Scroll Top

Batılı devletlerin insan kriteri nedir?

batı-rusya-ukrayna

Rusya’nın Ukrayna’ya karşı 24 Şubat’ta başlattığı askeri operasyon, bir haftayı geride bıraktı. Ukrayna’nın çeşitli bölgelerinde çatışmalar hâlâ devam ederken bu durumdan elbette en fazla masum insanlar etkilendi. Saldırı başladığından bu yana ülkede 364 sivil hayatını kaybetti. 759 sivil yaralandı. Yaklaşık 1 milyon kişi ise ülkeyi terk etmek zorunda kaldı. Cepheden gelen haberler ve diplomatik açıklamalarla birlikle yerlerinden edilen insanların acıları daha da yoğunlaştı. Gerilim giderek tırmanırken Amerika ve Avrupa ülkeleri, İngiltere’nin önderliğinde Rusya’ya karşı büyük ambargolar devreye sürdü. Rus ekonomisine yönelik finanstan, enerji ve teknolojiye kadar çeşitli yaptırımlar uygulanmaya başlandı. Rus bankaları, uluslararası para transferi sağlayan SWIFT sisteminden çıkarıldı. Rusya’nın 640 milyar doları bulan Merkez Bankası rezervlerinin yarısı donduruldu. Avrupa ve ABD’nin hava sahaları, Rus uçaklarına kapatıldı. Askeri harekât başlayana kadar Rusya’ya adeta alan açan Batı dünyası harekât başladığı andan itibaren yaptırım kararlarını ardı ardına açıkladı. Bununla da yetinmeyen Batı dünyası, dünyaya pazarladığı temel hak ve özgürlüklerini çöpe atmaktan çekinmedi. Adeta bir histeri kriziyle Rus halkının tamamını cezalandırma yoluna gitti.

Kedilerin ne suçu var?

Rus toplumuna yönelik tarih, edebiyat, spor ve medya gibi alanlara kısıtlamalar uluslararası toplumla şaşkınlıkla karşılandı. Münih Filarmoni Orkestrası şefi Valery Gergiev görevinden alındı. Gergiev, Edinburgh Uluslararası Festivali’ndeki onursal başkanlığı görevinden de istifa etmek zorunda bırakıldı. 25 Eylül’de yapılması planlanan Rusya Grand Prix’si, Formula 1 ekibi tarafından iptal edildi. Avrupa Yayın Birliği, 2022 Eurovision Şarkı Yarışması’na Rusya’nın katılamayacağını duyurdu. Rus RT televizyonu ve Sputnik haber ajansı AB’de yasaklandı. Avrupa Birliği, yaptırım listelerine viyolonsel ustası Aleksandr Roldugin, yazar Zahar Prilepin, film yönetmeni Tigran Keosayan ve bir dizi gazeteciyi eklediğini duyurdu. Netflix, Tolstoy tarafından yazılan roman Anna Karenina’ın çekimlerini iptal etti. İtalya’daki Milano-Bicocca Üniversitesi, Yazar Paolo Nori’nin Dostoyevski üzerine vereceği dersi iptal etti. Rus futbol kulüpleri ile Rusya Milli Takımı bütün turnuvalardan men edildi. Tüm bu yaptırımların ardından bir hamle de Uluslararası Kedi Federasyonu’ndan (FIFE) geldi. FIFE, Rusya’da yetiştirilen kedilerin, Rusya dışındaki hiçbir soy kütüğüne kaydedilemeyeceğini açıkladı.

