pkk için arama yaptınız | Yekvucut https://yekvucut.com/ Akıl ve vicdan sahiplerine Wed, 27 Sep 2023 09:02:17 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.5.2 https://yekvucut.com/wp-content/uploads/2022/11/favicon_yek.png pkk için arama yaptınız | Yekvucut https://yekvucut.com/ 32 32 Bloomberg: Selçuk BAYRAKTAR, büyüyen drone ticaretiyle Türkiye’nin nüfuzunu arttırdı https://yekvucut.com/dunyadan/bloomberg-selcuk-bayraktar-buyuyen-drone-ticaretiyle-turkiyenin-nufuzunu-arttirdi/ Wed, 27 Sep 2023 09:02:17 +0000 https://yekvucut.com/?p=57470 BLOOMBERG: SİHA’lar Erdoğan’ın Türkiye’nin Küresel Gücünü Genişletmesine Yardımcı Oluyor ABD menşeli Bloomberg TV’nin gazete haberi: Türkiye’nin seçkin uçuş ekibi Ankara...

Bloomberg: Selçuk BAYRAKTAR, büyüyen drone ticaretiyle Türkiye’nin nüfuzunu arttırdı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
BLOOMBERG: SİHA’lar Erdoğan’ın Türkiye’nin Küresel Gücünü Genişletmesine Yardımcı Oluyor

ABD menşeli Bloomberg TV’nin gazete haberi:

Türkiye’nin seçkin uçuş ekibi Ankara semalarında Türk bayrağının ay ve yıldızını çizerken yerdeki Türkler ise Orta Doğu ülkesini ölümcül savaş dronlarının kilit küresel tedarikçisi haline getirdiği için kahraman olarak adlandırdıkları Selçuk Bayraktar ile fotoğraf çektirmek için yarıştı.

Aynı zamanda Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın damadı olan Bayraktar’ın şirketi Baykar da bir askeri üssün pistinde daha hızlı ve daha uzağa uçacak ayrıca mevcut uçaklardan daha fazla silah taşıyacak yeni nesil insansız savaş uçaklarını sergiledi.

Yeni nesil insansız hava araçları, Ukrayna’nın TB2 model dronları Rus güçlerine karşı etkili bir şekilde kullanmasının ardından dışarıda giderek büyüyen bir şirketin artan tutkularını yansıtıyor.

Son yıllarda Baykar, silahlı insansız hava araçlarından savaş uçaklarına ve savaş gemilerine kadar uzanan ürünleriyle Erdoğan‘ın kendi kendine yeten bir savunma sanayii kurma çabasının önemli bir parçası haline geldi. Bunların tamamı, çatışmalarla boğuşan bir bölgede giderek daha iddialı hale gelen dış politikasını desteklemeyi amaçlıyor. Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinden bu yana İHA’ların dışarıya satışları da istikrarlı bir şekilde arttı ve Türkiye’ye Orta Doğu’nun çok ötesinde daha fazla siyasi etki sağladı.

Massachusetts Teknoloji Enstitüsü mezunu Bayraktar, Ankara’nın eteklerindeki Hava Kuvvetleri üssünde verdiği nadir bir röportajda Türkiye’nin yurt dışındaki ağırlığını artırmak amacıyla şirketin yeteneklerini ve uluslararası satışlarını daha da genişletme hedeflerini ortaya koydu. Baykar yakında Türkiye’nin yeni inşa edilen mini uçak gemisi TCG Anadolu’dan havalanacak iki gelişmiş İHA’dan en az birinin seri üretimine başlayacak. Ayrıca Baykar şirketi, mevcut TB2 ve Akıncı İHA’larının yanı sıra yeni geliştirilen TB3 ve Kızılelma ile Afrika’dan Avrupa ve Asya’ya kadar olan pazarlardaki payını genişletmeye çalışıyor.

Baykar’ın baş teknoloji sorumlusu olarak görev yapan Bayraktar, yeni İHA’ların Türkiye’nin Karadeniz ve Kafkasya’dan Doğu Akdeniz ile Kuzey Afrika kıyılarına kadar uzanan askeri nüfuzunda “devrim yaratacağını” ifade ederek, “Uçuş süreleri ve operasyon yarıçaplarındaki artış sayesinde Türkiye’nin kıtalar üzerinde gözetleme ve nokta atışı saldırılar gerçekleştirmesine olanak sağlayacaklar.” dedi.

TB2’nin satışları son birkaç yılda hızla arttı.

Baykar; TB2 dronlarını 31 ülkede sattığını söylüyor. Bu satışlar çoğunlukla gelişmekte olan ülkelere yapılırken bu rakam dört yıl öncesine göre çok büyük bir artış. Stockholm Uluslararası Barış Enstitüsünden (SIPRI) araştırmacı Peter Wezeman, “TB2’nin satışları son birkaç yılda hızla arttı. (…) Ülkeler birbiri ardında çeşitli büyüklükte partiler sipariş ediyor.” diye belirtti.

Türkiye’nin İHA kullanımı dünyanın en istikrarsız bölgelerinden birinde savaşın değişen yüzünü de gösteriyor. İHA’lar Ankara’nın Türkiye’nin güneydoğusu, Kuzey Irak ve Suriye’de ayrılıkçı PKK’ya karşı on yıllardır sürdürdüğü kontrgerilla harekatının seyrini değiştirdi. Yapımı ve konuşlandırması nispeten ucuz olan bu dronlar son yıllarda Azerbaycan ve Libya gibi uzak bölgelerdeki çatışmaların Türkiye’nin müttefikleri lehine dönmesine de katkıda bulundu.

Orta Doğu’nun ötesinde bile Türk İHA’ları NATO dışında faaliyet gösteren ya da siyasi veya mali nedenlerle ABD veya İsrail’den temin edemeyen ülkeler için özellikle değerli olacaktır. Londra’daki Uluslararası Stratejik Araştırmalar Enstitüsünden savunma uzmanı Fabian Hinz’e göre yeni İHA’lar Türkiye’nin sofistike insansız hava araçları üreten az sayıdaki ülke arasında sahip olduğu, uygun fiyata yüksek kaliteli savaş teknolojisi tedarikçisi olma ününü pekiştirecek.

Hinz, “ABD ile ister müttefik olun ister sorunlarınız olsun Türk İHA’larını neredeyse hiçbir siyasi maliyet olmadan satın alabilirsiniz. (…) Türkiye ayrıca bazı teknoloji transferlerine ve diğer üreticilerin yapmakta çok daha isteksiz olduğu yerel lisans üretimine olanak sağlamaya daha açık görünüyor.” şeklinde vurguladı.

