DEVLET DESTEĞİ için arama yaptınız | Yekvucut https://yekvucut.com/ Akıl ve vicdan sahiplerine Mon, 31 Jul 2023 11:27:18 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.5.2 https://yekvucut.com/wp-content/uploads/2022/11/favicon_yek.png DEVLET DESTEĞİ için arama yaptınız | Yekvucut https://yekvucut.com/ 32 32 TUSAŞ, TÜRKİYE’NİN GELİŞEN ASKERİ POTANSİYELİNİ İDEF 2023’TE SERGİLİYOR https://yekvucut.com/dunyadan/tusas-turkiyenin-gelisen-askeri-potansiyelini-idef-2023te-sergiliyor/ Mon, 31 Jul 2023 11:24:48 +0000 https://yekvucut.com/?p=57410 Malezya menşeli New Straits Times “TÜRK HAVACILIK VE UZAY SANAYİİ, TÜRKİYE’NİN GELİŞEN ASKERİ POTANSİYELİNİ İDEF 2023’TE SERGİLİYOR” başlıklı bir haber...

TUSAŞ, TÜRKİYE’NİN GELİŞEN ASKERİ POTANSİYELİNİ İDEF 2023’TE SERGİLİYOR yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Malezya menşeli New Straits Times “TÜRK HAVACILIK VE UZAY SANAYİİ, TÜRKİYE’NİN GELİŞEN ASKERİ POTANSİYELİNİ İDEF 2023’TE SERGİLİYOR” başlıklı bir haber yayımladı. İşte haberin içeriği:

Türk Havacılık ve Uzay Sanayii, ülkenin en büyük savunma fuarında askeri ürün ve hizmetlerin “süper” sağlayıcısı olarak Türkiye’nin gelişen potansiyelini sergiliyor.

Devlete ait şirket, bu yılki Uluslararası Savunma Fuarında (İDEF 2023) burada, Anka dron, Hürjet ileri eğitim jeti ve Türkiye’nin beşinci nesil savaş uçağı KAAN’ı sergiliyor.

Türk Havacılık ve Uzay Sanayii, T-925 genel maksat helikopterini ilk kez bu 16. İDEF’te görücüye çıkardı.

TUSAŞ İcra Kurulu Başkanı Temel Kotil, T-925’in 12 kişi taşıyabilen Gökbey helikopterinin kardeşi olduğunu söyledi.

Kotil, İDEF 2023’te şunları söyledi: Serimizi tamamlıyor. T-925 yapbozun son parçası. Gökbey’in kardeşi. 20 kişi taşıyabiliyor ve 10 ton ağırlık kapasitesine sahip. Arkasında bir rampa var ve içine bir jip sığabilir.”

Turkish Aerospace's Anka at IDEF 2023. Malaysia has ordered three units of the  drones in May

T-925 helikopterinin bir yıl sonra ilk uçuşunu yapacağını ve 2026’da envantere gireceğini sözlerine ekledi.

Türk Havacılık ve Uzay Sanayii, dünyanın en iyi 10 savunma şirketinden biri olma hedefini artırmak için İDEF 2023’te yabancı taraflarla birçok anlaşma imzaladı.

Anlaşmalar arasında, Malezya hükümeti tarafından bu yıl Mayıs ayında üç Anka insansız hava aracının lojistiği konusunda Malezya’nın G7 Aerospace şirketi ve KAAN projesinde iş birliği için Azerbaycan Savunma Sanayii Bakanlığı ile yapılan anlaşmalar da yer alıyor.

İkinci anlaşma, Azerbaycan ve Türkiye’nin savaş uçaklarının üretimi çerçevesinde mühendislerin eğitimi ile ilgili.

Türk Havacılık ve Uzay, 710.000 metrekaresi kapalı alan olmak üzere toplam dört milyon metrekare alana yayılan tesisleriyle başkent Ankara’da bulunuyor.

6.153’ü mühendis olmak üzere 14.500’den fazla çalışanı istihdam etmekte ve entegre havacılık uzay endüstrisi sistemlerinin tasarımı, geliştirilmesi, modernizasyonu, üretimi, entegrasyonu ve yaşam döngüsü desteği konularında hizmet vermektedir.

Buna sabit kanatlı ve döner kanatlı uçaklar, insansız hava araçları ve uzay sistemleri dahildir.

1993 yılında başlayan ve yılda iki kez düzenlenen İDEF, Türkiye Milli Savunma Bakanlığı ev sahipliğinde TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi’nde düzenleniyor.

Fuarın internet sitesine göre Türkiye’nin en büyük, dünyanın ise dördüncü büyük savunma sanayi buluşması.

 

KAYNAK: New Straits Times

TUSAŞ, TÜRKİYE’NİN GELİŞEN ASKERİ POTANSİYELİNİ İDEF 2023’TE SERGİLİYOR yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
ABD’de asker aileleri Fransız LaFarge şirketine dava açtı https://yekvucut.com/utanc-gunlugu/abdde-asker-aileleri-fransiz-lafarge-sirketine-dava-acti/ Mon, 26 Dec 2022 11:00:27 +0000 https://yekvucut.com/?p=57242 DEAŞ tarafından öldürülen ABD askerlerinin aileleri, bu yılın başlarında çimento fabrikasını işletmek için DEAŞ ve El Nusra’ya rüşvet verme suçunu...

ABD’de asker aileleri Fransız LaFarge şirketine dava açtı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
DEAŞ tarafından öldürülen ABD askerlerinin aileleri, bu yılın başlarında çimento fabrikasını işletmek için DEAŞ ve El Nusra’ya rüşvet verme suçunu kabul eden Fransız holdingi Lafarge’a dava açtı. ABD hükümetinin teröre maddi destek sağlama suçlamasıyla şirkete karşı açtığı ilk dava sonucunda, şirket suçunu kabul ederek 800 milyon dolar para cezası aldı. Aileler, şirkete açtıkları davada, Fransız Lafarge’ın ekonomik kişisel çıkarlarının DEAŞ’ın Amerikalılar da dahil olmak üzere masum sivilleri katletmesine olanak sağladığını açıkladı. Dava dilekçesinde, “Davalıların DEAŞ’a yaptığı ödemeler ve iş ortaklığı, DEAŞ’ın Amerikalıları öldürme niyeti ve kabiliyetine sahip acımasız bir terörist deve dönüşmesi için ihtiyaç duyduğu sermayeyi sağladı.” ifadeleri kullanıldı. Davacıların DEAŞ’ın sorumlu tutulduğu saldırılarda öldürülen üç ABD askerinin aileleri olduğu bildirildi. California Donanması’ndan Baş Astsubay Jason Finan, 20 Ekim 2016’da Irak’ta DEAŞ tarafından yerleştirilen bir patlayıcı cihazla öldürüldü. Eşi ve ailesi, ölümünden bu yana “şiddetli zihinsel ıstırap, aşırı duygusal acı ve ıstırap yaşadıklarını” belirtti.

Virginia’dan Donanma Kıdemli Astsubay Scott Cooper Dayton, 24 Kasım 2016’da Suriye’nin Ayn İsa kentinde DEAŞ tarafından yerleştirilen bir el yapımı patlayıcı tarafından öldürüldü. Davacılar arasında dul eşi ve çocukları da var. Eski Denizci David Berry ise Virginia’dan 12 yıllık bir savaş gazisiydi ve 27 Ocak 2015’te Libya’daki Corinthia Oteli’ne düzenlenen bir DEAŞ saldırısında öldürüldü. O sırada Berry, özel bir müteahhit için çalışıyordu.

