Scroll Top

Türkiye’nin otomobilinde imzalar atıldı: 60 yıllık rüyayı 5 “babayiğit” gerçekleştirecek

Screenshot_13

Türkiye’nin otomobili için yola çıkılıyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan çağrıyı yaptı. Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile TOBB koordinasyonunu yürüttü. 5 firma elini taşın altına koydu ve Ortak Girişim Grubu’nu oluşturdu. 60 yıllık rüya için imzalar bugün Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde atıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan yerli otomobili üretecek şirketleri açıkladı. Erdoğan 2021 yılında yerli otomobilin satışa çıkmasının beklendiğini söyledi.

Ortak Girişim Grubu’nda 5 babayiğit bulunuyor. Anadolu Grubu (Isuzu), BMC, Kıraça Holding (Karsan Otomotiv), Turkcell ve Zorlu Holding (Vestel), Ortak Girişim Grubu içerisinde tecrübelerini, güçlerini birleştirecek. Hedef 2018’in başında Türkiye’nin Otomobili’ni yapacak şirketi kurmak.Türkiye’nin otomobili için imzalar atılıyor: 5 babayiğit kolları sıvadı

Türkiye’nin Otomobili Ortak Girişim Grubu Tanıtım Toplantısı’nda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan şu mesajları verdi:

Sayın Başbakan, değerli misafirler, hanımefendiler beyefendiler sizleri en kalbi duygularımla, muhabbetle selamlıyorum. Öncelikle Hakkari ve Tunceli’de teröristlerle çıkan çatışmalar neticesinde 8 şehidimize Allah’tan rahmet diliyorum. Teröristlerden ise 17’si Hakkari, 5’i Tunceli olmak üzere 22 terörist de bu çatışmalarda etkisiz hale getirilmiştir. Şuanda da çatışmalar yine aynı şiddette devam ediyor. Hep söylediğimiz gibi biz şehidimizin kanını yerde bırakmayacağız. Sonuna kadar bu teröristleri bitirinceye kadar bu mücadelemizi devam ettireceğiz. Zira bu ülkede terörün egemen olmadığını bu zihniyetlere göstereceğiz. Onun için de ben şehitlerimize Allah’tan rahmet, gazilerimize şifalar diliyorum.

“Milletimizin hayaliydi”

Türkiye’nin otomobili için elini taşın altına koyan babayiğitlerimizi ilan edeceğimiz bu toplantının bu vesileyle ülkemize milletimize sektörümüze girişim grubumuzu oluşturan şirketlerimize hayırlı olmasını diliyorum. Bu projede emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Merhum Muhammed Ali, “Hayal gücü olmayan insanın kanatları yoktur” diyor. Bizim de bugün ortak girişim grubunun tanıtımı için bir araya geldiğimiz markası Türk, tasarımı Türk, mühendisliği Türk, üretimi Türk, pazarlaması Türk bir otomobile sahip olma hayalimiz vardı. Aslında bu milletimizin de hayaliydi.

Bundan 20 yıl 30 yıl önce yerli otomobil konusundaki tereddütleri anlayabiliyorum. Ülkemizde toplam 91 bin otomobilin satıldığı 2001 yılında böyle bir teşebbüsün ekonomik bulunmaması gayet tabiidir. Ama geçtiğimiz yıl itibariyle yılda 757 bin otomobil satışına ulaşmış bir Türkiye’de hala adım atılmıyor olması artık ülkemizin bir ayıbı haline gelmişti. Bugün tarihi bir adıma atıyoruz.

Biraz sonra isimlerini tek tek açıklayacağım ortak girişim grubumuzdan beklentimiz, hazırlık sürecini hızla tamamlayarak en geç 2019’da otomobilimizin prototipini tamamlaması, 2021’de de ticari satışına başlamasıdır. Türkiye’nin 2023 hedefleri arasında özel bir yere sahip olduğuna inandığım bu projede en küçük bir gecikme istemiyoruz. Karşınıza çıkacak sorunların çözümü, engellerin aşılması noktasında cumhurbaşkanı olarak bizzat yanınızda yer alacağımı belirtmek isterim.

“İlk otomobili ben alacağım”

Hatta gerekiyorsa sırf bu projenin takibi ve sıkıntıların bertaraf edilmesi için cumhurbaşkanlığında da şöyle bir ekibi görevlendireceğimi bilmenizi istiyorum. Artık zaman kaybına tahammülümüz bulunmuyor. Madem ki bu babayiğit arkadaşlarımız ellerini taşın altına soktular, bize de onlara gereken her yerde destek vermek düşer. Şimdiden açıklıyorum, piyasaya süreceğiniz ilk otomobilin bedelini ödemek şartıyla taliplisi de benim.

“İlk üç dönemi kaçırdık”

İkinci dünya savaşına olan dönemi otomobil sektörünün başlangıç ylı olarak ifade etmek mümkündür. 1945’ten 80’lere kadar olan dönem sıçrama dönemidir. 80’den günümüze süreçte sektör küreselleşirken, diğer yandan da Güney Kore Çin Hindistan gibi yeni aktörler devreye girmişler. Hibrid otomobiller, elektrikli otomobiller, sürücüsüz otomobillerle sektörün farklı dönemine şahit oluyoruz. İlk üç dönemini kaçırdık. Terör olayları, darbeler, toplumsal huzursuzluklar gibi faktörler buna imkan vermedi. Aynı hatayı bir kez daha yapmayacak, sektörün dördüncü dönemini inşallah ıskalamayacağız.