Wezeman, “Türkiye’nin silahlı insansız hava aracı tedarikçisi olarak yükselişi dikkati çekici. Bunun Türk silah endüstrisinin hızlı gelişiminin, Türkiye’nin silah ihracatçısı rolünün ve bölgesel bir güç olma çabalarının bir parçası olduğuna şüphe yok.” şeklinde konuştu.

ABD’nin Rusya’dan hava savunma sistemleri satın aldığı için Türkiye’ye yaptırım uygulaması Türkiye’nin F35 savaş uçakları alımını engelledi. Bu durum Türkiye’nin kendi insansız savaş uçaklarını geliştirme çabalarını hızlandırdı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, damadının şirketinin yanı sıra kamu tarafından işletilen Türk Havacılık ve Uzay Sanayiinin teknoloji geliştirmesini destekledi.

Bayraktar ayrıca daha yüksek irtifalara tırmanan ve öncekilerden çok daha uzun süre uçabilen yeni Akıncı’nın Suudi Arabistan ile yapılan müzakerelerin merkezinde yer aldığını belirterek anlaşma kapsamında Suudilerle ortaklaşa üretileceğini dile getirdi.

Washington Yakın Doğu Politikaları Enstitüsü Türkiye Araştırmaları Programı Direktörü Soner Çağatay, “TB3, özellikle de Anadolu uçak gemisine monte edilirse Türkiye’nin kabiliyetleri açısından bir tür kuantum sıçraması anlamına gelir. Bu da Türkiye’yi ayrı bir kategoriye, kıtalar ve okyanuslar arasında insansız hava araçlarını kullanma açısından birkaç yüz milin ötesine geçme yeteneğine sahip küçük bir seçkin ülkeler grubuna sokar.” diye altını çizdi.

Bloomberg: Selçuk BAYRAKTAR, büyüyen drone ticaretiyle Türkiye’nin nüfuzunu arttırdı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Alman Junge Welt: “STOCKHOLM ERDOĞAN’A BOYUN EĞDİ” https://yekvucut.com/dunyadan/alman-junge-welt-stockholm-erdogana-boyun-egdi/ Fri, 09 Jun 2023 08:34:21 +0000 https://yekvucut.com/?p=57336 İsveç, Türkiye’deki temsilciler ile, İskandinav ülkesinin geçen baharda yaptığı NATO üyeliği başvurusu konusunda yeni bir müzakere turu düzenlemek istiyorlar. İsveç’in...

Alman Junge Welt: “STOCKHOLM ERDOĞAN’A BOYUN EĞDİ” yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
İsveç, Türkiye’deki temsilciler ile, İskandinav ülkesinin geçen baharda yaptığı NATO üyeliği başvurusu konusunda yeni bir müzakere turu düzenlemek istiyorlar.

İsveç’in üyelik başvurusu Türkiye’nin vetosu nedeniyle şimdiye kadar başarısız olmuştu.

İsveç, teröristler yani özellikle PKK destekçileri ve Gülen hareketiyle bağlantılı şahıslar için güvenli bir limana dönüşmüştü.

Bu sebeple Türkiye İsveç’in NATO’ya girmesinin ön koşulu olarak teröristler ile bağlantının kesilmesini koymuştu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın mayıs ayı sonunda, yüksek bir oy ile tekrar seçilmesinin ardından, “Türkiye’nin veto duruşunu 11-12 Temmuz tarihlerinde Litvanya’da düzenlenecek NATO zirvesine kadar kaldırabileceğine dair umut var” diye yazdı Alman Gazete Junge Welt ve ekledi: “STOCKHOLM ERDOĞAN’A BOYUN EĞDİ”

Alman Gazetenin haberinden önemli kısımlar:

“ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken de Türkiye’yi cezbetmek için NATO ortağına geçen hafta yeni F-16 savaş uçakları satabileceklerinin sözünü verdi.”

“NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Erdoğan ile İstanbul’da gerçekleştirdiği görüşme sonrası yaptığı açıklamada, Türkiye’nin meşru güvenlik kaygıları varken, İsveç’in Türkiye’nin kaygılarını gidermek üzere önemli somut adımlar attığını söyledi.”

“Stockholm bu anlamda örneğin, şimdiye kadarki liberal terörle mücadele yasasını Türkiye’nin isteklerine göre uyarladı.”

“Türkiye, İsveç’ten özellikle, tanınmış siyasi mülteciler ve İsveç vatandaşları da dahil olmak üzere düzinelerce şüpheli teröristin iadesini talep ediyor.”

“İsveç’in en yüksek mahkemesi ilk kez, şüpheli bir PKK destekçisinin Türkiye’ye iade edilebileceğine karar verdi.”

Alman Junge Welt: “STOCKHOLM ERDOĞAN’A BOYUN EĞDİ” yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
İSVEÇ YÜKSEK MAHKEMESİ, PKK SEMPATİZANININ TÜRKİYE’YE İADE EDİLMESİNE ONAY VERDİ https://yekvucut.com/dunyadan/isvec-yuksek-mahkemesi-pkk-sempatizaninin-turkiyeye-iade-edilmesine-onay-verdi/ Wed, 07 Jun 2023 13:04:42 +0000 https://yekvucut.com/?p=57327 İsveç Yüksek Mahkemesi, bir PKK üyesinin Türkiye’ye iadesine onay verdi. Fakat iadeyle ilgili son kararı İsveç hükümeti verecek. İade kararı...

İSVEÇ YÜKSEK MAHKEMESİ, PKK SEMPATİZANININ TÜRKİYE’YE İADE EDİLMESİNE ONAY VERDİ yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
İsveç Yüksek Mahkemesi, bir PKK üyesinin Türkiye’ye iadesine onay verdi.

Fakat iadeyle ilgili son kararı İsveç hükümeti verecek.

İade kararı verilen kişi 35 yaşında olup 2014’te Türkiye’de uyuşturucu madde bulundurmaktan dört yıl ceza almış.

Bu kişi daha sonra İsveç’e kaçmış ve İsveç Başsavcılığının talebi üzerine tutuklanmıştı.

Bu karar, temmuz ayında yapılacak NATO Zirvesi’nde Türkiye’nin İsveç’in NATO üyeliğini onaylayacağı tarihten önce alınması dikkati çekti.