Fransız çimento devi LaFarge’ın kirli geçmişi

Fransız çimento devi Lafarge, terör örgütü PKK/YPG ve DAEŞ’in en büyük destekçilerinden de biri. Lafarge, Suriye’de Halep’e 150 kilometre uzaklıkta ve Menbiç, Rakka ile Ayn el-Arap arasında bulunan Celebiye bölgesinde 2007’de bir çimento fabrikası satın aldı ve tesisin yenilenmesi için 680 milyon dolar yatırım yaptı. Bu girişimle Suriye’nin petrol sektörü dışındaki en büyük yabancı yatırım kalemi haline geldi. Celebiye fabrikasının resmi açılışı ise Ekim 2010’da gerçekleşti. Lafarge Grubu, Suriye’deki faaliyetlerini giderek büyüttü hatta Irak’ta da 500 milyar dolarlık yatırımdan pay almayı hedeflemişti. Fakat 2011’de Suriye’de iç savaş patlak verdi. O dönemde Total, Air Liquid ve Bel gibi Fransız şirketler Suriye’deki girişimlerini sonlandırırken Lafarge ise aksine ülkede kalmaya karar verdi. Ayn el-Arab’dan 50 km uzaklıktaki tesis, 2014 yılında şehir ve çevresinde YPG ile DEAŞ arasında çıkan çatışmalara rağmen tüm faaliyetlerine devam ettiği gibi her iki terör örgütüyle de ilişkisini sürdürerek iç savaş ortamını fırsata çevirmeye çalıştı. Daha sonra bölge 19 Eylül 2014’te terör örgütleri tarafından ele geçirildi ve Fransız şirket hepsini finanse etmiş oldu. Lafarge, DEAŞ’in şantiyeyi almasının ardından Celebiye tesisindeki faaliyetlerini durdurdu. Ancak şirket, Celebiye depolarında kalan çimentoların satışını 2015’e kadar sürdürdü. 2016 yılında ise Fransız Le Monde gazetesi, Lafarge’ın bütün kirli çamaşırlarını ortaya döktü. Fransız çimento devinin DAEŞ’ten petrol ve malzeme satın aldığını, geçiş hakkı ödediğini, DAEŞ’in el koyduğu fabrikanın 2015’te bölgeyi ele geçiren PYD güçlerinin kontrolüne geçtiğini, fabrikanın Batılı güçler ve terör örgütleri tarafından askeri üs olarak kullanıldığını açıkladı.

Lafarge şirketi, DAEŞ’in bölgeyi kontrolü altına almasının ardından, fabrikanın faaliyetlerini sürdürebilmesi için örgüte maddi ödemede bulundu. Lafarge’ın yerel yönetimi, malzeme taşıyan kamyonlarının her geçişinde yüklü bir geçiş parası ödedi. Ayrıca çimento üretimi için kullanılan kaya, petrol gibi hammaddeler için de yüksek miktarda vergi verdi. Fabrikanın kontrolünü ele geçiren DAEŞ, Lafarge’dan 2014 yılındaki kârının yüzde 15’ini vergi olarak istedi. Lafarge bunu reddedince, DAEŞ fabrikaya el koydu. DAEŞ’in Rakka ve Manbiç kentlerini ele geçirmesinin ardından Lafarge, Ahmed Jaloudi adında bir aracı göndererek örgütle pazarlık masasına oturdu. DAEŞ ile pazarlıkların ardından Lafarge, kamyonlarının geçişi için, “Halep vilayeti mali sorumlusundan” tamponlu bir geçiş belgesi elde etti. Lafarge böylece rahatlıkla ham madde ulaşımını sağladı. Lafarge çimento yapımı için her gün yüzlerce kamyon kalker kayalık satın aldı. Bunların geçişi için de DAEŞ’e para ödedi. Şirket ile DAEŞ arasındaki anlaşma, 19 Eylül 2014 tarihine kadar devam etti. Lafarge DAEŞ’in 2014 yılında bölgeyi tamamıyla işgal etmesi üzerine ülkeyi terk ettiğini söylese de Sherpa adlı müdahil insan hakları grubu için çalışan avukat Maria Dose, Lafarge’ın 2011-2015 arasında başta DAEŞ olmak üzere terörist gruplara tam olarak 12 milyon 996 bin avronun ödendiğini söylemişti. Yine Londra merkezli PWC denetim şirketinin yaptığı araştırmalara göre, terör örgütlerine 13 milyon dolar, ABD’li uzman merkezi Baker McKenzie’nin araştırmalarına göre de 2012-2014 yılları arasında sadece DAEŞ’e 500 bin dolar para akıtıldı. DAEŞ’e haraç ödemenin dışında örgütten malzeme ve akaryakıt da temin edildi. DAEŞ ise Lafarge’den aldığı çimentoları sığınak ve tünel yapımında kullandı.

Lafarge’ın teröristlerle iş birliği Türkiye’nin operasyonlarıyla ortaya çıktı

Lafarge, terör örgütlerine sağladığı desteği DAEŞ’ten sonra bölgeyi işgal eden YPG/PYD ile de iş birliği yaparak verdi. Zaten Fransa Cumhurbaşkanı Macron ve eski başkanlar YPG’li teröristleri sarayda ağırlarken bunu DAEŞ’e verdikleri destek gibi gizli saklı da yapmamışlardı. Lafarge YPG’nin bölgede üsler kurmasını ve yer altı tünelleri inşa etmesini de finanse etti ve bu tüneller Türkiye’nin operasyonlarıyla ortaya çıktı. Türkiye’nin Suriye’deki terör örgütlerine yönelik düzenlediği Zeytin Dalı ve Barış Pınarı Harekâtlarıyla birlikte devasa tüneller tespit edildi. Barış Pınarı ve Zeytin Dalı bölgesinde 2 bin iki yüzden fazla tünel ortaya çıkarıldı. Tünellerin uzunluğu ise 600 kilometreyi buluyor. Tel Abyad’daki yaklaşık 150 kilometrelik tünel hattı, şehir merkezlerinden askeri üslere, oradan da Ayn-El Arus’a kadar uzanıyor. Teröristler Afrin’in altına adeta bir yer altı şehri inşa etmiş ve tünellerin bir kısmı da büyük bir aracın içine girebileceği büyüklükte.

