İstifalar Teamül Gereği

Ancak haberde yer alan bilgilerin eksik ve kamuoyunu yanıltma amacı taşıdığı Devlet Tiyatroları yetkilileri tarafından dile getirildi. Üç büyük il müdürünün, yeni Genel Müdür atandığında istifa dilekçelerini makama sunmalarının kurum teamülü olduğu belirtildi. Genel Müdürün kendi ekibiyle çalışmasına olanak sağlama amacıyla oluşan bu teamülün uzun yıllardır uygulandığı ve istifa dilekçesi veren yetkililerin mevcut genel müdürle çalışma isteklerini beyan ettikleri aktarıldı. Nitekim istifası kabul edilen tek yöneticinin ise sağlık sorunlarından dolayı bir yıl önce istifasını sunduğu ortaya çıktı. Dolayısıyla Devlet Tiyatroları bünyesinde herhangi bir “istifa furyası” olmadığı ve fondaş medyanın milliyetçi tavrı sebebiyle karşı oldukları Karadağ’ı hedef almak amacıyla bu yalan habere imza attığı anlaşıldı.

Tamer Karadağlı Kimdir

Shakespeare’in ‘Kuru Gürültü’ isimli eserini hem İngilizce hem de Türkçe oynayarak okula giren ilk ve tek öğrenci olan Tamer Karadağlı, Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatlar Fakültesi Tiyatro Bölümü mezunu. Özel tiyatrolarda Nezihe Araz’ın yazdığı ‘Cahide’ ve ‘9.05’, Turgut Özakman’ın ‘Fehim Paşa Konağı’, Steven Berkoff’un ‘Dolu Düşün Boş Konuş’, Shakespeare’in ‘Bir Yaz Dönümü Gecesi Rüyası’ ve 2019-2020 arası Ray Cooney’im ‘İkinin Biri’ adlı oyunlarda sahne aldı. Üniversite yıllarından bu yana seslendirme sanatçılığı yapan Karadağlı, Robert De Niro, Al Pacino, Antonio Banderas, Michael Madsen, Kevin Kostner, Clint Eastwood, Mel Gibson ve George Clooney gibi sanatçıları seslendirdi. 1993 yılında Ferhunde Hanımlar dizisinde 1.784 bölüm yer alan sanatçı, 2005 yılında Hollywood yapımı Living & Dying isimli filmde başrol oynadı. Karadağlı’nın hem oyunculuk hem de seslendirme alanında kırka yakın ödülü bulunuyor. İlk sinema filmi ‘Bir tutam baharat’, Oscar aday adayı oldu.

“Toplu istifa” yalanı deşifre oldu yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

İki ülke ilişkilerinin “Stratejik Ortaklık” düzeyine çıkarılmasına ilişkin Ortak Bildiri, 10 Ocak 2014’te Putrajaya’da (Malezya) imzalanmıştır.

Diplomatik ilişkilerin kuruluşunun 50. yıldönümünde tesis edilen söz konusu Stratejik Ortaklığın “Kapsamlı Stratejik Ortaklık” seviyesine yükseltildiği, dönemin Başbakanı İsmail Sabri’nin Türkiye’ye yaptığı resmi ziyaret vesilesiyle, 7 Temmuz 2022’de ilan edilmiştir

İki ülke başta BM, İslam İşbirliği Teşkilatı ve D-8 olmak üzere, çok taraflı platformlarda işbirliği içindedir.

Malezya Başbakanı Datuk Seri Enver İbrahim, Malezya’nın Türkiye ile çalışmaya devam etme kararlılığını ve iki ülke arasındaki ikili ilişkileri güçlendireceğini yineledi.

Enver, sosyal medyaya yüklediği bir paylaşımla, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın telefonla kendisini aradığını ve iki liderin bayramlaşmaları sırasında konunun gündeme geldiğini belirtti.

Enver, “Malezya-Türkiye ikili ilişkileri, Tunus’taki siyasi krizin gelişimi dahil uluslararası konular ve Sudan’daki huzursuzlukla ilgili son gelişmeler üzerinde duruyoruz. Türkiye’nin şu anda yakında seçimlere hazırlanma sürecinde olduğunun da farkındayım ve Malezya’nın bu ülkeyle çalışmaya devam etme ve iki dost ülke arasındaki ilişkiyi güçlendirme taahhüdünü teyit ediyorum” dedi.