Türkiye aralarında 42 PKK üyesi ve diğer birkaç sol gruba ait kişilerin iadesini istemiş ama İsveç sadece bir kişiyi iade etmişti.

İsveç’te 1 Haziran’da yürürlüğe giren yeni yasa “terör örgütüne katılma” suçunu kovuşturmaya açarak ülkenin bu alandaki mevzuatını güçlendiriyor.

Bu düzenleme, Türkiye’nin NATO vetosunu kaldırması için öne sürdüğü şartlardan birini oluşturuyor.

Yabancı basında Türkiye’nin 11 Temmuz’da Vilnius’da (Litvanya) yapılacak NATO Zirvesi öncesi İsveç’in tam üyeliğine onay vereceği yorumları yapılıyor.

İSVEÇ YÜKSEK MAHKEMESİ, PKK SEMPATİZANININ TÜRKİYE’YE İADE EDİLMESİNE ONAY VERDİ yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Terör örgütü PKK/YPG Haseke’de 55 genci daha zorla silahlı kadrosuna aldı https://yekvucut.com/utanc-gunlugu/teror-orgutu-pkk-ypg-hasekede-55-genci-daha-zorla-silahli-kadrosuna-aldi/ Thu, 02 Feb 2023 11:04:39 +0000 https://yekvucut.com/?p=57259 PKK/YPG, işgalindeki Haseke’de Arap gençleri alıkoyarak zorla silahlı kadrosuna katmaya devam ediyor.PKK/YPG’li teröristler, köy girişleri ve ilçelerde kurduğu sözde yol...

Terör örgütü PKK/YPG Haseke’de 55 genci daha zorla silahlı kadrosuna aldı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
PKK/YPG, işgalindeki Haseke’de Arap gençleri alıkoyarak zorla silahlı kadrosuna katmaya devam ediyor.PKK/YPG’li teröristler, köy girişleri ve ilçelerde kurduğu sözde yol kontrol noktalarında Haseke’ye bağlı İskenderune, Cezaa, Mustafaviyye, Kahurte ve Tel Aver köylerden 38 genci, Tel Köçer ve Cevadiyye beldelerindeki pazar yerlerinden de 17 genci olmak üzere toplamda 55 genci daha alıkoydu. Terör örgütü son 3 günde alıkoyduğu 55 genci Haseke’ye bağı Malikiyle ilçesindeki sözde toplama ve eğitim kampına götürdü. Terör örgütü PKK/YPG, son bir haftada Haseke ve Halep illerinde işgalinde tuttuğu bölgelerde 108 genci alıkoymuştu. Böylece terör örgütü 25 ocak tarihinden bu yana en az 163 genci zorla silahlı kadrosuna kattı.
 Münbiç ilçesinde esnaf, gençleri alıkoyarak zorla silahlı kadrosuna katan terör örgütü PKK/YPG’yi protesto etmek için 26 Ocak’ta kepenk indirmişti.
 PKK/YPG’li teröristler, işgal ettiği Rakka ve Deyrizor illerinde de benzer uygulamalara başvuruyor.

Terör örgütü PKK/YPG Haseke’de 55 genci daha zorla silahlı kadrosuna aldı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
ABD’de asker aileleri Fransız LaFarge şirketine dava açtı https://yekvucut.com/utanc-gunlugu/abdde-asker-aileleri-fransiz-lafarge-sirketine-dava-acti/ Mon, 26 Dec 2022 11:00:27 +0000 https://yekvucut.com/?p=57242 DEAŞ tarafından öldürülen ABD askerlerinin aileleri, bu yılın başlarında çimento fabrikasını işletmek için DEAŞ ve El Nusra’ya rüşvet verme suçunu...

ABD’de asker aileleri Fransız LaFarge şirketine dava açtı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
DEAŞ tarafından öldürülen ABD askerlerinin aileleri, bu yılın başlarında çimento fabrikasını işletmek için DEAŞ ve El Nusra’ya rüşvet verme suçunu kabul eden Fransız holdingi Lafarge’a dava açtı. ABD hükümetinin teröre maddi destek sağlama suçlamasıyla şirkete karşı açtığı ilk dava sonucunda, şirket suçunu kabul ederek 800 milyon dolar para cezası aldı. Aileler, şirkete açtıkları davada, Fransız Lafarge’ın ekonomik kişisel çıkarlarının DEAŞ’ın Amerikalılar da dahil olmak üzere masum sivilleri katletmesine olanak sağladığını açıkladı. Dava dilekçesinde, “Davalıların DEAŞ’a yaptığı ödemeler ve iş ortaklığı, DEAŞ’ın Amerikalıları öldürme niyeti ve kabiliyetine sahip acımasız bir terörist deve dönüşmesi için ihtiyaç duyduğu sermayeyi sağladı.” ifadeleri kullanıldı. Davacıların DEAŞ’ın sorumlu tutulduğu saldırılarda öldürülen üç ABD askerinin aileleri olduğu bildirildi. California Donanması’ndan Baş Astsubay Jason Finan, 20 Ekim 2016’da Irak’ta DEAŞ tarafından yerleştirilen bir patlayıcı cihazla öldürüldü. Eşi ve ailesi, ölümünden bu yana “şiddetli zihinsel ıstırap, aşırı duygusal acı ve ıstırap yaşadıklarını” belirtti.

Virginia’dan Donanma Kıdemli Astsubay Scott Cooper Dayton, 24 Kasım 2016’da Suriye’nin Ayn İsa kentinde DEAŞ tarafından yerleştirilen bir el yapımı patlayıcı tarafından öldürüldü. Davacılar arasında dul eşi ve çocukları da var. Eski Denizci David Berry ise Virginia’dan 12 yıllık bir savaş gazisiydi ve 27 Ocak 2015’te Libya’daki Corinthia Oteli’ne düzenlenen bir DEAŞ saldırısında öldürüldü. O sırada Berry, özel bir müteahhit için çalışıyordu.