Öte yandan Fransız istihbaratının ve hükümetin de Lafarge’ın teröristlerle yaptığı kirli iş birliğinden haberdar olduğu ortaya çıktı. Anadolu Ajansı 7 Eylül 2021’de Lafarge’ın terör örgütü DAEŞ’i Fransa istihbaratının bilgisi dâhilinde finanse ettiğini kanıtlayan belgeleri yayımlamıştı. Fransız devletine ait belgelerde Lafarge şirketi ile Fransız istihbarat servisi arasındaki ilişki, 22 Ocak 2014’te şirketin güvenlik müdürü Jean Claude Veillard’ın İçişleri Bakanlığı istihbaratına ait bir adrese gönderdiği e-postayla başlıyor. Lafarge, DAEŞ’le ilişkisi hakkında Fransız istihbarat servislerini sürekli bilgilendiriyor. Şirket yetkilisi Veillard ise mailinde Lafarge’ın Suriye’de halen aktif olduğunu ve çalışmalarının devam edebilmesi için “yerel aktörlerle” ilişki kurması gerektiğini söylüyor. Hatta 1 Eylül 2014’te, Lafarge Güvenlik Müdürü Veillard ile Fransız İçişleri Bakanlığı istihbaratı arasındaki yazışmalarda DEAŞ’a çimento gönderilmesi işi konuşuluyor. Fransız istihbaratı’nın “DEAŞ’a giden çimentoyla ilgili daha fazla detay verebilir misiniz?” ifadelerinden zaten teröre sağlanan desteği bildiklerini de açıkça görüyoruz. 30’dan fazla görüşme yapılmış bu şekilde. Lafarge’ı uyarmayı bırak destek bile olmuşlar. Zaten bunu da gizli tutanaklarda itiraf ettiler. Böylece DAEŞ’in, Lafarge’dan aldığı çimentoları sığınak ve tünel yapımında kullandığı da resmen belgelendi. Teröre desteği teyit edilen Lafarge ise İsviçre’deki rakibiyle birleşerek isim değişikliğine gitti. Sanki şirketin adı değişse yaptıkları unutulacakmış gibi. 2015’te birleşmenin ardından İsviçre’deki şirketin ismi LafargeHolcim Ltd olmuştu.

Ancak Fransız Yargıtayı’nın karar açıklamasına kısa süre kala şirket isim değişikliğine gitti. “Lafarge” ibaresinin atıldığı şirket “Holcim Ltd” adını aldı. Şirketten yapılan açıklamada ise isim değişikliğinin “verimlilik ve etki” gibi faktörler nedeniyle yapıldığı ileri sürüldü. Verimlilik ve etki? Sanıyoruz terör örgütlerine sağladıkları verimlilik. Devam edelim.
Şirket hakkında Haziran 2017’de açılan soruşturma kapsamında, Lafarge’ın yönetim kurulu başkanı Bruno Lafont’un da aralarında bulunduğu bazı üst düzey yöneticiler “teröre finansman sağlamak” ile suçlandı. Şirketin güvenlik müdürü Veillard, 30 Kasım 2017’de polise ifade verdi ve yaptığı her şeyden Fransız devlet ve istihbarat kurumlarını haberdar olduğunu söyledi. Çatışmalar ve silahlı gruplar arasındaki askeri dengelere dair saha bilgilerinin de Fransız istihbaratına verildiği ortaya çıktı. Haziran 2018’de şirkete karşı “insanlığa karşı suçlara ortak olmak” suçlaması yapıldı. Ancak Lafarge’ın teröre verdiği desteğin açıkça ortaya çıkmasına rağmen bu suçlar Kasım 2019’da düşürüldü. Davaya müdahil olan sivil taraflar, yolsuzlukla mücadele sivil toplum kuruluşu Sherpa ile Avrupa Anayasa ve İnsan Hakları Merkezi, suçlamanın düşürülmesine itiraz ederek Yargıtaya başvurdu. Paris Temyiz Mahkemesi, Lafarge hakkında Suriye’de DEAŞ’a finansman sağlayarak “insanlığa karşı suça ortak olduğu” iddiasıyla soruşturma açılmasını onayladı. Sonunda, Fransız Lafarge şirketi hem DEAŞ’a ve PKK başta olmak üzere birçok terör örgütlerine maddi yardımda bulunmaktan dolayı Fransa’da yargılanacak.

ABD’de asker aileleri Fransız LaFarge şirketine dava açtı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Terör örgütü PKK/YPG Suriye’de 61 çocuğu kaçırdı https://yekvucut.com/utanc-gunlugu/teror-orgutu-pkk-ypg-suriyede-61-cocugu-kacirdi/ Fri, 30 Sep 2022 14:46:43 +0000 https://yekvucut.com/?p=56967 Terör örgütü PKK/YPG, Suriye’de işgal ettiği bölgelerde çocukları kaçırmaya devam ediyor. Kaçırılan çocuklar, sözde eğitim sürecinin ardından terör örgütünün kanlı...

Terör örgütü PKK/YPG Suriye’de 61 çocuğu kaçırdı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Terör örgütü PKK/YPG, Suriye’de işgal ettiği bölgelerde çocukları kaçırmaya devam ediyor. Kaçırılan çocuklar, sözde eğitim sürecinin ardından terör örgütünün kanlı emelleri için kullanılıyor. Sözde Batılı devletlerin terör örgütlerini uyardığı iddia ediliyor. Ancak Başta Amerika olmak üzere bir çok ülkenin terör örgütlerine katılan çocukları kahraman ilan ettiği açıkça biliniyor. Teröristler sadece 2022 yılında 26’sı kız 61 çocuğu kaçırdı. Çocuklarını arayan aileler, kaçırılan kızlardan 12’sinin izine Kandil’de ulaştı. Kız çocuklarının Kandil’deki terör inlerinde tutulduğu öğrenildi. 14 kız çocuğunun akıbeti halen bilinmiyor. Örgütün kaçırdığı erkek çocuklarından gelen haber de aileleri yıktı. Çocukların tünel ve hendek kazmak için Suriye’deki cephe hatlarında en ön safta kullanıldığı öğrenildi. Terör örgütünün elinde en az 210 çocuğun bulunduğu belirtiliyor. Çocuklarını geri almak isteyen aileler, teröristler tarafından tehdit edilerek susturuluyor.

PKK/YPG çocukları savaşçı olarak kullanıyor

Terör örgütünün Türkiye‘den olduğu gibi Irak, Suriye ve İran’dan da halk desteği kesildi. Örgüt, özellikle son yıllarda düzenlenen Pençe operasyonları ile ağır darbeler alıyor. Terör örgütünün uğradığı güç kaybı sözde basın organlarına da yansıyor. Örgüte ait sözde medya kanallarında sürekli gösteri ve protesto çağrısı yapılmasına rağmen buna uyan olmuyor. Irak’ın Erbil kenti sınırlarında örgüt taraftarlarının gösteri yapmasına izin verilmezken, Süleymaniye’de düzenlenen gösterilerin de çok düşük katılımlı olması dikkatleri çekiyor. Örgüt, yaşadığı kan kaybını çocukları kandırıp “savaştırarak” durdurmaya çalışıyor ancak kaçırdıkları çocukların aileleri seslerini her geçen gün daha fazla yükselterek PKK’nın bu yöndeki arayışlarına da büyük bir set çekiyor.

YPG/PKK’nın çocukları savaştırması, uluslararası raporlar da da yer aldı

Terör örgütü YPG/PKK‘nın çocukları savaştırması, ABD Dışişleri Bakanlığının 26 Haziran 2020’de yayımladığı “2020 İnsan Kaçakçılığı Raporu”nda da yer almıştı. Raporda, “YPG, Suriye’nin kuzeybatısındaki sığınma kamplarından 12 yaşındaki kız ve erkek çocuklarını bile zorla silah altına almaya ve kullanmaya devam etti.” ifadesine yer verilmişti. BM İnsan Hakları Konseyi, 16 Ocak 2020’de yayımladığı raporda, YPG/PKK’lı teröristlerin, Suriye’de çocukları “savaşçı” olarak kullandığına dair yeni bulguları paylaşmıştı. BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in “silahlı çatışmalarda çocuklar” konusundaki özel temsilcisi Virginia Gamba, 29 Haziran 2019’da, BM Cenevre Ofisi’nde bir araya geldiği YPG/PKK elebaşlarından “Mazlum Abdi” kod adlı Ferhat Abdi Şahin ile “örgütün bünyesindeki çocuk savaşçıları bırakması için” hazırlanan eylem planına resmi törenle imza atmıştı. Türkiye, BM’ye konuyla ilgili protesto notası vermişti.