Dolayısıyla üretilecek otomobilin de bugünün değil geleceğin ihtiyaçlarına uygun olacağından şüphe duymuyoruz. Bu otomobilin öncü ve taşıyıcı gücü ortak girişim grubu olacaktır. Bu otomobil tüm Türkiye’nin katkısıyla ortaya çıkacaktır. Ortaya doğru dürüst bir ürün konduğunda milletimiz buna dört elle sarılacak tercihini bu araçtan yana kullanacaktır. Dünyaya pazarlanması konusunda da her türlü desteği vereceğimizden emin olunuz. Tüm markaların ortaya çıkışlarında devlet desteği aldıklarını biliyoruz. Bizim de bu şekilde hareket etmemizden daha tabii bir şey olamaz.

“TUBİTAK emrinize amade”

Halen TÜBİTAK bünyesinde üzerinde çalışmalar yapılan platform girişim grubumuzun emrine amadedir. Doğrudan hibrid ve elektrikli otomobile yönelmek isterlerse daha da memnun oluruz. Kararları ne olursa olsun, biz kendilerine her türlü desteği vereceğiz. Yeter ki Türk milletini bu büyük hayaliyle buluştursunlar. Bizim bu heyecanımız ve destek beyanımız ortak girişim grubuna özel değildir. Biz ülkemizi geleceğe taşıyacak, hedeflerini yaklaştıracak adım atma niyetine ve samimiyetine sahip herkes için aynı hissiyata sahibiz. Eğer bu proje için daha önceleri başkaları aynı iradeyi ve kararlılığı göstermiş olsalardı onların da yanında yer alacaktık. Bundan sonra da hangi alan olursa olsun projesi olanlara kapımız açıktır.

Konvansiyonel yöntemlerle geldiğimiz yer elbette önemlidir. Türkiye’yi 15 yılda üç kat büyütme başarısını bu şekilde gerçekleştirdik. Ancak orta gelir tuzağından kurtulup yüksek gelirli ülkelere çıkmanın yolunun tasarımdan yüksek teknolojiden geçtiğini de çok iyi biliyoruz. Ne pahasına olursa olsun üretim ve bu noktada yüksek teknolojiye sahip üretim bu anlayışla yapılacak yatırımlara hep birlikte öncelik tanımalıyız. Çünkü bu işin aktörleri şu anda bu salonda.

Bunun yolu örneğin madenlerimizi taş ve toprak karışımları olarak değil mamul olarak ihraç etmekten geçer. Otomobilin parçalarını üretmekten değil, yazılımının da kendimizin geliştirmesinden geçiyor. Sonuçta ekonominin ve teknolojinin gittiği yön bellidir. Bizim de kendimizi buna göre ayarlamamız şart. Daha önceki fırsatları, girişimcilerimizin ayağına pranga vurarak, işlerini zorlaştırarak, kendi iç meselelerimizle uğraşmaktan dolayı kaçırmıştık. Milletimiz hala merhum Nuri Demirağ’ın uçak fabrikası projesinin niçin neticeye ulaşmadığını anlamakta zorlanıyor. Uçaklardan birinin düşmesi olsa da işin gerisinde başka tezgahlar bulunduğu da ortadadır. Girişimin akamete uğramasının şirketin iflası olarak gerekçesi de kimseyi ikna etmemiştir. Devrim otomobilinin deposuna yakıt konmadığı için yolda kalması gerçek sebebi asla olamaz.

“Bu kadar nazı çekmeye gerek yok”

Aradan 60 yıla yakın süre geçti ve biz Nuri Killigil’in ulaştığı seviyeye daha yeni yeni geliyoruz. Bu soruyu kendimize sormamız lazım. Yerli piyade tüfeğimizi, füzelerimizi henüz yeni yeni ticari düzeye ulaştırabildik. İşte şurada Amerika’dan polis teşkilatımız tabanca, 1500 tane tabanca alacak. Verilen cevap “Kongreden geçmedi” Biz tabancayı yapıyoruz aslında. Dedik ki bundan böyle gerek yok, Amerika’dan tabanca almayacaksınız. Bizim kendi ürettiklerimizle artık bu süreci devam ettireceksiniz. Ne gerek var? Bu kadar nazı çekmeye ne gerek var?

Dışa bağımlılığı azaltacak

“Türkiye’nin markası, Türkiye’nin tasarımı, Türkiye’nin teknolojisi, hür olmak, hür yaşamak. Dışa bağımlılığı, fosil yakıtlara ihtiyacı azaltmak… Ekonomik anlamda da tam bağımsızlığı sağlamak. Türkiye’nin kaynaklarıyla üretilmiş yüksek katma değerli ihracat gerçekleştirmek… Yüz binlere iş, milyonlara aş olmak… Sürdürülebilir, yenilenebilir çevreci çözüm, elektronikli motor ve batarya teknolojisi, küresel ölçekte de ticari başarı…”

Benzer gönderiler