Fransız çimento devi LaFarge’ın kirli geçmişi

Fransız çimento devi Lafarge, terör örgütü PKK/YPG ve DAEŞ’in en büyük destekçilerinden de biri. Lafarge, Suriye’de Halep’e 150 kilometre uzaklıkta ve Menbiç, Rakka ile Ayn el-Arap arasında bulunan Celebiye bölgesinde 2007’de bir çimento fabrikası satın aldı ve tesisin yenilenmesi için 680 milyon dolar yatırım yaptı. Bu girişimle Suriye’nin petrol sektörü dışındaki en büyük yabancı yatırım kalemi haline geldi. Celebiye fabrikasının resmi açılışı ise Ekim 2010’da gerçekleşti. Lafarge Grubu, Suriye’deki faaliyetlerini giderek büyüttü hatta Irak’ta da 500 milyar dolarlık yatırımdan pay almayı hedeflemişti. Fakat 2011’de Suriye’de iç savaş patlak verdi. O dönemde Total, Air Liquid ve Bel gibi Fransız şirketler Suriye’deki girişimlerini sonlandırırken Lafarge ise aksine ülkede kalmaya karar verdi. Ayn el-Arab’dan 50 km uzaklıktaki tesis, 2014 yılında şehir ve çevresinde YPG ile DEAŞ arasında çıkan çatışmalara rağmen tüm faaliyetlerine devam ettiği gibi her iki terör örgütüyle de ilişkisini sürdürerek iç savaş ortamını fırsata çevirmeye çalıştı. Daha sonra bölge 19 Eylül 2014’te terör örgütleri tarafından ele geçirildi ve Fransız şirket hepsini finanse etmiş oldu. Lafarge, DEAŞ’in şantiyeyi almasının ardından Celebiye tesisindeki faaliyetlerini durdurdu. Ancak şirket, Celebiye depolarında kalan çimentoların satışını 2015’e kadar sürdürdü. 2016 yılında ise Fransız Le Monde gazetesi, Lafarge’ın bütün kirli çamaşırlarını ortaya döktü. Fransız çimento devinin DAEŞ’ten petrol ve malzeme satın aldığını, geçiş hakkı ödediğini, DAEŞ’in el koyduğu fabrikanın 2015’te bölgeyi ele geçiren PYD güçlerinin kontrolüne geçtiğini, fabrikanın Batılı güçler ve terör örgütleri tarafından askeri üs olarak kullanıldığını açıkladı.

Lafarge şirketi, DAEŞ’in bölgeyi kontrolü altına almasının ardından, fabrikanın faaliyetlerini sürdürebilmesi için örgüte maddi ödemede bulundu. Lafarge’ın yerel yönetimi, malzeme taşıyan kamyonlarının her geçişinde yüklü bir geçiş parası ödedi. Ayrıca çimento üretimi için kullanılan kaya, petrol gibi hammaddeler için de yüksek miktarda vergi verdi. Fabrikanın kontrolünü ele geçiren DAEŞ, Lafarge’dan 2014 yılındaki kârının yüzde 15’ini vergi olarak istedi. Lafarge bunu reddedince, DAEŞ fabrikaya el koydu. DAEŞ’in Rakka ve Manbiç kentlerini ele geçirmesinin ardından Lafarge, Ahmed Jaloudi adında bir aracı göndererek örgütle pazarlık masasına oturdu. DAEŞ ile pazarlıkların ardından Lafarge, kamyonlarının geçişi için, “Halep vilayeti mali sorumlusundan” tamponlu bir geçiş belgesi elde etti. Lafarge böylece rahatlıkla ham madde ulaşımını sağladı. Lafarge çimento yapımı için her gün yüzlerce kamyon kalker kayalık satın aldı. Bunların geçişi için de DAEŞ’e para ödedi. Şirket ile DAEŞ arasındaki anlaşma, 19 Eylül 2014 tarihine kadar devam etti. Lafarge DAEŞ’in 2014 yılında bölgeyi tamamıyla işgal etmesi üzerine ülkeyi terk ettiğini söylese de Sherpa adlı müdahil insan hakları grubu için çalışan avukat Maria Dose, Lafarge’ın 2011-2015 arasında başta DAEŞ olmak üzere terörist gruplara tam olarak 12 milyon 996 bin avronun ödendiğini söylemişti. Yine Londra merkezli PWC denetim şirketinin yaptığı araştırmalara göre, terör örgütlerine 13 milyon dolar, ABD’li uzman merkezi Baker McKenzie’nin araştırmalarına göre de 2012-2014 yılları arasında sadece DAEŞ’e 500 bin dolar para akıtıldı. DAEŞ’e haraç ödemenin dışında örgütten malzeme ve akaryakıt da temin edildi. DAEŞ ise Lafarge’den aldığı çimentoları sığınak ve tünel yapımında kullandı.

Lafarge’ın teröristlerle iş birliği Türkiye’nin operasyonlarıyla ortaya çıktı

Lafarge, terör örgütlerine sağladığı desteği DAEŞ’ten sonra bölgeyi işgal eden YPG/PYD ile de iş birliği yaparak verdi. Zaten Fransa Cumhurbaşkanı Macron ve eski başkanlar YPG’li teröristleri sarayda ağırlarken bunu DAEŞ’e verdikleri destek gibi gizli saklı da yapmamışlardı. Lafarge YPG’nin bölgede üsler kurmasını ve yer altı tünelleri inşa etmesini de finanse etti ve bu tüneller Türkiye’nin operasyonlarıyla ortaya çıktı. Türkiye’nin Suriye’deki terör örgütlerine yönelik düzenlediği Zeytin Dalı ve Barış Pınarı Harekâtlarıyla birlikte devasa tüneller tespit edildi. Barış Pınarı ve Zeytin Dalı bölgesinde 2 bin iki yüzden fazla tünel ortaya çıkarıldı. Tünellerin uzunluğu ise 600 kilometreyi buluyor. Tel Abyad’daki yaklaşık 150 kilometrelik tünel hattı, şehir merkezlerinden askeri üslere, oradan da Ayn-El Arus’a kadar uzanıyor. Teröristler Afrin’in altına adeta bir yer altı şehri inşa etmiş ve tünellerin bir kısmı da büyük bir aracın içine girebileceği büyüklükte.