Türkiye-Malezya ilişkilerinde savunma sanayii, özel bir öneme sahip olmayı sürdürmektedir.

Malezya firmaları Türkiye’de havalimanı işletmeciliği (İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı), sağlık ve perakendecilik sektörleri başta olmak üzere önemli yatırımlara sahiptir.

Malezya, savunma sanayii iş birliği bakımından Güneydoğu Asya bölgesinde önemli bir ortak olarak görülmektedir.

Malezya’da sürekli ikamet eden yaklaşık 650 Türk vatandaşı; Türkiye’de ise 300 civarında Malezya vatandaşı bulunmaktadır.

Türkiye mezunu Malezyalıların sayısı 180 olup, 2022-23 döneminde 20 öğrenciye burs imkanı sağlanmıştır.

Halihazırda Türkiye Bursları ile Türkiye’de eğitimine devam eden öğrenci sayısı 54’tür.

Türkiye, Malezya ile iş birliğini güçlendirme taahhüdünü yineledi yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Belçika’da sığınmacı krizi sürüyor

Belçika’da sığınma başvurusu yapanlara barınacak yer gösterilmemesi ve sağlık hizmetleriyle ilgili bir yılı aşkın süredir kriz yaşanıyor. Fedasil bekleme listesinde 3 bine yakın kişi bulunduğunu, kapasitesi dolduğu için kabul sürecinin yavaş ilerlediğini, sığınmacılara hizmet veremediğini savunuyor. Fedasil’in kabul merkezlerine alınamayan sığınmacıların bir kısmı sokaklarda yatıp kalkıyor, bazıları ise metruk binalarda yaşıyor. Sivil toplum kuruluşları, Brüksel mahkemelerinde Fedasil ve devlete karşı binlerce dava kazanıyor. Avukatlar, mahkeme kararlarına riayet edilmemesi üzerine, sığınmacıların davalarını Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) taşıyor. AİHM, şimdiye dek 5 kez sığınmacılara barınma sağlamaması nedeniyle Belçika aleyhine ihtiyati tedbir kararı aldı.

Belçika sığınmacıların teknelerde barınmasını istiyor yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Konya Büyükşehir Belediyesi

Hatay’da yaklaşık 740 araç ve 2.700 personelle çalışıyor. 305 TIR yardım malzemesi Hatay’a ulaştırıldı. Hatay’ın su sorunu çözüldü, ana isale hattındaki arızalar giderildi. 2 kuyu devreye alındı ve sokak çeşmeleri yerleştirilmeye başlandı. Her gün 23 bin civarında ekmek çıkarıyor 16 bin depremzedeye ve sahadaki ekiplere üç öğün sıcak yemek dağıtılıyor. 50 TIR un gönderimi ile hayvanlar için 10 TIR besi ve süt yemi gönderimine başlandı. 487 adet konteynerin bulunduğu 3 etaplık, çocuk alanı ve sosyal tesis alanı bulunan konteyner kent yerleşkesinin altyapısı tamamlandı ve ilk konteynerler konuldu. 278 tuvalet ve 48 duş yapımını tamamlandı. AFAD çadırlarının pis su bağlantıları yapıldı.

Bursa Büyükşehir Belediyesi

408 personel, 208 araç ile tüm deprem bölgesinde çalışıyor. 3 bölgede konteynerden geçici barınma alanı kurulumu gerçekleştirmek üzere; 100 konteynerin yer alacağı birinci bölgede altyapı çalışmalarını tamamladı. Yardımların ulaştırılmasını sağlamak için Hatay’ın her bölgesine gidilmek üzere her gün ortalama 150-200 kamyon çıkış yapıyor. Seyyar tuvaletler kurulması, çadır ve konteyner kentler oluşturulması ve ilaçlama işlemlerine de devam ediliyor.

Ordu Büyükşehir Belediyesi

Deprem bölgesinde 280 personel, 217 araç ve iş makinası görev alıyor. Konteyner kentlerin altyapısında kullanılacak olan beton bordür taşları ile yüklü 5 kamyon Adıyaman’a gönderdi. Alt ve üst yapı, su temini, cenaze hizmetleri ve temizlik hizmetleri gibi her türlü ihtiyacın giderilmesine yönelik bölgede çalışma yürütülüyor. Özel durumlar da atlanmıyor, çölyak hastası depremzedelere glütensiz ürünlerden oluşan gıda kolileri ulaştırıldı.