Terör örgütü PKK/YPG Suriye’de 61 çocuğu kaçırdı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
ABD’nin Türkiye İki Yüzlülüğü https://yekvucut.com/gundem/abdnin-turkiye-iki-yuzlulugu/ Wed, 31 Aug 2022 12:50:46 +0000 https://yekvucut.com/?p=56865 ABD’den yeni yaptırım tehdidi Türkiye, Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin ardından başta ABD ve diğer Batılı ülkeler tarafından Rusya’ya uygulanan yaptırımlara katılmadı....

ABD’nin Türkiye İki Yüzlülüğü yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
ABD’den yeni yaptırım tehdidi

Türkiye, Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin ardından başta ABD ve diğer Batılı ülkeler tarafından Rusya’ya uygulanan yaptırımlara katılmadı. Ticaretine devam edeceğini de açıklamıştı. ABD Hazine Bakan Yardımcısı Wally Adeyemo, Türk şirketlerine Batı yaptırımlarına maruz kalan Rus iş insanları ve şirketler ile iş yapmamaları konusunda uyarıda bulunmak için bir mektup gönderdi. Adeyamo’nun mektubunda, Türk şirketlerinin yaptırımlara maruz kalan Ruslarla iş yapmasının ABD’nin kendilerine yaptırım uygulanmasıyla sonuçlanacağı da vurgulandı.

ABD’nin iki yüzlü tutumu

Ancak, ABD’nin Türkiye’ye karşı yaptırım tehdidi iki yüzlü tutumunu bir kez daha ortaya koydu. Çünkü Avrupa devletlerinin ilan ettikleri ambargolara uymadığı ortaya çıktı. İngiltere ve diğer Batılı ülkeler Rus petrollerinin gizli ortakları. Çoğu ABD ve İngiliz 400 finans kuruluşu Rus petrol şirketlerini 130 milyar dolarla fonladı. Sadece petrol de değil. Yaptırım listesinde yer alan birçok mal da dahil olmak üzere milyarlarca dolarlık ürün; Rus limanlarından ABD’ye hareket etmeyi sürdürüyor. Ahşap, metal ve kauçuk mallardan oluşan 3 bin 600 sevkiyat gerçekleştirildi. Moskova’nın ABD ile sürdürdüğü ticari ilişkilerinden her ay 1 milyar dolardan fazla gelir elde ettiği Associated Press’in haberinde açıklandı.

Yunanistan’ın desteğine ABD sessiz

Rusya’nın Baltık ve Karadeniz limanlarından Avrupa sularına giden petrol kargolarındaki artış, ihracatı yükseltiyor. Bu iki limandan deniz yoluyla taşınan petrol miktarı yılın ilk çeyreğinde günlük ortalama 1,8 milyon varil olurken, nisan ve mayıs ayrılarında günlük ortalama 2,3 milyon varile çıktı.

Sadece Yunanistan limanlarına ulaşan petrol ise günlük 900 bin varile ulaştı. Yunanistan limanları Rus petrolünün gemiden gemiye aktarım yoluyla diğer ülkelere ihraç edildiği önemli bir merkez haline geldi. Yunanistan’a ait tankerler de halihazırda Rus petrolünün ana taşıyıcısı konumunda bulunuyor. Uluslararası Finans Enstitüsü Baş Ekonomisti Robin Brooks’un paylaştığı verilere göre, Yunanistan’a ait tankerler Rus petrolünün yüzde 63’ünün taşınmasını sağlıyor. Rusya, Yunanistan’ın tanker filosu sayesinde dünyaya her zamankinden daha fazla petrol sevk etti. Yunan gemileri 2020-21’de %34 kapasitedeyken 2022’de %55 kapasiteye yükseldi.

Yaptırımlar kime zarar verir?

Ancak ABD’den ne Yunanistan’a, ne ambargo açıklayıp uymayan Avrupa ülkelerine ne de kendi bünyesindeki şirketlere bir yaptırım açıkladığına şahit olmadık. Türkiye’ye ambargo uygulamak için fırsat kollasa da Rusya-Ukrayna krizinde Türkiye’nin arabuluculuğu tüm dünyadan takdir topladı. Yani ABD’nin oluşturmaya çalıştığı algının aksine Türkiye savaşa destek olmak yerine bu savaşın bir an önce bitmesi için var gücüyle çalışıyor. Ayrıca Rus pazarının terk edilmesiyle büyük kayıplara uğrayan ABD’li şirketler açıklarını kapatmak için Türk şirketlerine komisyon karşılığında birlikte iş yapmayı teklif ediyor. Bu da demek oluyor ki olası bir yaptırım Türkiye’den çok ABD’ye zarar verir.

ABD’nin Türkiye İki Yüzlülüğü yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Sanatsever olmanın altın kuralı heykel yapmak mı? https://yekvucut.com/gundem/sanatsever-olmanin-altin-kurali-heykel-yapmak-mi/ Fri, 12 Aug 2022 14:52:21 +0000 https://yekvucut.com/?p=56680 Son günlerin popüler provokasyon malzemeleri arasında maalesef sanat ve sanatçılar da yer alıyor. Özellikle sanatçılar aracılığıyla yürütülen algı çalışmalarının temelindeyse...

Sanatsever olmanın altın kuralı heykel yapmak mı? yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Son günlerin popüler provokasyon malzemeleri arasında maalesef sanat ve sanatçılar da yer alıyor. Özellikle sanatçılar aracılığıyla yürütülen algı çalışmalarının temelindeyse aslında yıllardır süren “iktidarın sanat düşmanı olduğu” iddiası bulunuyor. Sanata önem vermek; gerekli gereksiz her yer ve zamanda heykel açılışları yapmak, çocukları korkutacak absürtlükte heykeller inşa etmek ise yıllardır yapılan işlerin sanat düşmanlığı olarak kabul edilmesi de normalleşiyor. Türkiye’de son 20 yılda yapılanlar; sanatseverliğin, neredeyse 20 yıl önceki sıkıntılı günlere dönmüş belediyelerin tek icraatının heykel açmak olmasına indirgenemeyeceğini gösteriyor. Sanat eseri, bir kültürün özelliğini yüz yıllarca taşır. Bir diğer değişle kültür, sanattan beslenir. Türkiye’nin de son 20 yıldır kültürüne sahip çıkmak, sanata ve sanatçıya destek olmak için attığı adımlar gerçeği kanıtlar nitelikte.