Öte yandan Fransız istihbaratının ve hükümetin de Lafarge’ın teröristlerle yaptığı kirli iş birliğinden haberdar olduğu ortaya çıktı. Anadolu Ajansı 7 Eylül 2021’de Lafarge’ın terör örgütü DAEŞ’i Fransa istihbaratının bilgisi dâhilinde finanse ettiğini kanıtlayan belgeleri yayımlamıştı. Fransız devletine ait belgelerde Lafarge şirketi ile Fransız istihbarat servisi arasındaki ilişki, 22 Ocak 2014’te şirketin güvenlik müdürü Jean Claude Veillard’ın İçişleri Bakanlığı istihbaratına ait bir adrese gönderdiği e-postayla başlıyor. Lafarge, DAEŞ’le ilişkisi hakkında Fransız istihbarat servislerini sürekli bilgilendiriyor. Şirket yetkilisi Veillard ise mailinde Lafarge’ın Suriye’de halen aktif olduğunu ve çalışmalarının devam edebilmesi için “yerel aktörlerle” ilişki kurması gerektiğini söylüyor. Hatta 1 Eylül 2014’te, Lafarge Güvenlik Müdürü Veillard ile Fransız İçişleri Bakanlığı istihbaratı arasındaki yazışmalarda DEAŞ’a çimento gönderilmesi işi konuşuluyor. Fransız istihbaratı’nın “DEAŞ’a giden çimentoyla ilgili daha fazla detay verebilir misiniz?” ifadelerinden zaten teröre sağlanan desteği bildiklerini de açıkça görüyoruz. 30’dan fazla görüşme yapılmış bu şekilde. Lafarge’ı uyarmayı bırak destek bile olmuşlar. Zaten bunu da gizli tutanaklarda itiraf ettiler. Böylece DAEŞ’in, Lafarge’dan aldığı çimentoları sığınak ve tünel yapımında kullandığı da resmen belgelendi. Teröre desteği teyit edilen Lafarge ise İsviçre’deki rakibiyle birleşerek isim değişikliğine gitti. Sanki şirketin adı değişse yaptıkları unutulacakmış gibi. 2015’te birleşmenin ardından İsviçre’deki şirketin ismi LafargeHolcim Ltd olmuştu.

Ancak Fransız Yargıtayı’nın karar açıklamasına kısa süre kala şirket isim değişikliğine gitti. “Lafarge” ibaresinin atıldığı şirket “Holcim Ltd” adını aldı. Şirketten yapılan açıklamada ise isim değişikliğinin “verimlilik ve etki” gibi faktörler nedeniyle yapıldığı ileri sürüldü. Verimlilik ve etki? Sanıyoruz terör örgütlerine sağladıkları verimlilik. Devam edelim.
Şirket hakkında Haziran 2017’de açılan soruşturma kapsamında, Lafarge’ın yönetim kurulu başkanı Bruno Lafont’un da aralarında bulunduğu bazı üst düzey yöneticiler “teröre finansman sağlamak” ile suçlandı. Şirketin güvenlik müdürü Veillard, 30 Kasım 2017’de polise ifade verdi ve yaptığı her şeyden Fransız devlet ve istihbarat kurumlarını haberdar olduğunu söyledi. Çatışmalar ve silahlı gruplar arasındaki askeri dengelere dair saha bilgilerinin de Fransız istihbaratına verildiği ortaya çıktı. Haziran 2018’de şirkete karşı “insanlığa karşı suçlara ortak olmak” suçlaması yapıldı. Ancak Lafarge’ın teröre verdiği desteğin açıkça ortaya çıkmasına rağmen bu suçlar Kasım 2019’da düşürüldü. Davaya müdahil olan sivil taraflar, yolsuzlukla mücadele sivil toplum kuruluşu Sherpa ile Avrupa Anayasa ve İnsan Hakları Merkezi, suçlamanın düşürülmesine itiraz ederek Yargıtaya başvurdu. Paris Temyiz Mahkemesi, Lafarge hakkında Suriye’de DEAŞ’a finansman sağlayarak “insanlığa karşı suça ortak olduğu” iddiasıyla soruşturma açılmasını onayladı. Sonunda, Fransız Lafarge şirketi hem DEAŞ’a ve PKK başta olmak üzere birçok terör örgütlerine maddi yardımda bulunmaktan dolayı Fransa’da yargılanacak.

ABD’de asker aileleri Fransız LaFarge şirketine dava açtı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
“Mimik Cezası” Yalanı https://yekvucut.com/gunun-yalanlari/mimik-cezasi-yalani/ Mon, 26 Dec 2022 07:56:08 +0000 https://yekvucut.com/?p=57238 Geçtiğimiz günlerde Halk TV’de Ayşenur Arslan’ın programına “Mimik yaptığı için RTÜK ceza verdi.” iddiası ortaya atılmıştı. Oysa ki Ayşenur Arslan...

“Mimik Cezası” Yalanı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Geçtiğimiz günlerde Halk TV’de Ayşenur Arslan’ın programına “Mimik yaptığı için RTÜK ceza verdi.” iddiası ortaya atılmıştı. Oysa ki Ayşenur Arslan PKK için “Terör örgütü durduk yere saldırmaz.” ifadelerini kullanmıştı. Fakat CHP medyası “mimik cezası” iddiasında ısrarcı oldu. Hatta Emin Çapa katıldığı programa maske takarak katılarak duruma tepki gösterdi. Programa ‘terörü haklı gösteren yayın’ cezası kesildi. Konunun mimikle alakalı olmadığının da defalarca kez altı çizildi. Benzeri bir durum “Beru Tiyatrosu” konusunda yaşanmıştı. CHP yine terör örgütü propagandasını görmezden gelerek konuyu tiyatronun Kürtçe oluşuna getirmişti.

“Mimik Cezası” Yalanı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Fransa’nın başkenti Paris’te neler oluyor? https://yekvucut.com/gundem/fransanin-baskenti-pariste-neler-oluyor/ Sat, 24 Dec 2022 17:25:28 +0000 https://yekvucut.com/?p=57233 Paris’te bir ırkçı, “yabancılardan nefret ediyorum” diye bağırarak çevredeki insanlara ateş açtı. Saldırıda üç kişinin hayatını kaybettiği, iki kişinin yaralandı...

Fransa’nın başkenti Paris’te neler oluyor? yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Paris’te bir ırkçı, “yabancılardan nefret ediyorum” diye bağırarak çevredeki insanlara ateş açtı. Saldırıda üç kişinin hayatını kaybettiği, iki kişinin yaralandı öğrenildi. Irkçı bir Fransızın düzenlediği saldırının ardından Marsilya’daki PKK yandaşları örgüt paçavralarıyla gösteri düzenledi. Polis, PKK yandaşlarına müdahale etti. Terör örgütü PKK yandaşları, Fransız polisini taşladı.