Bahçelievler Belediyesi

40 kişiden oluşan arama-kurtartma ekibi, çadırlar ve profesyonel arama kurtarma malzemeleri; 13 araçtan oluşan iş makinaları ve kamyonları, mimar ve mühendislerden oluşan 12 kişilik teknik personel deprem bölgesine sevk edildi. İhtiyaç malzemelerinden oluşan 68 TIR deprem bölgesine gönderildi. Bin metrekarelik mobil çadır ile 30 bin kişilik yemek pişirme kapasitesi olan mutfak araç ve gereçlerinin ile aşevleri için 42 kişilik ekip Hatay’a gönderildi.

Fatih Belediyesi

51 tırla 1 milyonu aşkın ihtiyaç malzemesi ve 207 bin 660 su deprem bölgesine gönderildi. Bölgede 150 personel, 37 arama-kurtarma ekibi ile 35 iş makinesi görev aldı. Belediyenin 2 çorba ve yemek aracı da depremzedelere yemek servisinde bulunuyor.

Zeytinburnu Belediyesi

56 araç, 127 personel, 77 yardım tırı deprem bölgelerine sevk edildi. Gaziantep’in Nurdağı ilçesinde günlük 6 bin kişiye kadar sıcak yemek hizmeti veren mobil mutfak tırı iş makinaları ve portatif wc hizmet veriyor.”

Üsküdar Belediyesi

Bölgeye 100’den fazla personel ve mobil aşevi sevk edildi. İlk etapta 100 adet seyyar tuvalet ve lavabo üretilerek İskenderun’a götürüldü. Mobil veteriner aracı Vetbüs deprem bölgesine gönderildi. Depremzede öğrencilerin eğitimleri için 500 adet dizüstü bilgisayar gönderildi. İçinde oyun parkı, otopark, kreş, yemekhane, sağlık ocağı, çamaşırhane, kütüphane ve çok amaçlı salon ile 500 konteyner kurulumu 1 aya bitmek üzere başladı.

Beykoz Belediyesi

330 personel, 71 iş makinesi ve araçla görevlendirildi. Hatay’da 106 bin 500, Malatya’da ise 42 bin 300 kişilik sıcak yemek ikram edildi. Mobil çorba aracı köyleri dolaşarak 11 bin 200 çorba dağıttı. İlçeden toplanan 142 tır ve kamyonluk insanı yardım afet bölgesine gönderildi. Ekipler 12 araçla temizlik işlerini yürüterek sokakları temizliyor. Hatay’a 4 adet mobil tuvalet ve 6 adet duş sevk edildi. Kuaförler de günlük hayatın devamı için çalışıyor.

Belediyeler deprem felaketinin yaralarını sarmak için seferber oldu yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Tedavi edilmezlerse yemek yemeye güçleri kalmayacak

Hawkins, akut yetersiz beslenme nedeniyle en kısa sürede tedavi olamayan çocukların, yemek yemeye güçleri kalmayacağı ve kısa sürede ölebileceği uyarısı yaptı. Yetersiz beslenmenin çocukların özellikle doğduktan sonraki ilk 2 yılında bedeni ve zihni gelişimine zarar verdiğini kaydeden Hawkins, tedavi edilseler dahi bunun etkilerinin büyük ölçüde geri döndürülemediğini belirtti. Ayrıca Yemen’de gıda güvenliğinin yok olmasının ve yetersiz beslenmenin temel nedeninin “iç savaş” olduğuna dikkati çekti. Limanlarda uygulanan kısıtlamaların ciddi akaryakıt sıkıntısına yol açtığını bu durumun da gıda ve gıda dışı maddelerdeki fiyat artışını tetiklediğini ifade etti. Hawkins, çatışmaların iç göçün artmasına ve kamu hizmetinin durmasına neden olduğunu belirtti.