Verilere göre Türkiye’nin kültür sektörüne ayırdığı yatırım bütçesi, 2002’de 84 milyon TL iken bu yıl 1 milyar 841 milyon TL’ye çıktı. Kültürün yatırım bütçesi içindeki payı ise yüzde 87’nin üzerinde. Mesele kültürü korumak olduğunda geçmişteki eserlere verilen değer büyük bir etken oluyor. Yapılan restorasyon çalışmalarıyla kaybolan bir tarih adeta yeniden doğdu, 20 yılda 2 bin 83 eser restore edildi. Daha eski tarihe ulaşmak için de 409 arkeolojik kazı ve araştırma yapıldı. Türkiye hiçbir zaman kendi sınırları içinde kalmadı, UNESCO dünya mirası listesine 20 yılda 10 eser daha eklendi. 9 bin 31 eser yurt dışından geri getirilirken müzelerin sayısı da 2 katına çıktı. Ayrıca 80 yeni Kültür Merkezi hizmete açıldı.

Tepki gösterenleri mahcup edecek yapılar

Geçtiğimiz yıl Atatürk Kültür Merkezinin yıkılıp tekrar inşa edilmesi söz konusu olduğunda da yersiz önyargılar kendini açık etmiş, algı oluşturmak isteyenler de boş durmamıştı. Kimisi “kimse burayı yıkamaz, sanatı öldürmek istiyorlar” dedi, kimisi de “yerine camii yapılacak” dedi.  Atatürk Kültür Merkezi’nin yıkılıp yeniden yapılmasını engellemek, Gezi kalkışmasının en büyük motivasyonlarından biri olmuştu.  Ortaya çıkan eser ise bu yorumlara gerekli cevabı verdi. İstanbul Taksim’de tekrar inşa edilen Yeni Atatürk Kültür Merkezi (AKM) Cumhuriyetin ilanının 98. yıl dönümünde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katıldığı törenle yeniden hizmete açıldı. 5 bloktan oluşan Yeni AKM’de 2 katlı dev bir kütüphane, çocuk sanat merkezi, sinema ve sergi salonu, müzik platformu, kafeler, tasarım dükkanı ve restoranlar bulunuyor. Benzer şekilde “Yapmayacaklar, burada sadece oyalıyorlar” gibi tepkilerin geldiği Harbiye’de bulunan İstanbul Kongre Merkezi de 7 katı yeraltı, 5 katı yer üstünde inşa edilerek Türkiye’nin en büyük kongre ve kültür merkezi oldu.

Bir toplumun değerlerini, dilini, kültürünü, tarihini yıllar boyu aktaran en kalıcı eser kitaplardır. Bugün de kütüphaneler özellikle öğrenci ve araştırmacıların en büyük ihtiyaçlarından. Türkiye’nin en büyük kütüphanesi de son 20 yılda inşa edildi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan öncülüğünde kurulan Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesinde, 140 farklı dilde, 4 milyon 100 bin basılı kaynak ve 200 milyonun üzerinde erişilebilir e-Kaynak yer alıyor. 5 bin kişiye 7 gün 24 saat hizmet veren kütüphane, 2 yılda 1 milyondan fazla kişi tarafından ziyaret edildi. Buranın yanı sıra yeni açılan 229 halk kütüphanesiyle Halk Kütüphanesi üye sayısı da 4 milyon 900 bini buldu.

Sanatçı hiçbir zaman yalnız değil

Tartışmaların bir diğer konusu da sanatçılara verilen veya verilmediği iddia edilen destekti. Bu desteğin en güzel örneği, devletin zorlu salgın döneminde dahi sanatçıları yalnız bırakmamasıydı. Pandemide 40 bin müzisyen ve sektör emekçisine 280 milyon TL kaynak ayrıldı. Sancılı bir dönem yaşayan tiyatro sektörüne de 25 milyon lira turne desteği verildi. Böylece son 3 yılda özel tiyatrolara sağlanan toplam destek 81 milyon TL oldu.

Kültürel tarihine ve sanatçısına sahip çıkan Türkiye; tarihi eserden müzeye, kütüphaneden kültür merkezine, tiyatrodan sinemaya sayısal verilerle de verdiği değeri kanıtlıyor. Türkiye’nin kültür sanat alanında kalkındığı reddedilemez bir gerçek ve 20 yılda atılan adımlar 20 sayfada anlatılacak kadar uzun belki. Ama hala atmamız gereken bir adım var: ön yargıları bir kenara bırakıp gerçekleri görmek.

Sanatsever olmanın altın kuralı heykel yapmak mı? yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Avusturya FETÖ’cülere sahip çıkıyor https://yekvucut.com/feto-gercekleri/avusturya-fetoculere-sahip-cikiyor/ Fri, 29 Jul 2022 13:05:23 +0000 https://yekvucut.com/?p=56496 Avrupa’da FETÖ’cülerin en sık sığındığı ülkelerin başında gelen Avusturya’da, Türk kökenli 3 kişinin geçici olarak tutuklandığı haberi medyaya yansıdı. Avusturya...

Avusturya FETÖ’cülere sahip çıkıyor yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Avrupa’da FETÖ’cülerin en sık sığındığı ülkelerin başında gelen Avusturya’da, Türk kökenli 3 kişinin geçici olarak tutuklandığı haberi medyaya yansıdı. Avusturya vatandaşı oldukları belirtilen 2 erkek 1 kadının, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) adına casusluk çalışması yaptıkları, FETÖ’cüleri ihbar ettikleri ileri sürüldü.  Soruşturma, Avusturya Devlet Güvenlik ve İstihbarat Müdürlüğü (DSN) ve Devlet Anayasayı Koruma ve Terörle Mücadele Dairesi (LVT) tarafından yapıldı. Soruşturma kapsamında, MİT’e bilgi aktardıkları belirtilen 3 kişi hakkında İnnsbruck Cumhuriyet Başsavcılığı’nın desteğiyle tutuklama talimatı verildi. Geçtiğimiz yıl 20 Haziran’da yapılan operasyona Avusturya özel görev gücü Cobra’nın da katıldığı belirtildi. Bu kapsamda gözaltına alınan 3 kişiden ikisinin Innsbruck cezaevine gönderildiği kaydedildi. Kurier gazetesinin haberine göre, sanıkların evlerinde yapılan aramalarda çok sayıda sd kart ve cep telefonu ele geçirildi. Sanıkların, Avusturya’nın batısında bulunan Tirol eyaleti ve Vorarlberg’da bulunan 800’e yakın FETÖ şüphelisini ihbar ettikleri ileri sürülüyor.

avusturya-feto-yapilanmasi

“Türkiye’ye girerlerse tutuklanacaklar” diyerek isimleri gizlediler

Avusturya’nın Kurier gazetesinin 28 Temmuz tarihli haberine göre, İçişleri Bakanı Gergard Karner, casusluk suçlamasını onayladı. Kurier, Türkiye’nin 15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminden FETÖ’yü sorumlu tuttuğunu ve Ankara’ya göre Gülen yandaşlarının (FETÖ mensupları) terörist olduğunu belirtti. Tutuklanan şahısların bugüne kadar ihbar ettikleri isimleri paylaşmaktan çekinen gazete, “Türkiye’ye girerlerse tutuklanacaklar.” ifadelerini kaydetti.

Haberde, İçişleri Bakanı Karner’in, “Devlet Güvenlik ve İstihbarat Teşkilatı Başkanlığı ve Tirol Anayasasını Koruma Devlet Dairesi, titiz, tutarlı ve isabetli soruşturmalar yoluyla temel demokratik değerlerimizin korunmasına önemli katkılarda bulundu.” şeklindeki açıklaması yer aldı. Innsburck savcılığından bir sözcünün, zanlıların tutuklama başvurularının reddedildiği, ancak temyiz başvurusunda bulunulduğunu söylediği belirtildi.