ABD ve İngiltere hiç bedel ödemedi

Rus halkına yönelik bu baskının gerekçesi, ABD Başkanı Joe Biden’ın Senato’da yaptığı yıllık olağan toplantıda ortaya atıldı. Biden, “Egemen bir ulusu işgal ederseniz bunun bedelini ödersiniz” dedi. Biden’ın bu konuşmasını Amerikalı ve İngiliz siyasetçiler destekledi ve buna paralel açıklamalarda bulundular. Örneğin; Irak ve Afganistan işgallerinin mimarı Condoleezza Rice, “Egemen bir ulusu işgal etmek, uluslararası hukukun her ilkesine aykırıdır” açıklamasını yaptı. Rusya’ya karşı yaptırımların bayraktarı olan İngiltere Başbakanı Boris Johnson, “Avrupa’dan Ukrayna’ya gönüllü savaşçıların gitmesini destekliyoruz” dedi. Bütün bu açıklamalar, Rusya’nın yayılmacı politikalarına karşı bir cevap olarak değerlendirilebilir. Tabii, Batılı ülkelerin geçmişleri temiz olsaydı. Nitekim 11 Eylül saldırılarından sonra sahte deliller üretip Irak’ı işgal eden ABD ve İngiltere hiçbir bedel ödemedi. Irak’ta bir buçuk milyon insanın katledildiği, Ebu Gureyb Cezaevi’nde tarihin gördüğü en vahşi işkencelerin yapıldığı bir dönem yaşandı. Üstelik bu barbarlık dünyanın başına DAEŞ gibi bir bela açtı. Buna rağmen Batılı ülkelerin, ABD ve İngiltere için hiçbir yaptırım talebi olmadı. Çünkü bu katliamların onlar için hiçbir önemi yoktu. Ne de olsa ölen insanlar kendi milletlerinden değildi. Öyle ki; Batı için uluslararası hukuk ve insan haklarının hatırlandığı tek yer, savaşın Avrupa topraklarında olması ve pek tabii savaşın Müslümanlara karşı olmaması. Nitekim Bosna’da Müslümanlar acımasızca öldürülürken Birleşmiş Milletler ve NATO’nun bu katliamlara verdiği destek gizlenemez bir gerçek.

Avrupa’nın sığınmacı politikasındaki çifte standart

Batılı devletlerin insan kriterine dâhil olmak için Hristiyan Avrupalı, Amerikalı ya da İsrailli olmak gerekiyor. Avrupalı siyasetçilerin açıklamaları ve sığınmacı politikaları da bu durumu destekler nitelikte. Örneğin; İspanya Vox Partisi lideri Abascal “Avrupa’ya akın eden Müslümanlar ve Ukraynalılar arasında fark var. Müslümanlar Avrupa’yı iktidarsızlaştırıyor.” söyleminde bulundu. Fransız siyasetçi Marine Le Pen ise Avrupa’da sığınmacılara yapılan ayrımcılığı savundu. Le Pen “Avrupa ülkelerinin sadece Avrupalı mültecileri kabul etmesi doğaldır” dedi. Danimarka Suriyelilere uyguladığı “Mücevher Yasası”nı Ukraynalılar için kaldırdı. Avrupa Birliği, Ukraynalı mültecilere üç yıl boyunca sığınma başvurusu yapmadan yaşayabileceklerini duyurdu. Ukrayna’dan Polonya’ya giden bir trene binen Afrikalı grup, zorla trenden atıldı. Polonya polisi, Ukraynalıların ülkeye girmesine izin verirken, günlerdir soğukta bekleyen Afrikalıları silahla korkutmaya çalıştı.

Batı medyasının ırkçı açıklamaları

Bunlar yetmezmiş gibi Batı medyası da bu ırkçılığa ortak oldu. NBC muhabiri Kelly Cobiella: “Bunlar Suriye‘den gelen mülteciler değiller. Bunlar Ukrayna‘dan geliyorlar. Hıristiyanlar, beyazlar…”  Telegraph yazarı Daniel Hannan: “Bize çok benziyorlar. Olanları bu kadar şoke edici kılan da bu. Savaş artık sadece fakirleşmiş ve uzaktaki halkların başına gelen bir şey değil.” ITV News muhabiri Lucy Watson: “Ukraynalıların başına tahmin edilemez bir şey geldi. Burası gelişmekte olan bir üçüncü dünya ülkesi değil. Burası Avrupa.” BFM TV yorumcusu Ulysse Gosset: “21. yüzyıldayız. Bir Avrupa şehrindeyiz. Ama sanki Irak ya da Afganistan’daymışız gibi seyir füzesi ateşi sürüyor.”

“Medeni” Batı’nın ikiyüzlülüğü

Yemen’de açlıktan ölen, Suriye’de bombalarla parçalanan, Afganistan’da, Filistin’de, Irak’ta katledilen masumları, insan yerine koymayan, savaş mağdurları arasında bile ayrımcılık yapan “medeni” Batı’nın ikiyüzlülüğü, gerçekten insanı dehşete düşürüyor. Sarı saçlı, mavi gözlü, beyaz ve Hristiyan olmayanlara karşı her türlü zulmü reva görenler hâlâ uluslararası hukuk ve meşruiyet iddialarında bulunuyor. Bu da uluslararası toplumun yaşadığı krizin en büyük sebeplerinden biri olarak karşımıza çıkıyor.

Benzer gönderiler