var

Pascal-Moussellard, arzulanan demokrasi ile yaşanılan demokrasi arasında uzun bir mesafe olduğunun altını çizdi. Ülkede her geçen günün bu uçurumu açtığını da belirtti. Fransız gazeteci, “Her gün Cumhuriyet beşiğinde yaşadığı zannına kapılanlar ile seçtikleri insanlar ve kurumlar arasındaki mesafe büyüyor.”  açıklamasını yaptı. Pascal-Moussellard, “Fransa, demokrasisiyle savaşıyor.” diyerek, halkın politik olarak bir depresyonda olduğunu ve bunun yeni bir durum olmadığını ifade etti. Olivier Pascal-Moussellard, politikacılar ve yöneticilerin Fransa’da demokrasi sistemini gerçek bağlamından başka bir noktaya sürüklediklerini vurguladı. Orta Çağ’daki piskoposlar gibi tepeden inme bir anlayışla demokrasi naraları atmalarını şikayet etti. Siyasetçilerin kampanyalarında özellikle banliyöleri hedef alan ayrımcı vaatlerinin halkı birbirinden kopardığına dikkat çekti.

Fransa’da demokrasi nefes almakta zorlanıyor

Moussellard Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un aşı karşıtlarının canına okuyacağı açıklamalarını örnek gösterdi. Ayrıca Nicolas Sarkozy’nin “Banliyöleri karcher ile yıkayacağız” söylemlerini de ekledi. Bunların Fransa’da var olan asıl toplumsal sorunları gizleme çabasının bir yansıması olduğu görüşünü paylaştı. Asıl sorulması gerekenin herkesin dem vurduğu demokrasiden geriye neyin kaldığı sorusu olması gerektiğinin altını çizdi.

Fransa’da demokrasi yoksunluğu gazeteciyi isyana sürükledi yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Fransa polis devleti olma yolunda “şiddetli” adımlarla ilerliyor https://yekvucut.com/video/fransa-polis-devleti-olma-yolunda-siddetli-adimlarla-ilerliyor/ Mon, 10 Jan 2022 12:30:26 +0000 https://yekvucut.com/?p=52851 Fransa’da başta Paris olmak üzere birçok kentte hükümetin sıkı koronavirüs kısıtlamalarına tepki gösteren aşı karşıtları yeni yılın ilk protestosu için...

Fransa polis devleti olma yolunda “şiddetli” adımlarla ilerliyor yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Fransa’da başta Paris olmak üzere birçok kentte hükümetin sıkı koronavirüs kısıtlamalarına tepki gösteren aşı karşıtları yeni yılın ilk protestosu için sokağa indi. Fransa’da başta başkent Paris olmak üzere birçok kentte koronavirüs sağlık kartının aşı kartına dönüştürülmesine tepki gösteren aşı karşıtları yeni yılın ilk protestosu için sokağa indi.

Göstericiler ellerinde, “Macron istifa” ve “Diktatör cumhurbaşkanı istemiyoruz” yazılı pankartlar taşırken, sık sık “Diktatörün ne olduğunu Romanya halkı çok iyi biliyor. Siz de Çavuşesku’nun durumunu biliyorsunuzdur” sloganı attı. Protestoya, yağmura rağmen binlerce kişi katıldı. Gösteriler sırasında polisin sert müdahalesiyle ortalık savaş alanına döndü. Polis, göz yaşartıcı gaz ve cop ile eylemcilere müdahalede etti.

 

Fransa polis devleti olma yolunda “şiddetli” adımlarla ilerliyor yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>