
Uluslararası gazeteci Marion Sendker, Batı ve Alman medyasının PKK/YPG terör örgütüne tek taraflı yaklaşımını değerIendirdi. Batı medyasının PKK yanlısı haber yapıp yapmadığı, bunun sebeplerinin ne olduğu gibi soruları yanıtlayan gazeteci Sendker, Alman ve Batı medyasında çoğunlukla PKK yanlısı görüşlerin hâkim olduğunu söyledi.
Batı medyasında haberler genellikle tek taraflı
“Batı medyası daha çok PKK yanlısı haberler mi yapıyor?” sorusunu yanıtlayan cevaplayan Uluslararası gazeteci Marion Sendker; Almanya ve Batı Avrupa medyasında daha çok Kürt veya PKK yanlısı görüşlerin hâkim göründüğünü, bu içerikleri üreten uzmanların daha çok olduğunu ifade etti ve bunun bir tür kamu görüşü haline geldiğini ekledi. Sendker, PKK terörüyle ilgili haberlerin Batı medyasında tek taraflı bir dille bahsedilmesinin nedenlerinden birinin de Batı’nın Türkiye’ye yaklaşımının oryantalist bir bakış açısı olması olarak değerlendirdi.
Avrupa ülkelerinin neden hala PKK bağlantılı organizasyonları desteklediği konusuna da değinen gazeteci Sendker, insan kaçakçılığı, çocuk istismarı ve PKK’nın çocukları Kuzey Suriye’de nasıl kaçırıldığına dair devlet yetkililerinin raporlar açıkladığını ancak Almanya’da ve Batı Avrupa’da bu organizasyona yakın insanların hala desteklendiğini söyledi ve şunları ekledi:
“Neden desteklendikleri sorusu çok iyi bir nokta. Fakat öte yandan örgüt, kamusal alanda kendisini çok barışçıl ve demokratik gibi gösteriyor. Alman halkından, hükümetinden ve medyadan Batı Avrupa’da tetikleyici bir kelime olan “demokratik değerler” adına davalarını desteklemeleri konusunda yardımlarını istiyor. Çünkü demokrasi orada öne çıkan bir konu. Bu nedenle tarihimiz de göz önünde bulundurulduğunda, demokrasi için savaşan kimsenin çok da kötü olamayacağı hissine sahibiz. Bu his bazen yeterince sorgulanmıyor.”
Sendker, Alman medyasının bu gibi haberlerde objektif olma gerekliliğinin farkında olduğunu ancak bilgilerin toplanma şeklinin farklı olduğunu, referans alınan haberin sorgulanmadan yayıldığını anlattı.
Medya PKK’yı işçi partisi olarak adlandırıyor
Gazetecilik ile aktivizm arasında çok ince bir çizgi olduğunu söyleyen Sendker, Almanya’da ve Batı Avrupa’da bu çizginin dışarıdaki aktivistler tarafından suistimal edilme riskini şu sözlerle açıkladı:
“Bazı gazeteci muhitlerinde, aslında PKK ideolojisini ve de propagandasını yayan Kürt kültür evleriyle veya gruplarıyla bağlantılı insanlar olduğunu görüyoruz. Bu insanlar gazetecilere azami surette yaklaşmaya çalışıyorlar. Onlarla, sanki sadece Türkiye’de, Kuzey Suriye’de ve Kuzey Irak’ta var olan homojen bir grupmuş gibi Kürt insanının durumu hakkında konuşuyorlar ve gazetecileri bu konu hakkında haber yapmaya çağırıyorlar. Onlara özgürlük, demokrasi, kadın ve işçi hakları için savaştıklarını söylüyorlar ve birkaç yıldır iklim değişikliğine karşı mücadeleyi de bu listeye eklediler. Bu, Batı Avrupa ve Alman gazeteciliğinde son derece karşılığı olan bir konu. Çünkü bu gazetecilerin çoğu suç teşkil eden konuları keşfetmeleri gerektiğini veya iyi bir amaç için, bu iyi amaç ne olursa olsun, savaşmaları gerektiğini düşünüyorlar.
PKK’nın terör organizasyonu olarak listelendiğini biliyorlar ama yine de onu “işçi partisi” olarak adlandırıyorlar. Peki bu ikisi birbiriyle uyuşuyor mu, bu ikisi nasıl bir araya geliyor sorusu pek gündeme gelmiyor.”
Türkiye’yi “karanlık, kötü adam” olarak tasvir ediyorlar
Uluslararası gazeteci Marion Sendker’in aktardığına göre, PKK’nın, Alman ve Batı Avrupa medyasında çok bilinen bir kelime olmasına rağmen, neredeyse her zaman bir süre önce resmi isimleri olan “işçi partisi” kelimesiyle özdeşleştiriliyor. Ve hala “Kürt İşçi Partisi” olarak adlandırılıyor. Bu ise onun işçi haklarıyla özdeşleşen veya savaşan demokratik bir parti olabileceği izlenimine yol açıyor. Terör örgütü listesinde yer alıyor olması ise satır aralarında kayboluyor, hatta bazen haberlerde buna değinilmiyor.
Batı Avrupalı ve Alman gazeteciler için PKK veya PKK bağlantılı organizasyonların ve grupların yapısını anlanın çok zor olduğunu söyleyen Sendker, bölgedeki Kürt gruplarının ve kültür evlerinin yapılarını anlattı:
“Web sitelerine baktığınızda veya kendileriyle konuştuğunuzda, kulağa çok iyi, çok barışçıl, demokratik, arkadaş canlısı geliyorlar. PKK ile bağlantılarını -eğer varsa- ortaya çıkarmak çok zor. Bu yüzden eğer Verfassungsschutzbericht veya Alman otoritelerinin başka raporlarına veya mahkeme raporlarına bakacak olursanız, oralarda “şehirdeki kültür evi” gibi çok masum isimleri olan veya uyuşturucu, kaçakçılık ve mafya benzeri aktivitelerle özdeşleştirilmiş bazı organizasyonların isimlerini görebilirsiniz.”
“Mesele her zaman gazetecilik ve gazetecilik sorumluluğunu nasıl tanımladığınızla ilgilidir. Özellikle PKK/YPG çatışmasıyla ilgili, evet, medya Türkiye’yi genellikle “karanlık, kötü adam” olarak genel olarak Kürtleri ise “iyi olanlar” olarak tasvir ediyor. Kürtler, PKK’yla bağlantılı şekilde medyada doğrudan veya dolaylı şekilde temsil ediliyor. Ve bu durum çok sayıda soru işaretine yol açıyor çünkü bu kadar karışık bir çatışmada nasıl bir taraf iyi olurken, sadece diğer taraf kötü olabilir?”
Güvenli görüldüğü için ana akıma göre hareket ediliyor
Gazeteci Marion Sendker, Alman veya Batı Avrupalı gazetecilerin PKK/YPG ile ilgili haberleri yaparken kaygılarını şu sözlerle açıkladı:
“Çok hassas ve çok duygusal bir konu olduğu için, yazdığınız herhangi bir cümle için bile iki tarafın da kolayca hedefi olabilirsiniz. Ve bu nedenle Batı Avrupa ve Almanya’daki birçok medya insanı için sadece ana akıma göre hareket etmenin daha güvenli olduğu düşünülebilir. Herkes olayların öyle veya böyle olduğunu yazıyor: ‘Sen de öyle yap. Ve objektif görünmek için Türk tarafından da bahset, Türkler şöyle-böyle de ve yoluna devam et, güvendesin.’”