Scroll Top

Paralel evren Engin Özkoç tarafından ispatlanmış olabilir

Paralel Evren

ABD’li bilimkurgu yazarı Philip K. Dick, 1962 yılında yazdığı The Man in the High Castle (Yüksek Şatodaki Adam) isimli romanıyla sadece Hugo ödülü almakla kalmadı, paralel evren konusunda yazılmış romanların en iyi örneklerinden birini gösterdi. “Nazi Almanyası ve Japon İmparatorluğu’nun II. Dünya Savaşı’ndan galip çıkması sonrası dünya nasıl bir yer olurdu?” fikri üzerine işleyen roman yazıldıktan 55 yıl sonra dizi olarak izleyiciyle buluştu. Başından itibaren iyi bir kurgu üzerine işleyen dizi, bize II. Dünya Savaşı’nın tersi sonuçlansa neler yaşanacağı üzerine bir fikir veriyor. ABD’nin Naziler ve Japonlar arasında paylaştırıldığını anlatan dizi de tıpkı romanı gibi adını klasikler arasında yazdırdı. Birbirine girmiş paralel evrenlerin de olduğu bir kurgusu olan diziyi alternatif tarih meraklıları kaçırmamalı.

 

Paralel evren açıklamaları ile kitlelere gaz verildi

Cary-Hiroyuki Tagawa’nın canlandırdığı Nobusuke Tagomi karakteri dizinin en nevi şahsına münhasır isimlerinden biri. Bunun nedeni, Tagomi’nin paralel evrenler arasında geçiş yapabilmesi. Aslında dizi bütün kurgusunu, Naziler ve Japonların galip olduğu evrende insanları ayağa kaldırmak için, paralel evrende Berlin’in işgal edildiği,  Nazilerin yargılandığı, ABD askerlerinin Paris’i kurtardığı  görüntülerin isyancılara izletilmesi üzerinden işletiyor. “İsyan etmekten korkmayın, bu evrende olmasa da diğer evrende Naziler ve Japonlar kaybetti… Demek ki bunlar burada da kaybedebilir.”

 

Engin Özkoç paralel evrenden mi geldi?

Türkiye’de kimi siyasetçilerin yaptıkları açıklamalara bakınca, “paralel evrenler arasında geçiş yapan Nobusuke Tagomi karakteri aslında biz miyiz?” diye düşünebiliriz. Bu düşünceye sahip olmamıza neden olan açıklamalardan birini Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili ve Sakarya Milletvekili Engin Özkoç’un 27 Mayıs 2022 tarihinde sosyal medya hesabından yaptığı bir paylaşım: “Recep Tayyip Erdoğan, 15 Temmuz’da milleti sokağa döküp, kendisi saklanırken; CHP Genel Başkanı ve milletvekilleri TBMM’ye gitmek için yola çıkmıştı. TBMM kapılarını ilk açan CHP vekilleridir!” Engin Özkoç bu iddiasını o kadar net, o kadar kendinden emin bir şekilde yazmış ki yaşananları bilmesek insan, “15 Temmuz 2016 gecesi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın saklandığını, Engin Özkoç’un genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ise darbecilere karşı aslanlar gibi mücadele ederek kahramanlaştığını” düşünebilir. Oysa böyle olmadı. Hatta tam tersi oldu. Kemal Kılıçdaroğlu 15 Temmuz Gecesi Atatürk Havalimanı’na iniş yaptığında darbeciler havalimanındaydı. Kılıçdaroğlu’nun ekibi darbecilerle temasa çekerek hiçbir şey olmamış gibi havalimanından çıktı ve Bakırköy’de darbeyi bir film izler gibi televizyon karşısında izledi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise Kılıçdaroğlu’nun kaçtığı havalimanına iniş yaparak darbecilere karşı mücadelenin bayraktarı oldu. Üstelik bunlar kapalı kapılar ardında olmadı, tüm Türkiye ya meydanlara çıkarak ya da televizyondan izleyerek o gece neler yaşandığına şahit oldu.

Üstelik bu olay, oldukça uzun bir tarih öncesinde yaşanmadı. Üzerinden yalnızca 6 yıl geçti. Buna rağmen, Engin Özkoç kendisinden bu kadar emin bir şekilde bu iddiayı dile getiriyorsa insanın aklına bazı sorular geliyor.

1- Engin Özkoç’un gerçeklikle bağının kopmasına sebep olan psikolojik bir sorunu mu var?

2- Engin Özkoç, Türk milleti ile dalga mı geçiyor?

3- Engin Özkoç  paralel evrenden dünyamıza gelmiş olabilir mi?

4- Engin Özkoç’un yazdığı paralel evrenin kapısı, ABD’de ziyaret ettiği FETÖ mahrem imamları olabilir mi?

Orhan Aydın

 

 

Benzer gönderiler