PKK terör örgütü bağlantılı kültür merkezinde ölenlerin sözde üst düzey PKK’lı teröristler olduğu ortaya çıktı. Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan Paris’te ölenler için taziye mesajı yayınladı. Saldırıda ölenlerden Evin Goyi kod adlı terörist Emine Kara:
14 yaşındayken terör örgütü PKK’ya katıldı. YPG/YPJ terör örgütüne bağlı sözde özyönetimde görev yaptı. Fransa’da PKK’nın sözde kadın yapılanmasından sorumlusuydu.

Paris’teki saldırıda ölen Mir Perwer olarak bilinen M. Şirin Aydın:
Fransa’ya iltica etmişti. Aktif bir HDP üyesiydi ve Türkiye’de hapis cezası bulunuyordu. PKK terör örgütünün TEV-ÇAND isimli “medya kültür yapılanması” üyesiydi.

CHP’nin fonladığı Halk TV ise Paris’teki olaya dair “Saldırganın sabıkalı ırkçı bir Fransız olduğu” yönündeki resmi açıklamaya rağmen, saldırıyı Türkiye’deki seçimlerle ilişkilendirdi.

Teröristlere desteğini eksik etmeyen Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron; YPG/PKK’lı teröristleri Elysee Sarayı’nda ağırlamış, örgüte “aktif desteğin sürdürüleceğine” dair güvence vermişti. Fransız askeri danışmanları teröristlere askeri eğitim vermişti.

Fransa, yıllardır içinde beslediği PKK gerçeğiyle yüzleşiyor

Etrafı yakıp yıkan PKK yandaşları, Paris sokaklarını savaş alanına çevirdi. Avrupa Adalet Divanı’nın, PKK’nın “terörist örgütler” listesinden çıkarılması talebini reddetmesinin öfkesini de hisseden PKK’lılar, örgütün kanlı yüzünü Avrupa’ya gösterdi. 17 Eki 2016’da Cumhurbaşkanı Erdoğan bu günleri öngörerek, “Terör örgütleri bumerang gibidir eninde sonunda gelir kendini kullananı da vurur.” demişti.

Fransa’nın başkenti Paris’te neler oluyor? yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Türkiye’yi görmezden gelmenin riskleri https://yekvucut.com/dunyadan/turkiyeyi-gormezden-gelmenin-riskleri/ Tue, 20 Dec 2022 10:57:41 +0000 https://yekvucut.com/?p=57220 Türkiye politikalarında haklı Lihtenştayn Prensi Michael, kendi kurmuş olduğu, üst düzey politikacı ve yöneticilere istihbari fikir ve öneri sunduğu gisreportsonline...

Türkiye’yi görmezden gelmenin riskleri yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Türkiye politikalarında haklı

Lihtenştayn Prensi Michael, kendi kurmuş olduğu, üst düzey politikacı ve yöneticilere istihbari fikir ve öneri sunduğu gisreportsonline kanalda, Avrupa’nın Türkiye konusunda başarısız bir strateji izlediği, Türkiye’nin gerek konumu, gerek sürdürdüğü politikaları konusunda haklı ve başarılı olduğunu belirten bir yazı yayınladı.

Batı, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de kendine ait stratejik çıkarları olduğunu kabul etmiyor

Batı, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de kendine ait stratejik çıkarları olduğunu kabul etmeyi reddediyor ve bunu yaparken çok önemli bir müttefiki yabancılaştırma riskini alıyor. Avrupa’nın güneydoğu komşuları –Doğu Akdeniz, Karadeniz bölgesi ve Kafkaslar- uzun süredir büyük jeopolitik aktörlerin etki için yarıştığı bir arena olmuştur.

Türkiye de bu kritik bağlantının merkezinde yer alıyor. Bu, Ankara’yı büyük zorluklar ve sorumluluklarla karşı karşıya bırakıyor. ABD, Avrupa Birliği, NATO ve Rusya’nın bölgede stratejik çıkarları var ve İsrail, Mısır ve Yunanistan gibi diğer önemli aktörlerin de tehlikede olduğu çok şey var.

Ukrayna halkının yaşadığı korkunç kayıplara ek olarak, işgal, çeşitli küresel siyasi ve ekonomik zorluklara yol açtı. Tüm bu yakıcı meseleler Avrupa’nın yakın çevresinde yaşanıyor ve bölgenin sinir merkezi olan Türkiye’nin konumu ve çıkarlarının anlaşılmasını zorunlu kılıyor.

NATO üyeleri Türkiye’yi çeşitli konularda eleştirdiler. Bunlardan biri Rus S-400 hava savunma sisteminin satın alınmasıydı. Sorun şu ki, Ankara’nın çıkarlarını savunmak için belirli bir stratejik özerkliğe ihtiyacı var. Tamamen Batı donanımına bağımlı olmak, özellikle de yazılımı kontrol edememek, manevra alanını sınırlayacaktır. Bağımsızlığını korumak için gelişen bir savunma sektörü inşa etti. Türkiye’nin çıkarları Batı tarafından büyük ölçüde göz ardı edildiğinden, Ankara bazen şantaj olarak görülen ama aslında sadece ulusal çıkarları koruyan önlemlere başvurmak zorunda kalıyor. Finlandiya ve İsveç’in PKK’lı teröristlere barınmayı bırakmamaları halinde NATO’ya katılımlarının engellenmesinde de durum böyleydi.

ABD ve AB, Türkiye çıkarlarını görmezden geliyor

Türkiye, ekonomik faaliyet yoluyla Afrika’da önemli bir nüfuz kazandı. Orta Doğu’yu istikrara kavuşturma potansiyeline sahiptir ve Orta Asya’da önemli bir rol oynayabilir. Batı için hayati önemdedir. Yine de ABD ve AB, Türkiye’nin çıkarlarını görmezden geliyor ve sürekli olarak uluslararası sahnede ülkeyi itibarsızlaştırıyor. Bu geri tepecek. Cumhurbaşkanı Erdoğan tam bir pragmatist. Bu, politikalarını sık sık değiştirmesine neden olur. Pek çok yorumcu, Türk siyasetinin öngörülemez olduğunu düşünüyor, ancak bunlar mantıklı ve ulusal çıkarlar tarafından yönlendiriliyor.

Türkiye olmadan Avrupa’nın güvenliği ve çıkarları sürekli tehdit altında olacaktır. Avrupalılar Ankara’yı anlamak için çaba gösterselerdi, daha güvenli ve istikrarlı bir yakın çevre ile ödüllendirilirlerdi.