Avusturya FETÖ sempozyumuna izin vermişti

Avusturya, FETÖ yapılanmasının güçlü olduğu Avrupa ülkeleri arasında bulunuyor. FETÖ, 2017 yılında, Avusturya Harp Akademisi’nde sempozyum organize etti. FETÖ elebaşının onursal başkanı olduğu Friede Diyalog Enstitüsü ile Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’nın, Katolik Kilisesi’nin Din ve Barış Enstitüsü partnerliğinde düzenlenen sempozyumda, Gülen’in mesajları paylaşıldı. 27 Şubat’ta yapılan “Ekstremizmi Önlemede Dinin Rolü” başlıklı sempozyum, 5.5 saat boyunca devam etti. 17 ülkenin diplomatik temsilcisinin yanı sıra Almanya ve Avusturya’nın dışişleri bakanlıklarının “Dinlerarası Diyalog” ile “Dinlerin Barış Sorumlulukları” ünitelerinin başkanları da katılım sağladı. 
 

 

Avusturya FETÖ’cülere sahip çıkıyor yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Gazeteci Mustafa Kılıç FETÖ desteğini gizleyemedi https://yekvucut.com/feto-gercekleri/gazeteci-mustafa-kilic-feto-destegini-gizleyemedi/ Sat, 23 Jul 2022 13:45:00 +0000 https://yekvucut.com/?p=56421 Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) mensuplarının sosyal medya üzerinden yaptıkları algı operasyonları günbegün artıyor. Özellikle firari FETÖ’cüler Adem Yavuz...

Gazeteci Mustafa Kılıç FETÖ desteğini gizleyemedi yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) mensuplarının sosyal medya üzerinden yaptıkları algı operasyonları günbegün artıyor. Özellikle firari FETÖ’cüler Adem Yavuz Arslan, Emre Uslu, Cevheri Güven gibi isimler medya platformlarında Türkiye aleyhine her geçen gün karalama çalışmaları yapıyor. Türkiye sınırları dışındaki firari FETÖ’cüler 7/24 algı yaparken, içeride de muhalefet siyasetçiler, “aydın” isimler ve gazeteciler bu algıya ortak oluyor. Bu isimlerden biri de gazeteci Mustafa Kılıç. Gazeteci Kılıç, uzun zamandır YouTube platformunda “Daha Neler” isimli bir kanalı yönetiyordu. Son aylarda bariz biçimde FETÖ propagandası yapmaya başlayan Kılıç, kanalında firari örgüt mensuplarını ağırladı. Bu durumun en tuhaf yanı ise, Kılıç’ın kanalda yaptığı daha önceki paylaşımlarının siyasetten tamamen bağımsız olmasıydı. Kültür-sanat içerikli görünen kanal, yaklaşık son 6 aydır tamamen çizgisini değiştirerek örgüt adına provokasyon çalışmalarının yürütüldüğü bir platform haline geldi. Bu durum yalnızca tesadüf mü? Yoksa bu kanal uzun süreli bir planın parçası mı?

gazeteci-mustafa-kilic-ali-pasa-hamami

Gazeteci Mustafa Kılıç kimdir?

36 yaşındaki gazeteci Mustafa Kılıç, FETÖ’nün kapatılan Taraf ve Bugün gazetelerinde çeşitli eklerde yazarlık yaptı. 2011 yılında Milli Gazete’de İstihbarat Muhabirliği yapan Kılıç, son yıllarda sosyal medya platformlarına ağırlık verdi. Daha önce “Sokaktayız” isimli bir kanal açan Kılıç, bu projesi başarısız olduktan sonra “Daha Neler” isimli kanalını açtı. Dizi-film inceleme üzerine görünen kanalda, yaklaşık son 6 aydır FETÖ‘cüler boy gösteriyor. Kendisini daha fazla saklayamayan Kılıç, Said Sefa, Tarık Toros, Cevheri Güven ve Adem Yavuz Arslan gibi isimleri kanalında ağırladı.

gazeteci-mustafa-kilic-ali-pasa-hamami

gazeteci-mustafa-kilic-ali-pasa-hamami

gazeteci-mustafa-kilic-ali-pasa-hamami

 

Ayrıca, Daha Neler isimli kanalda, 15 Temmuz 2016’daki darbe girişimine katıldıkları gerekçesiyle önce müebbet hapis cezasına çarptırılan, ardından Yargıtay’ın skandal bir kararıyla tahliye ettiği askeri öğrencilerin çekmiş oldukları “Mavi Otobüs” belgeselinin de reklamını yaptı. Askeri öğrencilerden Adnan Yıldız ile röportaj yapan Kılıç, 15 Temmuz için “aydınlatılmamış” tabirini kullandı. 

gazeteci-mustafa-kilic-ali-pasa-hamami

Gazeteci Mustafa Kılıç, FETÖ’nün kapatılan yayın organı Zaman gazetesine de sahip çıkmıştı.  Akit TV,  Ekim 2015’te Zaman gazetesinin önünde yayın yapmıştı. Zaman gazetesinin kapatılmasını istemeyen bir grup örgüt destekçisi, yayını taciz etmiş ve muhabirlere saldırmıştı. Kılıç da bu provokatörlerin arasında yer almıştı. 

gazeteci-mustafa-kilic-ali-pasa-hamami

FETÖ‘nün amaçlarına ulaşmak için her yolu denediği aşikar. Medya alanında özellikle yeni kuşağın dikkatini çekmek isteyen FETÖ, medyadaki yapılanmasıyla sürekli zihinleri kendisiyle meşgul tutarak algı tutturmayı başarıyor. Buna en basit örnek, Twitter’da Türkiye gündeminde sık sık hamile tutuklular, KHK’lıların mağduriyetleri gibi konu başlıkları görüyor olmamız. Örgütün terör suçlularını mağdur gösterme politikasının bir eseri olan bu hashtaglerde yapılan paylaşımlar, konu hakkında bilgi sahibi olmayan bir insana “devletin zalim bir organ olduğunu”, FETÖ’cülerin mağdur edildiklerini düşündürtebilir. Zaten bunu istedikleri için de bu algılarına sürekli devam ediyorlar. Gazeteci Mustafa Kılıç’ın izlediği yol ise, kültür-sanat, dizi-film incelemesi gibi popüler alanlara yönelip belli bir takipçi kitlesi edindikten sonra bu kitleyi FETÖ propagandasına maruz bırakmak oldu. 

 

Gazeteci Mustafa Kılıç FETÖ desteğini gizleyemedi yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
NATO zirvesi muhalefetin ayarını bozdu https://yekvucut.com/gundem/nato-zirvesi-muhalefetin-ayarini-bozdu/ Sun, 03 Jul 2022 11:04:34 +0000 https://yekvucut.com/?p=56181 Türkiye, NATO zirvesindeki kararlı duruşuyla yine büyük bir başarıya imza attı. 40 senedir terörle mücadele eden Türkiye, terör örgütlerine her...