Yemen’de yarım milyon çocuğun hayatı tehlike altında yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

“Kardeşimin ölümünden hiç kimse sorumlu tutulmadı ve adalet sağlanmadı”

Raporda, 4 Ağustos 2019’da göğsündeki enfeksiyon nedeniyle Leeds’te tutuklu olduğu hapishanede 22 yaşında hayatını kaybeden Pakistan kökenli Muhammed İrfaan Afzal’ın yaşadıklarına yer verildi. Afzal’ın, cezaevine girdiğinde fiziksel olarak sağlıklı olduğu, ancak yaklaşık 2 ay sonra vücut ağırlığının neredeyse üçte birini kaybettiğine değinilen raporda, Afzal’ın içinde bulunduğu durumun onu enfeksiyona karşı savunmasız bıraktığına değinildi. Raporda, Afzal’ın ölümüyle ilgili soruşturmaların, yalnızca fiziksel açıdan iyi görünmediği günlerde değil, aynı zamanda akıl sağlığı ve öğrenme güçlüğü açısından da sağlığının kötüye gittiği dönemleri tespit ettiği bildirildi. Afzal’ın kız kardeşi Ayesha Afzal, kardeşinin ölümüne ilişkin yaptığı açıklamada, “Kardeşim hayatının son birkaç ayında korku içinde, açlık, hastalık ve yalnız acı çekti. Bu, ölene kadar her gün beni rahatsız edecek. Ölümünden hiç kimse sorumlu tutulmadı ve adalet sağlanmadı” ifadelerini kullandı. Raporda, ırksal ayrımcılığa maruz kalmış mahkumların, hem fiziksel hem de zihinsel sağlıklarının ihmal edildiği vurgulanarak, Anabella Landsberg, Tyrone Givans, Osman Ali Hassan, Natasha Chin ve Tommy Nicol gibi çok sayıda mahkumun benzer ihmalkarlığa maruz bırakıldığına dikkat çekildi.

“Çok uzun süredir bu ölümlerde payı olan sistemik sorunlar göz ardı edildi”

INQUEST İcra Direktörü Deborah Coles, rapora ilişkin açıklamasında, “Siyahilerin ve ırk ayrımcılığına uğramış insanların hapishanede ölümlerine hizmet eden, defalarca tekrarlanan başarısızlık kalıpları görüyoruz. Ancak, çok uzun süredir bu ölümlerde payı olan sistemik sorunlar göz ardı edildi” dedi. Irksal ayrımcılığa uğramış kişilerin hapishanelerde ölümlerini sona erdirmek için kısa vadede bu ölümler üzerinde daha odaklı soruşturma, gözetim ve eyleme ihtiyaç olduğunu belirten Coles, “Uzun vadede de hapishane inşasını durdurmalı ve ceza adalet sisteminden gelen kaynakları refah, sağlık, barınma, eğitim ve sosyal bakıma yönlendirmeliyiz” ifadelerini kullandı.

Kurumsal ırkçılık, İngiltere hapishanelerinde ölümlere neden oluyor yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Gürsoy, “Pandemide gördük. Alman sağlık sektörü eskisi gibi değil, ama Türkiye’deki sağlık sektörü çok ileride. Şehir hastaneleri ve diğer özel hastaneler servis ve kalite bakımında çok çok iyiler. Dünyanın her yerinden önemli doktorları getiriyorlar. Cidden işlerini çok iyi yapıyorlar. Verilen paranın karşılığında çok iyi hizmet sunuluyor” dedi. Almanya’da çok iyi hizmet veren bir hastane kurma çalışması içerisinde olduğunu da söyleyen Gürsoy, kuracağı hastanenin 10-12 kişilik olacağını, hasta tedavisinin yanı sıra öğrenci yetiştireceğini dile getirdi. Gürsoy, “Yapay kalp konusunda çalışmalarımız da olacak. Dünya’nın her yerinden hasta getireceğiz” diye konuştu.

Sağlığa yatırım yapın

Sağlık sektörünün iyi para kazanılan sektör olduğunu söyleyen Gürsoy, “İş dünyası bu sektöre yatırım yapmalı. Almanya’da, sağlık sektörüne yatırım yapmaya başlandı. Şu günlerde İsveçliler, Almanya’daki hastaneleri satın alıyor” dedi. TDU-NRW Başkanı Abdullah Emili ise, düzenledikleri toplantı ile iş dünyasında Alman ve Türk İşadamlarına ulaşarak onları bir araya getirmek istediklerini ifade etti.