Türkiye’yi görmezden gelmenin riskleri yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Uluslararası gazeteci Marion Sendker, Batı medyasının PKK/YPG’ye tek taraflı yaklaşımını anlattı https://yekvucut.com/gundem/uluslararasi-gazeteci-marion-sendker-bati-medyasinin-pkk-ypgye-tek-tarafli-yaklasimini-anlatti/ Mon, 19 Dec 2022 12:18:26 +0000 https://yekvucut.com/?p=57213 Uluslararası gazeteci Marion Sendker, Batı ve Alman medyasının PKK/YPG terör örgütüne tek taraflı yaklaşımını değerIendirdi. Batı medyasının PKK yanlısı haber...

Uluslararası gazeteci Marion Sendker, Batı medyasının PKK/YPG’ye tek taraflı yaklaşımını anlattı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Uluslararası gazeteci Marion Sendker, Batı ve Alman medyasının PKK/YPG terör örgütüne tek taraflı yaklaşımını değerIendirdi. Batı medyasının PKK yanlısı haber yapıp yapmadığı, bunun sebeplerinin ne olduğu gibi soruları yanıtlayan gazeteci Sendker, Alman ve Batı medyasında çoğunlukla PKK yanlısı görüşlerin hâkim olduğunu söyledi.

Batı medyasında haberler genellikle tek taraflı

“Batı medyası daha çok PKK yanlısı haberler mi yapıyor?” sorusunu yanıtlayan cevaplayan Uluslararası gazeteci Marion Sendker; Almanya ve Batı Avrupa medyasında daha çok Kürt veya PKK yanlısı görüşlerin hâkim göründüğünü, bu içerikleri üreten uzmanların daha çok olduğunu ifade etti ve bunun bir tür kamu görüşü haline geldiğini ekledi. Sendker, PKK terörüyle ilgili haberlerin Batı medyasında tek taraflı bir dille bahsedilmesinin nedenlerinden birinin de Batı’nın Türkiye’ye yaklaşımının oryantalist bir bakış açısı olması olarak değerlendirdi.

Avrupa ülkelerinin neden hala PKK bağlantılı organizasyonları desteklediği konusuna da değinen gazeteci Sendker, insan kaçakçılığı, çocuk istismarı ve PKK’nın çocukları Kuzey Suriye’de nasıl kaçırıldığına dair devlet yetkililerinin raporlar açıkladığını ancak Almanya’da ve Batı Avrupa’da bu organizasyona yakın insanların hala desteklendiğini söyledi ve şunları ekledi:

“Neden desteklendikleri sorusu çok iyi bir nokta. Fakat öte yandan örgüt, kamusal alanda kendisini çok barışçıl ve demokratik gibi gösteriyor. Alman halkından, hükümetinden ve medyadan Batı Avrupa’da tetikleyici bir kelime olan “demokratik değerler” adına davalarını desteklemeleri konusunda yardımlarını istiyor. Çünkü demokrasi orada öne çıkan bir konu. Bu nedenle tarihimiz de göz önünde bulundurulduğunda, demokrasi için savaşan kimsenin çok da kötü olamayacağı hissine sahibiz. Bu his bazen yeterince sorgulanmıyor.”

Sendker, Alman medyasının bu gibi haberlerde objektif olma gerekliliğinin farkında olduğunu ancak bilgilerin toplanma şeklinin farklı olduğunu, referans alınan haberin sorgulanmadan yayıldığını anlattı.

Medya PKK’yı işçi partisi olarak adlandırıyor

Gazetecilik ile aktivizm arasında çok ince bir çizgi olduğunu söyleyen Sendker, Almanya’da ve Batı Avrupa’da bu çizginin dışarıdaki aktivistler tarafından suistimal edilme riskini şu sözlerle açıkladı:

“Bazı gazeteci muhitlerinde, aslında PKK ideolojisini ve de propagandasını yayan Kürt kültür evleriyle veya gruplarıyla bağlantılı insanlar olduğunu görüyoruz. Bu insanlar gazetecilere azami surette yaklaşmaya çalışıyorlar. Onlarla, sanki sadece Türkiye’de, Kuzey Suriye’de ve Kuzey Irak’ta var olan homojen bir grupmuş gibi Kürt insanının durumu hakkında konuşuyorlar ve gazetecileri bu konu hakkında haber yapmaya çağırıyorlar. Onlara özgürlük, demokrasi, kadın ve işçi hakları için savaştıklarını söylüyorlar ve birkaç yıldır iklim değişikliğine karşı mücadeleyi de bu listeye eklediler. Bu, Batı Avrupa ve Alman gazeteciliğinde son derece karşılığı olan bir konu. Çünkü bu gazetecilerin çoğu suç teşkil eden konuları keşfetmeleri gerektiğini veya iyi bir amaç için, bu iyi amaç ne olursa olsun, savaşmaları gerektiğini düşünüyorlar.

PKK’nın terör organizasyonu olarak listelendiğini biliyorlar ama yine de onu “işçi partisi” olarak adlandırıyorlar. Peki bu ikisi birbiriyle uyuşuyor mu, bu ikisi nasıl bir araya geliyor sorusu pek gündeme gelmiyor.”

Türkiye’yi “karanlık, kötü adam” olarak tasvir ediyorlar

Uluslararası gazeteci Marion Sendker’in aktardığına göre, PKK’nın, Alman ve Batı Avrupa medyasında çok bilinen bir kelime olmasına rağmen, neredeyse her zaman bir süre önce resmi isimleri olan “işçi partisi” kelimesiyle özdeşleştiriliyor. Ve hala “Kürt İşçi Partisi” olarak adlandırılıyor. Bu ise onun işçi haklarıyla özdeşleşen veya savaşan demokratik bir parti olabileceği izlenimine yol açıyor. Terör örgütü listesinde yer alıyor olması ise satır aralarında kayboluyor, hatta bazen haberlerde buna değinilmiyor.

Batı Avrupalı ve Alman gazeteciler için PKK veya PKK bağlantılı organizasyonların ve grupların yapısını anlanın çok zor olduğunu söyleyen Sendker, bölgedeki Kürt gruplarının ve kültür evlerinin yapılarını anlattı:

“Web sitelerine baktığınızda veya kendileriyle konuştuğunuzda, kulağa çok iyi, çok barışçıl, demokratik, arkadaş canlısı geliyorlar. PKK ile bağlantılarını -eğer varsa- ortaya çıkarmak çok zor. Bu yüzden eğer Verfassungsschutzbericht veya Alman otoritelerinin başka raporlarına veya mahkeme raporlarına bakacak olursanız, oralarda “şehirdeki kültür evi” gibi çok masum isimleri olan veya uyuşturucu, kaçakçılık ve mafya benzeri aktivitelerle özdeşleştirilmiş bazı organizasyonların isimlerini görebilirsiniz.”

