Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi 2017’e göre batı demokrasileri medya üzerindeki baskılarını arttırıyor.
Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü (RSF) basın özgürlüğünün saldırı altında olduğunu açıkladı. Örgütün tarafında bu hafta yayınlanan Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi , Almanya’yı da bilginin muhafazası ve muhbirler hakkındaki kanunlarından ötürü ağır bir şekilde eleştirdi.
RSF tarafından bugün yayınlanan Basın Özgürlüğü Endeksi’ne göre dünyanın üçte ikisinde basın özgürlüğü geçen sene geriledi.
Endeksin açıklandığı basın toplantısında konuşan RSF Genel Sekreteri Christophe Deloire demokratik ülkelerde gözlemlenen basın özgürlüğünün gerilemesi trendinin korkutucu olduğunu anlatarak ve “ Basın özgürlüğü tüm diğer özgürlüklerin temelidir” dedi.
Bir sivil toplum örgütü( STÖ) olan RSF’nin merkezi Paris’te ve Birleşmiş Millletler nezdinde “danışman” statüsüne sahip. 180 ülkedeki basın kurumları ve gazetecilerin özgürlüğünü inceledi ve basın özgürlüğünün, batılı demokrasilerde de demokratik olmayan ülkelerdeki gibi kötüye gittiği sonucuna vardı.
Rapora göre özellikle üst düzey politikacıların güçlerini medyayı tehdit ve manipüle etmek için kullanmasının yaygın bir uygulama haline gelmesi ürkütücü.
Bunun en bariz örneklerinden biri Finlandiya Başbakanı Juha Sipilä’nın devlet televizyonu YLE’nin editör ofisine 20 tane e-posta gönderek kendisi hakkında yapılan bazı çıkar çatışması haberlerinden şikayet etmesi. Başbakanın gönderdiği e-postalardan sonra kendisi hakkında bu konuda yapılan haberler sona erdi.
Yeni Zelanda’da istihbarat birimlerinin basına karşı hak ve yetkilerini önemli oranda artıran yeni bir hukuki düzenleme yürürlüğe girdi.
Kanada’da devlet kurumları terörizmle ilgili haber yapan gazetecilerin haber kaynaklarını bulmak için onları yakın gözetim altına aldı.
Aynı amaçla, İngiltere’de gazetecileri istihbarat kurumlarının gözetiminden koruyan yasaların içi boşaltıldı.
Raporun Almanya’ya ayrılan kısmında ise gazetecilerin sık sık saldırıya uğradığına ve güvenlik güçleri tarafından kovuşturmalara maruz kaldığına değinildi. Ayrıca Almanya’daki bilgi koruma düzenlemeleri ve muhbirlerin mazur kaldığı muamele de eleştirildi.