“Sağlıkta Türkiye, Almanya’nın çok önünde” yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

İngiltere’deki hastanelerde ayrımcılık gözler önünde

İngiltere’de daha önce de siyahilere yönelik birçok araştırma yapıldı. Bu araştırmalar da etnik azınlık hastalarının ülkedeki bazı kanserler söz konusu olduğunda daha kötü sonuçlara sahip olduğunu ve sağlık deneyimleri bildirme olasılıklarının daha düşük olduğunu açıkça ortaya koydu. Özellikle belirli kanserler için bekleme sürelerindeki bazı farklılıklar ekstrem bir seviyede göze çarpıyor. Beyaz insanların özofagogastrik kanser (mide veya yemek borusu) tanısı alması için ortalama süre 53 gün olduğu görülürken aynı şekilde durumun Asyalılar için 100 gün olduğu biliniyor. Yani buna göre Asyalıların bekleme oranının beyazlara göre çok daha fazla olduğu açıkça görülüyor.

Siyahiler ve Asyalılar beyazlara göre dezavantajlı

Öte yandan kan kanserinin üçüncü en yaygın türü olan miyelomda beyaz insanlar için ortalama tanı bekleme süresi 93 gün. Siyahiler için ise bu süre 127 gün. Hükümet ve halk sağlığı merkezi NHS, sağlık hizmetlerinde etnik eşitsizliklerin üstesinden geleceğine defalarca kez söz verdi. Uzmanlar, bulguların, siyahilerin ve Asyalıların nasıl ve neden daha uzun süre beklediklerini anlamak ve bunun olmasını önlemek için ciddi adımlar atılması gerektiğini gösterdiğini söylüyor.

İngiltere’de hastanelerde ırkçılık yapıldığı ortaya çıktı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Kızı sosyal medyada paylaştı

Eski istihbaratçı Enver Altaylı’nın kızı ve avukatı Dilara Yılmaz, sosyal medya hesabından tutuklamaya ilişkin açıklamada bulundu. Yılmaz, FETÖ’cü Enver Altaylı hakkında şunları kaydetti:

“19 Ağustos 2022’de müvekkilim/babam Enver Altaylı savcılık ifadesi için adliyeye götürüldü. 79 yaşında ve yüksek tansiyon hastası babam 1-2 saat adliyede tutuldu. Babama yaşatılanlar nedeniyle günün sonunda insanlık ve hukukumuzun geldiği durum adına hicap ettim. Sorgunun ardından savcı, zaten tutuklu olan babamı tutukluluk talebiyle sulh ceza hakimliğine sevk etti. Babam 3. Sulh Ceza Hakimliğinde savunmasına başladı. 1 dakika sonra hâkim, 79 yaşındaki babama bağırarak savunma yapmasına engel oldu. Bunun üzerine zaten rahatsızlığı bulunan babam yüksek tansiyon sebebiyle bayılarak yere düştü. Tutuklanmasına ilişkin kararı ise, en baştan verilmiş olan bir kararın tarafımıza sergilenmesinden başka bir şey değildi.”

FETÖ’cü Enver Altaylı talimatı suikast hücresine iletti

Savcılık, Necip Hablemioğlu suikastının talimatını veren Mustafa Özcan’a bu süreçte FETÖ’den tutuklu eski istihbaratçı Enver Altaylı’nın yardımcı olduğunu tespit etmişti. FETÖ’cü Enver Altaylı ayrıca Özcan’ın verdiği cinayet talimatını 6 kişilik suikast hücresine iletti. Bu süreçte ise şoförü Nizamettin Afşar da kendisine yardım etti. Afşar, Aydın Köstem aracılığıyla Özel Kuvvetler Komutanlığı ile irtibatlandı. Köstem, bu vasıtayla Nuri Gökhan Bozkır ile bir araya geldi. Bozkır, aynı zamanda cinayet sırasında bölgede olan Mehmet Narin, İrfan Birkan ve Birol Ercan ile de irtibat kurmuştu.

