Scroll Top

Batı dünyasındaki Müslüman liderlerden Yeni Zelanda’daki terör saldırısına ortak tepki

nz-shooting-696x442

Yeni Zelanda’da cuma namazı kılan Müslümanlara yönelik terör saldırısı Batı dünyasında yaşayan Müslüman liderler tarafından imzalanan bir mektup ile protesto edildi.

Bir mektup kaleme alan ve aralarında akademisyenlerden Müslüman toplum liderlerine kadar çok sayıda ismin yer aldığı mektubun tercümesini yayınlıyoruz.

Mektubun orijinal hali ve imzacıları The Guardian‘da yayınlandı.

Mektup: Müslüman liderler Christchurch saldırısını kınıyor ve yetkililere İslam karşıtlığı ile mücadele çabalarını artırma çağrısında bulunuyor.

Kadınlar ve çocuklar dâhil, 50 barışçıl Müslümanın geçen hafta cuma günü Christchurch, Yeni Zelanda’da soğukkanlı bir şekilde katledilmesi bizleri dehşete düşürdü. Masum ve savunmasız şekilde ibadet eden bu insanların vahşi ve acımasızca öldürülmesi bizi derinden sarstı. Şimdi düşünce ve dualarımız hâlâ hastanede tedavi gören yaralılarla birlikte. En derin ve kalpten başsağlığı dileklerimiz de sevdiklerini kaybeden ailelerle birlikte. Yakınlarını kaybedenlerin ıstırabı, katledilenlerin şimdi Allah’ın izni ile cennette olduğunun bilinci ile bir ölçüde hafiflesin diye dua ediyoruz.

Son zamanlarda ırkçı ve din düşmanı düşüncelerin küresel seviyede yükselişe geçtiğini gördük. Pittsburgh’daki Hayat Ağacı Sinagogu’nda; Charleston, Güney Carolina’daki kilise saldırısında ve Finsbury Park, Londra’da Müslümanların cami çıkısında araba ile ezilmesinde olduğu gibi korkunç terör saldırılarına tanıklık ettik. Bu olayların her birinde failler kendilerini aşırı sağcı ve milliyetçi olarak tanımladılar ve de etnik ve dînî azınlıklara karşı nefret söylemlerinde bulundular. Bu gibi görüşler kendilerine aşırı sağın popülist söylemlerinde doğal bir sığınak buldu. Eğer bu gibi iğrenç görüşler medyada ve ana akım siyasi söylem ve kurumlarda at koşturmaya devam ederse her türden azınlık cemiyeti dünyanın dört bir yanında artan zulüm tehditlerine mâruz kalmaya devam edecek.

Christchurch’teki masum Müslümanlara karşı düzenlenen terör saldırısı hesaplıydı ve olağanüstü şekilde iyi planlanmıştı. Fail Brenton Tarrant canavarca manifestosunda Müslüman ve göçmenlere nefretini kusmuş, onları “işgalciler” ve “yabancı pislikler” olarak adlandırmıştı. Tarrant’ın yüzlerce radikal sempatizanı onu canlı olarak yayınladığı saldırısında izledi ve katliama tezahürat yaptı. Bu katliam İslam ve Müslüman nefretinden mülhemdi. Bu bağnazlık ise birtakım duyarsız akademisyenler, vurdumduymaz politikacılar ve vahşi ezberlerini objektiflik kisvesi altında gizleyerek İslam’ı ve Müslümanları şeytanlaştıranları mütemadiyen yayınlarına çıkaran medya kuruluşları tarafından körüklendi.

Müslümanlara yapılan katliam sadece Tarrant’ın silahından ateşlenen kurşunlarla başlamadı. Esasen on yıllardır yapım aşamasındaydı: İslamofobik medya haberlerinden aldığı ilhamla, basında çıkan yüzlerce ve hâttâ binlerce sütunluk nefretle, Müslümanlardan nefret eden politikacılarla ve başıboş sosyal medya bağnazlığıyla. Müslümanlara sürekli olarak şüpheli kitle; toplumumuza tehdit arz eden, barbarca düşüncelere sahip yabancılar damgası vuruldu. Şimdi toplumumuzun pek çok köşesine ekilen sistematik ve kurumsal İslamofobi’nin korkunç neticesini biçiyoruz. Çok uzun süredir daha da kötüleşmesine müsaade edilen bu ırkçılık ve yabancı düşmanlığı ölümcül sonuçlar doğurmuştur ve günümüz medenî toplumunun en büyük sorunlarından birini teşkil etmektedir.

Bir inancı olan veya olmayan bütün insanlar bir araya gelerek şunu söylemelidir: Bir topluluğa yapılan saldırı hepimize yapılmış bir saldırıdır. İnsanlık namına kardeş olan bizler, bu teröristlerin birbirimize duyduğumuz sevgi ve saygıyı zayıflatmasına asla izin vermemeliyiz. Bu anlamsız şiddet döngüsü sona ermek zorunda. Dünyanın dört bir yanındaki mûteber hükûmetlere; aşırı sağcı grupların ve beyaz üstünlükçülerin tehlike arz eden tehditlerinin farkına varma ve vatandaşlarını korumak ve eğitmek için önceden tedbir alma çağrısında bulunuyoruz. Biz ilhamımızı Kur’an’dan almaya devam edeceğiz. Beşinci sûrenin (Mâide)otuz ikinci ayetinde denildiği gibi: “Bir insanın hayatını kurtaran, bütün insanlığı kurtarmış gibidir.”

Son olarak, Müslümanlar ve özellikle Christchurch Müslümanları için dünyanın her köşesinden gösterilen yoğun destek için teşekkür ediyoruz.

 

Benzer gönderiler