“Mesele her zaman gazetecilik ve gazetecilik sorumluluğunu nasıl tanımladığınızla ilgilidir. Özellikle PKK/YPG çatışmasıyla ilgili, evet, medya Türkiye’yi genellikle “karanlık, kötü adam” olarak genel  olarak Kürtleri ise “iyi olanlar” olarak tasvir ediyor. Kürtler, PKK’yla bağlantılı şekilde medyada doğrudan veya dolaylı şekilde temsil ediliyor. Ve bu durum çok sayıda soru işaretine yol açıyor çünkü bu kadar karışık bir çatışmada nasıl bir taraf iyi olurken, sadece diğer taraf kötü olabilir?”

Güvenli görüldüğü için ana akıma göre hareket ediliyor

Gazeteci Marion Sendker, Alman veya Batı Avrupalı gazetecilerin PKK/YPG ile ilgili haberleri yaparken kaygılarını şu sözlerle açıkladı:

“Çok hassas ve çok duygusal bir konu olduğu için, yazdığınız herhangi bir cümle için bile iki tarafın da kolayca hedefi olabilirsiniz. Ve bu nedenle Batı Avrupa ve Almanya’daki birçok medya insanı için sadece ana akıma göre hareket etmenin daha güvenli olduğu düşünülebilir. Herkes olayların öyle veya böyle olduğunu yazıyor: ‘Sen de öyle yap. Ve objektif görünmek için Türk tarafından da bahset, Türkler şöyle-böyle de ve yoluna devam et, güvendesin.’”

Uluslararası gazeteci Marion Sendker, Batı medyasının PKK/YPG’ye tek taraflı yaklaşımını anlattı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Mevlüt Çavuşoğlu’ndan Belçika’ya terörle mücadele çağrısı https://yekvucut.com/gundem/mevlut-cavusoglundan-belcikaya-terorle-mucadele-cagrisi/ Thu, 15 Dec 2022 21:49:07 +0000 https://yekvucut.com/?p=57204 Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Belçikalı mevkidaşı Hadja Lahbib ile görüşmesinin ardından Dışişleri Bakanlığında düzenlenen ortak basın toplantısında açıklama yaptı. Toplantının...

Mevlüt Çavuşoğlu’ndan Belçika’ya terörle mücadele çağrısı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Belçikalı mevkidaşı Hadja Lahbib ile görüşmesinin ardından Dışişleri Bakanlığında düzenlenen ortak basın toplantısında açıklama yaptı. Toplantının gündeminde terörle mücadele bulunuyordu. Bakan Çavuşoğlu, terörle “amasız ve fakatsız” şekilde mücadele etmeleri gerektiğini söyleyerek Belçika’dan terör örgütlerinin karşısında durma çağrısı yaptı. Bakan Çavuşoğlu; Belçika Dışişleri, Avrupa İşleri, Dış Ticaret ve Federal Kültürel Kurumlar Bakanı Hadja Lahbib’e, “Bu konuda da sizden dayanışma bekliyoruz. Sizden de beklentimiz Belçika’daki şu anda çok faal olan ve tüm Avrupa’daki terör faaliyetlerini yürüten PKK kuruluşlarına karşı tedbir almanız ve mücadele etmeniz.” diye konuştu.

“Tükiye sivillere hiçbir zaman zarar vermedi”

Mevkidaşının Türkiye’nin Irak ve Suriye’deki terör hedeflerine yönelik olası bir kara harekatı konusunda “endişelerini” dile getirmesinin ardından söz alan Çavuşoğlu, Türkiye’nin terörle mücadelesinde sivillere ve sivil altyapıya hiçbir zaman zarar vermediğini, doğrudan teröristleri hedef aldığının altını çizdi. Çavuşoğlu, “Keşke Irak, DEAŞ’a olduğu gibi PKK’ya karşı da bu mücadelesini yürütebilse ve ülkesinden temizleyebilse.” dedi. Sincar Anlaşması’nın neden ve nasıl uygulanmadığını da Hadja Lahbib’e açıkladığını söyleyen Çavuşoğlu, “Suriye’de müttefikimiz ABD ve Rusya keşke 2019 anlaşmasında sözlerinde dursaydı da buralar temizlenseydi. Tamam, ‘saldırı olduğu zaman teröristi kınayalım ama bu arada Türkiye herhangi bir şey yapmasın, sonra tekrar saldırı olursa yine kınarız dayanışma gösteririz’, o öyle olmaz.” ifadelerini kaydetti. Bakan Çavuşoğlu, Türkiye’nin terörle mücadelede ne gerekiyorsa uluslararası haktan doğan haklarını kullanabileceğini belirterek şöyle devam etti:

“Suriye’den son 2 yılda gelen 2 bin saldırının sadece 2 tanesi, Irak’tan son bir yıl içinde gelen 937 saldırıdan sadece 2 tanesi herhangi bir Avrupa Birliği ülkesine ya da ABD’ye gelseydi bu ülkeler ne yapardı? Sessiz mi kalırdı? Sessiz kalmazdı.”

Siviller ve sivil altyapılar konusunda Türkiye’nin en hassas ülkelerden biri olduğunu vurgulayan Çavuşoğlu, ancak “havadan veya karadan operasyon yapmayın” şeklindeki sözlere karşı olduklarını belirtti.

“Sizden beklentimiz Belçika’daki PKK kuruluşlarıyla mücadele etmeniz”

Mevlüt Çavuşoğlu, DEAŞ’la mücadelede 4 bin 500 teröristi etkisiz hale getiren başka bir ülke olmadığını bildirdi. Terörle mücadelede “amasız ve fakatsız” mücadele etmeleri gerektiğini söyleyen, “Bu konuda da sizden dayanışma bekliyoruz. Sizden de beklentimiz Belçika’daki şu anda çok faal olan ve tüm Avrupa’daki terör faaliyetlerini yürüten PKK kuruluşlarına karşı tedbir almanız ve mücadele etmeniz.” dedi.

Mevlüt Çavuşoğlu’ndan Belçika’ya terörle mücadele çağrısı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>