Necip Hablemitoğlu suikastına ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında 2016 yılında, eski Sağlık Bakanı Halil Şıvgın’ın ifadesi tanık sıfatıyla ifade vermişti. Şıvgın, FETÖ’cü Enver Altaylı hakkında şu ifadeleri kullanmıştı:

“Mustafa Özcan ile İstanbul’da Samanyolu TV’de katıldığım bir program sonrasında tanıştım. Enver Altaylı program sonrasında Mustafa Özcan ile birlikte dışarda bekliyorlardı. Altaylı, Mustafa Özcan’ı özellikle tanıştırmak için beklediklerini söyledi. Özcan kendisini tanıtırken kitap, kırtasiye gibi işlerle meşgul olduğunu söyledi. Sanırım Altaylı, Özcan’a, Hablemitoğlu’nun Fetullah Gülen ile ilgili yaptığı çalışmayı söylemiş olacak ki bana, ‘Bir doçent bununla ilgili bir çalışma yapıyor. Biz bu kişi ile nasıl görüşürüz?’ şeklinde soru sordu. Ben de, ‘Bu konuya karışmam, beni ilgilendirmez’ dedim. Görüşme sonrasında Hablemitoğlu’nu bu konuda bilgilendirdim. Altaylı, benim büroda Hablemitoğlu’nun yaptığı işlerle ilgili ‘Ivır, zıvır’ demesine rağmen Mustafa Özcan’a farklı aksettirmiş ki benden yardımcı olmamı istedi.”

KAYNAK: AYDINLIK

FETÖ’cü Enver Altaylı “Hablemitoğlu” soruşturmasında tutuklandı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

FETÖ’cü askeri öğrenciler özel muayeneden geçmiş

F.K., dershanedeki öğretmenleri tarafından örgüt evlerine götürüldüğünü, onların yönlendirmesiyle askeri okul sınavlarına girmeye karar verdiğini söyledi. Kendisiyle sınava girene kadar “Furkan” kod adlı örgüt üyesinin ilgilendiğini belirten F.K., şunları kaydetti:

“Spor mülakatlarında nelere dikkat etmem gerektiği anlatıldı. Gittiğimiz örgüt evine doktor geldi, bizi ön sağlık muayenesinden geçirerek askerliğe engel bir durumumuzun olup olmadığına baktırdılar. Bu dönemde örgüt üyeleri temsili sözlü mülakat heyeti kurarak bizi sözlü mülakata hazırlıyorlardı. Sözlü mülakata girdiğimde kendimi nasıl tanıtmam gerektiğini, bana sorabilecekleri soruları ve yanıtlarını, bir de örgütle alakalı bir şey sorarlarsa hiç haberimiz yokmuş gibi cevap vermemizi söylediler.”

FETÖ itirafçısı F.K., mülakatlar sonrası askeri liseye yerleştirildiğini belirterek, bu süreçte de örgüt evlerine gidip geldiğini belirtti. “Furkan” kod adlı örgüt üyesinin kendisine;

“Sizi askeri liseye biz hazırladık. Bu saatten sonra bağlantımız kopamaz. Ne dersek onu yapacaksınız. Burada konuştuklarımızı hiç kimseyle paylaşmayacaksınız.” dediğini aktardı.

F.K, kendi isteğiyle 1. sınıftayken okuldan ayrıldığını, örgütle de bir daha irtibat kurmadığını ileri sürdü.

Mülakata nasıl hazırlandıklarını anlattılar

F.K., kuzeni Y.E.K. ve arkadaşı M.İ.K. ile aynı evde askeri okula hazırlandıklarını söyledi. Y.E.K., örgüt mensuplarının kendilerini askeri okula gitmeleri için ikna ettiğini itiraf etti. Y.E.K. “Yusuf” kod adlı bir örgüt üyesinin kendilerini hastaneye ve özel bir diş polikliniğine götürdüğünü ifade ederek şu itiraflarda bulundu:

“Üçümüz de check-up ve diş kontrolünden iyi bir şekilde geçtik. Devamında bizlere spor yaptırmaya başladılar. Furkan ve Ahmet kod isimli şahıslar bize spor yaptırıyordu. Örgüt üyeleri bize mülakat provası da yaptırdılar. Bu faaliyet için eve 3 şahıs geldi. Bizi bir odaya tek tek aldılar. Bu şahıslar da sanki komutan gibi davranıyorlardı hatta örgütü anımsatacak sorular sordular. Biz de örgütle hiçbir bağlantımız yokmuş gibi davranarak, ‘anlamadım soruyu’ şeklinde cevaplar vererek bu soruları geçiştirdik.”

FETÖ itirafçısı Y.E.K, 1. sınıfın sonunda 12 bin lira tazminat ödeyerek askeri okuldan ayrıldığını, örgüt üyeleriyle bir daha görüşmediğini iddia etti.

KAYNAK: ANADOLU AJANSI

FETÖ itirafçısı askeri öğrenciler örgütü deşifre etti yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.