Scroll Top

Batı’nın insan hakları kuralları kendisine işlemiyor

CIA

Türkiye 30 yılı aşkın süredir bölücü terör örgütü PKK’ya karşı mücadele ediyor. Bu mücadelede 8000’e yakın güvenlik görevlisi şehit olurken 7500 civarında sivil vatandaş terör örgütünün bomba ve kurşunlarının hedefi oldu.

Türkiye ayrıca son üç senedir devleti ele geçirmek isteyen Fetullahçı Terör Örgütü ( FETÖ) ve ülkede kaos çıkarmak isteyen DAEŞ terör örgütlerine karşı savaş veriyor. Terörün Türkiye’ye faturası sadece kaybettiği insanlarından ibaret değil. Terörün son otuz senedir ülkeye doğrudan ve dolaylı maliyeti bir trilyon dolardan fazla oldu.

Türkiye teröre karşı savaşında anlaşma ve ittifak sistemleriyle resmi müttefiklik ilişkisi içerisinde olduğu ülkelerden destek göremedi. Aksine, başta Almanya ve Belçika olmak üzere birçok NATO ülkesi 1980’li yılların başından bu yana çeşitli başta PKK olmak üzere Türkiye’den kaçan çeşitli terör örgütü mensuplarına kucak açtı, terör örgütlerinin ülkelerinde Türkiye karşıtı faaliyetler göstermelerine göz yumdu. Terörle mücadelenin en sıcak dönemlerinde NATO müttefiki ülkeler Türkiye’ye silah ambargosu uyguladı.

Buna bir de 15 Temmuz 2016’da 249 vatandaşın canına mal olan FETÖ darbe teşebbüsünden sonra Türkiye’den kaçan terör Fetullahçı teröristlere başta Almanya olmak üzere İsveç, Hollanda ve Yunanistan olmak üzere çeşitli Avrupa ülkelerinin sağladığı sığınma hakkı ve diğer başka ekonomik kolaylıklar sağlaması eklenince Türkiye ile Avrupa ülkeleri arasındaki ilişkiler kopma noktasına geldi.

Batılı devletler, Türkiye’nin terörle mücadelesini desteklemek yerine ülkeye ağır eleştirilerde bulunup, örtülü-açık ambargo uygularken Türkiye’yi çoğu zaman orantısız güç kullanmakla, adil yargılama hakkına saygı göstermemekle, cezanın kişiselliği ilkesini ihlal etmekle ve fikir özgürlüğünü kısıtlamakla suçladılar. Bu bağlamda Türkiye’yi haksız ve sert bir biçimde eleştirenlerin kendi ülkelerinde yaşanan terör eylemlerine karşı vermiş oldukları tepkileri incelemek, Batı’nın insan haklarını yeri geldiğinde etkili bir dış politika aracı olarak kullandığını görebilmek açısından faydalı olacaktır.

ABD

Amerika Birleşik Devletleri, 11 Eylül 2001’de gerçekleşen saldırılardan sonra teröre karşı küresel bir savaş başlattığını ve bu savaşta yanında yer almayan tüm devletleri karşısında yer almış varsayacağını açıkladı.

Bu kapsamda, 2001’de Afganistan’ı, 2003’de Irak’ı işgal etti ve Pakistan, Somali, Yemen başta olmak üzere birçok ülkede binlerce masum sivilin canına mal edilen özel operasyonlar ve drone saldırıları gerçekleştirdi.  Başta CIA olmak üzere istihbarat ve güvenlik birimlerinin yetki, bütçe ve personel sayıları arttırıldı, sadece terör ve güvenlik ile ilgilenecek İç Güvenlik Bakanlığı kurdu.

ABD ayrıca ülkedeki Müslüman nüfus üzerine baskı ve izlemeleri yoğunlaştırdı, Amerikan istihbarat kurumları dünyanın farklı bölgelerinde kurdukları gizli kamplarda sistematik olarak işkenceye başvurdu, terör zanlısı olarak tutulanlar için gözaltı süresi 6 aya kadar uzatıldı. Bununla da yetinmeyen Amerikan devleti vatandaşlarının internet ve telefon trafiğini yoğun bir biçimde takip etmeye, düzenlemeye başladı.

İngiltere

İngiltere 2005 yılından bu yana terörle mücadele adına birçok kanun ve düzenleme çıkardı. Böylece sosyal medyada devletin terör örgütü ilan ettiği organizasyonlar hakkında övücü sözler söyleme, yorumlar yapmak suç haline getirilirken, terörle suçlananların gözaltı süresi 28 güne çıkarıldı. Bunun yanı sıra tüm izinsiz gösteriler yasaklandı, başta Müslüman cemaatler olmak üzere ülkedeki yabancılar arasındaki istihbarat ve emniyet muhbirlerinin sayısı arttırıldı. İngiltere halen Whatsapp dâhil tüm kriptolu sohbet programlarının hükümetlerin erişimine açık olması ve sosyal medyayı düzenleyecek bir uluslararası bir sözleşme yapılmasını tasarısı için yoğun çaba sarf ediyor.

Muhammed Rabbani cep telefonunun şifresini vermediği için tutuklandı.

Fransa

13 Kasım 2015’te gerçekleşen terör saldırılarından sonra Kasım 2017’e kadar geçerli olmak üzere 6.kez uzatma kararı aldı. OHAL ve terörle mücadele kanunla yapılan değişikliklerle polise istediği zaman, istediği evi savcılık iznine gerek kalmadan arayabilme yetkisi tanındı. Bu bağlamda şu ana kadar 5000 civarında ev aranıp, 600 kişi gözaltına alındı ki bunların da 450’si hapsedildi. Ayrıca, toplantı ve gösteriler kısıtlandı, izinsiz gösteri yapmak yasaklandı, yüzlerce kişi sosyal medyada yaptığı paylaşımlar, beğeniler hatta girdiği sitelerin terörü övdüğü veya cesaretlendirdiği gerekçesiyle tutuklandı.

Almanya

Türkiye’nin PKK ve FETÖ terörü ile mücadelesini en çok eleştiren ülkelerden biri olan Almanya ise istihbarat ve polis teşkilatına tüm vatandaşların kimlik ve fotoğraflarına izin almadan ve uyarmadan ulaşma hakkı verdi, ülkedeki yabancı gazeteler, elçilikler ve uluslararası kuruluşları geniş kapsamlı bir şekilde, sistematik olarak dinledi. Almanya ayrıca sosyal medya sitelerine terörü övücü paylaşımları kaldırmamaları halinde 50 milyon avroya kadar ceza kesilmesi kararlaştırdı.

Belçika

Başta PKK, DHKP-C ve FETÖ olmak üzere, Türkiye karşıtı birçok örgüt ve faaliyetin merkezlerinden olan Belçika Mart 2016’da Brüksel’de gerçekleşen saldırılardan sonra terör şüphelileri için günde 23 saate kadar varan hücre cezaları getirdi, onların kimlik ve pasaportlarını askıya almaya başladı. Belçika ayrıca telefon ve internet şirketlerine abonelerinin bilgilerini saklama ve bunları istendiğinde polisle paylaşma zorunluluğu getirdi.

Benzer gönderiler