NATO zirvesi muhalefetin ayarını bozdu yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Türkiye, NATO zirvesindeki kararlı duruşuyla yine büyük bir başarıya imza attı. 40 senedir terörle mücadele eden Türkiye, terör örgütlerine her türlü desteği sağlayan İsveç ve Finlandiya’nın Rusya-Ukrayna savaşından sonra NATO’ya girme isteğini reddetmişti. Bu süreçte paçaları tutuşan iki ülke, NATO’ya girebilmek için Türkiye’nin taleplerini kabul etmek zorunda kaldı. 28 Haziran’da yapılan zirve sonrası iki ülkenin de NATO üyelik süreçleri hakkında ortak bildiri imzalandı. Terör örgütü YPG ve FETÖ ilk kez NATO belgelerine girdi. Böylece Türkiye, istediğini alarak ciddi kazanımlar elde etmiş oldu. Madrid’de düzenlenen NATO Zirvesi’nde İsveç Finlandiya, terör örgütü PKK, YPG ve FETÖ’ye destek vermeyeceklerini, ellerindeki teröristleri de teslim edeceklerini taahhüt etti. İmzalanan ortak bildirinin kritik maddeleri ise şöyle:

  • PKK ve uzantılarıyla mücadelede Türkiye’yle tam iş birliği
  • Terörizmin tüm biçim ve tezahürleriyle mücadelede Türkiye’yle dayanışma sergilenmesi.
  • PYD/YPG ve FETÖ’ye destek sağlamama taahhüdü.
  • Savunma sanayii alanında ambargo kısıtlamalara gidilmemesi, iş birliğinin artırılması.
  • İsveç ve Finlandiya’nın terörizmle mücadele ve savunma sanayii konularındaki ulusal mevzuatlarını ve uygulamalarını tadil etme taahhüdü.
  • Terörizm ve örgütlü suçlarla mücadele alanında istihbarat paylaşımına ilişkin yapılandırılmış iş birliği mekanizması tesisi.

Yandaş medyanın hazımsızlığı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın NATO Zirvesi’ndeki dik duruşu, dünya basınında da geniş yankı buldu. ABD merkezli Wall Street Journal gazetesinde, “Anlaşma, Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ülke içindeki siyasi konumu için zafer kazandırdı.” denildi. Yunan gazetesi Kathimerini’de, “Madrid’in arka planı ve Biden ile randevu” başlıklı haberinde, “İmzalanan anlaşma Türk tarafını tamamen memnun etti” ifadesi yer aldı. Alman Frankfurter Allgemeine gazetesi, haberi “Erdoğan istediğini aldı” manşetiyle servis etti. İngiliz The Guardian gazetesi, “Kuzey ülkeleri önemli bir taviz vererek PYD ve YPG’ye destek sağlamayacağını teyit etti.” yorumu yapıldı. The Economist, “Recep Tayyip Erdoğan eve zaferle dönüyor” dedi. İsveç ve Finlandiya basını da gelişmeyi sevindirici diye yorumlarken tavizler verildiğini kaydetti. Tüm dünya Türkiye’nin NATO’daki başarısından söz ederken, ülkemizdeki muhalefete yakın basın ve medya kuruluşları, Erdoğan’ın zaferine her zamanki gibi yine kılıf uydurdu. Yandaş Oda TV, DW Türkçe, Euronews, Cumhuriyet ve Halk TV NATO’daki gelişmeler için “Erdoğan geri adım attı” manşetleriyle, bir kez daha Türkiye’nin dış politikadaki başarılarını hazmedemediğini ortaya koymuş oldu.

Muhalefet de Türkiye’nin zaferinden rahatsız

Türkiye’nin terör örgütleriyle mücadelesini hazmedemeyen elbette sadece yandaş basın değildi. Şu zamana kadar dış politika konusunda, tek bir proje dahi üretemeyen muhalefet Türkiye’nin NATO’da elde ettiği başarıyla adeta çılgına döndü. Suriye iç savaşında katil Esed’i, Mısır’da Sisi’yi destekleyen; Libya’da, Doğu Akdeniz’de “ne işimiz var” diyen bir muhalefetten bahsediyoruz. Tabii ki NATO’da çıkan sonuca “harika iş yaptınız” demeyeceklerdi. Milliyetçilik kitabini CHP ve HDP ile tekrar yazan Meral Akşener, NATO’da imzalanan ortak bildiriden rahatsız oldu. İYİ Parti Genel Başkanı Akşener, mutabakatı eleştirirken, “İktidarın attığı bu imza ülkemizin çıkarlarıyla bağdaşmayan bir tavizdir” dedi.

“Hükümetin başına gelirsek FETÖ ile ihraç edilen KHK’lıları kurtaracağız” ve “YPG’yi terör örgütü olarak görmüyorum” diyen Kemal Kılıçdaroğlu ise akla ziyan açıklamalarda bulundu. FETÖ ve YPG’nin uluslararası metinlerde “ilk kez” terör örgütü olarak tanınmasını sağlayan Türkiye’nin “bir şey yapamadığını” söyleyen ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, ülkenin itibarını zedelediğini ileri süren Kılıçdaroğlu, “Başta kaldığım sürece asla giremezler, dedi. E ne oldu? Gittin, bastın imzayı çıktın geldin. Peki Türkiye’nin ağırlığı oldu mu? olmadı. Ciddiye alınır mı artık Türkiye Cumhuriyeti Devleti? Türkiye böyle bir yönetimi hak etmiyor” diye konuştu. Muhalefet parti liderlerinin NATO’da terör örgütlerine karşı imzalanan bildiriye bu denli çıkışması insanı gerçekten hayrete düşürüyor. Türkiye böyle vizyonsuz muhalefeti hak ediyor mu acaba? diye düşünmeden de edemiyoruz doğrusu. Ülkemizin çıkarlarıyla doğrudan bağdaşan bu sonuçların içimizdeki terör sevicilerini yıktığı çok aşikâr. Bunlara rağmen; Türkiye’nin eski Türkiye olmadığını bir kez daha tüm dünyaya gösteren Cumhurbaşkanı Erdoğan’a sonsuz teşekkürlerimizi sunuyoruz.

Büşra DEDE

NATO zirvesi muhalefetin ayarını bozdu yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Polonya, göçmen geçişlerini engellemek için sınırına duvar ördü https://yekvucut.com/utanc-gunlugu/polonya-gocmenleri-engellemek-icin-sinirina-duvar-ordu/ Fri, 01 Jul 2022 14:36:31 +0000 https://yekvucut.com/?p=56133 Polonya, Belarus sınırına ördüğü çelik duvarı tamamladı. Bu duvar, Polonya’nın göçmenlere karşı iki yüzlü tutumunu sergileyen bir sembol oldu. Polonya, geçtiğimiz...

Polonya, göçmen geçişlerini engellemek için sınırına duvar ördü yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Polonya, Belarus sınırına ördüğü çelik duvarı tamamladı. Bu duvar, Polonya’nın göçmenlere karşı iki yüzlü tutumunu sergileyen bir sembol oldu. Polonya, geçtiğimiz yıl göçmen krizi ile akıllara kazınan Belarus sınırına ördüğü duvarı tamamladı. Avrupa’nın ortasındaki bu çelikten duvar 5 buçuk metre yüksekliğinde ve 186 kilometre uzunluğunda. Avrupa umudu ile Polonya’ya geçmeye çalışan çoğunluğu Irak ve Suriye’den gelen binlerce insan, bu sınırda günlerce büyük bir mağduriyete maruz kalmıştı. Batı ise bu zulmü sadece izlemekle yetinmişti. İçişleri Bakanı elektronik duvar, hareket dedektörleri ve termal görüntüleme kameraları da kuracaklarını açıkladı. İnsan hakları savunucuları ise, Hristiyan göçmenleri kabul eden ve Müslüman göçmenleri ile reddeden hükümete tepki gösterdi. Irak ve Suriye’den gelen göçmenlere bin bir türlü zorluk yaşatan Polonya, savaştan kaçan 3 buçuk milyondan fazla Ukraynalı’yı sınırda karşılayarak, her türlü desteği sunmuştu. Bu sırada Müslümanları geri itmişti.

Göçmen düşmanı Polonya, sınırına çelik duvar ördü

Polonya sınırı göçmenlere durmadan engeller getiriyor

Polonya yönetimi, Belarus üzerinden gelen göçmen sayısındaki artış üzerine sınıra duvar örmeye karar vermişti. Söz konusu duvar inşaatı birim bünyesinde bugüne kadar yapılmış en büyük inşaat yatırımı. Duvarın uzunluğunun 186 kilometre, toplam maliyeti ise 1.6 milyar zloti (yaklaşık 350 milyon avro) olacak. İnsan hakları savunuculuğu yapan Avrupa Birliği bu duvarın finansörü oldu. Avrupa Konseyi Başkanı Charles Michel, “Fiziki altyapı ve bunun olası finansmanıyla ilgili konuşacağız.” açıklamasını yaptı. Belarus’un diktatör lideri Aleksandr Lukaşenko, Polonya’yı sınırını kapatmakla ve AB’nin yeni yaptırımlarına karşı Avrupa’ya doğal gaz akışını kesmekle tehdit etti. Lukaşenko aynı zamanda Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’den Belarus sınırını Rus ordusuyla birlikte denetlemelerine imkan sağlamasını önerdi. Avrupa Konseyinin hukuk danışmanları, Birliğin ortak bütçeden dış sınırları boyunca bariyerlerin inşa edilmesini finanse edebileceğine hükmetmişti. Belarus ile sınırı olan üç AB ülkesi Polonya, Letonya ve Litvanya da halihazırda göçmen duvarlarının finanse edilmesini talep etmişti.

Almanya, Polonya’nın göçmen düşmanlığına ortak olmuştu

Almanya, Polonya sınırındaki göçmenleri engellemek için Yunanistan’dan gelen uçuşlara kısıtlama getirmeyi teklif etmişti. Alman İçişleri Bakanı Seehofer, Yunanistan’da başvuru yapıp Almanya’da tekrar sığınma başvurusunda bulunan çok sayıda mülteci nedeniyle bu ülkeden gelen uçuşlar için sınır kontrolleri getirme olasılığını incelediklerini ifade etti. Seehofer, “Yunanistan ile ortak bir yaklaşım bulamazsak ben bu önlemi alacağım. Bu, çok etkili bir önlem olur.” ifadelerini kullanmıştı.

Polonya, göçmen geçişlerini engellemek için sınırına duvar ördü yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
İşsizlik Sigortası Fonu salgın öncesi döneme ulaştı https://yekvucut.com/ekonomi-gercekleri/issizlik-sigortasi-fonu-salgin-oncesi-doneme-ulasti/ Thu, 30 Jun 2022 14:08:17 +0000 https://yekvucut.com/?p=56119 İşsizlik Sigortası Fonu işsizlerin güvencesi İşini kaybeden sigortalıların, işsiz kaldıkları dönemin belirli bir bölümünde geçinebilmeleri için mart 2002’de kurulan İşsizlik Sigortası Fonu, işsizlerin...

İşsizlik Sigortası Fonu salgın öncesi döneme ulaştı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
İşsizlik Sigortası Fonu işsizlerin güvencesi

İşini kaybeden sigortalıların, işsiz kaldıkları dönemin belirli bir bölümünde geçinebilmeleri için mart 2002’de kurulan İşsizlik Sigortası Fonu, işsizlerin güvencesi olmaya devam ediyor. Sigortalının, prime esas aylık brüt kazancı üzerinden hesaplanan yüzde 2 işveren, yüzde 1 sigortalı kesintileri ve yüzde 1 devlet payı geliriyle büyüyen fon, Covid-19 salgını sürecinde işi ve işçiyi korudu.

90 milyar liraya kadar gerilemişti

İşsizlik sigortası fonu işini kaybeden sigortalılara, işsiz kaldıkları dönemde işsizlik maaşı ödeniyor. Düne kadar işsizlik fonu pek de bilinmezken, COVID-19 ile birlikte önemli hale geldi. Kısa çalışma ödeneği, ücretsiz izne ayrılanlara ödenen nakdi ücret desteği ve işsizlik maaşlarının tamamı İşsizlik Fonu’ndan karşılandı. Halen de karşılanmaya devam ediyor. Kısa çalışma ödeneği yıllardır fonun ödemeleri arasında yer alıyordu ama Covid-19 döneminde ön plana çıktı. İŞKUR’un raporuna göre de salgın döneminde 25.5 milyar lirası, 2020’de 11.2 milyar lira olmak üzere toplamda 36.7 milyar lira işveren ve çalışanlara destek verildi. Bundan dolayı da 2020 ve 2021 yılında fonun gelirleri ciddi azalma gösterdi. Salgın öncesi, 2019 sonunda İşsizlik Fonu’nda biriken para 131.5 milyar lirayı geçmişti. Fonun varlığı 2021 yılında 103.2 milyar liraya, 2022 yılında da 90 milyar liraya kadar geriledi.

İşsizlik fonu 100 milyar sınırını aştı

Kurulduğundan beri 100 milyar liralık büyüklüğü ilk kez 2016 sonunda yakalayan Fon, mayıs ayında 3,5 milyar liralık gelirle tekrar 100 milyar lira sınırını aşarak 103 milyar 141 milyon 341 bin liralık büyüklüğe ulaştı. İşsizlik Sigortası Fonuna, Mart 2002’den Mayıs 2022 sonuna kadar toplam 16 milyon 454 bin 468 kişi başvurdu. Bu başvurulardan şartları sağlayan 9 milyon 204 bin 805 kişi fondan yararlandı. Bu kapsamda hak edenlere toplam 46 milyar 48 milyon lira ödeme yapıldı.

Fondan bu yılın ocak-mayıs döneminde, teşvik ve destek ödemelerine 9 milyar 556 milyon lira, işsizlik ödeneği olarak 4 milyar 812 milyon lira, iş başı eğitim programları için 2 milyar 332 milyon lira ve aktif iş gücü programlarına ise 1 milyar 729 milyon lira aktarıldı. 2022’nin Ocak-Mayıs döneminde İşsizlik Fonu’ndan 11.2 milyon nakdi ücret desteği, 10.8 milyon lira yarım çalışma ödeneği ve 19.2 milyon lira da ücret garanti fonu ödemesi yapıldı. Tüm bunların sonunda da İşsizlik Fonu’nun bu yılın ilk 5 aylık döneminde gelirleri 32.2 milyar TL olurken; işsizlik maaşı, nakdi ücret desteği, kısa çalışma ödeneği de dahil olmak üzere toplam 19.8 milyar lira gideri oluştu ve mayıs sonu itibarıyla fonda biriken tutar 103 milyar lirayı geçti. Böylece İşsizlik Fonu’nun varlığı, COVID-19 öncesine dönmeye başladı.

İşsizlik Sigortası Fonu salgın öncesi döneme ulaştı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>